Bir jeopolitik figür olarak Sumud Filosu

Dr. Osman Gazi Kandemir Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Klasik çağda jeopolitik, devletlerin coğrafi kaderinin bilimi olarak tanımlanıyordu.

Bir ülkenin dağları, denizleri, ovaları ve yolları onun stratejik gücünü belirlerdi.

Mahan denizlerin hâkimiyetini, Mackinder kara merkezinin kontrolünü, Spykman kenar kuşakların üstünlüğünü anlatıyordu.

Bu çerçeve, 20'nci yüzyılın savaş ve barış dönemlerinde belirleyici oldu.

Fakat 21'inci yüzyıl bu tanımı sessizce çürüttü.

Coğrafya hâlâ önemli ama artık tek başına belirleyici değil.

Haritalar, tanklar ve sınırlar kadar veri akışları, medya ağları, insani krizler ve toplumsal vicdanlar da güç üretmeye başladı.

Devletler toprağa ve askeri kapasiteye, toplumlar ise bilince ve görünürlüğe sahip hale geldi.

Artık devletlerinden bağımsız politika üretebiliyorlar.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu kırılma, yeni bir jeopolitik evrenin doğumuna yol açtı: Sivil jeopolitik. 

Yani devletin değil toplumun yönlendirdiği, güçle değil insanî değerlerle inşa edilen alan.

Bu çağın yeni aktörleri artık başkentlerdeki liderler değil; küresel dayanışma ağları, sivil hareketler ve sembolleşmiş bireyler.

Sumud Filosu, bu yeni çağın en güçlü sembollerinden biri.

Çünkü o, coğrafyanın değil, vicdanın jeopolitiğini temsil ediyor.


Jeopolitik şeklin evrimi: Coğrafyadan vicdana

Jeopolitik şekil, bir güç merkezinin coğrafi uzanımını tanımlar.

Ancak 21'inci yüzyılda bu şekil artık sabit değil; tıpkı enerji akışları gibi hareketli.

Boru hatları, deniz rotaları, uydu ağları ve medya akışları arasında sürekli değişen bir denge var.

Artık "jeopolitik şekil" yalnızca kara ve deniz üzerinde değil, insan bilinci üzerinde de kuruluyor.

Küresel kamuoyu, özellikle Batı toplumlarında, karar alıcılar üzerinde baskı kurabilen bir güç haline geldi. 

Doğu toplumlarında bu bilincin gelişimi daha yavaş ama kaçınılmaz. Gazze'de yaşanan trajedinin uzun süre gündemin kenarında tutulmasının nedeni, bu bilincin bastırılmasıydı.

Sumud Filosu, o bastırılmış vicdanı yeniden görünür kıldı.

Devletlerin "tarafsızlık" adı altındaki sessizliği, sivil vicdanın yükselen sesiyle sarsıldı.

İsrail donanması bu filoyu fiziksel olarak durdurdu, ama siyasi olarak durduramadı.

Çünkü Sumud, coğrafi değil, insani sınırların ötesine geçen bir figürdü.


Jeopolitik figür: Yeni güç merkezleri ve bireyler

Modern jeopolitik artık "figür" kavramı üzerine inşa ediliyor.

Bir figür, fiziksel güç sahibi olmasa da toplumsal bilinç üzerinde etkili olabilir.

Bazen bu bir lider, bazen bir CEO, bazen de bir sivil harekettir.

  • Elon Musk, Starlink projesiyle Ukrayna savaşının seyrini değiştirdi;
  • Jensen Huang, çip savaşlarında ABD-Çin rekabetinin merkezine yerleşti;
  • Bill Gates Vakfı, küresel sağlık politikalarında yönlendirici rol oynadı.

Ancak bu figürlerin ortak noktası, sistemin içinden güç üretmeleriydi.

Sumud Filosu ise sistemin dışından doğdu.

Hiçbir devletin uzantısı, hiçbir ittifakın ya da sermaye ağının parçası değildi.

Susturulmuş, görünmez hale getirilmiş insanların hareketiydi.

Bu nedenle Sumud, klasik bir aktör değil; yeni tip bir sivil güç merkezidir.


Sumud Filosu'nun jeopolitik anlamı

Ekim 2025'te 44 ülkeden gelen 500'den fazla insan, 41 gemiyle Gazze'ye doğru yola çıktı.

Gemilerde milletvekilleri, sanatçılar, doktorlar, aktivistler, din adamları, Greta Thunberg ve Nelson Mandela'nın torunu vardı.

Taşınan gıda ve ilaç sembolikti ama mesaj güçlüydü:

Devletler susarken biz konuşacağız.


İsrail, filoyu uluslararası sularda durdurdu.

Shayetet 13 komandoları gemilere baskın düzenledi, aktivistleri gözaltına aldı.

Ancak bu askeri operasyon, İsrail'in denizlerde kazandığı ama dünyada kaybettiği bir savaşa dönüştü.

  • Kolombiya İsrailli diplomatları sınır dışı etti;
  • Avrupa kamuoyu hükümetlerinden önce tepki verdi;
  • Fransa, Almanya ve İngiltere "orantılılık" çağrısı yapmak zorunda kaldı.

Bir zamanlar Gazze'nin yalnızlığıyla özdeşleşen sessizlik, yerini küresel bir dayanışma diline bıraktı.

Sumud Filosu, hiçbir limana ulaşamadı ama uluslararası kamuoyunun kalbine ulaştı.

Ablukayı fiilen değil, ahlaken deldi.

Tıpkı ABD'deki "Özgürlük Sürücüleri" veya Güney Afrika'daki anti-Apartheid yürüyüşleri gibi, devlet politikasına değil, insan vicdanına seslendi.

Ve bu yönüyle, Ortadoğu'nun en güçlü sivil jeopolitik etkilerinden birini yarattı:

Devletler yapamadı; sivil toplum yaptı.
 


Sivil jeopolitiğin yükselişi ve devletlerin sessizliği

Sivil jeopolitik, uluslararası ilişkilerde giderek belirginleşiyor.

Devletlerin çıkar temelli politikalarına karşı toplumların değer temelli hareketleri yükseliyor.

Sumud'un başarısı da burada: devletlerin korktuğu alanlara siviller cesaretle girdi.

İsrail'in müdahalesi, sivil jeopolitiğe karşı bir güç gösterisiydi ama ters tepti.

Her bastırma girişimi, hareketin görünürlüğünü artırdı.

İsrail ablukayı korudu ama meşruiyetini zayıflattı.

ABD, İsrail'i savunurken iç politikada krize girdi.

Avrupa kamuoyu, hükümetlerini aştı.

Sumud, uluslararası düzenin ahlaki merkezini yeniden tanımladı.

Artık mesele; devletlerin ahlaki sınırlarının sorgulanması.

Bu nedenle Sumud Filosu, bir insani yardım girişiminin ötesinde uluslararası vicdanın stratejik organizasyonudur.

Batı başkentlerinde yükselen "yurttaş jeopolitiği", Roma'dan Paris'e uzanan dayanışma zincirleri bunun göstergesidir.

Tarihsel olarak bu tür hareketlerin sonuçları gecikmeli gelir ama kalıcı olur.

Vietnam'daki savaş karşıtı hareket ya da Apartheid karşıtı dalga gibi, Sumud da Filistin meselesinde bu dönüşümü başlatmıştır.


Sonuç: Korkunun çöküşü

Sumud, Arapçada "kararlılık" ya da "sarsılmaz direniş" anlamına gelir.

Ama bu direniş, silahla değil, ahlakla tanımlanır.

Sumud Filosu, 18 yıldır süren Gazze ablukasının fiziksel duvarlarını aşamadı.

Ama asıl başarısı, korkunun duvarını yıkmak oldu.

İsrail'in donanması güçlüydü; ancak karşısında silahsız ama kararlı bir vicdan vardı.

Ve bu vicdan, küresel kamuoyunda yeni bir güç biçimi doğurdu.

Sumud, Ortadoğu jeopolitiğinde belki şimdilik hiçbir sınırı değiştiremedi ama bir şeyi kökten dönüştürdü: Jeopolitiğin tanımını.

Artık güç, kimin toprağa sahip olduğuyla değil, kimin insanlığa ses verebildiğiyle ölçülüyor.

Sumud'un başarısı bir ablukayı kırmak değil, bir çağın sessizliğini sona erdirmekti.

Gazze kıyılarına ulaşamayan o gemiler, aslında insanlığın vicdanına ulaştı.

Ve o vicdan, artık yeni bir jeopolitik figürün adıdır:

Sumud.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU