Bakanlığın ruhsat iptali davası açtığı avukat: Bizim aklanmamız için tek çare Zekeriya Altunok gibi şehit olmamız mıdır?

Bakanlık tarafından açılan davanın dilekçesinde, KHK'yla ihraç edilmiş olmanın kamu hizmetinde çalışmamak yerine kamu görevlisi olarak çalışmamak olarak yorumlanmasının terörle mücadeleyi sekteye uğratacak nitelikle olduğu ifade edildi

Fotoğraf: AA

Adalet Bakanlığı, Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Türk Silahlı Kuvvetleri'ndeki görevinden ihraç edilen Levent Mazılıgüney'e avukatlık ruhsatı verilmesine yönelik dava açtı. 

Dilekçede kovuşturmaya yer yok kararı hatırlatıldı

Bakanlık tarafından Türkiye Barolar Birliği'ne yönelik yürütmeyi durdurma ve ruhsatın iptali istemiyle açılan davada, Mazılıgüney'in 689 sayılı KHK'yla ihraç edilmiş olduğu ancak yürütülen soruşturma kapsamında 18 Ocak 2018'de hakkında kovuşturmaya yer olmadığına karar verildiği ifade edildi.

Bakanlık, avukatlığın kamu hizmeti olması nedeniyle Türkiye Barolar Birliği'nin Mazılıgüney'in isminin baro levhasına yazılması kararında ısrar etmesinde hukuki isabet bulunmadığını belirtti.

İdare Mahkemesi'nin kararı ruhsat yolunu açmıştı

Ankara 23. İdare Mahkemesi, nisanda verdiği kararla, KHK'yla ihraç edilen ve ardından avukatlık başvurusu yapan hakim adayının ruhsat talebinin TBB tarafından reddedilmesine yönelik açtığı davada, avukatlığın kamu görevi değil kamu hizmeti olduğuna hükmederek, ret kararını iptal etmişti. 

Mahkemenin kararının ardından TBB, hakkında soruşturma veya kovuşturma olmayan ancak KHK'yla ihraç edilenlerin avukatlık ruhsatını onaylamıştı.

Mazılıgüney'in başvurusu da daha önce TBB tarafından reddedilmiş, Ankara 23. İdare Mahkemesi kararının ardından tekrar yaptığı başvuru kabul edilmişti. 

TBB'nin kabulünün ardından Adalet Bakanlığı kararı reddetmiş ancak birlik kararında ısrar edince Mazılıgüney Ankara Barosu'nda düzenlenen törenle ruhsatını almıştı.

"Kamu hizmetinde çalışmamak olarak yorumlamak terörle mücadeleyi sekteye uğratır"

Bakanlık, Mazılıgüney'in ruhsatının yürütmesinin durdurulması ve iptal edilmesi istemli açtığı davada, KHK'yla ihraç edilmiş olmanın kamu hizmetinde çalışmamak yerine kamu görevlisi olarak çalışmamak olarak yorumlanmasının terörle mücadeleyi sekteye uğratacak nitelikle olduğunu savundu. Dava dilekçesinin ilgili kısmın şunlar söylendi:

Demokratik hukuk devletine karşı sadece tehdit oluşturmakla kalmayıp 15.07.2016 tarihinde darbe teşebbüsünde bulunmak suretiyle fiilen de demokratik hukuk devletine ve milli güvenliğe karşı büyük bir tehdit oluşturan FETÖ/PDY ile iltisakı, irtibatı ve mensubiyeti değerlendirilen örgüt üyelerinden devlet kurumlarının hızlı bir şekilde arındırılması amacıyla yürürlüğe giren 689 sayılı Kanun Hükmünde Kararmame kapsamında meslekten veya kamu görevinden ihraç edilenlerin bir daha kamu hizmetinde istihdam edilemeyeceğine ilişkin olarak alınan tedbirin, avukatlık mesleğinin önem ve özelliği, kamu hizmeti niteliği ve avukatın hak ve yetkileri ile işlevsel olarak kamu görevi ifa ettiği hususları gözardı edilerek bir daha kamu hizmetinde çalışamamak yerine dar yorumlanmak suretiyle idare hukuku esaslarına göre kamu görevlisi olarak çalışamamak şeklinde değerlendirilmesi, Kanun Hükmünde Kararnamenin amacıyla bağdaşmadığı gibi terörle mücadeleyi sekteye uğratacak niteliktedir.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

"Suç ve cezada şahsilik evrensel bir hukuk ilkesidir"

Adalet Bakanlığı'nın açtığı davayla ilgili Independent Türkçe'ye konuşan Levent Mazılıgüney, kardeşine başlatılan soruşturma nedeniyle ihraç edildiğini hatırlatarak, suç ve cezada şahsilik ilkesine vurgu yaptı. Mazılıgüney, şunları söyledi:

Benimle çok benzer durumda olan yani kardeşlerine suç isnat edilen başka kişilerin büyükelçi, bakan ve OHAL Komisyonu üyesi olanları kamuoyu yakından biliyor. Dün bir başka haberde HSK’da üst düzey bir görevde olan bir hâkimin haberi vardı.

İlginç bir şekilde tanıdığım bir isim ancak kardeşinin Akıncı davasında darbe girişiminden yargılandığını bilmiyordum. Elbette kardeşi masumiyet karinesinden faydalanacaktır.

Herhangi bir vatandaşın kamudaki görevinin yakını nedeniyle tartışılması hukuk devleti adına kabul edilmez bir durumdur. Suç ve cezada şahsilik Anayasa ve ceza mevzuatında yer alan evrensel bir hukuk ilkesidir.


"Birilerinin faydalandığı ilkeden biz neden faydalanamıyoruz"

Mazılıgüney, KHK'yla ihraç edilen polis memuru Zekeriya Altunok'un askerlik görevini yaparken PKK saldırısında hayatını kaybetmesi ve ardından devlet töreni düzenlenmesine de değinerek şöyle konuştu:

Mühendislik, Hukuk ve İktisat mezunuyum. Üç ayrı yüksek lisans tamamladım, Doktoram ise tamamlanmak üzere. Adli bilişim başta olmak üzere çok sayıda uzmanlığım var.

Enerjimi üretime katkı sağlayacak ve ülkemin yararına olacak şekilde kullanmak bir tarafa, 3 kız evlat babası biri olarak ne tür maddi sıkıntılar yaşadığımı da anlatmak gerçekten zor.

Peki kaybeden sadece ben miyim? Ülkemizin bana, benim gibilere ihtiyacı yok mu?

İster istemez soruyorum. Birilerinin faydalandığı en temel hukuk ilkelerinden biz neden faydalanamıyoruz? Bizim aklanmamız için tek çare Zekeriya Altunok gibi şehit olmamız mıdır?


 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU