Haiti'de devlet yok, çeteler var: BM, Haiti'ye askeri müdahale hazırlanıyor

Hüsamettin Aslan Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Twitter

Haiti'nin başkenti Port-au-Prince kentinde, göstericiler, akaryakıt zamlarını protesto ederek Haiti Başbakanı Ariel Henry'nin istifasını istedi.

Haiti'deki protesto ve şiddetli çatışmalar şiddetlenirken, Başbakan Ariel Henry, protestocuları ve muhalefeti bastırmak için Birleşmiş Milletler(BM), Washington ve Kanada'dan ülkesinde yabancı birliklerin konuşlandırılmasını talep etti.

11 Eylül'de gerçekleşen son protesto, Başbakan Ariel Henry hükümetinin 400 milyon dolarlık sübvansiyonları azaltmak için yakıt fiyatını artırdığını açıklamasıyla ateşlendi.

Ardından Haiti Başbakanı Ariel Henry, ülkeyi felç eden çetelere ve protestoculara karşı yabancı askerlerin ülkesine konuşlandırılmasını talep etti.

BM genel sekreteri A. Guteres, Güvenlik Konseyi'ne hızlı bir askeri gücünün konuşlandırılması için çeşitli seçenekler sundu.

Haiti'nin en güçlü çetelerinden birinin Port-au-Prince'deki ana yakıt terminalini ablukaya almasının ardından ülkede yaklaşık bir ay yakıt, su ve diğer temel ihtiyaçlar azaldı.

Haiti Başbakanı Ariel Henry, Haiti'yi geçen aydan bu yana Varreux yakıt terminalini ablukaya alarak yiyecek, su ve yakıt kıtlığına neden olan silahlı çetelerden kurtulmak için yabancı asker çağırdığını iddia etse de; Haiti'de protestoları daha da arttırdı. 

Göstericiler, büyük şehirlerde yolları kapattılar. Benzin istasyonları ve okullar hala kapalı. Bankalar ve marketler sınırlı bir programla çalışıyor.

Üstelik Kolera, Haiti'de aşırı kalabalık bir hapishanede yeniden patlak verdi. Mart ayında nüfusun yüzde 45'inin açlıktan ölmek üzere olduğu Haiti için yağma, derinleşen açlık krizini şiddetlendiriyor. Gıda depoları boş. Süpermarket rafları bomboş.

12 Eylül'den bu yana, limanlarda hiçbir konteyner boşaltılmadı, bu da nakliyecilerin yiyecek dahil tüm kargo teslimatını durdurmasına neden oldu.

BM Dünya Gıda Programı, ajansın iki deposundan 5 milyon dolar değerinde yaklaşık 2.100 metrik ton gıda yağmalandığı için öğrenci beslenme programını askıya almak zorunda kaldığını açıkladı.

Gıda toplu olarak, yıl sonuna kadar 200 bin öğrenci ve savunmasız yetişkinleri besleyecekti.

Son 4 yıldır Haiti halkı, insanlık dışı yaşam standartlarına, hızlı enflasyona ve hızla yükselen yakıt fiyatlarına karşı protesto gösterileri yaptı ve son olarak da dış müdahale çağrılarını reddederek ABD destekli Başbakan Ariel Henry'nin istifasını talep etti.

ABD medyasının ve dış politika seçkinlerinin askeri müdahale için zemin hazırlarken, Haiti halkı için askeri müdahalenin durumun daha da kötüye gitmesinden endişe ediliyor.


Ülkesini yabancı savaşçılara açan başbakan Henry, "ihanetle" suçlanıyor

Başbakan Ariel Henry aslında göreve seçilmedi. Başkan Jovenel Moise'in Temmuz 2021'de suikaste uğramasından sonra yerine atandı.

The New York Times'a göre geçici Başbakan Henry hakkında Moise'in öldürülmesiyle bağlantılı ciddi kanıtlar var.

Cinayet soruşturması, şaşırtıcı olmayan bir şekilde ilerleyemiyor. Protestocular düzenli olarak ABD ve BM'yi Henry hükümetini desteklediği için eleştiriyor. 

Montana Anlaşması olarak da bilinen Haiti Kriz Çözüm Komisyonu (grubun kurulduğu otelinin adı) herhangi bir dış müdahaleye karşı çıkan bir bildiri yayınladı.

Bildiride; "Tarih bize hiçbir yabancı gücün yeryüzündeki hiçbir halkın sorunlarını çözmediğini öğretiyor" denildi.

Anlaşma, işçi sendikaları, topluluk örgütleri, Katolik ve Protestan kiliseleri, kadın grupları, ticaret odaları ve bir dizi siyasi grup dahil olmak üzere  650'den fazla Haitili kuruluş ve bireyin dahil olduğubir koalisyonudur.

Montana Anlaşması'nın seçilmiş başkanı Fritz Alphonse Jean, Haiti'ye uluslararası askeri müdahale çağrısını "utanç verici" olarak nitelendirdi.

Montana Anlaşması'nın önde gelen seçilmişi Steven Benoit, başbakanın "bir vatana ihanet suçu işlediğini" ve "sonuçlarını ödemeye hazırlanmaları" gerektiğini açıkladı.

Haiti'nin tüm siyasi güçleri Montana Anlaşması'nda temsil edilmiyor ve eleştirmenler haklı olarak seçilmiş bir organ olmadığına dikkat çekiyor.

Ancak Montana bayrağı altında birleşen geniş çıkarlar grupları, Haiti'de neredeyse hiçbir meşruiyeti olmayan fiili hükümetten daha olumlu bir görüntü oluşturuyor.


Haiti, 100 yıldan fazla süredir 3 kez tekrarlanan yabancı askerlerin işgaline uğradı

Haiti'de Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşmiş Milletler tarafından yönetilen 1900'lerin başından beri 3 büyük dış askeri müdahale oldu. ABD, Haiti'yi ilk olarak 1915'ten 1934'e kadar işgal etti.

Yaklaşık 60 yıl sonra, BM 1993'te bir barışı koruma görevi başlattı, ardından 1994'te ABD birlikleri geldi. 2004'te bir başka müdahale oldu.

Bunlardan ilki, Başkan Jean-Bertrand Aristide'yi yeniden iktidara getirmekti. İkincisi, onu tekrar ortadan kaldıran bir isyanı takip etti.


Birinci müdahale: 1911'den 1915'e kadar 7 Haiti başkanının devrilmesi ve öldürülmesinden sonra, ABD Başkanı Woodrow Wilson 1914'te Haiti'ye ABD deniz piyadeleri gönderdi.

ABD, New York'ta saklandığı iddiasıyla Haiti Ulusal Bankası'ndan yarım milyon dolara el koydu. Resmi ABD işgali Temmuz 1915'te başladı ve Ağustos 1934'e kadar sürdü.

1915-1934 işgalinin, 1957'den 1986'ya kadar François Duvalier ve daha sonra oğlu Jean-Claude Duvalier'in diktatörlük rejimine kadar ülkenin baskın gücü olan birleşik bir Haiti ordusu yarattı.


İkinci müdahale: ABD Eylül 1994'te, Başkan Bill Clinton yönetiminde "Demokrasinin Yeniden İnşa Edilmesi" adlı bir operasyonla 20.000'den fazla asker ve iki uçak gemisini Haiti'ye gönderdi.

Amaç, 1991 askeri darbesinde devrilen Aristide'yi yeniden iktidara getirmekti. Aristide, bir yıl önce Haiti'nin demokratik olarak seçilmiş ilk başkanı olmuştu. Daha küçük bir ABD askeri birliği 2000 yılının başlarına kadar, BM himayesinde Haiti'de kaldı.

 
Üçüncü müdahale:
Başkan Aristide, Şubat 2004'te bir sokak çetesi tarafından başlatılan bir isyanda yeniden devrildi. Onu istifaya zorlayan ABD, Aristide'yi ülke dışına çıkardı.

Haiti'ye ABD, Kanada, Fransa ve Şili asker gönderdi. Kısa süre sonra onların yerine, 2017 yılına kadar kalan Haiti'deki Birleşmiş Milletler İstikrar Misyonu birlikleri getirildi.İşgaller Haiti'de hiçbir şeyi iyileştirmedi. 

İşgal, 1995 yılında dağıtılan Haiti Ordusu'nun yerini alan Haiti Ulusal Polisi'nin kurulmasına yol açtı, ancak birçok polis memuru eski askerdi. Üstelik bu işgal ve derinleşen siyasi kaos sırasında iki başarısız darbe girişimi oldu.

BM'nin 2004-2017 barışı koruma misyonu, birlikleri ve çalışanları tarafından cinsel saldırı iddiaları ve Nepal'den gelen barış güçlerinin, Ekim 2010'da Haiti'ye kolera sokmakla suçlanmasıyla gölgelendi.

BM, salgında bir rol oynadığını ve onunla savaşmak için yeterince çaba göstermediğini kabul etti, ancak hastalığı ortaya çıkardığını kabul etmedi.

Amerikan Times dergisine göre Haiti'nin zaman içinde Fransa'ya, Fransız plantasyon sahiplerine, Fransız bankalarına ve daha sonra Amerikan bankalarına ödediği sömürge dönemi yapılan ödemeleri kesin miktarı ilk kez belgelendi.

Hatta Haiti Başbakanı Aristide Fransa'dan 21 ile 115 milyar dolar arasında sömürge tazminatı talep etti. Ayrıca Haiti ödemelerinin, Fransız özgürlüğünün en büyük sembollerinden biri olan Eyfel Kulesi'nin inşasını etkin bir şekilde finanse ettiği iddia edildi.


Son ülke çapındaki hükümet karşıtı protestolar 7 haftadan fazla sürdü ve çete şiddeti başkent Port-au-Prince ve çevresini durma noktasına getirdi.

BM, Ariel Henry başkanlığındaki sözde "hükümetinin" talebine yanıt verdiğini açıkladı. Şimdiye kadar, ABD  Dışişleri Bakanlığı yalnızca talebi "incelediğini" söylüyor.

Ancak, ABD'nin büyük olasılıkla perde arkasından dahil olduğu ve herhangi bir askeri gücün muhtemelen hazırlıkları üzerinde çalıştığı anlaşılıyor.Ancak görünürdeki bahane ‘çete şiddeti' kafa karıştırıyor.

Haiti'deki "gangsterizmin" aslında ABD amaçlarına hizmet ediyor. Batılı hükümetler, özellikle de ABD, Haiti'ye müdahale etmenin eşiğinde olabilir. 

Çünkü Haiti'deki sermaye ve statüko unsurlarıyla çeteler arasında bir bağ görünüyor. Çetelerin ABD'den gelen finansmanı ve silahları var.

Liderlerinin çoğu, ABD tarafından ülkelerine geri gönderilen Haitililer. Ülke her şeye karar veren küçük bir grup tarafından kontrol ediliyor.

Yoksul mahallelere kendi çıkarları için birbiriyle savaşması için silah koyuyorlar. Yani 12 ailenin Haiti'yi rehin aldığı tüm sistem çete, para ve statüko üçgeninde dönüyor.

Haiti'nin Dominik Cumhuriyeti sınırındaki altın yatakları var ve çok uluslu şirketlerin büyük yatırımları var. Haiti, ayrıca Deniz ve Hava Uyuşturucu hattı üzerinde bulunuyor.

ABD'li şirketler için ucuz iş gücü kaynağı. Üstelik ABD açısından jeo-stratejik öneme sahip. Nitekim çeşitli nedenlerle ABD, Haiti'de 100 yıldır asker bulunduruyor/çıkartıyor.

Haiti şu an için, fiili bir başbakan ve faili meçhul bir başkanlık suikastıyla birlikte, uluslararası toplumun yardım ettiği, yoksul, yozlaşmış, çetelerin baskın olduğu, şiddetle baş belası bir "sepet vakası" var.

Üstelik bu sorunun nereye varacağı ve nasıl başa çıkacağına yönelik birçok cevabı beklenen soru var.

Uluslararası toplum ne karar verirse versin, Haiti'nin neyin işe yaradığı, neyin yaramadığı ve ne yapılması gerektiğine dair kendi iç hesaplaşmasını yapması gerekecek.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU