Çin'in tüm dünyaya diplomatik güç gösterisi yapmaya çalıştığı çok açık

Pekin, İran'la Suudi Arabistan arasındaki ilişkilerin yumuşamasına aracılık ederek ve Ukrayna için kendi barış planını sunarak bizlere büyük vizyonuna dair ipucu verdi

Çin'in baş diplomatı Wang Yi'nin bakışları altında, İran Ulusal Güvenlik Yüksek Konseyi Genel Sekreteri Ali Şemhani (sağda) ve Suudi Arabistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Musaad bin Muhammed el-Ayban (solda) el sıkışıyor (Şinhua/AP)

Ukrayna'da barışın sağlanması için 12 maddelik bir plan yayımlayan ve Devlet Başkanı Şi Cinping'in bu hafta gibi yakın bir tarihte Moskova'yı ziyaret edebileceği haberlerinin geldiği Çin, son haftalarda kesinlikle diplomatik güç gösterisi yapıyor. Kendisini küresel bir arabulucu olarak göstermek için sarf edilen en iyi çaba, bölgesel rakipler Suudi Arabistan ve İran arasındaki yumuşamaya aracılık etmek oldu.

Pekin, ilişkilerin normalleştirilmesine yönelik bir ön anlaşmaya varılmasında kilit rol oynayarak Çin'in itibarını parlatmasına, İran ve Suudi Arabistan'ınsa büyük bir rakiple yaşanan gerilimi azaltarak içişlerine odaklanmasına olanak sağladı. Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Salman, krallığı küresel ya da en azından bölgesel bir inovasyon ve kültürel dinamizm merkezi haline getirmek üzere yeni baştan başlatmaya yönelik kapsamlı planlara sahip. Suudi Arabistan spor, eğlence, turizm ve teknoloji alanlarına yatırım yapıyor. Tahran ve Riyad'ın Yemen'deki iç savaşın bir parçası olarak yürüttüğü vekalet çatışmasının ve İran'la doğrudan karşı karşıya gelme olasılığının, kayda değer kazanç sağlayacağına dair çok az işaret var.

İran, ABD ve Avrupa'yla yaptığı nükleer anlaşmanın çökmesi nedeniyle, bir diğer rakibi olan İsrail'in yanı sıra bu güçlerin de meydan okumalarıyla karşı karşıya. Ayrıca bir de Ukrayna'ya karşı kullandığı silahları Rusya'ya sağlama yönündeki tartışmalı Tahran kararı da var. Buna ek olarak, çoğunlukla uykuda olsa da hayati önem taşıyan ve bölgesel ve toplumsal çizgileri aşan bir harekette birleşen kendi halkının kitlesel protestolarıyla da karşı karşıya.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Anlaşma, Körfez ülkeleriyle gerilimi azaltabilir ve iki ülkenin medya aracılığıyla, özellikle İran'daki protestolar üzerinden, birbirlerine saldırmasını engelleyebilir. Bu da Tahran'ın bir yandan İsrail ve ABD'ye karşı mücadele verirken diğer yandan da harap olmuş ekonomisini toparlamaya odaklanmasını sağlayacak.

Washington'da faaliyet gösteren araştırma ve danışmanlık şirketi Gulf State Analytics'in CEO'su ve kurucusu Giorgio Cafiero, "Krallık ekonomisinin başarılı bir şekilde çeşitlendirilmesi için büyük miktarlarda yabancı yatırımın çekilmesi gerekiyor. Bu da ancak Suudi Arabistan'ın kendi içinde ve komşu ülkelerle ilişkilerinde barış ve istikrara sahip olması halinde gerçekçi olur" diyor.

Riyad'la gerilimi azaltmak ve bir anlaşmaya varmakla... Riyad'ın İran'daki karışıklıklarla ilgili yayınlarının dozunu azaltmak, rejim içeride büyük bir meşruiyet kriziyle uğraşmaya devam ederken İslam Cumhuriyeti'nin çıkarlarına hizmet ediyor.

Bölge ve Çin üzerindeki daha geniş etkileri düşünüldüğünde, anlaşmanın kendisinin aslında ne kadar rutin olduğunu unutmak kolay. İran ve Suudi Arabistan, radikal İslamcı din adamlarının Tahran'da iktidarı ele geçirip diğer Müslüman ülkelere devrim ihraç etme çabalarına başlamasından bu yana geçen 44 yıl boyunca hiç olmadığı kadar sıkı ve tam diplomatik ilişki kurdu. Büyükelçilere ev sahipliği yapmak, iki ülkenin birbirine laf atmasını ya da vekalet savaşlarına girmesini nadiren engelledi. ABD ve Sovyetler Birliği, Soğuk Savaş döneminde bile birbirlerinin başkentlerinde büyükelçilik sahibi olmayı sürdürdü.

Sünni Suudi Arabistan ve Şii İran arasındaki husumette mezhep ayrımı sıklıkla vurgulansa da, din yüzyıllardır Arap yarımadasıyla Pers platosunu böldüğü kadar birbirine de bağladı. Suudi Arabistan'ın Şii azınlığı hevesle İran'daki hac bölgelerinin ve kutsal yerlerinin peşinde. İran'ın dindar Şii ve Sünni Müslümanlarıysa yaşarken bir kez Mekke'ye hacca gitmeyi bir zorunluluk olarak görüyor. Hac günümüzde Ortadoğu'da büyük iş.

Diplomatik bağlar 2016'da Riyad'ın bir Şii din adamını idam etmesi üzerine İranlı aşırılıkçı şahinlerin Suudi diplomatik temsilciliklerine saldırmasıyla kopmuştu. Bu hamle, kısmen dönemin cumhurbaşkanı Hasan Ruhani'nin seçilmiş ve pragmatist hükümetini utandırıp baltalamayı amaçlıyordu.

İlişkileri düzeltmek için Bağdat'ın ev sahipliğinde yapılan görüşmeler 2021'de başlamış ardından Umman bu görevi devralmıştı. Çin'in arabuluculuk kararının ardında tam olarak hangi müzakerelerin yattığıysa hâlâ belirsiz. Ancak Pekin hem İran hem de Suudi Arabistan'ın petroldeki bir numaralı müşterisi olduğu için muazzam bir ekonomik nüfuza sahip. Herhangi bir yumuşamanın garantörü olmak için dünya güçleri arasında pek fazla seçenek yoktu. İran, ABD ve hatta Avrupa Birliği (AB) ihtimallerini veto ederdi. Suudi Arabistan, Ukrayna'ya karşı savaş yürüten Moskova'ya bu dönemde böyle bir zafer kazandırmanın ABD, Birleşik Krallık ve AB'yi çok kızdıracağından korktuğu için Rusya'yı ihtimal dışı bırakırdı.

Şüphesiz hem İran hem de Suudi Arabistan, Çin'den silah ya da başka bir destek talep etmeseler bile Pekin'e böylesi sembolik bir diplomatik zafer vermenin hem Washington'u hem de İsrail'i ürküteceğini biliyordu. Batı'yla Pekin arasındaki diplomatik ilişkilerin güllük gülistanlık olmadığı gerçeği de gözden kaçmıyor.

Tahran'ın nedenlerini açıklamaya çok da gerek yok. Bu İsrail'i kızdırmak için bir fırsatken, şahin cumhurbaşkanı İbrahim Reisi de ülkesinin göründüğü kadar izole olmadığını iddia edebilir.

Suudi Arabistan'ın sebepleriyse daha karmaşık. Analistler Suudi Aramco'nun Abkayk'taki kritik petrol tesisine yönelik, İran'ın yaptığından şüphelenilen drone saldırısına Donald Trump yönetiminin yanıt vermediği 2019'dan bu yana Riyad'da bir değişim yaşandığını öne sürüyor. Suudi yorumcu Ali Şihabi, "Suudi Arabistan, ABD'yle neredeyse tek eşli ilişkisini daha çeşitlendirilmiş bir stratejik ortaklık portföyüyle değiştirmek zorunda olduğunu fark etti. Çin, Birleşik Krallık, Fransa ve Rusya'nın her biri de masaya bir şeyler koyuyor" diyor.

Suudi Arabistan, Tahran'la ilişkilerini normalleştirerek ve hatta gelecekte iş anlaşmaları yapma ihtimalini sunarak, ülkenin büyük vizyonuna yönelik en büyük güvenlik tehdidini etkisiz hale getiriyor. İran'ın herhangi bir anlaşmaya bağlı kalmasını sağlayabilecek ekonomik ve diplomatik nüfuza sahip tek ülke Çin olabilir.

Eski Suudi İstihbarat Şefi Prens Turki el-Faysal, çarşamba günü Agence France Presse'e yaptığı açıklamada "Ne ABD ne de Avrupa iki taraf arasında dürüst bir arabuluculuk yapabilirdi" ifadelerini kullandı.

Şihabi, "Çin'in İran nezdinde ağırlığı var ve bu nedenle üçlü anlaşmaya attığı imza, anlaşmaya somutluk kazandırdı" diyor:

Bu da Suudi Arabistan'ın, daha önceki tüm ikili anlaşmaları bozan İran'la yapılan bir anlaşmayı ciddiye almasını sağladı. İran doğrudan ya da vekilleri aracılığıyla herhangi bir düşmanca eylemde bulunursa Çin'in itibarını kaybetmesine neden olacak.

Sürekli olarak İran'ı izole etmeye çalışan ve onu büyük bir güvenlik tehdidi gibi gören İsrail içinse anlaşma, Tahran'a karşı durma çabalarına Suudi Arabistan'ın katılmasını sağlama hedefini zorlaştırıyor.

Ancak bazı analistler Suudi Arabistan, Birleşik Arap Emirlikleri (BAE) ve Körfez İşbirliği Konseyi'nin (KİK) diğer ülkelerinin İsrail'in İran'a yönelik olası bir saldırısının ekonomi ve güvenlik açılarından yaratacağı maliyetleri üstlenmekten çok korktuklarını ve Tahran'la ilişkileri düzeltmek için acele ediyor olabileceklerini söylüyor. Bahreyn'in İran'la 2016'da kopan ilişkileri düzeltmeye çalışan en son Körfez ülkesi olduğu bildiriliyor.

Cafiero, "BAE'nin de aralarında bulunduğu KİK ülkelerinin İsrail hükümeti ve İran'a yönelik tutumu konusunda çok endişeli olduklarını söyleyebilirim" diyor:

İsrail'in attığı adımlar yüzünden güvenliklerinin tehlikeye girmesinden endişe ediyorlar.



https://www.independent.co.uk/news

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU