ABD'de sızan belgelerin iç ve dış politikaya yansıması

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

ABD ve hatta tüm dünya son birkaç haftadır internete düşen "gizli" ve "çok gizli" ibareli belgeleri tartışıyor.

Bu hafta belgelerin 21 yaşındaki Hava Kuvvetleri Ulusal Muhafızları üyesi Jack Douglas Teixeira tarafından sızdırıldığı belirtildi.

Teixeira'nın belgelere nasıl erişim sağladığı bir muamma. Ancak bu skandalın hem 2024 Başkanlık seçimleri hem de ABD'nin dünyadaki konumu ve başka ülkelerle ilişkileri hakkında sonuçları olacaktır. 


Belgelerin ortaya çıkışı ve Teixeira'nın tutuklanmasına giden süreç 

İlk defa "gamer"ların kullandığı bir sosyal medya platformundan yayıldığı anlaşılan belgelerin nisan ayının başından itibaren Twitter ve Telegram gibi daha yaygın kullanılan mecralarda paylaşılmasıyla birlikte ABD makamları alarma geçti. 

"Gizli" ve "çok gizli" ibareli belgelerin ekseriyetle üst düzey ABD Savunma Bakanlığı Pentagon yöneticilerine verilecek brifingler için hazırlandığı, belgelerin ayrıca "NOFORN" (yabancı ülkelerle paylaşılmaz) ve/veya "Five Eyes" (İngilizce konuşan ülkelerin-ABD, Birleşik Krallık, Kanada, Avustralya ve Yeni Zelanda-istihbarat kuruluşlarını bir araya getiren oluşum) dağıtım sınıflandırılmasına sahip oldukları anlaşıldı.

Pentagon yetkilileri ilk etapta, belgelerin bazılarının format itibarıyla gerçek belgelerle benzerlik taşıdığı, ancak belgelerin üzerinde oynanmış olabileceği yönünde temkinli açıklamalar yaptılar. 

Belgelerin fotoğraflanmış olması ve bazılarında kat izine rastlanması, belgelerin elektronik ortamda değil, fiziki olarak alındığı ve belgelerin sınırlı dağıtımları göz önünde bulundurulduğunda içeriden bir kişinin bu sızıntıyı yapmış olabileceği ihtimali güçlendi. 

ABD Adalet Bakanlığı konu hakkında geniş çaplı bir soruşturma başlatırken, Savunma Bakanı Lloyd Austin her taşın altına bakarak sorumluların bulunacağını ve sızıntının kapsamının tespit edileceğini ifade etti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Soruşturmayı yürüten yetkililer farklı seçenekler üzerinde durulduğunu belirterek, bu çerçevede bilgilerin mutsuz bir çalışan ya da ABD'nin dış politikasını tasvip etmeyen bir kişi tarafından yayılmış olabileceği ön değerlendirmesinde bulundular. 

13 Nisan günü Massachusetts Eyaletinde yaşayan Teixeira'nın tutuklandığı duyuruldu.

Cuma günü mahkemeye çıkan Teixeira askeri bilgileri yayma suçundan 10 yıl, gizli bilgileri izinsiz şekilde alma ve saklama suçundan ise 5 yıl hapis cezası istemiyle yargılanacak. 

Tali bir görevde bulunan ve mesleki tecrübesi yok denilecek kadar az olan bir kişinin ABD Genelkurmay Başkanı için hazırlandığı ve üst düzey yöneticilerin görme yetkisine sahip olduğu belirtilen bazı belgelere nasıl erişim sağladığı, ne şekilde elde ettiği ve bu belgeleri hangi saiklerle sızdırma gereği duyduğu büyük soru işaretleri olarak ortaya çıkıyor. Önümüzdeki günlerde bu konuların netlik kazanması gerekir. 


ABD'nin sicili bozuk 

Birçoğumuz Wikileaks'in kurucusu Julian Assange'ı, Wikileaks'le 750 bin kadar askeri ve diplomatik yazışma paylaşan Chelsea Manning'i ve yine devlet sırlarını medyayla paylaşan sonra da Rusya'ya kaçarak Rus vatandaşlığı alan Edward Snowden'ı biliyor. 

Ancak ABD yakın tarihinde gizli belgeleri sızdıranlar bu kişilerden ibaret değil.

1971 yılında, ABD ordusu ve Dışişleri Bakanlığı'ndan farklı görevlerde bulunan sonra da çeşitli düşünce kuruluşlarında çalışan Daniel Ellsberg Pentagon tarafından hazırlanan ve ABD'nin Vietnam da dahil İkinci Dünya Savaşı'ndan 1968 yılına kadar bölgeye yönelik stratejisini ortaya koyan çok gizli bir çalışmanın bazı bölümlerini basına sızdırdı.

Bazılarına göre basına sızan ve "Pentagon Belgeleri" olarak anılan bilgiler Vietnam Savaşı'nın sonlanma sürecini hızlandırdı.

Ellsberg 115 yıl hapse mahkum edilse de hüküm giymedi ve birçok farklı kuruluş tarafından kendisine ödüller verildi.  

Ellsberg çeşitli vesilelerle Assange, Manning ve Snowden'ı destekleyen açıklamalarda bulundu. 

Soğuk Savaş döneminde ve öncesinde ise sayısız casusluk hadisesi yaşandı.

Bunlar farklı bir kategoride değerlendirilebilir. Ancak yukarıda sayılan örneklerde tüm bu isimler farklı profillere sahip olsa da hepsinin ortak özelliği ABD yönetiminin politikalarının yanlışlığını geniş kitlelere duyurma amacına matuftu. 


Dost düşman demeden dinlemek 

Her ülkenin istihbarat kuruluşları kendi ülkelerinin güvenliği ve çıkarı için çeşitli istihbarı faaliyetlerde bulunur.

Fakat ABD'nin Güney Kore ve İsrail gibi en yakın müttefiklerini bile çok yakından takip ettiğinin anlaşılması Vaşington'un müttefiklik ve ortaklık anlayışına bir kez daha gölge düşürdü. 

Hatırlanacağı üzere, Snowden'ın 2013 yılında verdiği bilgiler doğrultusunda ABD'nin Avrupalı müttefiklerini ve liderlerini dinlediği ortaya çıkmış, dönemin ABD Başkanı Barrack Obama yine dönemin Almanya Şansölyesi Angela Merkel'i arayarak açıklamada bulunmak zorunda kalmıştı. 

ABD Başkanı Joe Biden'ın ABD-Güney Kore arasındaki diplomatik ilişkilerin tesisinin 70'inci yıldönümü için önümüzdeki günlerde Vaşington'u ziyaret etmesi beklenen Devlet Başkanı Yoon Suk Yeol'a nasıl bir açıklamada bulunacağı şimdiden merakla bekleniyor.  


Ukrayna'ya ilişkin sızan belgeler savaşın kaderini değiştirir mi?

Sızan belgeler arasında Ukrayna'daki savaşın gidişatına ilişkin bilgiler de yer alıyor.

Ortaya çıkan bilgilerin en az altı haftalık olduğu ve Ukrayna'nın askeri operasyonlarına ilişkin savaşın başından bu yana ABD'yle dahi fazla bilgi paylaşmadığı söylense de bazı belgelerde bahar aylarında taarruza geçmesi öngörülen Ukrayna ordusuna ait 12 tugayın nasıl eğitildiğine ve hangi silahlara sahip olduğuna detaylı bir şekilde değinildiği belirtiliyor. 

Sızan belgelerde her iki tarafın askeri kayıplarının ağır olduğuna vurgu yapılırken, ABD istihbaratının Rus Savunma Bakanlığı'na Genelkurmay Başkanlığı'na, İstihbarat Servisi'ne ve hatta Wagner'e ne derece sızdığı anlaşılıyor. 

Belgelerde ayrıca hem ABD'nin hem de Rusya'nın askeri malzeme temini konusunda farklı ülkelere yöneldiği belirtiliyor.

Bu çerçevede ABD'nin Güney Kore'den top mermisi istediği, Güney Kore'nin ise söz konusu mühimmatın Ukrayna'da kullanılmasından endişe ettiği için isteksiz olduğu, Rusya'nın ayrıca çeşitli yollarla Mısır ve Türkiye'den silah temin etmeye çalıştığı iddiaları yer alıyor. 

Yayılan belgelerin savaşın kaderini ne derece etkileyeceği askeri uzmanlar tarafından daha iyi değerlendirilecek olup, burada üzerinde durulmak istenilen husus meselenin psikolojik boyutudur.

Zira belgelerde Ukrayna'nın gerçekleştirmesi öngörülen taarruzunun başarısının sınırlı kalacağı tahmininde bulunulduğu, ayrıca savaşın Ukrayna makamlarının savunduğu şekilde 2023'te sona ermesinin mümkün olmadığı görüşüne yer verdiği anlaşılıyor. 

Belgeler hakkında Ukrayna Savunma Bakanı Oleksiy Reznikov "bir kısmı doğru, bir kısmı yanlış ama zamanı geçmiş bilgiler içeriyor" derken, Kremlin Sözcüsü Dimitry Peskov belgelerin gerçekliğinin sorgulanması gerektiğini, ancak bilgilerin dikkatli bir şekilde analiz edilmekte olduğunu açıkladı. 

Henüz ne kadar bilgi ve belgenin sızdığı bilinmemekle birlikte, halihazırda ortaya çıkan tablonun hem Ukrayna hem de Rusya'nın zaaflarını ortaya koyduğu, bu nedenle bu skandaldan her iki tarafın da zararlı çıktığı söylenebilir. 


Olayın ABD iç siyasetine yansıması 

Belgelerin yayılmasının ABD eski Başkanı Donald Trump'ın davalarının gündemde olduğu ve 2024 Başkanlık seçimlerine yönelik hazırlıkların başladığı bir döneme denk gelmesi manidar.

Ayrıca, belgeleri sızdırdığı ileri sürülen Teixeira'nın beyaz ırkın üstünlüğünü savunan ve silahlanmayı destekleyen paylaşımlarının olması skandalın arkasında Trump destekçilerinin olabileceği ihtimalini de gündeme getiriyor. 

Buna ilaveten, Kasım 2022'de düzenlenen Kongre ara seçimlerinde de görüldüğü üzere, Ukrayna'daki savaşın finanse edilmesi konusunda Demokrat Parti ile Cumhuriyetçi Parti arasındaki görüş birliği giderek derinleşiyor.

Diğer yandan, Trump sosyal medya paylaşımlarında ve verdiği beyanatlarda Üçüncü Dünya Savaşı'nın çıkmakta olduğunu, kendisinin Başkan olması halinde Ukrayna savaşını hemen sonlandıracağını savunuyor. 

Bu bağlamda, Teixeira'nın tutuklanmasının ardından, radikal sağcı siyasetçiler ile medyanın kendisine verdiği destek dikkat çekiyor.

Trump'a yakınlığıyla bilinen Cumhuriyetçi Temsilciler Meclisi üyesi Marjorie Taylor Greene, Teixeira'nın tutuklanmasının ardından Twitter hesabından yaptığı paylaşımlardan askerin beyaz, Hristiyan ve savaş karşıtı olduğunu, bu özelliklerinin onu Biden Yönetimi'nin düşmanı yaptığını iddia etti.

Greene, Teixeira'nın Ukrayna'daki durum hakkındaki gerçekleri ortaya çıkarmış olduğunu savundu. 

Bununla beraber, Greene'in bu açıklamalarına Cumhuriyetçi Parti içerisinden de tepki gösterenler oldu.

Meselenin 2024 Başkanlık seçimlerine giden süreçte Cumhuriyetçi Parti tarafından suistimal edileceği ve kamuoyunda çokça tartışılacağı aşikardır.

Bir diğer husus, bu olayın ardından ABD'nin gizli belgelere ilişkin protokollerini kapsamlı bir şekilde gözden geçirmesi ve protokollerin uygulanması konusunda hiçbir istisna tanımaması gerektiğidir. 

Gelinen aşamada sızıntının vahameti henüz tam belli değildir. Ancak ABD'nin küresel çapta zaten zedelenen itibarının ve gücünün darbe aldığı, müttefiklerinin Vaşington'a karşı daha ihtiyatlı ve tedbirli davranmaları gerektiğini idrak ettikleri, öte yandan 6 Ocak Kongre baskınından bu yana devletin temellerinin derinden sarsıldığı ve zafiyetlerinin ortaya çıktığı açıktır. 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

DAHA FAZLA HABER OKU