Nepotizm bebekleri hakkındaki gerçekler sandığınızdan çok daha karmaşık

20 yıldır ayrıcalık ve ekonomik başarı hakkında yazıyorum ve insanların sosyal basamakları tırmanmasının gerçek nedenlerini biliyorum

David Beckham'ın oğlu Brooklyn Beckham (Reuters)

Bu tartışma ABD'de kuşe kağıtlı bir derginin Hollywood'daki ayrıcalık ve erişimin uzun kollarını araştıran ilgi çekici bir dosya yayımlamasıyla başladı ve küresel bir cadı avına dönüştü. Dünyadaki "nepotizm bebekleri" (başarılı ya da varlıklı ebeveynlerin dünyaya getirdiği, kariyerleri yalnızca ailelerinin kendilerini kayırarak yarattığı fırsatlar üzerine inşa edilen çocuklar) arayışı artık tüm sektörlere ve endüstrilere ulaştı. Sosyal medyada kişiler, kendi işlerini savunmak ya da kendilerini dünyanın en çalışkanlarından biri olarak etiketlemek için birbirleriyle yarışıyor, her kapalı kapıdan ilk önce kendileri girmeye çalışıyor.

Neredeyse 20 yıldır toplumsal hareketlilik hakkında yazıyorum ve bu meseleyi çok önemsiyorum. Bu konunun Twitter'ın başrolünde ortaya çıkmasını görmekten memnun muyum? Elbette hayır. Bu tartışma tam bir utanç kaynağı. Böylesine karmaşık, sıkıntılı ve acil bir sorunun bir takım klişelere ve kalıp yargılara indirgenmesini izlemek iç karartıcı. Ayrıcalık ve ekonomik başarı hakkındaki gerçekler, bir Twitter zincirinde özetlenebilecek olandan çok daha karmaşık. Fakat hükümettekilerden dik kafalı kamuoyuna kadar hiç kimse bu karmaşıklıkla ilgilenmeye istekli değil.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Mide bulandırıcı bir sosyal medya deyimiyle ifade etmek gerekirse, "söylem" zehirli hale geldi. Eğer işçi sınıfından bir ebeveyn, oğlu ya da kızı için, ofisini temizlediği yerel bir işletmede giriş seviyesinde bir iş bulsaydı, biz buna yukarı doğru ilerleme derdik. Neden buna nepotizm demiyoruz? Bu terim artık fazla yüklü; fırsatları sabitlemenin bu kritik yönünü ve sınıfsal geçişsizliğin nasıl işlediğini artık tanımlamıyor. Daha da kötüsü, bir kişisel taciz terimi haline geldi.

Siyaset podcast'i Oh God, What Now?'da (Aman Tanrım, Bu Sefer Ne?) düzenli bir konuşmacıyım. Önceki haftalarda yayımlanan bir bölümde Hoşnutsuzluk Kışı'nın (Birleşik Krallık'ta Kasım 1978 ile Şubat 1979 arasında yaşanan, grevlerin damga vurduğu dönem -ed.n.) yenisini ele alıyorduk ve grevdeki demiryolu çalışanlarına verdiğim tam desteğin kısmen demiryollarında çalışan bir aileden gelmemden kaynaklandığını açıkladım. Sunucu daha fazlasını öğrenmek için beni zorladı ama ben konuşmayı başka yöne çektim. O anda, babamın emekli olmadan önce makinist ya da istasyon müdürü olarak değil de demiryolu yönetiminde çalıştığının ortaya çıkmasının, hakkımda hiç de doğru olmayan ve şu anda medyada çalıştığım gerçeğiyle kolayca birleşebilecek varsayımlarla birlikte pek çok şeyi ima edeceğinden korktum. İşte bu toplum içinde kendimiz olmaya dair kaygı ve sosyal medya kullanıcılarının birbirlerini etki yaratmak için kasten yanlış tanıtma biçimleri, kamuoyunda nepotizm üzerine yapılan tartışmalarda çok fazla gerilim ve hiç ışık olmadığı anlamına geliyor.

Toplumsal hareketlilikten bahsederken karşılaştığımız bir diğer sorun da gerçekten hareketli bir toplum gerçeğini kabul etmekteki kişisel isteksizliğimiz: Yukarıya doğru olduğu gibi aşağıya doğru da hareket olmalı. Her ebeveyn kendi çocuğunu ekonomik değişimin sert rüzgarlarından korumaya çalışır, şimdi, hayat pahalılığı krizinde, her zamankinden daha fazla. İşçi sınıfından milyonlarca ebeveynin son 30 yıllık ekonomik büyüme döneminde çocuklarını üniversite eğitimi almaya zorlaması gibi, orta sınıftan aileler de ekonomik kayıpları çocuklarına hissettirmemeye çalıştı. Bu gerçeği ele almak, bu doğal ve son derece sıradan arzuların toplumsal hareketliliği ulusal düzeyde rayından çıkarmaması için yasal düzenlemeler yapmak devletlerin görevidir. Birleşik Krallık'ta ne mevcut hükümetin ne de Keir Starmer'ın seçilmeyi bekleyen hükümetinin bunu yapmaya gerçekten istekli olduğuna dair çok az işaret var.

Bu ay yayımlanan iki rapor, çıkmazın boyutlarına dikkat çekiyor. Birincisi, özel okulları tercih eden ebeveynlerin okul ücretlerinde KDV ödemesini zorunlu kılmanın Birleşik Krallık'ı daha eşitsiz hale getireceği sonucuna varan tartışmalı bir Sutton Trust çalışması. Bu rapora göre KDV ödetmek, özel eğitime erişim için zaten önemli mali fedakarlıklarda bulunan üst-orta sınıftan aileleri sistemin dışına itecek ve bu kurumlardan sadece uluslararası bir süper elit kesim yararlanacak. Ne olmuş yani? Britanyalı çocukların sadece yaklaşık yüzde 7'si özel okullarda eğitim görüyor. KDV özel okullara katılan hane sayısını azaltır ama herkesin alabileceği devlet okulu eğitimini desteklemek üzere yeni bir finansman kaynağı yaratırsa, bunun geri kalan yüzde 93 için toplumsal hareketliliği teşvik etmesi daha muhtemeldir, ki bu çok daha önemli bir hedef, değil mi? Sadece faydalı sosyal bağlantılarla bir avuç bireyi yükseltmeye çalışmıyoruz, değil mi?

Öte yandan KPMG'nin yaptığı bir araştırma, sosyal sınıfın kariyerde ilerlemenin önündeki en büyük engel olduğunu ortaya koydu. Analizde, 16 bin 500 kişinin kariyer yolları incelendi ve sosyal eşitsizliğin ülkeye yılda 39 milyar sterline mal olduğu sonucuna varıldı. KMPG artık sosyoekonomik ücret uçurumunu raporluyor ve 2030'a kadar lider kadrosunun yüzde 29'unu daha düşük sosyoekonomik geçmişe sahip kişilerden oluşturmayı taahhüt ediyor. Fakat onlar, bu tür taahhütleri veren aşırı az sayıdaki kuruluştan biri.

Nepotizm tabii ki var. Ve elbette yıpratıcı. İş hayatımda buna sürekli şahit oldum. Ben orta sınıftanım fakat devlet okulunda eğitim görmüş ve medyada hiçbir bağlantısı bulunmayan bir çocuk olarak ulusal basında yer alabilmek için 10 yıl ticaret dergilerinde çalıştım; şimdi 40 yaşındayım ve daha iyi bağlantılara sahip olan meslektaşlarımın 20'li yaşlarının ortalarında ya da sonlarında yapabildiği işi yapıyorum. Ancak bu sorunlardan hiçbirini bir sosyal medya kalabalığını harekete geçirerek ortadan kaldıramayacağız, tıpkı çocuklarını özel okula göndermek için çocuk başına yılda 25 bin sterlin bulabilen ailelerin aşırı zengin olmadıklarını sırf siyasi kazanç için iddia ederek ortadan kaldıramayacağımız gibi.

Önemli olan dürüstlük. Ebeveynlerin çocuklarını desteklemelerini engelleyemezsiniz (ve istememelisiniz) fakat bunun iş piyasasını ve ekonomiyi nasıl yozlaştırdığı hakkında dürüst olabilir ve bu etkileri hafifletmek için yasal düzenleme yapma cesaretini gösterebilirsiniz. Bu hükümetten ya da bir sonrakinden Noel dileğim bu olsa da korkarım ki hayal kırıklığına uğramayı bekliyorum.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: İpek Uyar

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU