Özbekistan izlenimleri (1)

Doç. Dr. Ali Oğuz Diriöz Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Geçen hafta 7-10 Nisan arası, öğretim üyesi olduğum TOBB Ekonomi ve Teknoloji Üniversitesi’nin (TOBB ETÜ’nün) - TOBB ETÜ Taşkent (Tashkent) kampüsündeydim.

Ben Özbekistan’dayken, Semerkant şehrinde, tarihi AB ile Orta Asya ülkeleri zirvesi de gerçekleşti.

Tarihi bir dönemde Özbekistan’da olmam sebebiyle, izlenimlerimi sizlere aktarmak istedim.

Bir sonraki yazımda ("Özbekistan izlenimleri - 2) AB ile Orta Asya Ülkeleri arası gerçekleşen Semerkant zirvesinin jeopolitik dengeler açısından önemine daha ayrıntılı değineceğim.

Bu yazımda Taşkent izlenimlerimi ve TOBB ETÜ Taşkent’i kaleme alacağım. 
 

 

2020 yılında kurulup ve öğrenci kabul etmeye başlandığından bu yana TOBB ETÜ Taşkent öğrencilerine, farklı dönemlerde dersler ve seminerler verdim.

TOBB ETÜ Taşkent’e 2025 Bahar döneminin son derslerini ve seminerlerini vermek üzere gittim.

Böylece, Türkiye-Özbekistan dostluğuna, akademik, kültürel işbirliğine ve gelecek nesil yöneticilerinin yetiştirilmesi için eğitimler verdim. 

Türkiye’de olduğu gibi, Taşkent’te de TOBB ETÜ, 3 eşit dönem olduğundan Bahar dönemi ocak ayında başlar ve final sınavları Nisan sonunda tamamlanır.

Bu sayede, hem Türkiye hem de Özbekistan’daki öğrenciler, 3 dönem boyunca Ortak Eğitim’e (uzun dönemli stajlarını) veya yurt dışı eğitimlerine devam edebilirler. 

TOBB ETÜ Taşkent Rektörü Sn. Prof. Dr. Adham Ikramov, aynı zamanda şimdiki Özbekistan Spor Bakanıdır.

Rektör yardımcısı Prof. Dr. Dilorom Begmatova, Dekan Dr. Saidamir Salikhov ve TOBB ETÜ Taşkent bünyesindeki çeşitli bölümlerdeki hocaların emekleriyle, TOBB ETÜ şimdiden Özbekistan’ın gözde uluslararası özel üniversitelerinden biri konumundadır.
 

Dekan Saidamir Salikhov
Dekan Saidamir Salikhov

 

Taşkent’te beni samimi ve en iyi şekilde ağırlayan değerli meslektaşlarıma, Sn. Dekan Saidamir Salikhov’a ve Sn. Rektör Yardımcısı Dilorom Begmatova’ya tekrar içten teşekkür ederim. 
 

Rektör Yardımcısı Dilorom Begmatova
Rektör Yardımcısı Dilorom Begmatova

 

ABD’den, İngiltere’den, Güney Kore’den ve Hindistan’dan benzer uluslararası üniversitelerin, Taşkent’teki kampüsleriyle rekabet edebilen bir üniversite olarak TOBB ETÜ Taşkent geçen yıl ilk mezunlarını vermiştir.

TOBB ETÜ sayesinde, Hem Türkiye’de hem de Özbekistan’daki öğrenciler, iyi bir özel üniversite eğitimi imkânı bulurlar.

Mezun olduktan sonra, Taşkent kampüsündeki U-Enter gibi girişimcilik merkezi, Özbekistan Ticaret Odası ve Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ile olan özel ilişkiler sayesinde, iş hayatlarında yeni girişimlere atılabilirler.
 

 

İngilizce ve Türkçe eğitimleri sayesinde hem Türkiye hem de Dünya genelinde iş yapabilirler.

Gene benim Taşkent’te bulunduğum tarihlerde, TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş ve heyeti Özbekistan’daydı.

Bu yoğun dönemde bana vakit ayırıp, makamında kabul eden Ticaret Müşaviri Sn. Ahmet Melih Horata’yla üniversite döneminde başlayan işbirliğinin önemini değerlendirdik.

Gelecek nesil yöneticilerin yetiştiği bu kurum, Türkiye ile Özbekistan arası bağları, ekonomik ilişkileri güçlendirecektir.

Türkiye ve Özbekistan arasındaki ilişkilerin tarihsel ve sosyo-kültürel arka plana sahip kardeşlik hukukuna dayalı ilişkilerdir.


Bu ilişkilerin daha da gelişmesi, yeni nesil yöneticilerin yetişmesiyle mümkün olacaktır.

Örneğin, 2020’de TOBB ETÜ Taşkent’teki ilk öğrencilerimden Hümayun Sattarov, şu an üniversite kampüsündeki U-Enter girişimcilik ve iş merkezindeki ofisiyle birçok firmaya mali müşavirlik ve yerel konularda danışmanlık hizmetleri vermekte. Kendisine tekrar selamlarımı iletiyorum. 
 

Humayun Sattarov ile birlikte
Humayun Sattarov ile birlikte

 

Tabii ki Taşkent’e iş için gitmiş olmakla birlikte, kısa da olsa kenti gezme imkânı da buldum.

Taşkent, geniş caddeleri olan, çok bakımlı, temiz, güvenli ve nezih bir kent.

Caddeler ferah demişken, araçların çoğunun, gümrük vergileri sebebiyle ya General Motors’a (GM’e) bağlı Chevrolet marka, ya da başta Build Your Dreams – BYD marka veya diğer Çin markaları olmaları dikkatimi çekti (Bu hususa devam makalemde biraz değineceğim). 
 

 

Taşkent’te çok sayıda müze, tarihi ve kültürel miras var. Tabii, Taşkent’e ilaveten, tarihi İpek Yolu’nun kalbinde, Semerkant, Buhara, Hive gibi daha keşfedilmesi gereken kentler var.
 

 

Kültür turizmi bakımından giderek popüler bir destinasyon olan Özbekistan’da turizm sektörü de hızla gelişmekte.
 

 

Ayrıca Semerkant ve Taşkent, uluslararası önemli zirvelere ve kongre diplomasilerine ev sahipliği yapmaktalar.
 

 

Taşkent’te, Özbekçeye ilaveten, Rusça da hala çok yaygın olarak kullanılmaktadır. Dolayısıyla, Rusya’yla olan ilişkiler de halen önemli. 

Taşkent’deki “Charsu Bazaar” (“Çarşı Pazar”), varlığıyla, “Çarşı” kelimesinin Frarsça “Char – su” yani Farsça “dört-yol” anlamından ortaya çıktığını anımsatmakta.

Buna benzer birçok hususta, edebiyatta, müzikte, yemeklerde ve kültürel ortak miras göz önünde bulundurulduğunda, anavatan Türkiye’de yaşayan hemen herkes, Özbekistan’da ve Orta Asya’daki kültürel ve dil benzerliklerinden ötürü kendilerini bir “Ata yurdunda” gibi hissedeceklerdir. 
 

 

Benzer kültürel miras bakımından ders verirken öğrencilerimizle yaşadığımız ve tebessüm ettiğimiz anlardan biri, Nasreddin Hoca meselesi oldu.

Çünkü Özbekistan’da Nasreddin Hoca’nın Buhara’lı olduğu kabul edilir. 

Öğrencilerimizle aslen Anadolulu mu yoksa Özbekistanlı mı olduğu tartışmasından ziyade, aslında onun önemli ve bilge hikâyelerinin bizlerin olan ortak bir kültürel mirasımız olduğuna hususunda mutabık kalabildik.

Hikâyelerinde Emir Timur’la olan diyaloglarından dolayı kesin olarak bizim dersimizde sonuca varmamızın zor olacağına tebessümle değindik. 

O dönem Ankara, Konya ve Sivrihisar’ın Timur tarafından işgal edildiği, hem de Taşkent, Semerkant ve Buhara’nın, Timur İmparatorluğu’nun parçası olduğu düşünülürse, hakikaten bu sorunun cevabı öyle kolay değil.

Nereli olduğundan ziyade, ortak kültürel miras, ortak hikâyeler bakımından halen önemli bir şahsiyet olması bakımından hikâyeleri bizleri birleştirmektedir. 

9 Nisan, Emir Timur’un doğum günü olarak kabul edilmekte ve Özbekistan’da önemli bir gün olarak anılmaktadır.

Taşkent’in Mirabad bölgesindeki Emir Timur (Amir Temur) parkının yakınındaki Timur müzesini gezme fırsatı da buldum.

Emir Timur ile ilgili, nezaketen belki, müzede fazla Ankara savaşından görsellerin yer almaması, Özbek kardeşlerimizin hem nezaketindendir, hem de Emir Timur’un çok sayıda başarısının olmasındandır. 

Ankara Savaşı öncesinde hâlbuki Yıldırım Beyazıt (Bayezid), Niğbolu’da çok büyük bir haçlı ordusunu yenmişti, ancak Ankara’da 1402’de sadece Timur’a değil, kendi kibirli yaklaşımına da yenilmişti. 

Birçok kişinin belki bilmediği, ama değerli hocam Prof. Dr. Hasan Ünal’ın derslerinde de anlattığı önemli bir unsur, Ankara savaşında yenilgiden sonra birçok Türk beyleri hemen Timur saflarına geçerken, Şehzadelerin Edirne’ye kadar geri çekilmelerini mümkün kılan da, Osmanlı saflarında savaşan Sırp şövalyeleridir.

Bu gerçek Türkiye’nin geçmişten günümüze hem Batı’da hem de Doğu’da önemli bağları olan bir ülke olduğunu hepimize hatırlatmalı.
 

 

Özbekistan izlenimlerimle ilgili yazımın ilk bölümünü bitirirken, Emir Timur Meydanındaki heykelinin altında ve Müzede de ona atfen çok önemli bir slogan dikkat çekmekte, o da “Kuch Adolatda” yani “Güç Adalette” yazsıdır.

Bu yazıyı okurken, bunun aslında Özbekistan’daki birçok konuda kurumsallık ve düzen bakımından özümsenen bir söz olduğunu görmekteyiz. 

Hakikaten “Adalet Mülkün Temelidir” sözünü direk hatırlatan bir söz.

Devletler sadece güçlü oldukları için değil, adaletin ta kendisinden güç alacakları için de adaleti uygulamalılar.

Yazımı bitirirken, adaletin önemine değinmek isterim.

Türkiye’ye döner dönmez 11 Nisan tarihli, Deniz Zeyrek’in “O Taciz Hepimizeydi” yazısını okuyunca çok üzüldüm.

Adaletin, toplumun ve devletin temeli olduğunu herkes hatırlamalı.

Siyasi görüşü ne olursa olsun, ister iktidar yanlısı olsun, ister muhalif olsun, protestocu bir genç kadın, o şekilde taciz edilemez. 

Bizlerin vergileriyle maaş alan o sözde-polis memurunu bulmak devletin görevidir.

Vergilerimiz sayesinde maaş alan o polis memuruna hakkımı helal etmiyorum!

Eğer güç adaletten geliyorsa ve adalet de mülkün temeliyse, mutlaka suçlu tespit edilip, gerekli ceza verilmelidir! 

Bir sonraki yazımda, bu adalet duygusunun, uluslararası ilişkiler ve uluslararası kuruluşlar bakımından da neden önemli olduğuna daha ayrıntılı değineceğim.   

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU