Peker, Sözcü yazarı Saygı Öztürk’e verdiği röportajda hem dosyaya nasıl dahil olduğunu hem de bu süreçte kendisine yöneltilen siyasi yorumlara ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Peker, dosyaya neden dahil olduğunu ve ödül kararının gerekçesini şu sözlerle açıkladı:
Ben kız evlat babasıyım. Olayı ilk duyduğumda çok üzüldüm. Sonra Özcan Bayram isimli Vanlı arkadaşımız X platformu üzerinden bana mesaj yazıp “Rojin cinayetiyle ilgili araştırma yapıp yazı yazdığımızdan dolayı sizin adınız kullanılarak tehdit ediliyoruz. Arabamı kurşunladılar” dedi. Türkiye’den bir iki kardeşime “Bu arkadaşla irtibat kurun. Tehdit eden şahıs kimmiş öğrenin” dedim. O şahsa ortak dostumuz vasıtasıyla haber yolladım. Rojin kardeşimizin intihar etmediğine, öldürüldüğüne inandığımı söyledim. Bir daha bu konulara karışmaması yönünde kendisini uyardım. Sonrasında Rojin kardeşimizin öldürülmesi olayına dahil olmam gerektiğine karar verdim.
Peker, Rojin’in babası Nizamettin Kabaiş’in, failleri bilen kişilerin iş ve üniversite kaybı korkusuyla konuşamadığını aktardığını da belirtti:
Rojin’in babasına ulaşması için avukatım Ersan Barkın’a ricada bulundum. Rojin kardeşimizin cinayetinin aydınlatılabilmesi için ailenin yanında olduğumuzu, elimden bir şeyler gelirse katkı sağlamak istediğimi söyledim. Sağ olsunlar olur verdiler. Zaten ikinci adli tıp raporu çıktıktan sonra şüpheye yer bırakılmayacak şekilde Rojin kardeşimizin birden fazla insan tarafından tecavüze uğrayıp katledildiği anlaşıldı. Baba Nizamettin Bey en başından itibaren bu olayı bilenlerin üniversiteden ya da çalıştıkları işten atılma korkusuyla, başlarına bir şey gelir endişesiyle konuşamadıklarını söylüyordu.
"Tüm imkanları seferber ederim"
Peker, cinayetin çözümünü sağlayacak bilgi ve belgeleri sunanlara 25 milyon lira vereceğini duyurdu:
Türkiye kamuoyuna şunu açıkça söylemek isterim: Rojin kardeşimizin cinayetini aydınlatacak bilgi, belge ve delili kim sağlarsa kendisine 25 milyon lira tarafımdan hediye olarak verilecektir. Öğrencilersе üniversiteden atılmayı sorun etmesinler. Bu parayla dünyanın en iyi üniversitelerinde okuyabilirler. Çalıştıkları yerden (üniversite) atılacaklarını düşünüyorlarsa, bu parayla kendilerine yeni bir düzen rahatlıkla kurabilirler. Canlarına bir zeval geleceğini düşünüyorlarsa onlara şunu söylemek isterim: Türk polisi, jandarması onları mutlaka korur. Ancak bunun ötesinde bu ülkenin namuslu her ferdi gibi ben de bu bilgiyi verenleri korumak için sahip olduğum tüm imkânları seferber ederim.
Muhalefete yanıt verdi
Röportajda Peker’e, muhalefet cephesinden gelen “Ülkede adaleti Sedat Peker sağlıyor. Devlet acze düşünce Sedat Peker devreye giriyor” şeklindeki değerlendirmeler de soruldu. Peker bu eleştiriler hakkında şu ifadeleri kullandı:
Öncelikle Türkiye’nin gündeminde devamlı yer bulmak için özel bir gayretimin olmadığını söylemek isterim. Sorunuzda geçen konuları ben de gördüm. Bu konuda söyleyeceğim tek şey, çok üzgün olduğumdur. Siyasi partilerin birbirlerini sıkıştırmak için başka argümanlar üretmelerinin daha doğru olacağını düşünüyorum. Siyasiler ülke tarihinde gelip geçicidir. Ebed müddet olan devlettir. Yaşadığımız coğrafyanın neresi olduğunu bu sözleri söyleyenler bence maalesef ki unutmuşlar. Devleti, ülkemizde yaşayan insanlarımızın ayrıca da düşmanlarımızın gözünde küçük düşürecek bu tip manevralardan uzak durmak gerekir. Bu tip hatalara düşen milletler bu coğrafyada varlıklarını sürdürebilme şansını kaybedip yok olup gitmişlerdir. Ben kendimi önce bu devletin çocuğu olarak görürüm. Gençliğimin ilk yıllarında kendime ait olan şu sözü her zaman başucumda bulundururdum: “Bir insanın onuru; vatandaşı olduğu devletin, mensubu olduğu milletin yüceliği ile eşdeğerdedir.” Ben Yüce Türk Devleti’ni okyanus olarak görür, kendimi ise yüce devletimizin yanında bir su damlası olarak kabul ederim.
Sözcü