ABD, İran'la nükleer anlaşma için son 4 yıl yaşanmamış gibi davranmayı bırakmalı

Anlaşmaların yeniden yürürlüğe girmesinin tek yolu bir tür iyi niyet ya da güven inşa etmek

Onay oranları düşen Joe Biden'ın nükleer anlaşma müzakerelerindeki eli zayıflıyor (AP)

Batılı diplomatlar, üst düzey yetkililer ve İran'ın nükleer programıyla ilgili anlaşmazlığı takip eden veya yorumlayan diğer birçokları için son 4 yıl yaşanmamış gibi davranmak ne kadar kolay olurdu.

Donald Trump, ABD'yi Kapsamlı Ortak Eylem Planı'ndan (KOEP) çekmese ve İran ekonomisini rayından çıkarıp siyasetini sağa kaydıran "azami baskı" kampanyasını başlatmasaydı, İsrail de İranlı askeri bilim insanlarına suikast düzenlemeyip ülkenin nükleer tesislerini sabote etmeseydi (İran tarafından sürekli suçlansa da İsrail bu faaliyetleri üstlenmiyor), İran'ın anlaşma ihlallerini ve kuralları çiğnemesini haklı bir öfkeyle kınayabilirlerdi. Çıkmazlar ve gecikmeler için Tahran'ı suçlayabilir, çatırdayan nükleer anlaşmanın olası dirilişine ilişkin müzakerelerin yeniden başlatılmasının arifesinde İran'dan sert, göz korkutucu taleplerde bulunabilirlerdi.

İran müzakere masasına geri dönmek, hem de anlaşmaya ve nükleer yükümlülüklerine yeniden uymak "zorunda", şunu da yapmak "zorunda" ve bunu da yapmak "zorunda". Avrupa Birliği'nin (AB) Uluslararası Atom Enerjisi Ajansı (UAEA) elçisi Stephan Klement, Twitter'da "İran, Ek Protokol'ü tekrar uygulamaya koymak zorunda" diye yazdı.

İran'ın müfettişlere muamelesi UAEA'nın ayrıcalıklar ve dokunulmazlıklarla ilgili anlaşmasına uygun olmak zorunda.

Farsça'da "zorunda" kelimesinin telaffuzu sade yoğurt kelimesine çok benzerdir ve KOEP'i yeniden yürürlüğe sokmak için bu hafta Viyana'da yedinci turu başlayan müzakerelerde Tahran'daki muhafazakar yönetimin bu tür baskıları görmezden gelmesi muhtemel.

Batı'nın bakış açısına göre "azami baskı" politikasının en kötü yanı 80 milyon İranlının ekonomik hayallerine ve geçim kaynaklarına ciddi şekilde zarar vermesi değildi. Hatta şu anda ülkeyi yöneten muhafazakarları güçlendirmesi de değildi, ki onların şimdi daha fazla talepte bulunacakları ve müzakerelerin tümünü daha karmaşık hale getirecekleri kesin. Onlar için en kötü yanı, nihayetinde son derece başarısız olmasıydı. Şimdi bile Batı bu başarısızlığın sonuçlarını tam olarak algılayabilmiş değil.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

2018'den bu yana ABD, İran'la iş yapan herhangi bir ulusu veya kuruluşu cezalandırarak veya cezalandırmakla tehdit ederek ülkeye etkili bir abluka uygulayıp onu boğmaya çalışıyor. İran'la yaptırıma tabi olmayan meşru işleri olanlar bile ABD yönetimindeki işgüzarlarca mercek altına alınmaktan korktukları için çekiniyor. Trump yönetimi, kendi gizli servislerine ve İran'ın kuyusunu kazmak isteyen müttefiklerine de fiilen açık çek verdi.

Ancak İran, bugün hâlâ devam eden ve sadece AB'yle Birleşik Krallık'ın (BK) suç ortaklığı sayesinde mümkün hale gelen Trump baskısına rağmen ayakta kaldı. Hatta ekonomisini toparlamaya bile başladı. Acı gerçek şu ki ABD ve müttefikleri artık KOEP'in imzalandığı 2015'te sahip olduğu ele sahip değil; ABD'nin İran'a yönelik Birleşmiş Milletler (BM) yaptırımları için Rusya ve Çin'i bile ikna etmeyi başardığı 2011'deki ellerineyse yakın bile değiller. Ama öyleymiş gibi davranmaya devam ediyorlar.

Geçen hafta, ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Ned Price, müzakerelerin daha iyi bir atmosferde gerçekleşmesi için Washington'un (tek taraflı yaptırımları kaldırmak gibi) adımlar atmaya hevesli olmadığını ve bunun yerine muğlak tehditlerle İran'ı yeniden anlaşmaya ikna etmeyi umduklarını söyledi. Aslına bakılırsa önceki haftalarda ABD, geçen yılki seçimlerine müdahale ettiği iddiasıyla İran'a gürültülü bir şekilde yeni yaptırımlar getirdi.

Price, "Sırf müzakereler başlasın diye anlaşmayı allayıp pullayacak tek taraflı cazipleştirici adımlar atmaya hevesli değiliz ve bunu yapmayacağız" dedikten sonra 40 yıldır ABD'yle İran arasındaki gerilimi tırmandıran aynı tehditkar ikinci sınıf film diline döndü.

Görüşmeler başarısız olursa "başka yollara başvurmak zorunda kalacaklarını" söyledi.

Birçok alternatif yol mevcut. Bunları müttefiklerimizle ve ortaklarımızla tartışıyoruz. Daha fazla bahsetmenin tedbiri elden bırakmak anlamına geleceği yollar kategorisindeler.

Joe Biden yönetiminin endişeleri anlaşılabilir. Her geçen gün İran'ın zenginleştirilmiş uranyum stokunun daha da büyümesini izliyor. Fakat İran'ın da kendi endişeleri var. Biden'ın anketlerde giderek daha kötü sonuçlar aldığını izliyor olmaları muhtemel. Son ankette Biden'ın onay oranı, geçen yıl kendisine başkanlığı kazandıran Wisconsin, Pensilvanya, Michigan, Georgia ve Arizona gibi son derece çekişmeli eyaletlerde iyice bocalıyordu. ABD, İran nükleer anlaşmasını yeniden uygulamaya koymak için son 4 yıl yaşanmamış ve "azami baskıyı" ikiye katlamamış gibi davranmaktan vazgeçmeli.

ABD'nin herhangi bir jest yapmayı reddetmesine rağmen anlaşmanın yeniden yürürlüğe girmesinin tek yolu bir tür iyi niyet ya da güven inşa etmekten geçiyor; İran, Trump'ın "azami baskı" politikasını başlatmasından sonra da bir yıl boyunca anlaşmaya uymayı sürdürmüştü. Bu, ABD'nin Washington'daki geleneksel dış politika bilgi "kütlesini" görmezden gelmesi ve 2021'in 2015 olmadığını kabul etmesi anlamına geliyor.

İran'ın müzakerecisi Ali Bagheri Kani yakın zamanda El Cezire'ye, "Gerçekliği kabul etmeleri gerekiyor" dedi.

Price'ın söylediklerinin aksine, İran'ı taleplerine uymaya ikna etmek için ABD'nin elinde "başka yollar" yok. Sabotaj hamleleri İran'ın nükleer programının gelişmesini durdurmakta başarısız oldu. Azami baskı İran ekonomisini ezmeyi beceremedi. Yıllarca süren diplomasi, veto yetkisine sahip BM Güvenlik Konseyi üyeleri Rusya ve Çin'i İran'a karşı hareket etmeye ikna edemedi. ABD hiçbir şekilde İran'ı istila etmek veya İran'a bombalar yağdırmak istemiyor ve Tahran da bunun farkında.

Viyana'daki müzakerelerin başarılı olması için tek şans, ilk başta bu krizi tetikleyen ABD tarafının yaratıcı ve cömert bir diplomasi sergilemesi.



https://www.independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU