Eskiçağlardan günümüze vize ve pasaportlar

Umut Ataseven Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Pixabay

A. İlk yapılanmalar:

İnsanoğlunun yaşadığı coğrafyayı iskan etme süreci tarihin her döneminde bir hayli sancılı geçmiş ve bu sürecin erken ve geç dönemlerdeki yankıları eskiçağın asıl meselesi olarak karşımıza çıkmaya başlamıştır.

Antik toplumların siyasallaşma süreçleri dönemin devletleri tarafından tepkiyle karşılansa da çağdaşı olan her siyasi oluşum dikkate değer bulunmuştur.

Devletleşme süreciyle başlayan siyasi hareketlerin geç dönemlerdeki yankıları sorgulanmaya tabi olsa da asıl meselenin elde kalan total toprak parçasının ne anlam ifade ettiğidir.

Eskiçağlarda mevcut devletlerin sınırlarının coğrafi mi yoksa siyasi mi olduğu düşüncesi zihinlerimizi de meşgul etse de bu meşguliyetin aslında yersiz olduğu ve antikçağ devletlerinde var olan uzak yerleri fethetme arzusu bugünün koşullarıyla değerlendirilmemelidir.

Oysaki antik devirlerin en bariz problemlerinden biri olan devletin meşru kaynağının ne olduğu hususu bir bakıma siyasi sınırların inşasına da olanak sağlamıştır. 
 

 

İmparatorluk gayesi ile uzak yerleri fethetme imtinasında bulunan her siyasi oluşumun meydana getirmiş olduğu asıl sınır, fethettiği yerlerden kaynak elde etmek ve vergi toplamak ile müteşekkildir. Keza asıl genişleme toprak bütünlüğünden ziyade vergi hacminin artmasıyla ölçülebilmektedir.

Bu amaca hizmet eden her türlü girişim siyasi sınırların asıl temelini ihtiva ederken diğer yandan bu memleketlerde üstünlük kurma maksadı ile çeşitli propagandalara başvurulmuştur. Fethedilen her memleketten mutlak surette vergi alınır, halkı zapt edilir ve mevut siyasi rejim katı bir şekilde dikte edilirdi. 

Merkez ve eyalet teşkilatı ile anılmış her antik toplum kendi sınırları içerisinde bir yabancı unsura fırsat vermek istemezken bu isteğini uygulamak maksadıyla çeşitli diplomasi trafiğinde soluklanırlardı.

Antik Mısır devlet teşkilatının yönetimini elde tutmak epeyce zorlaşmışken iki farklı merkeze ayrılmak yerinde bir karar olmuştu. Bu maksat ile idari sınırların çok sonraki dönemlerde Hyksoslar tarafından istilası büyük bir göç dalgasıyla birlikte siyasi rejim iktidardan el çektirilmiştir. 

II. Ramses döneminde yaşanan casusluk hadiseleri Antik Yakındoğu ekseriyeti dahilinde oldukça ses getirirken daha sonra vücut bulan Kadesh savaşı çok daha geç dönemlerin politikalarını da yakından ilgilendirmeye başlayacaktır.

Dünya tarihi açısından oldukça önemi haiz olan bu savaşın yankıları neredeyse günümüzde dahi devam etmektedir. Öyle ki bu savaş sonrasında tüm zamanların en bilinen kati bilgisi olan "Tarihteki ilk yazılı anlaşma" hususu milli sınırlardaki güvenlik zaafiyetlerini de ortaya çıkarmıştır. 
 

 

Geçiş izinleri, sınır güvenliği yahut siyasi rejimin çeşitli maksatlara yabancı unsur olarak gördüğü yabancılara karşı bir dizi önlem almaktan çekinmemiştir.

Günümüz koşullarında bir vize uygulaması ile kıyaslansa da tam manasıyla bir pasaport uygulamasını karışılmamakla birlikte tarihteki ilk OK TO BOARD uygulamalarıyla karşı karşıyayız.

M.Ö 5'inci yüzyılda Antik Yakındoğu ekseriyeti içerisinde bir dalgalanma yaşanırken bu dalgalanmanın asıl nedeni filhakika "dini unsurlar"dan müteşekkildir.

Öyle ki Süleyman mabedinin duvarlarının yıkılma haberiyle oraya gidip teftiş yapmak isteyen Nehamya adında bir yönetici bu topraklara girmek maksadıyla özel bir izin alarak yolculuğuna başlar.

Antik devirlerde bırakın uzak memleketleri kendi sınırları içerisinde bile tam manasıyla güvende olmayan insanın yabancı topraklara girerken can ve mal güvenliğini sağlayacak bir izin belgesine sahip olması tarihteki ilk görülen vaka olarak kayıtlara geçmiştir. 
 

 

Nehemya Yehuda topraklarına giriş yapmak maksadıyla almış olduğu bu geçiş belgesiyle birtakım girişimlerde bulunmuştur.

Bu coğrafya oldukça önemli bir mekan olmakla birlikte Yahudilerin kutsal olarak nitelendirdiği vadedilmiş topraklar olarak da anılmaktaydı.

Bu doğrultuda harekete geçen Nehemya Pers Kralı Artaserhas'tan aldığı özel izinle Filistin topraklarına giriş yapar. Bu izin belgesi her nasıl ki bir pasaport görevi görse de tam manasıyla bir pasaportu karşılamamaktadır.

Daha önce de bahsetmiş olduğumuz üzere bu uygulama tarihteki ilk "OK TO BOARD" uygulamasıdır. Bu uygulamayla birlikte OK TO BOARD yahut Pasaport tarihi Tevrat ile başlamaktadır.  
 

 

Bu izin belgeleri antikçağın özellikle M.Ö 5 ve 1'inci yüzyıllarda yaygın bir şekilde kullanılmaya başlanmış ve devletler arası bürokrasinin de temelini teşkil etemeye başlamıştır.

Modern anlamda kullanımı ise 18'nci yüzyıl Fransa'sında pasaport olarak kullanılmaya başlanmıştır. Pass: Geçiş Port: liman anlamlarına gelmekle birlikte güvenli liman geçişine olanak sağlayan bir anlamla karşımıza çıkmaktadır. 

Yine benzer bir uygulamasına MÖ 206'da Çin'de karşılaştığımız pasaport uygulaması, eşkal bilgileriyle desteklenmiş bir doküman olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu dokümanlar sınır polisleri tarafından kontrole tabi tutularak denetlenmişlerdir.

Benzer örneklerine Müslüman dünyasında da rastlamak mümkündür. Öyle ki Ortaçağda beyan edilen geçiş belgeleri modern pasaport uygulamasına en yakın bir uygulama olarak karşımıza çıkmaktadır. 

Yunanca "sinoron" kelimesinden gelen sınır kelimesi; uç, nokta yahut son uzantı anlamlarına gelmektedir. Yine aynı anlamları ifade eden Arapçadaki Hudut kelimesi önemlidir. Dönemin bürokrasi yazışmalarında bu terimlere sık sık rastlayabilmekteyiz. 

Yazımızın ilk bölümünü ihtiva eden "ilk yapılanmalar" kısmıyla temelini atmış olduğumuz vize ve pasaport uygulamasının eskiçağlardaki ilk ayağını anlatmaya gayret edindik.

İkinci bölümde ise Eskiçağlardan ortaçağa vize ve politikalarını anlatamaya gayret edeceğiz.

 

Devam edecek…

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU