Abimael Guzmán öldü: Asılmış Köpek Cesetleri, katledilmiş gazeteciler ve Dansçı Kız

Özgür Uyanık Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Vargas Llosa, Türkçede "And Dağlarında Terör" olarak yayımlanan "Lituma en Los Andes" isimli romanında, Peru kırsalında kaybolan üç kişinin izini sürerken aslında ülkesinin kaderini sorguluyordu. 

Olayın izini süren onbaşı Lituma, bir yol inşaatında kaybolan bu kişileri "Aydınlık Yol" örgütünün kaçırdığına inanmaktaydı.

Fakat araştırma ilerledikçe kayıp kişilerin, dağlarda yaşayan tuhaf geleneklere sahip yerlilerin kurbanı olduğu fark edecekti.

Latin Amerika edebiyatının yaşayan en önemli yazarlarından Mario Vargas Llosa'nın Nobel'e aday gösterilen bu eseri, 26 Ocak 1983'te gerçekleşen ve bizzat tanığı olduğu bir olaydan alıntıdır.

O tarihte Vargas Llosa, bugün bile haritada yerini bulmakta zorlanacağımız Ayacucho And'larındaki Uchuraccay adlı yerleşimde gerçekleşen bir katliamı araştıran komisyona başkanlık etmişti.  
 

2.jpg
Vargas Llosa 26 Ocak 1983'te öldürülen 8 gazeteci katliamını araştırmak için kurulan komisyonun başındaydı


Romana esin kaynağı olan katliam ise orada anlatılandan çok daha korkunçtu. 

1980 başında Peru'da bir şiddet patlaması yaşanıyordu. Politik şiddetin merkezi de "Aydınlık Yol"un (Partido Comunista del Peru-Sendero Luminoso "PCP-SL") kurulduğu Ayacucho'ydu.  

Gazeteciler Ayacucho'da ne olduğunu anlamaya çalışıyorlardı. Kimse doğrudan konuşmak istemese de, silahlı mücadele çağrıları ve "Sinchis" denilen acımasız komandolarla dolu kentin kolonyal sokaklarındaki hareketlilik bir şeylerin kaynamakta olduğunu gösteriyordu. 

Muhabirlerin Ayacucho'da bulundukları sırada, 120 kilometre ileride Uchuraccay yakınlarındaki Huaychao'da, 7 "PCP-SL" üyesinin öldürüldüğü haberi gelmişti.

Gazeteciler sabah beşte bölgeye gitmek üzere bir taksiyle anlaştılar, ancak polise ihbar edilebilme olasılığı sebebiyle gidecekleri yeri sakladılar. 

Huaychao'daki olay önemliydi. Çünkü bunlar öldürülen ilk "Aydınlık Yol" gerillalarıydı. Fakat her nedense devlet böyle büyük bir zaferi gazetecilerle paylaşmak istemiyordu. Gerillaların cesetleri basına gösterilmiyordu.

İşin aslı; gerillalar oradaki köylüler tarafından öldürülmüştü. Çünkü "Aydınlık Yol" buraya geldiğinden beri yerlilerle çatışıyordu. 
 

3.jpg
"Aydınlık Yol" (PCP-SL) Peru devletinin varlığının olmadığı kırsal alanda halkla çatışarak otoritesini kurdu. Lider kültüne dayanan örgütlenme bütünüyle askeri stratejiyle hareket etti


"Aydınlık Yol", ilk silahlı eylemini 17 Mayıs 1980'de yine Ayacucho eyaletindeki Chuschi'de 11 seçim merkezini imha ederek gerçekleştirmişti.

Bu beklenmedik bir eylemdi. Çünkü Peru'da 12 yıl aradan sonra ilk kez serbest seçimler yapılıyordu.

Bu eylemle beraber "PCP-SL" iki yoldan örgütlenmeye başladı:

Birincisi, gerillanın yerleşmesi için mükemmel koşullara sahip ormanlık ve dağlık alanlara silahlı gruplar çıkararak; ikincisi ise tek tek kadrolarını devletin varolmadığı uzak kesimlere göndererek. 

İşte o tam da günlerde Uchuraccay'a "Martin" adında birinin geldiği söyleniyor. Bu kişi, oldukça yoksul ve devletin hiçbir biriminin var olmadığı bu yerde kısa zamanda bir "Aydınlık Yol" grubu kuruyor ve 2 yıl içinde kasabayı kontrol etmeye başlıyor.

Ancak "PCP-SL"nin çalışma tarzı, her gittiği yerde kendi küçük iktidarlarını kurma üzerine kurulu olduğundan, kaçınılmaz biçimde köylülerle çatışıyor.

Çarşıdan, bayramlardan, eğlencelerden, hayvanlardan vergi toplamak isteyince köylülerin direnişiyle karşılaşıyor. 

Ayrıca And toplulukları devletten bağımsız kendi meclislerine sahiptir. Binlerce yıldır varolan bu meclisler birinin öldürülmesine dahi karar verebilir.

Bugün halen bir çok And yerleşiminde devam eden bu geleneğe karşı "Aydınlık Yol"un kendi "Halk Mahkemeleri"ni dayatması bir başka çatışma sebebiydi. 

İki yıl sonra yerliler 5 "PCP-SL" militanını, "Aydınlık Yol" da köylülerin birkaç liderini öldürdü. Derken çatışma savaşa dönüştü. Bu arada bölgeye gelen güvenlik birimleri de köylülere "teröristleri öldürmekte özgür olduklarını" söyleyerek onları cesaretlendirdi.  

Bu koşullarda tam da çatışmanın ortasına düşen 8 gazeteci, yerliler tarafından "Aydınlık Yol"un ajanları oldukları kuşkusuyla linç edilerek öldürüldü.

Öyle ki cesetleri tanınamayacak ve baş aşağı gömülmüş halde bulundu.
 

4.jpg
8 gazeteci bölgeye hareket etmeden önce hatıra olarak bu son resmi çektirdiler. Eduardo De la Piniella, Pedro Sánchez, Octavio Infante, Willy Retto, Jorge Luis Mendívil, Jorge Sedano, García Amador, Félix Gavilán köylüler tarafından linç edilerek öldürüldü


Devlet Başkanı Fernando Belaunde Terry önce köylüleri tebrik etti. Fakat sonra basının tepkisi sebebiyle Vargas Llosa'nın başında olduğu araştırma komisyonunu gönderdi.

Vargas Llosa raporunda, katliamın nedenlerinden birinin de "köylülerin yaptıklarının yanlış olduğunu bilmememeleri" olduğunu söylüyordu. 

İzole yerli toplulukları "evrensel adalet" anlayışına sahip değildi. Onlar dışarıdan gelen "düşman"ı ya da kendi içlerindeki "tehdidi" öldürme hakkına sahip olduklarını düşünüyorlar. Linç onların toplumsal adalet anlayışının bir ifadesi. 

Ayrıca yerliler "ulusal adalet sisteminin" hiçbir sorunlarını çözdüğüne tanıklık etmemişlerdi. Bir katil, hırsız ya da tecavüzcünün kendileri dışındaki bir adalet mekanizması tarafından cezalandırılabileceğine inanmıyorlardı.

Bunun üstüne devletin görevlileri onlara bir de "teröristleri" öldürme yetkisi vermişti. 

Katliamı izleyen aylarda "PCP-SL" ile yaşanan çatışmalarda, aralarında başka gazetecilerin de olduğu 57'si kadın 135 kişi öldürüldü. Bir yıl sonra  Uchuraccay'da tek bir canlı kalmadı. 

Peru'da 1980-2000 yılları arasında hüküm süren iç savaşta doğrudan 80 bin kişi öldürüldü, 30 bin kişi kaybedildi. 700 bin yaralı, açlık ve hastalık sebebiyle toplamda 200 bin kişi hayatını kaybetti.

Yüz binlerce kadın tecavüze, 5 milyon kişi zorunlu göçe uğradı.

Bağımsız komisyonların raporlarına göre katliamların yüzde 30'undan devlet ve yüzde 20'sinden de diğer örgüt ve çeteler sorumluyken, bu yıkım bilançosunun yüzde 50'si "PCP-SL" yani "Aydınlık Yol" tarafından gerçekleştirilmişti.

İç savaşlar ülkelerin sosyal ve tarihsel koşullarının bir sonucudur. Fakat "Aydınlık Yol" bu şartları aşan bir eylem çizgisi izledi.

Kitleleri birbirine kırdırarak, suikastler ve sivil hedeflere aralıksız askeri saldırılar düzenleyerek güçlenen, şiddeti yaygınlaştırarak kendi politik hedeflerine ulaşmayı amaçlayan bir örgütlenmeydi "PCP-SL"

"Aydınlık Yol" ilk kitlesel sivil katliamını, 8 gazetecinin öldürülmesinden bir ay sonra, Ayacucho sınırlarında bulunan Lucanamarca'da yaptı.

Yerlilerin birkaç "PCP-SL" militanını öldürmesine karşılık 18'i çocuk 69 sivili baltalar ve palalarla katletti. Katliamın emri doğrudan Guzman'dan gelmişti.

Çünkü Guzman -resmi yayınlarında ayrıntılı biçimde ifade ettiği gibi- halka yönelik şiddeti onları ikna etmenin temel yolu olarak görüyordu.
 

5.jpg
"Aydınlık Yol" 3 Nisan 1983'te Lucanamarca'da 18'i çocuk 69 sivili baltalar ve palalarla katletti


"Aydınlık Yol"un eylemleri Peru Amazonları'nda soykırıma kadar varmıştı. 1989'a gelindiğinde Amazon topluluğu Asháninca'lardan 11'i bini yok edilmiş, hayatta kalan 10 bini de ormanı terk etmişti. 

Örgütü bu anlayışla kuran, inşa eden, yöneten ve nihayetinde kendi elleriyle devlete teslim eden de Abimael Guzman'dı. 

Peru'da diktatörlük deyince akla hapisteki devlet başkanı Alberto Fujimori gelir. İç savaş deyince de Guzman. Bu iki karakter Peru yakın tarihini her açıdan derinden etkiledi.

Fakat Guzman iç savaşı adeta kendi kişiliğine uydurmuştu. 

Yarattığı atmosferi anlamak için John Malkovich'in yönettiği ve Javier Bardem'in başrolünü oynadığı "The Dancer Upstairs"e bir göz atabilirsiniz.
 

7.jpg
Guzman'ın yakalanma hikayesi John Malkovich'in yönettiği Javier Bardem'in başrolünü oynadığı "The Dancer Upstairs"e konu oldu


Malkovich'in az bilinen bu filmi tuhaf olaylarla başlar: Duvarlarda kim olduğu bilinmeyen bir "başkan"ın afişleri ve elektrik direklerine asılan köpek ölüleri…

Dedektif iç savaşın, patlayan bombaların sakat bıraktığı çocukların ve başsız cesetlerin ortasında komployu çözmeye çalışır.

Finalde de aradığı "başkan", aşık olduğu dans öğretmeninin evinden çıkar.

Kurgu gibi görünen bu sahnelerin hepsi gerçektir. 
 

1.jpg
26 Aralık 1980 sabahı Peru başkenti Lima sokaklarında elektrik direklerine asılmış halde köpek cesetleri belirdi


Hikayedeki "başkan" Aydınlık Yol lideri Abimael Guzmán'dı. Guzman kendine "Başkan Gonzalo" olarak hitap edilmesini istiyor ve bu biçimde propagandası yapılıyordu. 

Gerçekten de bu fantastik bir durumdu. Zira kimsenin görmediği ve çok az kişinin şahsen var olduğuna tanıklık ettiği biri aniden "başkan" olarak ortaya çıkmıştı.

Öyle ki; yakalanmadan kısa süre ele geçirilen örgüt arşivinde dans ederken çekilmiş videosuna rastlanmasa, devletin bile yaşadığı hakkında bilgi sahibi olmadığı biriydi "Başkan Gonzalo". 
 

6.jpg
"Başkan Gonzalo" ya da gerçek adıyla Abimael Guzmán Reinoso "Aydınlık Yol"u 5 kişilik bir çekirdek kadrodan binlerce silahlı eylemciye ulaştıran bir savaş stratejisiyle örgütledi. Başından itibaren de örgütlenmenin tüm karar alma mekanizmalarını kendi kontrol etti


"Başkan"ın ortaya çıkışı bir savaş ilanıydı. Bunun ilk işaretini de insanları değil, köpekleri öldürerek verdi.

26 Aralık 1980 sabahı başkent Lima sokaklarında elektrik direklerine asılmış köpek cesetleri belirdi.

Talihsiz hayvanların boyunlarına asılan kağıtlarda: "Deng Şiaoping , köpeğin oğlu!" yazıyordu. İnsanlar Çin devlet başkanının asılan bu köpeklerle ilgisini anlamadı ama dehşete düştüler.

Abimael Guzman, 12 Eylül 1992 günü başkent Lima'daki bir bale stüdyosunun üstündeki bir dairede yakalandı.

Malkovich'in filmindeki bale öğretmeni Yolanda, Guzman'ın dairesinde bulunduğu Maritza Garrido Lecca, Javier Bardem'in canlandırdığı dedektif karakteri ise Guzmán'ı yakalamayı başaran Benedicto Jiménez'di.

Gerçekte istihbaratçı Jimenez'le balerin Maritza arasında filmdekine benzer bir bağ yoktu. Ama Maritza operasyon başladığında, aynen filmdeki gibi Guzman'ı kurtarmak için bağırdı ve polislerin üzerine atladı.

Başkentin zengin, elit bir ailesinin üyesi olan Maritza tutuklandığında 27 yaşındaydı. 25 yıl cezaevinde kaldıktan sonra 2017'de serbest bırakıldı.
 

8.jpg
Maritza Garrido Lecca, Lima'nın zengin bir ailesine mensup, bale okulu olan bir dansçıydı. Okulun üst katında "Aydınlık Yol" lideri yaşıyordu


Aslında hiç kimse ülkeye yayılmış şiddetin bir tek kişinin yakalanmasıyla sona ereceğini düşünmüyordu.

Peru Devleti uzun süre "Aydınlık Yol"u görmezden gelmişti. Sonra da onun eylemlerine, cezaevlerini uçaklarla bombardıman etmek gibi görülmemiş katliamlarla cevap vererek savaşı sonu belirsiz bir yola soktu. 

Fujimori'nin istediği halkın gözünü boyayacak bir zaferdi sadece. Ama Abimael Guzman ona öyle bir zafer hediye etti ki; Fujimori Sezar'a dönüştü.

Bir ay sonra sadece kendisinin katıldığı bir seçim düzenledi ve anayasayı değiştirdi.
 

9.jpg
"Aydınlık Yol" militanlarının 3 Mart 1982'de Ayacucho Cezaevine yaptığı baskında 254 siyasi tutuklu firar etti. Dört yıl sonra Peru otoriteleri bunun intikamını 19 Haziran 1986'da üç cezaevini uçaklarla bombardıman ederek aldı. Katliamda 300'den fazla mahkum öldü


Polisler eve girdiğinde Guzman'ı çalışma masasında otururken buldular. Yalnızca Guzman değil tüm "PCP-SL" merkez komitesi oradaydı.

Onu da diğerleriyle beraber yere yatırdılar. Yarım saat o halde kaldıktan sonra eve ulusal istihbarat şefi Vladimiro Montesinos geldi. 

İstihbarat şefi Guzman'ın ellerini çözdürdü ve koltuğa oturtulmasını söyledi. Kısa bir konuşmadan sonra Guzman "Aydınlık Yol"u kendisi olmadan çözemeyeceklerini anlayarak rahatladı.

Öldürülmemesi karşılığında anlaşabileceklerinin işaretini verdi. 
 

10.jpg
İstihbarat şefi Montesinos ile "Aydınlık Yol" lideri kendi tabirleriyle "akademik bir sohbet" yaparken çekilen görüntü. Guzman bu sohbetlerden sonra "Aydınlık Yol" militanlarına teslim olmaları çağrısı yaptı


Şu anda hapiste 20 yılı geride bırakan zamanın istihbarat şefi Montesinos'la "PCP-SL" lideri Guzman defalarca bir araya geldi.

Yayımlanan görüntülerde Montesinos Guzman'a "başkan" diye hitap ediyordu. Guzman da birlikte Peru'yu aydınlık günlere taşıyacakları mesajını veriyordu. 

20 Ekim'de Guzman, Devlet Başkanı Fujimori'ye bir mektup yazarak "barış" çağrısında bulundu.

Fujimori, Guzman'ın mektubunu Birleşmiş Milletler'e taşıyarak "barış sürecini" kabul ettiğini açıkladı. 
 

11.jpg
Alberto Fujimori, Guzman'ın barış anlaşmasını dışarıda bir imaj kampanyasına dönüştürürken içeride tam bir diktatörlük kurmak için kullandı


Guzman ve merkez komite üyeleri iki kez devlet televizyonlarına çıkarak uzun bir konuşma yaptılar.

Partisine seslenen "Başkan Gonzalo" özetle şöyle diyordu:

Mevcut koşullarda, parti ve esas olarak parti liderliği bugün, yeni ve büyük bir karar almakla karşı karşıyadır ve dün halk savaşını başlatmak için mücadele ettiğimiz gibi, bugün de aynı kararlılıkla bir barış anlaşması için savaşmalıyız... Bu barışın halkın, ulusun ve bir bütün olarak Peru toplumunun bir gerekliliği haline geldiği düşünüldüğünde, kaçınılmaz bir zorunluluk olan tarihi bir karardır.


Parti, lideri yakalandıktan bir yıl sonra hücrelerine bölünmüş ve etkisiz hale gelmişti. Guzman'ın çağrısıyla 5 bin dolayında "Aydınlık Yol"cu teslim oldu ve bir o kadarı silah bıraktı. 
 

12.jpg
Guzman merkez komite üyelerini yanına alarak televizyondan iki kez "Aydınlık Yol" militanlarına teslim olma çağrısı yaptı. Guzman'ın çağrısı karşılık buldu. Binlerce militan teslim oldu


Guzman "Gonzalo Düşüncesi" olarak adlandırdığı Perulu Maoist teorisinde tam tersi yönde bir revizyona giderek "Kapitalizmin ekonomik düzlemde [revizyonizm, emperyalizm ve dünya gericiliği] sorunlarına çözüm bulduğunu ve dolayısıyla çökmeyeceğini" söyledi.

Oysa Guzman "halk savaşı"nı başlatırken: "Mao Zedung düşüncesiyle en yüksek zirvesine yükselen Marksizm bizi yeni şartlara ulaştırdı: Dünya devriminin stratejik saldırısına giriyoruz, önümüzdeki 50-100 yıl içinde emperyalizmin ve tüm sömürücülerin egemenliği süpürülmüş olacak" diyordu.

Savaş, koşulların kaçınılmaz bir dayatması olarak değil Guzman'ın kafasında bir fikir olarak doğmuştu. Bu yüzden ele geçirildiğinde fikrin geçersizliğini kabul etmek zorunda kaldı.

"Gonzalo Düşüncesi"nden geriye tek bir harf bile kalmadı.

"Aydınlık Yol" lideri Abimeal Guzman, 29 yılını bir ada hapishanesinin hücresinde geçirdikten sonra, geriye on binlerce ölü ve asılmış köpek cesetleri bırakarak 11 Eylül 2021'de hayata gözlerini yumdu.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU