29 Mayıs fetih ruhuyla yeni anayasa ve "Türkiye yüzyılı" vizyonu

Umut Berhan Şen Independent Türkçe için yazdı

Bugün 29 Mayıs 2025, İstanbul'un fethinin 572'nci yıl dönümü.

29 Mayıs 1453'te, 21 yaşındaki Fatih Sultan Mehmet, gemileri karadan yürüterek, şahi toplarıyla Bizans surlarını yıkarak, 53 günde bir çağ açtı.

200 bin askerle, gerçekçi bir askeri strateji ve politik vizyonla, İstanbul'u devrin global ticaret merkezi yaptı.

Fetih, sadece bir zafer değildi; devletin stratejik aklını, cesaretini ve geleceği inşa etme iradesini dünyaya gösterdi.


Peki, bu fetih ruhu, bugün devleti ve toplumu nasıl şekillendiriyor?

Fatih'in gemileri karadan yürütmesi, sadece bir taktik değil; “İmkânsız yoktur!” diye haykıran bir manifestoydu.

Bugün Türkiye, ciddi ciddi global arenada liderlik peşinde.

Üstelik çözmesi gereken türlü sosyoekonomik sorunlara rağmen.

Türkiye'nin yakın zamanda Ukrayna-Rusya krizinde Dolmabahçe Zirvesi'yle oynadığı arabuluculuk rolü, dünya basınında yankılanıyor.

Erdoğan'ın Zelenski ile görüşmeleri, Gazze'deki insani krizde Türkiye'nin vicdanlı sesi, hem BM'de hem BRICS Zirvesi'nde adil bir dünya düzeni için masada yer alması, fetih ruhunun modern diplomasiye yansıması.  

Peki yeter mi?

Kabul edelim ki, yetmez.

O zaman daha büyük bir vizyon gerekmiyor mu?

Zaten bunun temeli olarak yeni bir anayasa yolda gibi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, geçen gün AK Parti İl Başkanları Toplantısı'nda, “Darbe anayasasından kurtularak Türkiye Yüzyılı'nı inşa edeceğiz” dedi ve 10 hukukçuyu görevlendirdi.

Bu, fetih ruhunun yeni adımı olur mu?

Yani 1982 Anayasası'nın gölgesinden kurtulmuş, özgürlükçü ve çağdaş bir anayasa metni ortaya çıkar mı?

Toplum ve onu oluşturan bireyler olarak bizler, mutlu ve müreffeh bir ülkede yaşamak istiyoruz.

Bu bağlamda Fetih ruhu, bizim birlik ruhumuz; geleceği birlikte inşa etme azmimiz olarak, somut bir işleve sahip.

Bir birey olarak, bu köşeden siyasete bazı önerilerim var:

Yeni anayasa, sadece hukuk metni olmasın; gençlerin, kadınların, her kesimin sesini yansıtsın.

Eğitim ve istihdam fırsatları merkeze alınsın.

En önemlisi de sosyoekonomik açıdan artık bireyi merkeze alan liberal bir özü olmalı yeni anayasanın.

Toplumsal mutabakat için STK'larla, akademisyenlerle daha geniş koordinasyon kurulsun.

Global liderlik vizyonumuzu güçlendirmek için eğitim reformuna hız verelim; Fatih'in bilim zihniyeti ve felsefi düşünebilme tutkusunu gençlere aşılayalım.

Tabii ki, diplomasideki cesur adımları da sürdürelim.

Nihayetinde Türkiye, yeni çağın umudu olup, olumsuzlukları geride bıraksın.

Tarihi ve geleceği birlikte inşa etmek için, yeni anayasa, sadece bir metin değil; bir medeniyet tasavvurudur.

Fatih, gemileri karadan yürütürken bir soru sormuştu:

Bir millet, hayalleriyle nasıl çağ açar?

Bugün aynı soruyu yine soralım.

Yeni anayasayı, geniş ve kapsamlı bir mutabakatla hazırlayalım. 

 

 

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU