Davutoğlu, Esad'ın teklifini ilk kez anlattı: "Esad, 'Birlikte Kuzey Irak'a girelim, bitirelim bu işi' dedi. Şiddetle karşı çıktım"

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Nevzat Çiçek ve Deniz Zeyrek'in sorularını yanıtladı

Gelecek Partisi Genel Başkanı ve eski Başbakan Ahmet Davutoğlu, Nevzat Çiçek ve Deniz Zeyrek'in Independent Türkçe için yaptığı özel röportajda hem Türkiye'nin bölgesel politikalarına hem de kendi diplomatik geçmişine dair çarpıcı açıklamalarda bulundu.
 


"Esad, 'Birlikte Kuzey Irak'a girelim, bitirelim bu işi' dedi; ben şiddetle karşı çıktım"

Davutoğlu, Suriye ve bölgeye ilişkin kritik bir dönemeçte yaşananları ilk kez anlattı.

Beşar Esad'ın 2000'li yılların ortasında Türkiye'ye Suriye'nin kuzeydoğusu ve Irak'ın kuzeyine ortak askerî operasyon teklif ettiğini söyleyen Davutoğlu, bu teklifin, özellikle Kamışlı olayları sırasında gündeme geldiğini belirten Davutoğlu, öneriye "şiddetle karşı çıktığını" vurguladı.

Davutoğlu, 2005'te Kamışlı'da yaşanan olaylar sonrası Esad'ın kendisine açık şekilde bir operasyon önerisi getirdiğini anlatarak şunları söyledi:

Beşşar Esad, ‘Birlikte Kuzey Irak'a  girelim, bu işi bitirelim' dedi. Biz oradan, siz kuzeyden girin diye bir teklif oldu. Buna şiddetle karşı çıktım. Böyle bir adım Türkiye'de Türk–Kürt çatışmasını tetiklerdi."


Türkiye'ye yakın tüm bölgelerde -Batı Trakya hariç-en bağlı ve en yakın topluluğun Suriye Kürtleri olduğunu vurgulayan Davutoğlu, "Şehirleri ikiye bölünmüş; yarısı orada, yarısı burada. Böyle bir müdahale o dönem büyük yaralar açardı" dedi.


"Suriye Kürtlerinin tümü SDG değildir; Türkiye hepsiyle konuşmalı"

Davutoğlu, bugün de Suriye'deki Kürt grupların tamamının SDG (Suriye Demokratik Güçleri) ile özdeşleştirilmesinin yanlış olduğunu söyleyerek şu değerlendirmeyi yaptı:

"Şam'da Kürtler var, Halep'te var, Afrin'de var. SDG'nin içinde de sadece Kürtler değil, Araplar da var. Biz neden tüm Suriye Kürtlerini tek bir yapıyla aynılaştırıyoruz? Türkiye bütün kesimlerle, ayrı ayrı konuşmalı."

Suriye'de çözüm için Türkiye'nin hem SDG içerisindeki Kürt unsurlarla hem de Afrin, Halep ve diğer kentlerdeki Kürt temsilcilerle temas kurması gerektiğini belirten Davutoğlu, bunun "müdahaleci yaklaşım" olarak görülmemesi gerektiğini, aksine milyonlarca mültecinin gelişine yol açan hataların tekrarlanmaması için şart olduğunu söyledi.
 


"Mazlum Abdi'nin gelişinden haberim yoktu; emrivakiye izin vermem"

Suriye dosyasına ilişkin değerlendirmelerinin ardından Ahmet Davutoğlu, Mazlum Abdi'nin (Mazlum Kobani) Duhok'a gelişiyle ilgili tartışmalara da açıklık getirdi.

Davutoğlu, ziyaretin kendisine önceden bildirilmediğini, bu nedenle "bir emrivaki içine sokulmayı kabul etmeyeceğini" söyledi.

Yurtdışına yaptığı her ziyarette geçmişteki devlet teamüllerine uygun olarak Dışişleri ve Başbakanlık birimlerini bilgilendirdiğini hatırlatan Davutoğlu, "Son yıllarda başka bir partinin genel başkanı olduğum için devlet görevlisinin yanımda bulunmasını talep etmek doğru değil. Ama yine de hem İbrahim Kalın'la hem de Hakan Fidan'la görüştüm" dedi.

Mazlum Abdi'nin Duhok'a gelişinin kendisine daha sonra haber verildiğini belirten Davutoğlu, şu ifadeleri kullandı:

Beni bilgilendirmeden bir tablonun içine koymaya kalkarlarsa kıyamet kopsa da bunu kabul etmem. Eğer ‘Bizim bilgimiz dahilinde gelişmeler var, ülke menfaati için görüşmeniz doğru olur' deselerdi, gereğini yapardım. Ama bilmeden dengeleri bozacak bir adım atmam.


Davutoğlu, zaten Duhok'tan Erbil'e geçmek üzere yola çıktıklarını, Abdi'nin ziyaretine ilişkin bilginin ise KDP lideri Neçirvan Barzani'nin oturum sırasında verdiğini söyledi:

Fiilen geldiğini ise daha sonra öğrendik. Tutumum baştan beri çok nettir.


"İmralı'dan doğrudan mektup gelmedi; süreç DEM heyeti üzerinden yürüdü"

Davutoğlu, Öcalan'dan kendisine mektup gönderilip gönderilmediği yönündeki soruya ise "farazi sorular" diyerek karşılık verdi ancak çözüm sürecindeki mekanizmaların nasıl işlediğini ayrıntılarıyla anlattı.

Gerek DEM Parti heyetinin, gerekse İmralı heyetinin yıllar boyunca düzenli olarak kendisiyle görüştüğünü belirten Davutoğlu, şu açıklamayı yaptı:

Mektup veya talep doğrudan bana gelmedi. Süreç her zaman DEM heyeti üzerinden yürüdü. O dönem Sırrı Süreyya Önder, daha sonra Pervin Buldan, Mithat Sancar ve avukat Barış Özgür… Her gittiklerinde, döndüklerinde uğrar; bilgi verir, görüş sorarlardı. Ben de kanaatimi serderdirdim.


Davutoğlu, görüşme trafiğinin kendi döneminde yalnızca hükümetle sınırlı olmadığını, DEM heyetinin Cumhurbaşkanı Erdoğan'la ve MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli'yle de temas yürüttüğünün kamuoyunda bilinen bir gerçek olduğunu hatırlattı.
 


"Komisyona herkes çağrıldı, beni çağırmadılar; yadırgıyorum"

TBMM'de yürütülen ve çözüm süreci, Kürt meselesi ve bölgesel dengelerle ilgili çalışmayı sürdüren komisyon hakkında da konuşan Davutoğlu, çağrılmamasını "yadırgadığını" söyledi:

Komisyon neredeyse çalışmalarını tamamlıyor. Herkesi çağırdılar, bir tek beni çağırmadılar. Bu meseleye doğrudan müdahil olmuş, sürecin tam merkezinde yer almış biri olarak en azından bilgi vermem gerekirdi. Çağırsınlar diye bir talebim yok ama ortada bir tuhaflık var.


Yeni Yol grubunun milletvekilleri Mustafa Bilici, Bülent Kaya ve Mehmet Emin Ekmen'in de Meclis Başkanlığı'na "Davutoğlu'nun dinlenmesi gerektiği" yönünde talepte bulunduğunu ifade eden Davutoğlu, "Ben kendi kendime bir rol biçmem. Tarih bana hangi rolü verdiyse onu yaparım" dedi.


"Türkiye siyaseti iyi bir yere gitmiyor; muhafazakâr partiler birleşmezse çıkış yok"

Mazlum Abdi ve çözüm sürecine ilişkin açıklamalarının ardından Ahmet Davutoğlu bu kez siyasetin iç gündemini değerlendirdi. Yeniden Refah, Saadet Partisi, DEVA ve Gelecek Partisi arasında olası ittifak veya birleşme tartışmalarına dair dikkat çekici sözler söyledi.

"Yeni Yol Grubu, Yeniden Refah, Saadet… Tartışmalar liderlikten başlıyor. Türkiye nereye gidiyor?" sorusunu yanıtlayan Davutoğlu, Türkiye siyasetinin "iyi bir yere gitmediğini" belirterek şöyle konuştu:

Üçüncü bir alternatif oluşturma çabamız var ama gidişat istediğim hızda değil. Türkiye siyaseti iyi bir yere doğru gitmiyor.
 


AK Parti'ye dönecek mi?

Röportajda, Davutoğlu'na en sık yöneltilen sorulardan biri olan "AK Parti'ye döner misiniz?" de soruldu.

Davutoğlu, kendi siyasi kariyerine ilişkin tartışmaları kişisel hedefler üzerinden değerlendirmediğini belirterek şunları söyledi:

Cumhurbaşkanı adayıyım demedim, bir kere bile. Siyaset değişkendir. Ülkenin menfaati yarın başka birinin aday olmasını gerektirirse, şimdiden bir iddia ortaya koyup kendimle çelişmem.


Eski Başbakan, "şahsi konum" üzerinden siyaset yapmadığını vurguladı:

Başbakanlığı bırakmış biriyim. Oxford ve Londra Üniversitesi'nde ders veren bir akademisyenim. Bir ikbal peşinde değilim.
 

"3 parti 2021'de birleşseydi büyük dalga olurdu; şimdi daha radikal kararlara ihtiyaç var"

Davutoğlu, uzun süredir muhafazakâr partiler arasında birlik çabası yürüttüğünü ilk kez bu kadar ayrıntılı anlattı.

Yeni Yol Grubu kurulmadan önce Saadet Partisi, DEVA Partisi ve Yeniden Refah ile aylık görüşmeler yaptıklarını söyleyen Davutoğlu, süreci şöyle aktardı:

1950'den beri değişimin ana motoru muhafazakâr kitlelerdir. Bunu CHP de görüyor ama tam olarak içselleştiremiyor. AK Parti de ilkelerinden kopmuşsa, benim görevim muhafazakâr kitlelere yeni bir yol göstermektir.

Davutoğlu, kendi döneminde AK Parti'nin "yüzde 55 bandında" olduğunu ancak bugün MHP'yle birlikte bile yüzde 40'a yaklaşmakta zorlandığını söyledi.

3 partinin 2021'de ittifak kurması hâlinde büyük siyasi dalga oluşturacağını belirten Davutoğlu, bugün aynı etkinin mümkün olmadığını belirtti:

Şimdi daha radikal kararlar almak lazım.


"Liderlik yarışı olursa bu partilerin hiçbiri yüzde 3'ü geçemez"

Birleşme ihtimali önündeki en büyük engelin "liderlik ve cumhurbaşkanı adaylığı beklentisi" olduğunu söyleyen Davutoğlu, partilerdeki genel eğilimi şöyle özetledi:

Herkes ‘Her şeyi ben alayım' diyor. Bu olmaz. Genel başkanlık da bende olsun, Ccumhurbaşkanlığı adaylığı da bende olsun diyen bir anlayışla birleşme mümkün değil.

Davutoğlu'nun en dikkat çeken uyarılarından biri şu oldu:

Bu partilerin hiçbiri, bu iddialarla yüzde 2-3 bandını geçemez.


Kendi konumu hakkında ise şu sözleri kullandı:

Benim ne olacağımı hiç düşünmeyin. Üç parti birleşsin, ben her türlü fedakârlığa hazırım. Benim şahsi konumum hiç önemli değil.


"Yeniden Refah'la görüşmeler sürüyor; dört partinin birleşmesini isterim"

Davutoğlu, Yeni Yol Grubu içinde yer alan dört partinin (Gelecek, DEVA, Saadet, Demokrat Parti) yanında Yeniden Refah'la da temasın sürdüğünü doğruladı:

Yeniden Refah ile görüşmelerimiz sürüyor. Gönlümden geçen, bu dört partinin mümkünse birleşmesi; değilse en azından ortak bir seçim ittifakı ilan edilmesi.


Bu süreçte hukuka bağlı kalacağını belirten Davutoğlu, "Yeni Yol'un hukukunu ihlal edecek tek taraflı adım atmam" dedi.


"Muhafazakâr ve demokratik milliyetçi bir üst blok oluşturulmalı"

Davutoğlu'na göre mevcut siyasi tablo ancak geniş tabanlı bir ittifakla aşılabilir:

Türkiye'nin çıkışı, muhafazakâr partilerle demokratik milliyetçi partilerin bir araya gelmesinden geçiyor. Bu blok oluşursa AK Parti ve MHP de kendine çekidüzen vermek zorunda kalır.


Radikal milliyetçi, ırkçı ve mülteci karşıtı söylemlere sahip yapıları bunun dışında tuttuklarını belirten Davutoğlu, nihai hedefin "demokratik merkez" oluşturmak olduğunu söyledi.


"CHP fedakârlıklarımızın kıymetini bilmedi"

Davutoğlu, CHP ile geçmiş dönemde kurulan ilişkinin sürdürülebilir olmadığını savundu.
Saadet Partisi ve DEVA ile kurulan ittifaklarda kendi partisinden gelen tepkilere rağmen fedakârlık yaptığını anlattı:

Ben hayatımın itibarını ortaya koydum ama CHP bunun kıymetini bilmedi.

CHP lideri Özgür Özel'in, bazı kesimlerin kendisine yönelik hakaretleri nedeniyle arayıp özür dilediğini de ilk kez açıkladı.


"Türkiye'yi krizden çıkaracak şey, muhafazakâr bir birlikteliktir"

Röportajın sonunda Davutoğlu, tüm tartışmanın özünü tek cümlede özetledi:

"Türkiye'nin içinden çıkması isteniyorsa muhafazakâr partiler bir araya gelecek ve seçim ittifakı ilan edecek."

Bu ittifakın ardından diğer partilerle –CHP dahil– yeniden diyalog yollarının açılabileceğini belirtti.
 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU