Krakov ve Naziler

İbrahim Beyazoğlu Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraflar: İbrahim Beyazoğlu / Kolaj: Independent Türkçe

Polonyalılar II. Dünya Savaşı boyunca Nazi zulmünden çok çektiler. 1939 yılının 31 Ağustos tarihinde Polonya'nın tarihi-kültürel başkenti1 Krakov'un tahmini nüfusu 259 bindir. Nüfusun yaklaşık yüzde 74'ünü oluşturan Polonyalılar baskın etnik gruptur ve Yahudiler toplam nüfusun biraz üzerinde yüzde 25'lik bir kesimi oluştururken, Ukraynalılar ve Almanlar yüzde 1'in altında bir orana sahiptirler. 2

Ülke, savaşın sonucunda 5 milyon 720 bin insanını kaybeder. Bunların 240 bini asker ve 5 milyon 480 bini sivildir. Bu rakam tahminen 3 milyon Polonyalı Yahudi'yi kapsamaktadır ve savaşta Sovyet yetkililerinin neden olduğu ölümler bu rakama dahil değildir. 3

Tanınmış tarihçi Norman Davies'e göre ise 6 yıl süren bu savaşta toplam 6 milyon 28 bin kişi hayatını kaybetmiştir.4 Polonya asıllı Britanyalı tarihçi Davies, 1939 yılında ülkedeki Yahudi nüfusunun 3,35 milyon olduğunu belirtir5 ve iki savaş arası dönemde Polonya nüfusunun 9 milyonluk bir artışla 35 milyona ulaştığını yazar.

Ancak Davies'i okurken 1945'e gelindiğinde, 1939'da Polonya'da bulunan 3,35 milyon Yahudi'den tahmini 369 bininin, yani yüzde 11'inin savaştan sonra hayatta kaldığını söyler6 ki bu Yahudilerin akıbeti bir sonraki yazının konusudur.

Davis, savaşta 6 milyon 28 bin kayıp veren Polonya'da bu kayıpların yaklaşık 2,9 milyonunun Polonyalı Yahudilerden oluştuğunu belirtir. Ayrıca, yaklaşık 644 bin Polonya vatandaşının (yüzde 10,7) doğrudan savaş operasyonları, geri kalan 5 bin 384 bin kişinin (yüzde 89,3) ise infazlar, sindirme politikaları ve özellikle toplama kamplarında yaşamını yitirdiğini vurgular.
 

*

Yine de ne yazık ki, bu korkunç rakamların istatistiksel dağılımı hâlâ tartışma konusudur.7 Savaşın yol açtığı zararın yaklaşık 6 trilyon 220 milyar 609 milyon PLN8 olduğu tahmin edilmektedir. 1945'te savaş sona erdiğinde ise Polonya nüfusunun beşte biri hayatını kaybetmiştir.9

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Polonya, Hitler'e karşı silahlı direnişi başlatan ilk ülke olmuş, ancak bu erken direnişin bedelini çok ağır kayıplarla ödemiştir.10 Savaşın başlangıcında Polonya biraz hazırlıksız yakalandı ama kararlılık ve cesaretle savaştılar.11 Polonyalı direnişçilerin ülkelerini savunmak adına verdikleri mücadele, stratejik açıdan değerlendirildiğinde, orantısız bir güce karşı verilen neredeyse intihar niteliğinde bir direnişti. Bu, adeta Davut ile Golyat'ın anıydı ve çetin ceviz Polonya halkı, bir deve karşı nasıl savaşılması gerekiyorsa öyle savaştı. Hatta belki de Nazi savunmasında ilk çatlağı açan direniş, Polonya'dan yükseldi. Ancak tüm cesur direnişe rağmen savaş kaybedildi, Polonya düştü. Polonyalılar ise Nazileri kaygılandırmaya devam etti.

*

Polonyalılar bizi izlerlerdi. Özellikle onlardan korkulması gerektiği yolunda bir üne sahiptiler. 12

*

İlerleyen günlerde konvansiyonel savaş zamanla yerini belli dönemlerde alevlenen militan bir işgal karşıtı direnişe bıraktı. Mücadeleyi yer altından sürdürme kararı aslında Nazi yönetiminin uyguladığı acımasız misilleme politikalarından kaynaklanıyordu. Direniş gruplarının verdirdiği kayıplara karşılık, Naziler halka ibret olsun diye çok sayıda Polonyalıyı kamuya açık alanlarda infaz ederek direniş eylemini ağır bedellerle ödetmeye çalışıyorlardı: 

Polonyalılar işgale koyunlar gibi boyun eğmiyorlardı. Almanlar sürekli olarak sabote ediliyorlardı. Bu tür başkaldırıların cezası kati olarak ölümdü, çoğunlukla yargılamaya bile gerek duyulmuyor, herhangi biri şüpheli olduğu gerekçesiyle sokaktan alınıp duvarın önüne dikilerek vurulabiliyordu. Bazen 6 kişi, 10 kişi birden… Almanlar için sabotajdan o adamların sorumlu olup olmadıkları önemli değildi, kaç Polonyalıyı öldürdüklerine de aldırmıyorlardı, ne kadar çok öldürürlerse o kadar iyiydi onlara göre. Makineli tüfek ya da Luger sesi duyduğumuzda kafamızı kaldırıp bakmamayı öğrenmiştik. 13
 

Nazi işgali altında aşağılanan Polonyalılar / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Roma Liebling (Ligocka), 5 yaşında / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

5 Yaşındaki Roma'nın gözünden Nazizm gölgesindeki hayat:

"Gettonun dört büyük kapısı var.
Ve bu kapılardan geçmemize izin verilmiyor.
Bu kesinlikle yasak.
3 numaralı tramvay, ana cadde boyunca yukarı aşağı gidip geliyor.
Tramvaya binmemize de izin verilmiyor.
Bu da kesinlikle yasak.
Bu yüzden tramvay gettoda hiç durmaz \[...].
Bir keresinde bir çocuk, tramvay penceresinden ayaklarımızın dibine birkaç somun ekmek attı."

 

Önceki yazımda da dediğim gibi Polonya insanı yaratıcı ve yeteneklidir. Bu yaratıcılıkları Nazi karşıtı mücadelede değişik biçimlerde ifadesini bulur. Ve mizah da bu tarihi örgünün desenlerinden biridir. Zira Bahtin biraderlerinin büyüğünü bir anlığına hatırlayacak olursak, iktidar, nihayetinde tek bir şeyden nefret eder: kahkaha sesinden. Bahtin'e göre iktidar şiddeti anlayabilir ama yalnızca iktidarla alay edenler gerçekten özgürdürler ve mizah bu bakımdan dönüştürücü bir güçtür.14

Ne de olsa, söz konusu mizah oldu mu şiddetten imtina etmeyen iktidar rahatsız olur ve kaygılanır: 

Krakov'daki bankların üzerine 'Sadece Almanlar İçin' sözleri yazıldıktan birkaç gün sonra, aynı bankların üzerinde şu yazı görüldü: 'Banklar bizim, g*tler sizin.' İşgalcinin yaptığı propaganda zaman zaman kendi aleyhine döndü. Polonyalılar 1941'in sonunda Almanlarla kafa bulan bir broşür dağıttığında SS kaygı duymuştu. 'Almanca Öğren!' başlığı konmuş, direniş üyeleri için faydalı cümleler içeren broşür orijinalinden farklıydı:

'Halt! [Dur!) Eller yukarı, yüzünü yerden ayırma. Parti, SA ya da SS üyesi miydin? Yalan söyleyen kurşuna dizilir. Almanlar bize ne yapıyorsa, biz de sana onu yapacağız. Eller başın arkasında, duvara dön. Al bir kürek, kaz mezarını!' 
15

 

Nazi işgali altında Krakov'a ait belgeler / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Nazi işgali altında Krakov'a ait belgeler / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Naziler Polonya'yı topyekûn sömürgeleştirip ülkeyi Alman toprağı yapmayı denediler. Bilindiği gibi Polonya Hitler İmparatorluğu'nun işgal ettiği öteki topraklardan statü olarak farklıydı: German Blood, Slavic Soil. (Alman Kanı, Slav Toprağı) kitabının yazarı Nicole Eaton'ın da belirttiği gibi;

Polonya koloni olarak işgal edildi. Doğrudan Reich'a dahil edilmedi.
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Nazi propagandasına göre ise çiçeği burnunda Alman sömürgeciler, Blut wall olarak adlandırılan keskin bir sınırla Generalgouvernement'te16 yaşayan Polonyalı "alt-insanlardan" (Untermenschen) ayrı tutulacak ve "doğuda, kalpleri Alman sömürge yaşamı için atacak" modern sömürge oluşumunun ilk çekirdek topluluğunu oluşturacaklardı.17

Times Literary Supplement'in 21'inci yüzyılın en büyük kültür tarihçisi ilan ettiği Mark Mazower şöyle yazıyor:

Polonya ve Baltık devletlerinde, yeni atanan Gauleiter'lere işgal bölgelerini on yıl içinde birer Alman eyaletine çevirme talimatı verilir. Buna paralel olarak da muazzam bir Germenleştirme kampanyası başlatılır. Bütün kent, kasaba ve köyler ya eski Alman isimlerini geri alır ya da bunlara yeni bir Alman ismi verilir: Łódź, Litzmannstadt adını alırken; Poznań yeniden Posen olur ve Zamość'a ise Himmlerstadt adı verilir. Üniversiteler kapatılır, sokak adları değiştirilir, toplumsal alanlarda yalnızca Almanca konuşulabilir. Aydınlar tutuklanır veya öldürülür. Krakov Üniversitesi'nin eğitim kadrosunun tamamı Sachsenhausen Toplama Kampı'na gönderilir. Ders kitapları Alman sansürüne alınır; kendi öz kültür ve diline ait bütün izler silinir. 18
 

 

Naziler vilayet yerine Gau, vali için ise Gauleiter demişlerdi. Nazi söyleminde Gau kelimesi masum değildir. Saygın filolog Victor Klemperer, dilin düşünce yapısını şekillendirdiğini ikna edici bir şekilde savunur. Klemperer'e göre, Nazi Almanyası'nda kullanılan özel dil (LTI – Lingua Tertii Imperii / Üçüncü İmparatorluğun Dili) sayesinde kamusal düşünce, totaliter yapının biçimini almıştır. Öyle ki:

"Vilayet yerine 'Gau' demek yine Almanlıkla rabıta kurmaktı, tamamen Polonya'ya ait olan toprakları 'Warthe Gau'suna' katarak, yabancı bir ülkenin gaspını Almanca isimlendirmeyle meşrulaştırıyorlardı. Sınır topraklarını Mark diye isimlendirmenin mantığı da aynıydı. 19

*

Ve çok geçmeden Naziler Gauleiter olarak Polonya'nın başına Hans Frank'ı atadılar. Polonya halkı, savaş boyunca en büyük acıları Hans Frank'in baskıcı yönetiminden çekti.

Hırslı, zeki, aşırı duygusal ve çok yozlaşmış Frank, Krakov'da kendi kabinesi ve bakanları olan bir mini-hükümet kurdu. Kısa süre içinde patavatsızca 'Polonya Kralı', hakimiyet alanı da Frankreich olarak anılmaya başladı. (…) Frank Genel Hükümet'ten zaman zaman 'bir protektora 20 devleti, bir tür Tunus' olarak ve bazen de 'Polonya halkı' için bir 'yaşam alanı' olarak söz ediyordu. 21
 

Krakov Valisi Nazi Hans Frank / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Krakov Valisi Nazi Hans Frank / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Nazi Frank yozlaşmış bir suçlu ve hırsızdı. Tüm derdi yönettiği Krakov'u Yahudi nüfustan tamamen arındırarak, şehri "Alman Reich'ındaki en ari Gau" ilan etmekti.22 Başka bir deyişle, Frank sözde kendi başkenti Krakov'u yıl sonuna kadar judenfrei23 yapmakla kafayı bozmuştu.24 Ne yazık ki bunda da başarılı oldu. Daha 1942'de Genel Hükûmet bölgesindeki, 2 milyon Yahudi'nin aşağı yukarı sadece 300 bini hayatta kalmıştı.25 Polonya'da savaş öncesindeki Yahudi nüfusu, tekrarlayacak olursak, 3 buçuk milyondu. Savaşı müteakip dönemde Krakov'un Yahudi nüfusu ise 68 binden 500'e düşer.26 Bugün ise yalnızca birkaç bin kadar.27 Şehrin ileri gelen kanaat önderleri ve entelektüelleri de Nazi zulmünden kurtulamadı:

Kasım 1939'da hem Krakov hem de Prag'da akademisyenlere yönelik toplu tutuklamalar oldu ve birkaç bin kişi toplama kamplarına gönderildi. Üniversiteler, Nazilerin Doğu Avrupa'da yüksek öğrenimin tasfiyesi kararına uygun biçimde süresiz olarak kapatıldı (…) Kasım 1939'da entelektüellere ve seçkinlere yönelik ülke çapında bir tutuklama dalgası olmuştu. Polonya ulusal tatilinin hemen öncesinde bazı insanlar rehin alınmış ve Krakov Üniversitesi'nin 100'den fazla üyesi, 17 yaşlı profesörün öldüğü Oranienburg toplama kampına gönderilmişti. Birkaç aylık aradan sonra, ikinci bir tutuklama dalgası geldi. Frank, Fransa'nın işgali sırasında milliyetçi direnişin artmasından korkuyordu. Bunu önlemek için Polonya elitinden 30 bin kişi toplanıp hapsedildi ve 3 binden fazlası kurşuna dizildi. 28
 

 

Wavel Şatosu ve Naziler

Wawel Şatosu, bazı Polonya krallarının ebedi istirahatgâhıdır. Hatta Varşova başkent olmadan önce Krakov tüm Polonya krallarının gömüldüğü yerdir.29 Çünkü Wawel Kraliyet Kalesi ile Wawel Tepesi bugün de Polonya'nın en önemli tarihi ve kültürel merkezidir. Yüzyıllar boyunca kralların evi ve Polonya devletinin sembolü olan bu kale, günümüzde ülkenin önde gelen sanat müzelerinden biridir.
 

Rehber eşliğinde müzeyi dolaşan kalabalık bir turist grubu. Nazizm felaketinin ufak da olsa tek yararı günümüzde şehrin turizmine olan katkısı / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Rehber eşliğinde müzeyi dolaşan kalabalık bir turist grubu. Nazizm felaketinin ufak da olsa tek yararı günümüzde şehrin turizmine olan katkısı / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

1930 yılında açılan müze, 10 farklı küratöryal bölümden oluşmaktadır. Bu bölümler, önemli bir İtalyan Rönesans tabloları koleksiyonunu da içeren resimler, heykeller, tekstil ürünleri (bunlar arasında Sigismund II August'un halı koleksiyonu da yer alır) ve kuyumculuk eserlerini sergiler. Ayrıca silahlar ve zırhlar, özellikle Meissen porseleninden oluşan seramikler ve dönem mobilyaları da müzenin zengin koleksiyonları arasında yer alır.30 
 

Müzenin kasvetli ve hüzün dolu atmosferi / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Müzenin kasvetli ve hüzün dolu atmosferi / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Şato şehir merkezi ve Vistül Irmağı'na oldukça yakındır. M.S. 7'nci yüzyıldan itibaren Slav halkları Wawel Tepesi'nde yaşamaya başlamıştır. Erken dönem Orta Çağ efsaneleri ise, tepenin altındaki mağarada yaşayan korkunç bir ejderhayı, bu ejderhayı öldüren Hükümdar Krak'ı ve Almanyalı bir şövalyeye varmak yerine Vistül Nehri'ne atlayan kızı Wanda'nın hikâyesini anlatır.31 Eflak Beyi Vlad Tepeș'in ilk eşi (ya da sevgilisi) olarak efsanelerde geçen kadının, kuşatma sırasında teslim olmaktansa Poenari Kalesi'nden Argeș Nehri'ne atlayarak yaşamına son verdiği rivayet edilir. Bu durum, Ursula Le Guin'in efsanelerin- kişisel kurgunun aksine- birbirlerinden ödünç alarak şekillendiği tespitini doğrular niteliktedir.32
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Frank'ın Krakov'da yaptıkları insanlık tarihinin kara bir lekesidir. Frank, bugün şehrin simgesi ve turistlerin akın ettiği Wawel şatosunda konaklıyordu. Müthiş bir savurganlıkla dekore edilen33 bu tarihi şatoda Frank sanatçıların, mimarların, yazarların ve şarkıcıların koruyucusu olmuş, bölgenin ileri gelenlerini misafir etmiş, her hafta müzik dinletileri ve operalarda boy göstermişti.

Bu tarihi yerde verdiği ziyafetlerde "stenograflar bile kitaplarda anlatılan Arap Geceleri'ne benzer bir hayat' yaşamışlardı; Frank'ın sarayı 'kimsenin savaşı umursamadığı bir vaha" olmuştu.34 Hatta bir ara Frank hevesli bir amatör piyanist olarak Krakov'da yeni açılan Chopin Müzesi'ne öncülük etmekten geri kalmadı. Müzenin açılışında, Chopin'in piyanosunda yoz Frank için çalma "onuruna erişen" genç ve yetenekli piyanistin yarı Yahudi olduğunu ise ironik bir şekilde ancak daha sonra öğrenmiştir.35
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

1944'ün sonunda Krakov yakınlarında seyahat ettiği treni havaya uçurulduğunda Frank kıl payı ölümden kurtulur. Yine de Yeni Düzen'den kaçış söz konusu olduğunda, kimse Polonya'nın Nazi yöneticisi Hans Frank kadar şerefsizce davranmamıştır. 17 Ocak 1945'te Kızıl Ordu kente yaklaşırken, Frank bizzat şatonun bayrak direğindeki gamalı haçı indirir ve yağmaladığı ganimetlerle birlikte kurmaylarını toplayarak kaçar.36 
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Frank savaşın ardından Nürnberg Uluslararası Askerî Mahkemesi tarafından yargılanır ve insanlığa karşı suçlar ile savaş suçlarından suçlu bulunarak ölüm cezasına çarptırılır. Cezası 16 Ekim 1946 tarihinde Nürnberg'de infaz edilir. Keşke infaz edilmek yerine Wavel Şatosu'nda ibretiâlem olsun diye Almanlara sergilenseydi. 
 

Müzedeki enstalasyonlardan biri / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Müzedeki enstalasyonlardan biri / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Frank'ın pılıyı pırtıyı toplayıp Krakov'dan kaçması bir bakıma Nazi çöküşü ve Kızıl Ordu ilerleyişinin ters oranlı olduğunu gösteren çarpıcı bir işarettiNazi Almanyası'nın 1945 baharındaki yenilgisi ile birkaç yıl öncesinin görkemli günleri arasındaki keskin zıtlığı, aşağıdaki anekdottan daha çarpıcı bir şekilde ortaya koyan çok az örnek vardır. SS ordusunun gerçekleştirdiği bir katliama tanık olan subay Axel von dem Bussche, bu olayın etkisiyle kendini Hitler'i durdurmaya adar. Kendi sözleriyle:

Dubno havaalanında yüzlerce çıplak Yahudi'nin vurularak öldürülmesine tanık olma 'ayrıcalığına' sahip oldum. Bir şey yapmam gerektiğini biliyordum. Führer'i öldürmemiz gerektiğini söyledim; çünkü ancak bu şekilde yeminin gücünü yok edebilirdik. Bu yemin aracılığıyla, o Alman gençliğinin en seçkinlerini kendine bağlamıştı. 37
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Direnişe katılan Bussche Nazi rejimine karşı yürütülen mücadelenin cesur bir üyesi haline gelir. Kasım 1943'te, Claus von Stauffenberg'le birlikte Kurt İni'nde Hitler'e düzenlenecek suikastı planlar. Stauffenberg'in 38 aksine Bussche bu başarısız suikasttan sağ çıkar. Bussche savaşın sonlarına doğru hastaneden taburcu edildikten sonra yukarıda bahsettiğimiz kara mizah tarzındaki anekdotu özel bir söyleşide dile getirir: 

Hastaneden taburcu edildikten sonra, Bussche'ye yaralarına rağmen sürebileceği şekilde modifiye edilmiş küçük bir araba verilir. 1945 yılı mart ayının sonlarında, aracı teslim almak üzere Berlin'e gider. Oradan ayrılırken, yolda muharebe üniforması içinde bir albay tarafından durdurulur. Albay, Berlin'in o bölgesinden sorumlu olduğunu ama aracı için yakıtı olmadığını söyler. Bussche de ona bir yolculuk teklif eder.

Yolculuk sırasında, içi molozla doldurulan bir dizi tramvayın yanından geçerler. Bussche şaşkınlıkla albaya bunun ne amaçla yapıldığını sorar. Albay ise moloz dolu tramvayların Rus tanklarını durdurmak için kullanıldığını söyler. Şaşıran ve buna inanmayan Bussche, bununla tankları ne kadar süre durdurabileceklerini sorar. Albay ise alaycı bir şekilde, 'Yaklaşık altmış saniye' der ve ekler: '59 saniyesi durup kahkaha atmaları için, bir saniyesi de içinden geçmeleri için.' Sonra da Bussche'ye: 'ama merak etme, gizli bir silahımız var' der. Şaşıran Bussche ona bakar. Albay: 'V-1 ve V-2 silahlarını duymuşsundur. Eh, bu savaşı bitirecek olan silah V-8' der. Bussche kuşkuyla sorar: 'O da neymiş?' Albay, 'Adolf, elinde bir sopa' diye yanıtlar. Ve işte o anda Bussche her şeyin gerçekten bittiğini anlar. 39
 

 

Komutan Bussche'nin Berlin'de karşılaştığı tablo, savaşın son dönemindeki trajikomik -ama bir o kadar da içler acısı- durumunun bir özetiydi: Molozlarla yapılan tahkimat Rus tanklarını sadece birkaç saniye durdurmaya yetiyordu ve en güçlü "silahları" ise eli değnekli Hitler'di.
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Nazi sömürgeciliği

Daha önce de belirttiğim gibi, Polonya Nazi Almanyası için bir sömürgeydi ve Polonyalılar bazı bölgelerde ücret almaksızın halkı sadece karın tokluğuna köle işçi olarak çalıştırıldılar. Nazi ekonomisi yalnızca yağma ve çalmaya değil, aynı zamanda köle emeğine dayanıyordu. Hitler'in yakınındaki bazı Naziler gibi Frank da yağmalama ve sömürme konusunda son derece hırslıydı. Para kazanmak için hayvanları insan hayatının önüne koyan bu anlayış, tarihin de bize gösterdiği gibi, sürdürülebilir bir sömürü yöntemi değildi:

Polanya'nın 'büyük kapitalistler'i Frank'ın hayal ürünüydü. Pratikte Almanlar Polanya ekonomisini başından beri sistematik biçimde yağmalamışlardı. Reich'ın yüksek iktisat şefi Göring taşınabilir bütün varlıkları ele geçirmek için bir ajanlar şebekesi kurdu. Adamları, Wehrmacht ve daha sonra SS'le birlikte Polonya şirketlerine el koydular (...) İnsanlardan çok hayvanlarla ilgilenen Frank, inek, domuz ve tavuk sayılarının aniden düşmesinin tehlikesine işaret ediyordu. Ancak Frank kendine fazla pay çıkarmıştı. Polonya milli geliri Alman işgalinden sonra yüzde 40 oranında feci bir düşüş gösterdi. 40


Köle emeğine dayalı sömürgeciliğin bir diğer nedeni ise Kuzey Afrika'da İngiltere, doğudaysa Sovyet Rusya'ya karşı girişilen savaşı sürdürebilmekti. Bu uğurda Polonyalıları ölümüne çalıştırıyorlardı:

Her gün bir tanıdığımızın, bir komşumuzun alındığını duyuyorduk. Buna Lapanka deniyordu. 41

Bu Lehçe kelime II. Dünya Savaşı'nda, Alman işgali altındaki Polonya'da askerlerin sivilleri toplayarak çalışma kamplarına götürmesi veya öldürmesi anlamına geliyordu.42


Oskar Schindler

Tüm Naziler Hans Frank kadar yozlaşmış ve zalim değildi; Oskar Schindler, bu karanlık dönemde Bussche gibi insanlığını koruyabilen ender Nazilerden biriydi.

Başta da belirttiğim gibi 1 Eylül 1939'da Nazi Almanya Polonya'yı işgal edince İkinci Dünya Savaşı resmi olarak başlar. 6 Eylül'de ilk Alman birlikleri Krakov'a girer. Nazi Partisi üyesi ve Alman askeri istihbarat servisi ajanı (Abwehr) Sudet Almanı Oskar Schindler'in de o esnada Krakov'a geldiği tahmin edilmektedir. Başlangıçta görevi istihbarat "toplayıp" düşman faaliyetlerini izlemek olan Schindler'in aslında karanlık bir karakter olduğunu iddia edebiliriz.43 Schindler'in "Polonya'nın işgalini meşru göstermeye çalıştığına dair bazı işaretler var gibi, ancak bu suçlamaların ne kadar doğru olduğu konusunda yeterli bilgiye sahip değilim" diyor Santa Clara Üniversitesi'nden tarih profesörü ve tarih bölümü başkanı Amy Randall.44 Schindler rüşvetler ve kara borsa anlaşmalarından büyük bir servet kazanmıştı.45

*

Schindler'in başlangıçtaki amacı, tipik bir ticari refleksle, Yahudileri fabrikada çalıştırıp onların üzerinden para kazanmaktı. Ama ilerleyen zamanlarda Schindler'in insanlığı ağır basmaya başlar. Tanık olduğu vahşi Nazi şiddetinden sonra parti içerisindeki ayrıcalıklarını kullanarak Yahudilere kol kanat germeye başlar. Sonuçta bir silahınız ya da imkânınız varsa onu kullanırsınız. Böylece, Schindler, savaş sırasında Krakov'daki emaye kap ve mühimmat fabrikasında yüzlerce Yahudi'yi çalıştırarak bu insanların toplama kamplarında telef olup ölmesine mâni olur. Çünkü Nazi yönetimi, savaş ekonomisine katkı sağlayan "verimli" işçilerin korunmasına belli ölçüde ve bir süre boyunca izin veriyorlardı. Schindler de bu durumu fırsata çevirmekte gecikmez. Nazi sistemine karşı açıktan karşı gelmeye cesaret edemese de Schindler içten içe parti ve Nazi yönetimine karşı mücadele eder. Bazen bağlantılarını kullanır ve yalan söyler. Yozlaşmış yetkilileri ve aç gözlü Nazi subaylarına lüks eşyalar, para ve piyasadan malzeme temin ederek birçok yüksek rütbeli yetkilinin yaptıklarına göz yummasını sağlar. 

Naziler, 1941 sonbaharında Yahudileri gettodan çıkarmaya başlar. Schindler, gettonun yıkıldığını görünce derin bir şok yaşar ve o andan itibaren mümkün olduğunca çok Yahudi'yi kurtarmaya karar verir. Mart 1943'te, iki Yahudi mezarlığının bulunduğu alanda Paszów toplama kampı kurulur. Schindler'in Listesi filminden de anımsayacağınız üzere kampın komutanı SS-Hauptsturmführer Amon Göth, mahkumları rastgele infaz eden sadistin biriydi. Göth'un planına göre, Schindler'in fabrikası da dahil tüm sanayi tesisleri kampın içine taşınacaktı. Ancak Schindler, müzakere, hile ve rüşvet sayesinde yalnızca fabrikasının taşınmasını engellemekle kalmaz, Göth'u ikna ederek kendi masraflarıyla Emalia'da bir yan kamp açar. Bu kampta hem kendi işçileri hem de yakın çiftliklerden gelen 450 Yahudi barınmaktadır. Buradaki Yahudiler keyfi infazlardan korunuyor, yeterince besleniyor, giydiriliyor ve inançlarını özgürce yerine getirebiliyorlardı. 
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Krakov'da rastladığım ilk ve tek Kanatlı Süvari (Husaria) imgesi. Ayrıntılar için bir önceki yazıma bakabilirsiniz / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

1943'te Budapeşte'deki Siyonist yetkililer, Yahudi yeraltı hareketi üyeleri aracılığıyla Schindler'le temas kurarlar. Schindler de Nazi rejiminin Yahudilere yönelik zulmünü dünyaya duyurmak için bu ülkeyi birkaç kez ziyaret eder. İsrail Yahudi Ajansı'ndan fon alır ve bu kaynağı yeraltındaki Yahudi topluluğuna aktarır. Nazilerin savaş çabalarına doğrudan katkısı olmayan fabrikaları kapatma planları arasında Schindler'in emaye fabrikası da vardır. Ancak Yahudi işçilerin hayatlarını kurtarmak için Schindler, mutfak eşyaları üretmek yerine tanksavar patlayıcılarına üretmeye karar verir.46

1944'te Kızıl Ordu'nun hızla yaklaşması üzerine Schindler, işçileriyle birlikte fabrikasını Çekoslovakya'daki Brünnlitz (günümüzde Brněnec, Çekya) kasabasına taşımak zorunda kalır. "Schindler'in Listesi"ne giren 1.200 Yahudi de bu yeni fabrikaya sevk edilirler. İşte bu Alman iş insanının 1944'te hazırladığı ünlü "Schindler'in Listesi" sayesinde yaklaşık 1.200 Yahudi, ki bunların arasında kadınlar ve çocuklar da vardır, Auschwitz yerine Schindler'in fabrikasına gönderilirler ve bu sayede hayatta kalırlar. Unutmamak lazım ki Auschwitz Krakov'dan sadece 70-kilometre (43 mil) uzaklıktadır. 1993 yılında - gençken Yahudi olmaktan utanan47 -bir başka Yahudi Steven Spielberg, Thomas Keneally'nin48 Schindler'in Gemisi adlı romanından ilhamla Schindler'in Listesi adlı filmi çeker.

'Schindler'in Listesi' -binlerce oyuncudan oluşan kadrosu ve Krakov ile çevresinde geçen sahneleriyle- Holokost'un devasa ölçeğini gözler önüne sermeyi amaçlayan ilk büyük Hollywood yapımı filmdir. Holokost'un kapsam ve konu büyüklüğü açısından Schindler'in Listesi'nin belki de tek benzeri, Avrupalı yönetmenlerin çektiği epik belgeseller olan The Sorrow and the Pity ile Shoah'tır. 49


Schindler'in Listesi, 7 dalda Oskar kazanır ve Schindler'in fedakarlığı dünya çapında tanınır hale gelir. Oskar Schindler adlı Nazi, insanlık adına gösterdiği cesaret ve vicdanıyla Oskar ödülünü (yani film sayesinde en azından sembolik olarak) kazanır. İnsan Krakov'da Schindler'in müzesini ziyaret ettikten sonra emin olun bu filmi bir başka gözle izliyor. 
 

Krakov'da rastladığım ilk ve tek Kanatlı Süvari (Husaria) imgesi. Ayrıntılar için bir önceki yazıma bakabilirsiniz / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Schindler Nazi Partisi üyesi ve Abwehr istihbarat elemanı olduğu için tutuklanma tehlikesiyle karşı karşıya kalacağından korkup İsviçre'ye kaçar.50 1949'da yeni bir yaşam umuduyla Arjantin'e göç eden Schindler çifti bu ülkede de uzun süre kalamaz. Schindler, birkaç yıl içinde Almanya'ya geri dönerek yaşamının geri kalanını orada geçirir. 1974'te vefat eden Schindler'in naaşı İsrail'e götürülür. Gelgelelim savaştan sonra sefalet içerisinde hayata gözlerini yuman Schindler bugün insan kalabilmenin mümkün olduğunu gösteren bir vicdan abidesi kabul ediliyor ve Yahudiler nazarında hak ettiği saygıyı görüyor çünkü "Uluslar arasında, Oskar Schindler tarafından kurtarılan Yahudilerin bugün 8 binden fazla yaşayan torunu bulunmaktadır".51 Günümüzde Schindler'in mezarı, Kudüs'teki Siyon Dağı'nda (Mount Zion), Katolik Mezarlığı'ndadır. Hatta Kudüs'teki Siyon Dağı'na defnedilen tek Nazi Partisi üyesi odur.52

*

Schindler dışında başka Almanlar da bazı Yahudileri soykırımdan kurtarmayı başarmıştır ve Helmut Kleinicke bunlardan biridir. Kleinicke de Schindler gibi Nazi Partisi üyesi olmasına rağmen vicdanını dinleyerek yüzlerce Yahudi işçiyi ölüm kamplarına gönderilmekten kurtarır. Bunu yaparken büyük bir risk alır ve sessiz kalarak onlara yardım etmeye devam eder. Kleinicke savaştan sonra da yaşananları kimseye anlatmaz. Bu nedenle Kleinicke, Holokost'un en yoğun döneminde yüzlerce Yahudi'yi kurtarmasına rağmen, hak ettiği itibarı ancak ölümünden tam 40 yıl sonra kazanmış ve kamuoyunun dikkatini ancak o zaman çekebilmiştir. Kleinicke de Schindler gibi İsrail'de "Righteous Among the Nations" unvanıyla onurlandırılır. Kleinicke'nin insanca cesareti -çünkü bir başka Yahudi aydın Susan Sontag'a göre "Aşağılık bir hırsız ya da haydut, bir katil ve bir terörist de pekâlâ cesur olabilir. Cesareti bir erdem olarak tanımlayabilmek için yanına bir sıfat getirmemiz gerekir; biz 'erdemli cesaret'ten bahsediyoruz, çünkü erdemsiz cesaretten ancak bu şekilde ayırt edebiliriz" 53 - bize karanlık bir dönemde bile insanlığın ışığının sönmediğini gösteriyor. Kleinicke, bu unvanı alan 628'inci Alman ve Nazi Partisi üyesi olan az sayıda kişiden biridir.54 100 yaşındaki Roman Lesniak ise bugün hâlâ hayatta olan ve Kleinicke sayesinde kurtarılan altı Yahudi'den biridir.55
 

Schindler'in müzesine girmeyi bekleyen uzun ziyaretçi kuyruğu / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Schindler'in müzesine girmeyi bekleyen uzun ziyaretçi kuyruğu / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

İnternetten bilet alıp Schindler'in müzesini ziyaret etmeyi denedim ama olmadı. 

Bütün biletler tükenmiş. 

İlk gün müzede yaklaşık 100 kadar bilet kalmasına rağmen dışarıda müzenin önünde sıraya girmiş en az 200 kişi vardı. 

Ben de son çare olarak ertesi gün sabahın köründe gidip müzenin önüne dikildim. 

Benim gibi sabah sabah oraya gelip bekleyen bazı İspanyollara denk geldim. 

Müze açılana kadar Yunanlıyı andıran bir Avustralyalı ve Brezilyalı bir Britonla lâfladık. 

Sonra saat 9.00 gibi nihayet girişteki gişeden bilet alıp girdik.

Giriş için 40 PLN ödedim.
 

 

Oskar Schindler Müzesi'nin sarı ışıkla aydınlatılmasına rağmen insanı biraz rahatsız eden karanlık, hatta tekinsiz bir havası var.

Yaklaşık 2 saat süren ziyaretin ardından kendimi adeta dışarı attım.

Ama önce ufak tefek hediyelik eşyalar aldım.
 

Müzede satılan kitaplar / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Müzede satılan kitaplar / Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Oskar Schindler'in Fabrikası'nda sürekli ve geçici olmak üzere iki sergi var.

Sürekli bir sergi olan "Krakow - 1939-1945 İşgal Dönemi"nde, II. Dünya Savaşı sırasında Krakow ve fabrikada yaşayan Polonyalı ve Yahudi insanların hayatı anlatılıyor. 

Günlük eşyalar, gazeteler ve kişisel belgelerle savaş felaketinin insanlar üzerindeki etkisi sarsıcı biçimde gözler önüne seriliyor. 

Böylece savaş tarihinin, sıradan insanların gündelik yaşamları ve başlarına gelen zorluklarla nasıl iç içe geçtiğini öğrenebiliyorsunuz.56
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Polanski Ailesi: Hayatta kalmanın bedeli

Tanınmış yönetmen Roman Polanski'nin ailesi Yahudi'ydi. 

Polanski Krakov'da çocukken Holokost travması yaşar. 

Ve bu travmalar ve çocukluk hayaletler ilerleyen zamanlarda Polanski'nin hayatını ve eserlerini şekillendirecektir.

*

Dediğim gibi Polanski ailesi, Polonya işgal edildiğinde Krakov'da yaşıyorlardı.

İşgal sürerken sürekli Almanlardan saklanan Polanski bir gün babasının kalabalık bir insan grubuyla birlikte götürüldüğüne tanık olur. 

Babasını merak edip onun yanına yaklaşmaya çalışır, hatta birkaç metre kadar da yaklaşır. 

Ancak babası Alman askerleri tarafından fark edilip yakalanmasın diye Polanski'ye "Hemen Kaybol!" diye fısıldar. 
Polanski'nin babası, binlerce diğer Yahudi'yle birlikte Avusturya'daki 49 Alman toplama kampından biri olan, Mauthausen'e gönderilir. 

Polanski'nin annesi ise Naziler tarafından Auschwitz'e götürülür. 

Oraya varır varmaz gaz odasında öldürülür.

Öldürüldüğünde 4 aylık hamiledir. 

*

Polanski, 1943'te Krakov Gettosu'ndan kaçar.

Bu acı dolu sürgün motifi Polanski'nin Piyanist (2002) filmi -bu film enteresan biçimde askere gitmeden önce gördüğüm son filmdi- için gerçek bir arka plan oluşturur. 
 

"Piyanist" filminden bir sahne
"Piyanist" filminden bir sahne

 

Polanski'nin biyografisini kaleme alan Christopher Sandford'a göre Polonyalı bir Katolik ailenin yanına sığınır. 

Çünkü ailenin mensubu bu kadın vaktiyle Polanski'nin babasına gerekirse oğlunu koruyacağına dair söz vermiştir. 

Ancak unutulmaması gereken noktalardan biri Alman işgali altındaki Polonya'da bir Yahudi'ye yardım etmenin cezasının ölüm olmasıdır. 


Polanski bu süre boyunca kiliseye gider.

Katolik dualarını ezberleyip bir Roma Katolik'i gibi davransa da vaftiz edilmez.

Çünkü Katolik bir aileye uyum sağlama çabası başarısızlığa uğrar. 

Aileyi ziyaret eden rahip Polanski'yi Katolik öğretileriyle ilgili sorguya çeker ve en sonunda ona "Sen bizden biri değilsin" der. 

Ve Polanski işgal süresince Polonya kırsalında hayatta kalmaya çalışırken birçok dehşet verici olaydan sağ çıkar.

Hatta anlatılanlara göre, Polanski Alman askerlerinin atış talimi esnasında hedef olarak kendisine ateş ettikleri akla zarar ve sadist bir oyun oynamaya zorlanır.
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

Bir türlü nedenini bilmiyorum ama bu travmatik hedef tahtasına konma anısı aklıma hep Kruşçev'in oğlu Leonid'i getiriyor:

Sovyet lideri Nikita Kruşçev'in oğlu Leonid, İkinci Dünya Savaşı'nda Sovyet Hava Kuvvetleri'nde savaş pilotu olarak görev yapıyordu (…)  26 Temmuz 1941'de, Alman savaş uçaklarının ani saldırısıyla uçağı vurulur ve zorunlu iniş yapmak zorunda kalır. Bu kazada bacağı kırılır.

Uzun ve zorlu bir iyileşme süreci Leonid Kruşçev'i beklemektedir. Hareketsiz kalmak ve savaşın dışında olmak onun için fevkalade zor bir durumdur. Bu sıkıntılı günlerinde zamanını arkadaşlarının kafalarının üzerindeki şişeleri vurarak geçirmektedir. Ancak bu dönemde yaşanan talihsiz bir kaza hayatının seyrini değiştirir: Sarhoş bir deniz subayını yanlışlıkla vurur ve bu yüzden askerî mahkemeye çıkarılır.

Ancak ceza almaz ve yeniden cepheye dönmesine izin verilir. Fakat bu olay, ilerleyen yıllarda Leonid Kruşçev'in gizemli şekilde ortadan kayboluşuyla ilgili pek çok spekülasyonun fitilini ateşler. 11 Mart 1943'te Leonid Kruşçev ve kanat arkadaşı Üsteğmen V. Zamorin, iki Alman Focke-Wulf Fw 190 uçağıyla hava çatışmasına girer. Bu mücadele sırasında Leonid Kruşçev ortadan kaybolur ve ne uçağı ne de bedeni bulunur.
57

BBC'nin haberine göre Ekim 2020'de Polanski, Polonya'ya geri döner ve onu saklayıp Nazi zulmünden kaçmasına yardım eden Stefania ve Jan Buchala çiftine vefasını gösterir.

Polanski'nin minnet duydyğu bu Polonyalı çift İsrail'in Yad Vashem58 tarafından -tıpkı Schindler ve Kleinicke gibi- "Righteous Among the Nations" olarak onurlandırılır.

Bugün Polanski, Stefania Buchala'yı "son derece asil" ve cesur bir kişi olarak hatırladığını belirtmektedir. 

Baba Polanski ise savaştan sağ çıkar.

Savaşı müteakip günlerde Polanski babasıyla tekrar bir araya gelir ve baba oğul Krakov'a geri dönerler.59

*

Yaşadığı travmalar, yönetmen Polanski'nin peşini yetişkinlik döneminde de bırakmaz.

Yıllar sonra eşi Sharon Marie Tate sekiz buçuk aylık hamileyken 9 Ağustos 1969'da Charles Manson kültü üyeleri tarafından Los Angeles'taki malikanelerinde gaddarca öldürülür. 

Başka bir deyişle Polanski'nin en sevdiği iki kadın hamilelikleri sırasında karnındaki bebeklerle öldürülürler.

Roman Polanski ise o esnada Avrupa'daydı. 
 

Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu
Fotoğraf: İbrahim Beyazoğlu

 

 

*Bu yazı ile ilgili düzeltme veya yorumunuz varsa lütfen benimle iletişime geçin: [email protected]

*İbrahim Beyazoğlu DAÜ İletişim Fakültesi'nde öğretim görevlisi (PhD.) ve gazetecidir. Leeds Üniversitesi Tarih Bölümü'nde, aldığı bursla, konuk araştırmacı olarak bulunmuştur. https://scholar.google.com/citations?user=JrwwtXAAAAAJ&hl=tr&oi=ao  İ[email protected]  

1.  Sowa, K. Z. (1994). The value of Kraków's cultural space and its renewal problems. Journal of Architectural and Planning Research, 11(1), 34–41. http://www.jstor.org/stable/43029107
2.  Chwalba, A. (2011). The ethnic panorama of Nazi-occupied Kraków. In M. Galas & A. Polonsky (Eds.), Polin: Studies in Polish Jewry Volume 23: Jews in Krakow (pp. 349–356). Liverpool University Press. https://doi.org/10.2307/j.ctv13qfv5w.23
3.  The Mackenzie Institute. (2010, Aralık). The Mackenzie Institute. Erişim adresi: https://mackenzieinstitute.com/2010/12/the-full-tally-of-world-war-ii/
4.  Davies, N. (2005). God's playground: A history of Poland (Vol. 2, 1795 to the present). Columbia University Press, s. 344.
5.  Davies, N. (2005). God's playground: A history of Poland (Vol. 2, 1795 to the present). Columbia University Press, s. 132.
6.  Davies, N. (2005)., s. 194.
7.  Davies, N. (2005)., s. 344.
8.  Polonya Zlotisi.
9.  U.S. Library of Congress. (t.y.). Country studies. Countrystudies.us. Erişim tarihi 16 Temmuz 2013, https://web.archive.org/web/20130823123456/http://countrystudies.us 
10.  Parliamentary Group for the Estimation of Compensation Due to Poland from Germany. (2021, 14 Mart). World War II: A historical view. Gov.pl. Erişim adresi: https://eng.ipn.gov.pl/en/digital-resources/articles/7781,World-War-II-historical-view.html 
11.  Mazower, M. (2014). Hitler İmparatorluğu: İşgal Avrupa'sında Nazi yönetimi (Y. Alogan, Çev., 2. basım). Alfa Yayınları, s. 112.
12.  von Salomon, E. (2006). Soruşturma (A. Selen, Çev.). Yapı Kredi Yayınları, s. 941.
13.  Gut Opdyke, I., & Armstrong, J. (2009). Ellerimde: Onlarca kişiyi soykırımdan kurtaran Irene'nin hatıraları (Z. H. Ateş, Çev.). Say, s. 92-93.
14.  Eagleton, T. (2003). Azizler ve Âlimler (O. Akınhay, Çev., 3. basım). Agora Kitaplığı, s. 154.
15.  Mazower, M. (2014), s. 651.
16.  II. Dünya Savaşı sırasında Nazi Almanya'sı tarafından işgal edilen Polonya topraklarının bir kısmında kurulan sivil idari bölgeye verilen isim. Türkçeye genellikle "Genel Hükümet" olarak çevrilir.
17.  Mak, G. (2009). Avrupa'da yirminci yüzyıl boyunca seyahatler (M. Topçu, Çev.). Literatür Yayınları. s. 450.
18.  Mazower, M. (2014)., s. 452.
19.  Klemperer, V. (2018). LTI: Nasyonal sosyalizmin dili: Bir filologun notları (T. Bora, Çev.; 2. bs.). İletişim Yayınları, s. 98.
20.  Protektora yönetimi aslında bir himaye rejimidir ve himaye altına alınmış devlet veya bölge anlamına gelir. Polonya Nazilerin sıkı kontrolü altında bir sömürge bölgesiydi.
21.  Mazower, M. (2014)., s. 140.
22.  Mazower, M. (2014)., s. 290.
23.  Bu kelime Almanca "Yahudilerden arındırılmış" veya "Yahudilerden temizlenmiş" demektir. Nazi Almanyası döneminde ırkçı ve antisemitik politikaların bir parçası olarak kullanılmıştır. Bu terim aşırı derecede ayrımcı, dışlayıcı ve nefret temelli bir kavramdır. Günümüzde sadece tarihî bağlamlarda veya Nazilerin ideolojisini ve eylemlerini eleştirirken ullanılmaktadır.
24.  Mazower, M. (2014)., s. 154.
25.  Mazower, M. (2014)., s. 376.
26.  Mazower, M. (2014)., s. 722.
27.  Finkelstein, N. G. (2023). Holokost endüstrisi: Yahudi acılarının istismarı (U. U. Bulsun, Çev.). Kutadgu Yayınları.
28.  Mazower, M. (2014)., s. 139, 157.
29.  Monath, H. (2024). Kraków, a city of contrast. In My voice: Henry Monath (pp. 17–18). Manchester University Press. Erişim adresi: http://www.jstor.org/stable/jj.20523033.7
30.  Wawel Kraliyet Kalesi. (t.y.). Hakkında bilgi. Wawel Kraliyet Kalesi. Erişim adresi: https://wawel.krakow.pl/en/information-about-museum
31.  A. g. e.
32.  Le Guin, U. K. (2016). Ursula K. Le Guin'le Konuşmalar (B. Erdoğan, Çev.; C. Freedman, Der.). Agora Kitaplığı.
33.  Mazower, M. (2014)., s. 159.
34.  Mazower, M. (2014)., s. 722.
35.  Mazower, M. (2014)., s. 616.
36.  Mazower, M. (2014)., s. 616, 722.
37.  Baigent, M., & Leigh, R. (1994). Secret Germany: Claus von Stauffenberg and the mystical crusade against Hitler. Jonathan Cape, s. 307.
38.  Bu operasyon, 2008 yılında popüler sinemanın örneklerinden biri olan Valkyrie filmiyle izleyiciyle buluşmuştur. Ancak, Alman savaş kahramanının ailesi, Tom Cruise'un başrolüne tepki gösterir. Adolf Hitler'e suikast girişiminde bulunan kişinin hayatını anlatan Valkyrie filmi, merhumun ailesinden sert eleştiriler alır. Eleştiri için bkz. Staff and agencies. (2007, Mart 27). Family of German war hero slam Cruise casting. The Guardian. Erişim adresi: https://www.theguardian.com/film/2007/mar/27/news1. Film için bkz. Valkyrie. (2008). Yönetmen: B. Singer. Metro-Goldwyn-Mayer Pictures, United Artists, Bad Hat Harry Productions. Öte yaandan "Valkyrie" kelimesi, İskandinav mitolojisinde "Valkyrie" ya da Türkçede "Valkür" olarak bilinen mitolojik figürlerden gelir. Valkürler, savaşta ölen cesur savaşçıların ruhlarını seçip baş Tanrı Odin'in salonu Valhalla'ya götüren kadın savaşçılar olarak tasvir edilir.
39.   A.g.e., s. 309.
40.   Mazower, M. (2014)., s. 390.
41.  Opdyke & Armstrong. (2009)., 93. 
42.  A.g.e., s. 93.
43.  Yuko, E. (2023, Aralık 13). Oskar Schindler's Heroic Holocaust Legacy. History. A&E Television Networks. Erişim adresi:  https://www.history.com/articles/oskar-schindler-real-story
44.  A. g. e. 
45.  Weinraub, B. (1993, Aralık 12). 
46.  Schindler's Factory Tickets. (t.y.). Oskar Schindler biography. Schindler's Factory Tickets. Erişim adresi:  https://www.schindlers-factory-tickets.com/oskar-schindler-biography/?fbclid=IwY2xjawLgz2FleHRuA2FlbQIxMQABHmxyZXKaVSH68aQmiUYbkfnRfRkW_hhAPBXs9FiW6tpCzhiYwux7xwT97yFg_aem_01OZ7PT3zFxGxStpbvcxTQ
47.  Weinraub, B. (1993, Aralık 12). Steven Spielberg faces the Holocaust [Film review]. The New York Times. Erişim adresi:  https://archive.nytimes.com/www.nytimes.com/books/97/06/15/reviews/spielberg-holocaust.html
48.  1997 yılında bir dairenin tavan arasında Schindler'e ait bir çanta bulunur; İçinde ise tarihi fotoğraflar ve belgeler vardır. Yazar Thomas Keneally'nin topladığı eşyaları inceleyen araştırmacılar, 2009 yılının Nisan ayında New South Wales Eyalet Kütüphanesi'nde Schindler'in adı geçen listesinin bir karbon kopyasını ortaya çıkarırlar. Ardından, 2013 Ağustos'unda Schindler'in 22 Ağustos 1944 tarihli imzasını taşıyan tek sayfalık bir belge çevrimiçi bir açık artırmada satışa çıkarılır. Bkz. Schindler's Factory Tickets. (t.y.). Oskar Schindler biography. Schindler's Factory Tickets 
49.  A. g. e.
50.  Schindler's Factory Tickets. (t.y.). 
51.  Humans of Judaism. [@humansofjudaism]. (2024, 28 Nisan). [Instagram gönderisi]. Instagram. Erişim adresi: https://www.instagram.com/p/C6T4hIwO0wp/?hl=en
52.  Schindler's Factory Tickets. (t.y.). 
53.  Sontag, S. (2005). Önsöz. İçinde P. Kidron (Der.), Yesh Gvul: Her şeyin bir sınırı vardır! Başkaldıran İsrail askerleri (N. Olcaytu, Çev., ss. 13–23). Aykırı Yayınları.
54.  Schwartz, Y. (2020, Ocak 16). Nazi official who risked life to save hundreds of Jews posthumously recognized. The Times of Israel. Erişim adresi:
 https://www.timesofisrael.com/nazi-official-who-risked-life-to-save-hundreds-of-jews-posthumously-recognized/  
55.  Carpenter, P. (2022, Ağustos 11). Montreal man and survivor from Schindler's List marks his 100th birthday. Global News. Erişim adresi: https://globalnews.ca/news/9052215/montreal-man-and-survivor-from-schindlers-list-marks-his-100th-birthday/ 
56.  Schindler's Factory Tickets.
57.  McLachlan, R. (2023). Hero or Traitor? The Unsolved Disappearance of Leonid Khrushchev. War History Online. Erişim adresi: https://www.warhistoryonline.com/world-war-ii/leonid-khrushchev-disappearance.html 
58.  Holokost anıtı.
59.  Wikipedia katılımcıları. (t.y.). Roman Polanski. Wikipedia. Erişim adresi: https://en.wikipedia.org/wiki/Roman_Polanski#cite_ref-Freer_24-0 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU