Yazıya tersten başlayacağım.
Netanyahu'nun Mısır'daki zirveye katılacağı haberinin gelmesi üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın uçağının inmekte olduğu Şarm el Şeyh havaalanının pistini pas geçtiği haberini, medyamız dün gece ve bu sabah (14 Ekim) paylaştı.
Uçaktaki gazeteciler konunun ayrıntılarını yazdı.
Ama, bu gelişmeyi 13 Ekim'de, saat 13.24'te X hesabımdan ilk aktaran gazeteci oldum.
X paylaşımım şöyleydi:
Netanyahu'nun Mısır'daki Gazze Zirvesine gideceği açıklanınca 15 ülke lideri, Trump'ın ekibini arayarak, "Netanyahu katılırsa zirveye katılmayız, Mısır'dan hemen ayrılacağız" mesajını verdi. Katılmayız diyen ülkelerin arasında Türkiye de var. Bunun üzerine İsrail Başbakanlığı Netanyahu'nun katılmayacağını duyurdu.
Netanyahu'nun Mısır'daki Gazze Zirvesine gideceği açıklanınca 15 ülke lideri, Trump'ın ekibini arayarak, "Netanyahu katılırsa zirveye katılmayız, Mısır'dan hemen ayrılacağız" mesajını verdi.
— Gürbüz Evren (@Gurbuz_Evren) October 13, 2025
Katılmayız diyen ülkelerin arasında Türkiye de var.
Bunun üzerine İsrail Başbakanlığı…
X'de takipçi sayım sadece 14 bin olduğu için paylaşımım geniş kitlelere ulaşmadı.
Paylaşımımı gören medya çalışanı arkadaşlar da nedendir bilinmez, ilgi göstermeyince bu önemli olay kamuoyuna ertesi gün yansıdı.
Haberi İspanya Başbakanı Sanchez'in ekibinden almıştım.
Netanyahu'nun Mısır'a geleceği haberini alınca, zirveye katılmayız diyerek Trump'ı ilk uyaran Sanchez olmuş, onu İtalya Başbakanı Meloni ve diğerleri takip etmişti.
Şimdi konumuza geçelim.
Amerika Birleşik Devletleri Başkanı Donald Trump, 13 Ekim 2025 tarihinde tam bir tek adam şovu yaptı.
Trump sabah saatlerinde önce İsrail'e gitti ve havaalanından Knesset'e geçti.
İsrail meclisinde tam 65 dakika boş konuşan Trump, akılına gelen herkesi İsrailli milletvekillerine alkışlattı.
Ama öncelikle de kendini bolca alkışlattı.
İsrailli milletvekilleri ise Trump'ın boş konuşmasını sık sık ayakta alkışlayarak en az Trump kadar boş olduklarını kanıtladılar.
Neyse ki İsrail sol partiden 2 milletvekili "Filistin'i tanı" sloganı atarak, Knesset'in o zavallı boşluğunu az da olsa doldurdu.
Kendini dünyanın sahibi, efendisi, dayısı, kabadayısı zanneden Trump'ın o boş konuşmasında, soykırımcılara verdiği katkıyı bilerek ya da bilmeyerek itiraf ettiği ifadeler vardı.
En somut örnek ise Netanyahu canisinin kendisinden adını dahi bilmediği, varlığından haberdar olmadığı silahlar istediğini aktardıktan sonra sırıtarak, "Verdiğimiz bu silahları İsrail çok iyi kullandı" demesi oldu.
"Güç gösterisi yapmanın barışı getirdiğine" inandığını söyleyerek, üstüne bir de tüy dikti.
Hamas'ın 7 Ekim 2023 tarihindeki saldırısından uzun uzun bahsederken, bunu dünyanın başına gelmiş en büyük felaket olarak niteleyen zavallı Trump, İsrail'in bebek, çocuk, kadın, erkek, genç, yaşlı demeden katlettiği 67 bin Gazzeli Filistinliyi tek kelimeyle bile anmadı.
Netanyahu katilinin gözleri parlayarak dinlediği konuşmasında zavallı Trump, Filistinlileri insan yerine koymadı.
Dünya kamuoyunun izlediği konuşmasında 67 bin kişinin katilini durmaksızın öven, parlatan, koruyup kolladığını herkesin gözünün içine sokan bir zavallı için kullanılacak en kibar ifade "katile yardım ve yataklık" olacaktır.
İsrail'de saçma sapan konuşan, boş yapan Trump saygısızlığı, kabalığı, terbiyesizliği, görgüsüzlüğü kendine yakıştırdığı ve hak gördüğü için Mısır'ın Şarm El Şeyh turizm beldesindeki zirveye 5 saat gecikmeyle katıldı.
Buradaki devlet ve hükümet başkanlarını saatlerce bekletti.
Böylelikle "benim için önce İsrail, sonra dünyanın geri kalanı" mesajını verdi.
Trump diplomasinin kurallarının ve dilinin namusuna tecavüz ettiği kabalığını, görgüsüzlüğünü Mısır'da da sürdürdü.
O bomboş ve saçma sapan konuşmalarından birini de Şarm El Şeyh'deki zirvede yaptı.
Trump konuşurken, arkasındaki katılımcıların yüz ifadelerine, beden dillerine hiç dikkat ettiniz mi?
Eğer zirvenin görüntülerini bir daha izlerseniz İtalya Başbakanı Giorgia Meloni'nin haline, tavrına lütfen dikkatle bakın.
Kadın, Trump'ın arkasında dururken, "Nereden düştüm ben buraya? Bu işkence ne zaman bitecek? Bu herif ne saçmalıyor?" diye sorarcasına bakıyordu.
İngiltere Başbakanı Keir Stammer'in de Meloni'den pek bir farkı yoktu.
Yunanistan Başbakanı Miçotakis ise hem sıkıldı hem de başka bir sorun yaşadı.
Trump, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a hakkında övgü dolu sözler edip, alkışlatırken Miçotakis ne yapacağını bilemedi.
Alkışlayanlar arasına katılmamak için elini kolunu nereye koyacağını hiç bilemedi.
Erdoğan'ı alkışlayan başbakan olarak Yunan kamuoyunda, medyasında, siyasetinde linç edileceğini bildiği için dikkatli davranmaya özen gösterdi, ama bu da görüntüsüne yansıdı.
Pakistan Başbakanı Şahbaz Şerif, hiç hak etmemesine rağmen Trump'ı öve öve bitiremedi ve bir kez daha Nobel Barış Ödülü'ne aday gösterdi.
Keşke birileri Şahbaz Şerif'e ne hale düştüğünü, konuşmasının, hareketlerinin yanlış olduğunu söylese.
Savaşları bitiren adam efsanesi yaratma derdindeki görgüsüzlük rekortmeni Trump'ı dinleyen de sanır ki, adam tam bir barış güvercini.
Mahallenin dayısından çok delisine benzeyen Trump, "8 savaş bitirdim ve diğerlerini de bitireceğim" derken kimi kandırdığını sanıyor?
Amerikan savaş sanayisinin sadece 2024 yılındaki silah, mühimmat, teçhizat, uçak, helikopter satışları 319 milyar dolar olarak kaydedildi.
Dünyanın en büyük silah ihracatçısı olan Amerika Birleşik Devletleri savaşların bitmesini ister mi?
Savaşlar biterse ABD'deki silah üretiminin de düşeceğini, gelirin azalacağını, işsizliğin artacağını Trump denilen görgüsüzlük şampiyonu bilmiyor mu?
Uluslararası ilişkilere de tüccar kafasıyla bakan Trump, savaşları, ancak yenilerini başlatmak için bitirir.
Trump, bir yandan çözüm için uğraşıyor görüntüsü verirken diğer yandan da bölgesel çatışmaları, küçük çaplı savaşları, gerginlikleri de canlı tutmaya devam edecektir.
"Barışı güç getirir" derken de "bizden olabildiğince silah alın ki rakiplerinizin gözü korksun" mesajı vermektedir.
Silah tüccarı Trump, savaşları sonlandıran adam görüntüsünü gözümüzün içine sokmaya utanmadan devam edecek.
Trump sadece ülkesi için değil dünya için de bir beka sorunu haline gelmiştir.
Katil Netanyahu bir gün mutlaka soykırım suçundan yargılanacaktır.
Ve günün birinde Trump'ın da katil Netanyahu'ya yardım ve yataklık suçundan yargılandığını görürüz inşallah.
Tekrar Gazze'ye dönelim.
Gazze'de anlaşma, ateşkesi getirdi.
Ateşkes savaşı durdurdu, rehineleri ve Filistinleri geri getirdi.
Ama geleceğe yönelik yol haritası çok muğlak.
Gazze'nin sınırları, yeniden inşası ve liderliği konularında ciddi belirsizlikler var.
Hamas'ın silahsızlanması ve İsrail ordusunun çekilmesi belirsiz.
Bu durumda, ne zaman sonlanacağı bilinmeyen bir savaşta, ateşkes adı altında kısa süreli bir mola ya da durgunluk yaşanıyor gibi görünüyor.
Karşınızda, Netanyahu'nun başında olduğu İsrail varsa Gazze'de savaşın kısa süre sonra başlaması sürpriz olmaz.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.