Urfa merkezde yaşayan çok sayıda insanın kuş merakından bahsetmek her zaman mümkün. Onlarca yıldır bu merak canlılığını koruyor ve kentle bütünleşmiş halde varlığını sürdürüyor.
Urfalıların kuş dediği aslında güvercin. Güvercinler vurgulanmadan, niye genel olarak kuş denilmiş bilmiyorum, sanırım diğer kuşlardan sayıca daha fazla oldukları için kuş demek daha mantıklı gelmiş olmalı diye düşünüyorum.
Bu kuş sevdası Urfa'nın sivil mimarisine de yansımış. Eski Urfa evlerinin hemen hemen hepsinde "teka" denilen kuş yuvalarını görmek mümkün...
Yani binlerce, on binlerce kuş hiçbir engelle karşılaşmadan eski Urfa Evlerinin tekalarında yuva yapma özgürlüğüne sahip.
Bu nedenle özellikle güvercin popülasyonu birçok kentte nazaran Urfa'da daha fazla. Bütün evlerin çatıları, ibadet merkezleri, buğday pazarları, su kanalları, okul çatıları güvercinler için doğal yaşam alanları olarak görülüyor.
Bu güvercinlerin çoğu yabani, cins güvercinler ise daha çok eski Urfa Evlerinin çatılarında yapılan daha büyük yuvalarda besleniyor.
Durum böyle olunca Eski Urfa çarşılarında yıllar, belki asırlar önce kuş alışverişi yapan dükkânlar açılmış.
Bugün hala varlıklarını sürdüren dükkanlarda çeşit çeşit güvercinler alıcısını beklerken, bazı kahvelerde kuş mezatı da yapılıyor.
Haftanın belli günlerinde Kuşçular Kahvesi olarak bilinen mekanlarda mezat kuruluyor. Kuş meraklıları akşam kahveye gelip mezatı izliyor. Kuş satmak isteyen, almayı düşünen ya da merak eden herkes mezatta katılabiliyor.
Kahvenin orta yerine yerleştirilen masa çevresinde oturan kuş severler çayını yudumlarken mezat başlıyor ve çığırtkan satılacak güvercini eline alarak fiyatını yüksek sesle söylüyor.
Alıcılar fiyat vererek açık artırma ile kuşu satın alabiliyor. Kuşların fiyatları niteliklerine göre değişiyor. 20 TL'ye de kuş var, 5 bin TL'ye de. Yani kuşun özelliği, cinsi, fiyatını belirliyor.
Ayrıca, Kuşçular Kahvesi'nin çevresinde, Cinciklı Hamam denilen bölgede daha önceleri haftada bir pazar günleri yerel kuş bazarı kurulur, sokak çeşit çeşit kuşun sergilendi bir alana dönerdi.
Koronavirüs salgını nedeniyle 2019 yılının ortalarında bazar kurulması sağlık nedeniyle kaldırılırken, korona yasakları birazcık hafiflediğinde kuş bazarı için Harran Kapı civarında yer gösterildi.
Bir süre Harran Kapı çevresinde kurulan semt pazarında kurulan kuş bazarı, burada da tutunamayarak daha uzak bir noktaya, şehir dışına itildi.
Şimdilerde Urfa'nın en güneyinde, şehrin bittiği Eyyubi'ye Toplu Konut Bölgesi'nin bitiminde öylesine bir yerde, toz ve toprak içinde varlığını sürdürüyor.
Onlarca kuş sever, her pazar burada bir araya gelerek, kuş alış verişinde bulunuyor. Günün erken saatlerinde hareketlenen pazarda çeşit çeşit kanarya, bülbül ve değişik değişik güvercinler sahipleri tarafından satışa sunuluyor.
Sadece kuş da değil, kümes hayvanları, döğüş horozları, tavşan da bulmak mümkün.
Uzak semtlerden, ilçe ve çevre illerden gelenlerin ilgi gösterdiği bazar bir itilmişliğin, kenara konulmuşluğun ifadesi olarak varlığını sürdürüyor.
Bazar yeri seçimini kim, nasıl yapmış bilmiyorum. Bazar olduğuna dair herhangi bir levha bile yok. Öylesine ve atıl bir boş arazi kendiliğinden kuruluyor.
Sosyal donat açısından herhangi bir hizmet söz konusu değil. Her şey kuş severlerin kendi imkanlarıyla oluşturulmuş. Ne bir gölge, ne de bir WC var.
Zemin toprak olduğu için toz kaçınılmaz bir sonuç. Güneş hem insanları, hem de satışa sunulan hayvanları fazlasıyla yakıyor.
Sanırım kuş bazarı ekonomik değeri önemli görülmediği için gözlerden uzak bir yere sıkıştırılmış.
Suriyeli sığınmacılardan da ilgi gösterdiği bazar tipik bir eski zaman kesitini hatırlatıyor. Buraya gelenlerin arasında üç yaşlarında çocuklardan tutalım yetmiş yaşına kadar insanlar var.
Babalarıyla bazara gelen çocuklar en çok renkli kuşlara ilgi gösteriyor.
Bazarda dolaştığım sürece hiç kadın görmedim. Ne satıcılar arasında, ne de alıcılar arasında kadın gözüme ilişmedi.
Pazarın uzak ve tenha olmasından kaynaklı mıdır, yoksa kuşlara merak salanların çoğunun erkek olmasından kaynaklı mıdır, bilemem ama kuş pazarında kadın hiç görmedim.
Burası tipik bir Ortadoğu bazarı. Kürdü, Türkü, Arapı bir arada, herkes kendi dilinde alış verişini yapıyor, birbirini yeterli düzeyde anlıyor, siyasetlerin ötesinde ticaretin ortak dilinde buluşuyor.
Ne ilginçtir ki Ortadoğu'nun deri koltuklu meclisleri bu bazar kadar bile birbirine tahammül edemiyor, sorunlarını tartışamıyor, bir arada yaşama becerisi gösteremiyor.
Bu nedenle sanırım her meclise barışın sembolü beyaz güvercinlerden gerek. Güvercin kanat çırptıkça sükûneti ve barışı hatırlatsın ki meclisler de bir bazar gibi renkli olsun.
Güneş tepeden yakıcılığını artığında bazar yavaş yavaş dağılma eğilimi göstererek toplanma sürecine giriyor.
Seyyar satıcılar, kuş esnafı ve kuş severler dağılmadan bir sonraki hafta tekrar buluşmayı örgütleyerek, asırlardır süren merakı canlı tutmaya devam ediyor.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish