MHP Genel Başkanı Bahçeli: Kumpasçılarla işimiz olamaz

Bahçeli, “Demirtaş’ın ceza almasına hukuksuzluk demek, bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek art niyetlilik, terör seviciliği ve ikiyüzlülüktür” dedi

Fotoğraf: AA

Milliyetçi Hareket Partisi'nin (MHP), Genel Başkan Devlet Bahçeli başkanlığında düzenlenen, "Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı" başladı.

MHP'nin iki gün sürecek kampı için Ankara'nın Kızılcahamam ilçesine gelen Bahçeli, ilk olarak Ülkücü Şehitler Anıtı'nı ziyaret etti.

Bahçeli, Kur'an-ı Kerim tilavetinin ardından dua ederek şehit isimlerinin yazılı olduğu alana karanfil bıraktı.

Anıtta bulunan "Gökbörü Otağı"nda bir süre dinlenen Bahçeli, ardından, Şehit Fatih Duru Parkı'ndaki, şehit askerlerin künyelerinin asılı olduğu "Şehit Anıt Ağacını" da ziyaret etti.

Bahçeli, daha sonra toplantıların yapılacağı otele geçti. Konuşmasında “Ülkemiz artık seçim gündeminden çıkmıştır” diyen Bahçeli, “Ülke genelinde, Milliyetçi Hareket Partisi il genel meclis üyeliği seçimlerinde yüzde 16,64 oy almış ve çok önemli bir gelişme kaydetmiştir Cumhur İttifakı’nın toplam oy oranı da yüzde 48,8 düzeyinde vuku bulmuştur” ifadelerini kullandı.

“Partimiz 96 belde, 114 ilçe, 8 il belediye başkanlığı kazanarak yerel yönetimlerde varlığını ibra etmiştir” diyen Bahçeli konuşmasında özetle şunları söyledi:

Türkiye seçimlerin yüksek gerilimli atmosferinden uzaklaşmalıdır. Yumuşama ve normalleşme çağrıları sözde kalmamalıdır. Hem nalına hem mıhına vurarak ulaşacağımız bir yer yoktur. Milli birlik ve kardeşlik hissiyatının tahkimi, halka halka genişleyen sosyal, ekonomik ve yasal reformların takviyesi, milletimizin taleplerinin temini önümüzdeki asıl gündem konusudur.

Terörizme yumuşama, diyalog ve normalleşme yok

Bizim kucaklaşma ve uzlaşma vasatımız ülkemizin ve milletimizin baki çıkarları, vazgeçilmez değerler hazinesidir. Terörizme boyun eğmek bir uzlaşma veya yumuşama değil, acziyet ve teslimiyettir. Terörü bir hak arama vasıtası görenlere, bunu destekleyenlere makul bakış devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü yok saymaktır, bu zeminde yumuşama, diyalog ve normalleşme diye de bir şey söz konusu olmayacaktır.

“Türkiye Cumhuriyeti hükümetini ortadan kaldırmaya ve görevini yapmasını engellemeye teşebbüs” suçunu işlemiş olanlara hoşgörüyle bakmak, dış tehditlerle bağımsız ve tarafsız yargıyı işlevsiz hale sokmanın hesabını yapmak uzlaşma ve yumuşama değil, tükeniş ve altüst oluş demektir.

Terörist Demirtaş’ın ve 6-8 Ekim olaylarını azmettiren diğer bölücülerin ceza almasına hukuksuzluk demek, itiraz etmek, karşı gelmek devlete ve millete en ağır hakaret olup bunun yumuşama ortamına zarar verdiğini ileri sürmek art niyetlilik, terör seviciliği ve ikiyüzlülüktür.

Mesele milli ve manevi değerlerde uzlaşmaktır.  Yumuşama beklentimiz usulde değil üslupta olmalıdır. Usul esasa mukaddemdir, yani usul esastan önce gelmektedir. Özellikle muhalefet partilerinin arayışı usulde bir yumuşama ise muhataplarını uyarıyorum ki, böylesi bir yumuşama yıkıma çanak tutmak, krizlere ortam açmak, hukuk devletinin surlarında gedik açmak demektir ve mutlak butlanla batıldır.

Kutuplaşmayı besleyenler bellidir. Karamsarlık ortamını canlı tutmak için el ovuşturanlar berrak şekilde karşımızdadır. Yeni anayasa çağrılarına kulak tıkayıp, önce yürürlükteki anayasaya uyma şartını masaya koyanlar,  İlave olarak Cumhurbaşkanımızın bir kısım tasarrufunu, 31 Mart’tan sonra gelişen diyalog ve normalleşme anlayışına uygun düşmediğini iddia edenler alışkın oldukları bulanık havayı tekrar tesis etmek için fırsat kollayan tatlı su kurnazlarıdır.

"Hiç kimse yumuşakça olmamızı beklemesin"

Siyasette yumuşama pek tabii sürekli ve sürdürülebilir boyutlara tırmanmalıdır. Aksini düşünmek sorumsuzluktur.  Ancak yumuşama kisvesi altında yumuşakça olmamızı, köşelerimizin törpülenmesini, sesimizin kısılmasını, irademizin kırılmasını hiç kimse beklememeli, böylesi bir tarihi yanlışa da tavsiyem heves etmemelidir.

Özellikle altını çiziyorum ki, kumpasçılarla işimiz olamaz. Komplo peşinde koşanlarla ortak noktamız bulunamaz. Devletin içinde, FETÖ benzeri hukuk dışı yapılanma ve gayri meşru hiyerarşik sistem kuran, güç devşiren, pozisyon mücadelelerine girişen, kendi tarikat veya cemaat mensupları dışında kim varsa fişleyip berhava etmek için nifak üreten odaklarla asla yolumuz kesişemez.

"Kalkışma olursa, buna cüret edenlerin başı mutlak surette ezilmeli"

Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Devletin, hukukla yollarını ayırdığı anda herhangi bir çeteden farkının kalmayacağı bilinen bir husustur. Yönetimde istikrar sağlanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımız başkanlığında Cumhurbaşkanlığı Kabinesi görevinin başındadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi müessirdir ve dört başı mamur şekilde çalışmaktadır.

Hiç kimse kendisine güç vehmetmemeli, karanlık senaryolarla, sipariş talimatlarla, gizli tanık ifadeleriyle, üstlendiği görevi kötüye kullanmak suretiyle iç huzur ve barış ortamımızı zedelemeye kalkışmamalıdır. Eğer bu kalkışma olursa, buna cüret edenlerin başı mutlak surette ezilmeli, bağ ve bağlantılarının, devlet, toplum ve medya içindeki uzantılarının tasfiyesi, tecridi ve tecziyesi acilen sağlanmalıdır. Mevzu bahis konu, devlet ve milletin istikbali ise hiç kimsenin gözünün yaşına bakılmamalıdır.

Terörist Demirtaş’ın, Sorosçu Kavala’nın ve Gazze politikasının rövanşını almak amacıyla iç işgal cephesinde konuşlananları dürte dürte harekete geçirenlere meydanı boş bırakmayacağız.  Dahası onlara dünyanın kaç bucak olduğunu da göstereceğiz.

Bu süreçte Sayın Cumhurbaşkanımızın yanındayız, devlet ve milletle ortak kaderin ta merkezindeyiz.

“Çetin Doğan’ı, geri içeri alırdım”

Toplantı sonrasında öğle yemeğinin ardından gazetecilerle bir araya gelen Bahçeli,  gündeme dair soruları yanıtladı.

Bahçeli, tahliye edilen 28 Şubat davası hükümlüsü emekli generallerle ilgili soruyu şöyle yanıtladı:

28 Şubat olayları özellikle AK Parti ve ona gönül vermiş insanları üzen bir olay olmuştur. Aradan yıllar geçmiştir. Sayın Cumhurbaşkanımız anayasal hakkını kullanarak hepsinin tahliyesine karar vermiştir. Bunu çok iyi anlamak lazımdır. Atılan bu adımın ne gibi bir mana taşıdığını iyi değerlendirmek gerekir. Cumhurbaşkanı’nın bu komutanlara cezaevindeki hayat şartlarının yoğunluğu içerisinde kendi yetkisini kullanarak insani bir yaklaşım içerisinde bulunması ve 80 üstü yaş grubunun artık cezaevinde hayatlarını devam ettiremeyecek bir güçlükle karşı karşıya kaldığını anlayışla karşılayıp bunların cezaevinden çıkmasına vesile olmuştur. Bunun istismar olmaması lazım.

Çetin Doğan’ın tahliye edilirken yaptığı, "Af söz konusu değil, doğrudan doğruya anayasal görevin cumhurbaşkanı tarafından net olarak yerine getirilmesidir" sözleri sorulan Bahçeli şunları söyledi:

Cezaevinden çıkan Çetin Doğan’ın konuşması bana göre uygun olmamıştır. Ben cezaevi müdürü olmuş olsaydım aftan yararlananların listesine bakar, ‘Çetin Doğan, sen orada yoksun’ diye geri içeri alırdım.

Genelde cezaevinde uzun yıllar kalan ve hayatını devam ettirebilecek şartlara çok uzak kalmış birçok insan var. Eğer Türkiye’de hayatı koruma, zor şartlarda hayatı iyiye idame ettirebilecek imkanlardan yoksun olan insanlar afla değil cumhurbaşkanının vicdani ve insani yaklaşımıyla dışarıya çıkartılıp normal hayatta ailelerinin yanında, ömürlerinin sonlarına doğru huzurlu bir hayat yaşamasını temin etmesinde yarar vardır.

Anayasanın kendisine vermiş olduğu yetkiyi kendisine en fazla zulüm yapıldığı kanaati toplumda yaygın olan bir gruba bunu vermiş olması takdirle karşılanmalıdır

“Özel, CHP’ye yeni bir renk kattı”

Bahçeli, TBMM’de CHP Genel Başkanı Özgür Özel ile görüşmesini ise şu sözlerle değerlendirdi:

Cumhuriyet Halk Partisi onlara göre birinci parti konumuna geldi ama bize göre değil. Özgür Bey’i ben Meclis’te kendisini yakinen takip ettim. Bazı özellikleri var. Bir defa hareketli bir insan. İkincisi heyecanlı bir insan. Üçüncüsü konuşkan bir insan. Dolayısıyla Cumhuriyet Halk Partisi’ne yeni bir renk kattı ama bu renk güneşin batışı sırasındaki 7 renge bürünürse tehlike. Ama güneşin renginde kalırsa yani köklü bir CHP olarak kalırsa faydalı olabilir diye düşünüyorum. Güneşin renklerini biliyorsunuz değil mi? Her renk var orada. Oraya dönüşmemesi lazım.

Çetin Doğan: Türkiye'de adalet yerine oturmadıkça hiçbir kurum düzelmez

Cumhurbaşkanlığı kararıyla tahliye edilen 28 Şubat Davası tutuklularından biri olan Çetin Doğan cezaevi çıkışında yaptığı açıklamada "Son 15 yılımın yarısını hapishanede, yarısını da hakkımda açılan davalarla uğraşarak geçirdim. Maalesef. Türkiye'da adalet yerine oturmadıkça hiçbir kurum düzelmez. Adalet hepimize gerekli olan bir şey. Umarım bundan sonra son olur bu tür keyfi tutuklamalar. Televizyonlarda bir aftan bahsediliyor; af değil. Doğrudan anayasal bir görevi doğrudan Cumhurbaşkanı'nın geç olarak yerine getirmesidir" diye konuşmuştu.

Kampın gündemi

"Belediye Başkanları İstişare ve Değerlendirme Toplantısı" adıyla düzenlenen kampta, MHP'nin 3 ana tema, 9 ilke ve 100 madde ile açıklanan seçim beyannamesinde yer alan başlıklar değerlendirilecek.

Akademisyenlerin de katılacağı kampta, "Belediyelerde Stratejik İletişim ve Yönetim Modeli" ve "Afet Riski Altındaki Alanların Dönüşümü-Riskli Yapılar ve Kentsel Dönüşüm" konularında belediye başkanlarına sunum yapılacak.

Kampta, partinin yerel seçimlere yönelik "Üretken Belediyecilik" adıyla hazırlanan seçim beyannamesi çerçevesinde, öncelikle şehircilik anlayışıyla doğal afetlere karşı belediyelerin yapması gerekenler ve kentsel dönüşüm konuları da ele alınacak.

Kızılcahamam'da düzenlenen kampa, MHP'li 218 belediye başkanının katıldığı bildirildi.

 

Independent Türkçe, AA

DAHA FAZLA HABER OKU