Hal Yasası... "'Hal'imiz kalmadı"

Mine Ataman Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

"Halimiz kalmadı" diyen Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan, "yaş sebze meyve dağıtımında Hallerin etkisi giderek düşüyor. Haller bitti, Türkiye'de yaş sebze meyvenin yaklaşık yüzde 30'u Hallerde işlem görüyor. Asıl sorun Haller değil, köylere kadar giden süpermarketler. Süpermarketlerin sayısı çoğaldıkça piyasa monopole dönüşüyor. 10 bin şubesi olan bir market her şubeye 100 kilo patates yollasa Türkiye'deki patates alımını manipüle edebilir. Haller, Halciler kazansın diye kurulmuş bir yapı değil. Hallerin ekonomide önemli rolleri var. Tek bir alıcı tüm Türkiye'deki malı toplarsa büyük sorunlar çıkabilir. Son yıllarda süpermarketler çoğaldı. Tüketici konforlu marketlerden alışveriş yapıyor, pazara gitmiyor.  Sektörde çok önemli olan Geleneksel Pazar yerlerinin güçlü büyüklere karşı rekabet şanslarını yitiriyor ve büyük marketler karşısında günden güne pazar paylarını kaybeder duruma geliyor olmasına" dikkat çekiyor. 

Hal içi tüccarın birbirinden mal alıp satmaması tartışılan maddeler arasında.

Az sayıda büyük alıcı gruplarının mal toplaması açısından riskli.
 

Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan
Türkiye Halciler Federasyonu Başkanı Yüksel Tavşan

 

Grosslar süpermarketlerden tehlikeli

Tavşan'a göre büyük şehirlerde şu anda en az süpermarketler kadar tehlikeli başka bir yapı "Grosslar."

Ankara'da başlayan işletme modeli tüm Türkiye'ye yayılmak üzere, meyveden sebzeye on binlerce ürün satılıyor. Süpermarketlerden bile daha tehlikeli. Acilen önlem alınmalı. Ticaret kanunları açık ve zaaflarıyla tüketicinin ayarlarını bozuyor, üretici tüketici arasındaki etik/işlevsel yapılara zarar veriyor. Sonunda da "Kobra etkisiyle" astarı yüzünden pahalıya gelen kanun düzenlemeleriyle sisteme kalıcı arazlar veriliyor.


Asıl sorun süpermarketlerde, "bakkalımsılarda"

Köylere kadar giden süpermarketlere yerel yönetimler izin veriyor. Sabah 8'den akşam 22.00'ye kadar açıklar. İzin günü yok. Son yıllarda süpermarketler yetmiyormuş gibi bir de onların üç harfli "bakkalımsılar" icat edildi. Mahalle bakkallarının devlerle rekabet etmesi mümkün değil. Tüm bunları dinleyince Türkiye'ye asıl gerekenin Süpermarket Kanunu olduğunu tekrar anımsadım.


"Hal'"den anlamıyorsunuz

"Hal Yasası"nın tartışma çerçevesine bakınca Hal'in tarım-gıda değer zincirindeki "finansal taşıyıcılık, çiftçinin gayri resmi finansal mihmandarlığı, piyasa regülatörü, ürün tutundurma enstürmanı, ürün devamlılık sağlayıcısı" gibi pek rolünün anlaşılamadığını görüyorum.


Çandır: Toplam tarımsal arzın en az yarısı hallerde işlem görmeli

Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır'a göre;

Hal yasasında belirtilen amaçlar güncellenmeli, etkili bir işleyiş sağlanmalı. Hal işleyişinin temeli, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi güçlü ve etkili bir piyasa oluşturmaktan geçer. Etkili bir hal piyasasının kurulabilmesi için, toplam arzın en az yarısının hallerde işlem görmesi sağlanmalıdır. Hal dışına satılan malların ödemeleri ile ilgili vade farkları azaltılmalı, yaş meyve ve sebze ürünleri için kapsamlı bir sınıflandırma yapılmalıdır. Ayrıca, yaş meyve sebze sektöründe kullanılan yazılımlar arasında güçlü bir iletişim ağı kurularak, HKS, Halsis, e-Fatura, ADNKS, e-Üretici Kayıt Defteri, GTS, İKS, ÖKS ve ÇKS gibi sistemler arasında verimli bir dijital portal oluşturulmalı.
 

Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır
Antalya Ticaret Borsası Başkanı Ali Çandır

 

Kayıtlı gıda

Dünyada 140'a yakın taze meyve sebze ticarete konu olurken Türkiye'de 84 çeşit mal sistemde işlem görür. Antalya Ticaret Borsa Başkanı Ali Çandır'a göre, "Antalya'da yaş sebze meyvenin sadece yüzde 10'u Hal'de işlem görüyor. Her geçen yıl oranı düşüyor, son on yılda hallerdeki işlem miktarları, domateste yüzde 56, sebzede yüzde 47, meyvede yüzde 38 azaldı."

Zincir marketler fason üretim yaptırarak, ürünleri ürettirdikleri işletmelerle rekabet eder hale geldiler. Süpermarketleri raf payı istemesi, zorlu ödeme koşulları, tek taraflı indirim gibi uygulamalar birçok işletmeyi zor duruma sokuyor.

Çandır'ın da dikkat çektiği üzere Hal Yasa'sında yer alan süpermarketlerin sebze meyvenin yüzde 20'sini direk üreticiden alma şartı fiyatları düşüreceğine aksine artırır, tekel oluşturur.


Türkiye'nin üretimi dağınık

Aracılı/aracısız/kooperatiften/direk üreticiden, ocudan bucudan derken 60'ı aşan satın alma şekliyle Türkiye modeli dünyanın hiçbir yerindeki sisteme benzemiyor. Dağınık, çoklu, çiftçi küçük, mevsim dört, ürün sayısı çok, üretim modeli karışık böyle kaotik bir ortamda yılların birikmiş tedarik zinciri sorunlarını tek bir Hal yasasıyla çözmeyi hedeflemek gerçekçi olamaz.
 

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 

Hallerin hâli ortada

Türkiye'de hallerin hali ortada. En organize, finansman tarafı en güçlü, operasyonel anlamda en verimli işleyen Hal Ankara Hal'i. Tüm Türkiye'den en taze meyve sebze buraya geliyor. İstanbul Halleri görece dağınık olmakla birlikte finansal açıdan oldukça güçlüler. Türkiye'de Adana, Mersin, Antalya, İzmir, Bursa Halleri, ihracata, perakendecilere ve diğer hallere ürün satıyor. 


Yerel süpermarketlerin hâlleri

Yerel süpermarketler genelde meyve sebze satın alımlarını fiyatları rasyonel ve rekabetçi hallerden yapıyor. Hal sayesinde Tüm Türkiye'den yüzlerce farklı ürüne erişilebiliyor. Miktarı çok olan da görece çok az tüketilen fesleğen gibi ürünler de Hallerde bulunabiliyor. Haller, tüm Türkiye ile satın alma/tedarik ağına sahipler.


Aracılar/stokçular/tarımın sigortası

Şehir efsanelerinin "aracıları" tedarik zincirinin ürün toplayıcıları olarak tanımlanabilir. Tüm Türkiye'den uzmanlıklarına göre mal toplarlar. Topladıkları ürünün depolama, nakliye, ambalajlama gibi gerekliliklerini üstlenirler. Her ürünün farklı bir pazarlama dinamiği var. Örneğin bakliyatlar üreticiden alındıktan bir yıl sonra pazara sunulur, bu arada depolama gibi pek çok maliyete katlanılır. Söz konusu ürünün pazarda fiyatı düşebilir tüm bu riskleri aracı üstlenir.
 

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 

Yaş sebze meyve fire oranı yüksek

Yaş sebze meyvelerin fire oranı da depolama maliyeti de çok yüksek. Ürünlerin yıldan yıla üretim miktarı düştüğü gibi fiyatı da oldukça istikrarsız. Aracı toplayıcılar ürünün pazarda istikrarlı bir şekilde satılmasını, bulundurulmasını, doğru fiyattan satılmasını sağlıyor, ürüne değer katıyor. Bir üreticinin normalde ulaşamayacağı kadar pazara ulaşır, ürünün değerinde satılmasını sağlar. Bireysel olarak yapılamayacak depolama, ambalajlama, nakliye, ayrıştırma işlemleri gibi tüm süreçleri planlar, operasyonu yönetir. Pazarda o ürünün belirli bir sürede bulunurluğunu sağlar, depolar, riskleri yüklenir, kalite standardını sağlar, piyasasını düzenler.


Tarlada bir manavda yarım

Marketlerde seçme özgürlüğünün karşılığı yüzde 25 ile yüzde 50 arasında fiyat artışı demek. Tarlada 10 kilogram alınan ürün markete gelene kadar yüzde 60'a varan oranda azalıyor.


Kayıpların finansörü haller

Farklı coğrafyalarda farklı zaman aralıklarında üretilen ürünlere pazarlama zaman çizelgesi yapılır. Örneğin havalar yağmurlu gittiğinde üreticiden alınan kavun ve karpuzlar satılmaz aracı bu üründen zarar eder. Aracılar pek çok ürünü toplar, her üründen aynı miktarda kar elde edemez. Bazı ürünler yok satar bazıları pazarda rağbet görmez. Pazarlar, yerel süpermarketler çeşitli zamanlarda ürünlere olan taleplerini değiştirebilir. O zaman ürünler halde kalır, satılamaz. Tüm bu kayıpların finansmanı Hal sitemi tarafından üstlenilir. 


Aracılar, haller çiftçinin/ürünün finansal mihmandarı

Çoğu zaman Haller, aracılar küçük çiftçinin finans kaynağı, ürünün hamisi ve piyasanın regülatörüdür. Üretici ve satıcı arasındaki uzun, meşakkatli, zorlu yolu kolaylaştırır. Bir malın/bölge ürününün piyasada akredite olması, (örneğin yerli muzun tutundurulması) çoğu zaman Hallerin uzun çabaları sonucunda olur.


Aracılar sistemin sigortası

Aracılar sadece ürün alıp satmazlar bahçelerdeki ürün toplama operasyonunu da destek verirler. İşçi planlaması yapar, hasata katkı sunar. Aracılar, üretimle tüketim arasındaki sürecin hem finansal hem de operasyonel anlamda kuran, ayakta tutan, işlerlik kazandıran fonksiyonel bir halka. Çiftçi borç alarak üretim yapıyor.  Sürekli iş yaptığı esnafla ticari ilişkiye giriyor. Güven ilişkisi kurulmuş, riski aracı yükleniyor, çiftçi ürününü satabilecek, parasını ödeyecek aracıya güvenir, tanımadığı süpermarkete, alıcıya güvenmez.


Sebze meyvelerin fiyatı tarlada değil halde talep karşısında oluşur

Ulusal ve uluslararası süpermarketlerin bölgelerde aktif satın almacıları olur, mal koordinasyonu sağlanır, ürünler toplama merkezlerine gelir. Şirketlerin çeşitli yerlerde soğuk hava depoları, ambalaj tesisleri bulunur. Üreticiden alınan ürünlerin kalibrasyonlarına bakılır, denetimler yapılır. Bölgesel depolardaki ürünler yıl boyu tüm Türkiye'deki marketlere ürün sevk edilir. Aracılar çeşitli ürünlerde yoğunlaşır kırmızı patatesin tüm Türkiye'deki dağıtımı tek bir kooperatif tarafından yapılır. Kabzımallık işini güçlü kooperatifler de yapar. Kooperatifler sadece kendi ürettikleri ürünleri değil bölgeden topladıkları ürünleri de depolar pazara sunarlar.


MÜSİAD'tan çözüm, birlikte üretim akıllı ortaklıklar

Onur Marketler Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Özen, "süpermarketler olarak sürdürülebilir kayıtlılıktan yanayız. Onur Market olarak biz ürünün yüzde 60'dan fazlasını müstahsilden alıyoruz.  Ancak, küçük esnafın üreticiden ürün alma şansı yok. Çünkü tarladan markete gelene kadar arada pek çok yatırım gerekiyor. Soğuk hava/kuru hava depoları, alım personeli, nakliye gibi bunlar ciddi bir maliyet. Bizim Kumluca'da, Bursa'da Narenciye işleme fabrikamız, soğuk hava depolarımız var" diyerek yatırımlara dikkat çekiyor.
 

Onur Marketler Yönetim Kurulu Başkanı Cemal Özen
MÜSİAD, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Sektör Kurulu Başkanı Cemal Özen

 

MÜSİAD, Gıda, Tarım ve Hayvancılık Sektör Kurulu Başkanı Özen, "MÜSİAD olarak bu sorunu çözmek için "Birlikte Üretim Akıllı Ortaklıklar" projesi ile tarımda sürdürülebilir üretim modelleri, yenilikçi teknolojiler ve akıllı iş birliktelikleri üzerine odaklanıyoruz" diyor.


Çiftçiden marketingci olmasını beklemek anlamsız

Süpermarketler hiçbir zaman Anadolu'daki Sarı çizmeli Mehmet Ağa'dan alım yapmaz. Bu kadar dağınık bir satın alma ne operasyonel açıdan ne de finansal açıdan mümkün olamaz. Üreticiler kendi aralarında anlaşıp aynı zamanda dağıtım pazarlamaya da bakmak isterlerse bu işle ilgili bir birim kurmak, maaş ödemek, depo tutmak, tüm operasyonel hizmetleri planlamak ve en önemlisi de üretimle tüketim arasındaki tüm finansal riskleri karşılamak zorunda kalır.  Üretim/pazarlama her biri farklı uzmanlık ve operasyonel beceri/altyapı/network gerektiren alanlar. Normal bir çiftçiden pazarlama yapmasını, işin lojistik tarafını planlamasını beklemek anlamsız olur.
 

"Ürünlerin yüzde 20'sini doğrudan üreticiden almak" fiyatları düşürmez

Ulusal ve küresel süpermarketler, satın almalarının yüzde 70'ini direk üreticiden yapıyor neden ürünler uygun fiyatlı değil. Küçük süpermarketlerin doğrudan üreticiden satın alma yapabilmeleri için her köye bir muhasebeci/depo/gıda güvenliği denetim uzmanı gerekir.  Tarladan markete, manava, pazara gelene kadar geçeceği yolları finanse edecek, kayıtları, denetimleri, vergileri, harçları, fireyi, depolamayı, finansmanı, kayıp gibi riskleri üstlenecek bir yapıya ihtiyacı var. Tüm bu süreçler her durumda fiyatı artırır, yani Hal Yasası fiyatı düşürmez.

Halciler taslaktaki; "hal dışı tüccarın da kayıt belgesi ile işine devam etmesi, teminat vermesi. Parasal açıdan kayıt altına alınması, üreticiye ödeme ispat yükümlülüğü, kayıt dışı mücadele için alınan denetim tedbirleri, standartların oluşması için alınan tedbirler, üretici birliği için yönlendirmeler, depolanan ürünlerde kira ve nakliye destekleri" gibi maddelerin önemine dikkat çekerken, piyasanın sistem ile daha şeffaf duruma getirilme gayretlerini önemsiyor.
 

Depolarda ürün bekletmek işin mantığında var

Depolarda bekletilen ürünlerin sisteme bildirilme gerekliliği maddesi, tedarik zincirinde, soğan, patates, nar gibi ürünlerin hasatta alınıp yıl boyu depolanıp satılır gerçeğini bilmemekten kaynaklanıyor olabilir mi? Aracı-toplayıcılığın mantığı zaten üreticiden toplanana ürünlerin yıl boyu pazarda istikrarlı bir şekilde var olmasını sağlamaktır. Kaldı ki bu depolama bazen aracıya pahalıya mal olur, üretici parasını almışken aracı zarar edebilir. Ürün bekleme süresinde değer kaybedebilir, pazarı düşer, talep daralır tüm bunlar riskin bir parçasıdır.
 

Fotoğraf: AA
Fotoğraf: AA

 

Hal Yasası ne yapar?

1 Ocak 2012'de yürürlüğe giren "Sebze meyve ürünleri kayıt yasasının" yeni değişikliklerle genel anlamda çatısı değişmiyor, kayıtlılık artırılmaya çalışılıyor. Yasa gıda enflasyonunu çözmez ama vergiyi, şeffaflığı artırır, kayıtlılığı yükseltir, cezaların caydırıcılığına katkı sunar.


Gıda enflasyonunu düşürmek için ne yapmalı?

Yapısal stratejik adım atmak, nakliyeyi karayolundan demiryolu ve denizyoluna dönüştürmek. Girdi maliyetlerini düşürecek makro iktisadi stratejiler geliştirmek gerekir.


Gıda enflasyonunun asıl suçlusu kim?

Türkiye'nin gıdada "suçlu kahramanlar" yaratıp, tedarik zincirindeki gerçek "fiyat değer zincirini" şeffaf paylaşmamak, sorunun köküne inmemek, aracıyı, stokçuyu,  dış/iç mihrakları, komisyoncuyu apaçık paylaşarak sistemde kimin haksız kazanç sağladığını ortaya koymamak sürece verilen en büyük zarar. Sorunu "şehir efsanesine" indirgemek konuyu "çözümsüzlüğe taşıyarak" sisteme yapılan en büyük hata ve kötülük.

Velhasıl, sektörün paydaşlarına göre, Türkiye'deki sistemin, etik sorunları, haksız kazançları, haksız rekabet unsurları olsa da sorun aracılık/komisyonculuk sisteminden kaynaklı değil genel ahlak seviyesinin düşüklüğüyle açıklanabilir. Fiyatlara etki eden iklim, talep, üretim planı, girdi maliyetleri, etkin olmayan kontrol mekanizması gibi unsurlar varken Hal Yasası'na bel bağlamak, Nietzsche'nin dediği gib;

Doğrunun başlıca düşmanı, onun gözünde kendi kendimizi aldatmak, ben bunu yapmış olamam demektir.

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU