"Terörsüz Türkiye" için ne durumdayız, şahsi görüş ve beklentilerim neler?
Bu çok bilinen bir konu, tanımı böyle; terör silahlı propagandadır, terör bir siyasi amaçla yapılır…
Başka nokta, "senin/benim teröristim" diye bir ayrımla ilgilidir.
Mesela, İran için terör, ABD için olmayabilir veya tam tersi de söz konusu olabilir.
PKK terör örgütünü ABD de terör listesine aldı ve "Bu bir terör örgütüdür" dedi.
Hatta ABD, Kandil'deki terör baronlarının başına yakalama ödülü koydu.
Yıllarca saha gerçekliğiyle şahsen tespit ettim.
ABD, çok defa Irak'taki PKK'lıları görmezden geldi.
Kandil'dekileri gidip kendisi yakalamak istemedi.
Üstelik ABD askeri hep Irak'taydı, burada iki büyük savaş yaptı, ayrıca istihbarat gayreti oldu.
ABD vaktiyle Türk askerinin başına çuval geçirdi, buna karşılık teröristi yakalayıp, başına çuval geçirdiği görülmedi.
Demek ki terörist de teröre destek verenler de terörü görmezden gelenler de hep siyaset yaptı.
Terörden kurtulmak da siyaset!
Teröre desteği Avrupa ülkelerinde gördük.
Ayrıca kurumsal yapılarla, STK'larla, düzmece ödül törenleriyle, medyada destekledikleri kalemlerle gördük.
Ülke içinde terörün destekçileri oldu. Hatta Kandil'in izdüşümü vasfıyla kendi siyasetlerine hizmet edenler oldu.
Siyaset terörün hep yanında oldu ve bu Türkiye Cumhuriyeti'ne, ülkesine, milletine, değerlerine zarar verdi.
Elbette böyle sürüp gidemezdi ve terör belasından kurtulmak gerekmekteydi. Bunun için içeride ve dışarıda yaklaşık 40 yıl mücadele veridi.
Son gelinen noktada Türk siyaseti "Terörsüz Türkiye" dedi.
Bu süre için yazılar yazdım, görüşlerimi paylaştım.
Örneğin:
Bu yazılarla, etraflıca ve tecrübelerime istinaden görüşlerimi ifade ettim.
Son yazdığımdan bugüne belli bir süreç işledi.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti ve yetkililer "Süreci izliyoruz, pazarlık yok…" dedi.
Ben yetkililerin ağzından çıkana bakarım, çeşitli şekillerde yorum yapanlara veya propagandacılara bakmam.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Devam edelim.
Kandil, kongre topladı ve fesih kararını açıkladı.
Suriye'de SDG'nin yeni yönetim güçlerine, geçici Devlet Başkanı Ahmed eş-Şara yönetimine "katılması bekleniyor" dendi.
Bu noktada öncekilere ilave söyleyeceğim hususlar olacak.
"Amaç Terörsüz Türkiye" ve bu amaçla:
- Kandil asla Türk siyasetine karışamaz, konuşamaz, görüş beyan edemez.
- Kandil, PKK, YPG ve diğer teröristler silah bırakmalıdır, başka yolu yok!
- Eğer Türk siyaseti ve anayasal düzeni içinde halen Kandil'den talimat alanlar var ise Türkiye'de meşru siyaset yapamazlar. Hatta sınırlar içinde terörü öven ve önünü açan konularda medya organları yazıp çizemez, Türkiye Cumhuriyeti aleyhine olamaz. Aynı şekilde, alenen ve teröre prim veren fiili girişimleriyle eğer bir STK organı çalışıyorsa, bu da kendini fesih etmelidir.
- (Yetkililerin de söylediği gibi,) kan döken teröristlerle ve işbirlikçileriyle pazarlık olmaz.
- "Terörsüz Türkiye" bahsini kim istemez? Terör bitsin. Bunun için fesih kararı var mı? Var. Daha ne? Silahı bırakın ve teslim olun. Konu bu!
- Hatta bunların hepsi kendiliklerinden Türk adaletine teslim olmalıdırlar. Değilse adalet gereğini yapmalıdır. (Devlet ve yetkililer "gelişmeleri izliyoruz" dedi.)
- Geniş bakalım. Bu coğrafyada egemen devletler olmalıdır. Türkiye örnektir, egemendir. Diğerleri, bölgesel istikrar için egemenlikleri açısından desteklenmektedir. Zira bölgenin istikrarı Türkiye'nin güvenliği demektir. (Bu yönde MGK kararları dahi var.)
- Kürtçülük asla kabul edilemez. Kürtler tarih boyunca bu topraklardadır ve hiçbir surette ikinci planda olmamıştır. Kürtleri ayartıp, kendi çıkarları için Kürtçülük aşılayan güçler tarih boyunca görülmüştür. (Bu ülkelerin ve güçlerin isimleri bilinmektedir, tek tek saymayayım.)
- ABD projesi olan ve onların SDG dedikleri ise derhal Suriye güçlerine katılmalıdır. Geçici Devlet Başkanı Ahmed el-Şara yönetimine katılsınlar, başkalarına aparat olmasınlar, ülkelerine "gerçekten" sahip çıksınlar. (Bu konuda yetkililerin açıklamaları ve girişimleri var. Ayrıca, Suriye Özel Temsilcisi atanan ABD'nin Ankara Büyükelçisi de bu çizgide mi, göreceğiz.)
Şahsi görüşlerim bunlar.
İlave birkaç hususu daha dikkatinize sunmak isterim.
İbrahim Anlaşmaları konusu bölgeye istikrar getirmez.
Düşünceme göre, bu anlaşma sistemine dahil olanlar ve olacaklar tarihi hata içerisindedirler.
Çünkü terörden ve tam karşısında da istikrardan bahsediyoruz.
Bölgede "terör devletleri" ve istikrarı bozucu çeşitli güçler var.
Bunlara da çok dikkat etmek gerekir.
Türkiye Cumhuriyeti'nin bekası en önemli konumuzdur.
Beka, baki kalmak, ezelden ebede var olmak demektir.
Beka, sürdürmek ve sürdürülebilirlik demektir.
Unutmayın, var olan bir şeyi sürdürebilirsiniz.
Her yeni olan, zaten "değişmiş" demektir, burada "sürekli artan" bir şek yoktur.
Ekonomiden, kentlerden, altyapıdan, imardan, terörden, hukuktan, adaletten, devlet otoritesini doğru yönde kullanmaktan tutunuz, jeopolitik olarak hata yapmamaya, ülkenin stratejik gelişimi ve güvenliğinde "sürekli kazanmaya ve kazanımları üst üste koyup daha da güçlenmeye" varana dek, çok konu beka ile ilgilidir ve her taviz ve zafiyet bu alandaki sürdürülebilirliğin temellerini sarsar, mevcut örgünün bağlarını gevşetir veya kopartır.
Devleti, milleti, vatanı, bayrağı, milli geliri, pasaportu, yaşam güvenliği dahil her tür güvenliği, vatandaşın temel hak ve hürriyetlerini, hepsini düşünüyorsanız, ilk bakacağınız şey nedir?
Elbette "siyaset" sistem ve uygulamasına, yapılan "yüksek siyasete" bakacaksınız.
Sonuç olarak, görüldüğü üzere, kendi çıkarları için bölücü ve bozguncu siyaset yapanlar bir tarafta, bunlardan kurtulmak için çaba sarfeden siyaset de diğer taraftadır.
Türkiye'de siyaset yapanlar, bu makalede ifade ettiğim gibi iki taraftan birinde.
Coğrafyamız belli!
Burası okyanusun ortasında Yeni Zelanda gibi bir ülke değil.
Bu temel gerçeği bilip hareket etmek tarihi görevdir.
Türkiye Cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır!
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish