Seçimlere kadar yeni sürprizler olur mu?

Fotoğraf: Twitter 

Cumhurbaşkanlığı seçimlerine iki ay kaldı. Tabii tarih yaklaştıkça heyecan da ilgi de doğal olarak artıyor. 

Özellikle ilk olarak oy kullanacak sayıları 5-6 milyonu bulan genç nesilde daha büyük bir heyecan var.

Ve sürekli bizlere soruyorlar: Ne olacak, nasıl olacak? 

Tabii biz de her seferinde şunu söylüyoruz:

Ya kafadan atmak lazım bazı şeyleri;

Veyahut da doğru düzgün bir analiz yapmak için nelerin olup, nelerin olamayacağını görmek lazım.

Ve sık sık da onlara işte o siyasetin en meşhur "Siyasette 24 saat çok uzun bir zamandır" sözünü hatırlatıyoruz. 

Ama gençler böyle bir geçmişleri olmadığı, bizim gibi tecrübeleri olmadığı, bu tip 24 saatleri yaşamadıkları için, "Ya 24 saatte ne olacak ki? Yani bu kadar abartıyorsun işte. Zaten iki ay kaldı. Her şey belli. Evet mi? Hayır mı? Tayyip Bey mi devam eder, yoksa Sayın Kılıçdaroğlu mu kazanır?" diyorlar.

Sonuca gitmek istiyorlar doğal olarak.

Ama işte kader mi diyelim, tarih mi diyelim; gençlere öyle bir ders verdi ki işte bu 24 saat ne kadar önemlidir; geçen hafta bunu bütün Türkiye gençlerle beraber gördü, yaşadı. 

Adeta hani bir araba, iki, üç, takla atar. Sonra dört teker üzerine tekrar oturur ya kazasız belasız. Böyle bir hafta sonu yaşadık. 

İşte Meral Akşener'in masadan kalkması, ondan sonra zehir zemberek açıklamalarda bulunması; bütün iplerin kopması, telefonda Ersan Şen'e adaylık teklif etmesi gibi, hiç tahmin edilmeyen gelişmeler yaşandı. 

Ve sonrasında da yine hiç öngörülemeyecek bir şekilde o dört takla atan araba tekrar dört üzerinde düz yola indi. 

Peki, seçimlere üç ay kala memleketin 10 vilayetini büyük bir bölgesinin yerle bir olacağını kimse öngörebilir miydi?..
 


Şimdi tabii aynı şey yine devam ediyor.

Biz de şunu söylüyoruz, daha hala belirli olmayan durumlar var: Mesela HDP'nin durumu. 

HDP nasıl bir yol izleyecek? 

HDP çok açık ve net olarak şunu söylüyor;

"Biz iktidara muhalifiz. Sayın Kılıçdaroğlu herkesle görüştüğü gibi gelsin, bizle de görüşsün."

Kılıçdaroğlu da görüşeceğini söylüyor.

Tamam buraya kadar normal. 

"Ama ondan sonra ne söyleyecek bize? Yani bizim ciddi sorunlarımız var. Türkiye'nin demokratikleşme sorunu var. On binlerce işte siyasetçi, cezaevlerinde, mağdurlar var. Türkiye'nin demokratikleşmesiyle ilgili, Kürt meselesiyle ilgili, bölgesel işte Suriye, Irak dış politikayla ilgili neler yapılacak? Bir şeyler söylesin."

Tamam söylesin. Ama Meral Akşener'in bir başka rezervi var. Kapalı kapılar ardında ne söylerse söylesin;

Biri bunları masa adına söyleyemez. 

İki, bu talepleri ve HDP'yi masaya getiremez.

E peki burada nasıl bir sonuç çıkacak? 

Yani HDP bunu yeterli görüp sahne gerisindeki konuşmaları, vaatleri, iyi niyetleri yeterli mi görecek? 

Yoksa "Hayır, ben daha açık, daha şeffaf bir yol izlemek istiyorum. Eğer böyle olmazsa ben kendi adayımı çıkarırım" mı diyecek?

İkinci bir faktör yine HDP'yle ilgili. HDP kapatılacak mı, kapatılmayacak mı?

Yeni bir gelişme oldu. Anayasa Mahkemesi, HDP'nin son savunmasını 14 Mart'ta alacakken bunu 11 Nisan'a erteledi. 

Bu da çok önemli bir gelişme. Çünkü 11 Nisan'da sözlü savunmayla iş bitmiyor, dosya topyekûn bir raportöre veriliyor. Raportöre makul bir süre veriliyor. 

Yani en az 20 gün, belki de bir ay o rapor raporunu hazırlıyor, getiriyor. Bu üyelere dağıtılıyor. Ve üyelere dağıtıldıktan sonra da bir gün belirleniyor ve dosya görüşülüyor: Kapatılacak mı, kapatılmayacak mı?..

Şimdi bu da çok önemli. Öyle bir zaman yok. Yani 11 Nisan'dan diyelim ki bir aylık bir rapor süresi gitti.

11 Mayıs'a geldi, yani mahkemenin seçimlerden önce toplanıp müspet veya menfi, yani kapatılma veya kapatılmama noktasında bir karar verme takvimi neredeyse imkansız gözüküyor.

İşte bütün bu gelişmeler, bütün bu şeylerin ışığında Millet İttifakı'nın ne olursa olsun yapması gereken bir şey var:

Doğru düzgün bir demokratikleşme projesi hazırlamak, bunu halka sunmak, Kürt meselesiyle de ilgili HDP üzerinden değil, yine kendi çerçevesindeki projesini ortaya koymak ve bunlara uygun birlik ve beraberlik içerisinde halkı tatmin edecek bir aday profili ve listesi hazırlamak.

Ha bunu yapabilirse işi kolaylaşır.

Ama dediğim gibi, AK Parti neler yapacak? Ne gibi ilişkilere geçecek?

Muhafazakar Kürtlerle ilişkiye geçecek mi geçmeyecek mi? 

Bu saatten sonra geçse ne olacak?

Yani bir sürü böyle cevaplandırılması beklenen sorular var. 

Allah halkımızın hakkında hayırlı olanı versin. 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU