Saadet Partisi Genel Başkanı Karamollaoğlu: Sayın Erdoğan, bu danışmanlara ne danışıyor?

Karamollaoğlu, “Ekonominin kitabını yazdıklarını iddia edenler, görülüyor ki aslında "çürümenin kitabını" yazmışlar! 20 yılın sonunda 'kolektif bir ahlaksızlık' ile karşı karşıyayız” dedi

Fotoğraf: AA

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, Haftalık Basın Toplantısı'nda gündeme dair değenledirmeler yaptı.

Hakkında suç örgütü liderliği iddiasıyla arama kararı bulunan Sedat Peker’in rüşvet iddialarına ilişkin Karamollaoğlu, AK Parti'ye oy veren vatandaşlara seslendi.

 ''3Y’yi oradan kaldıracaklarını vadetmişlerdi. Söz vermişlerdi'' diyen Karamollaoğlu “Oysa bugün her alanda 2002 öncesinden çok daha vahim bir tablo ile karşı karşıyayız. 20 yıl sonra bugün Türkiye, rüşvet çamuruna saplanmıştır. Şantaj, tehdit, rüşvet ve yolsuzluklar her yeri bir örümcek ağı gibi sarmıştır. Ekonominin kitabını yazdıklarını iddia edenler, görülüyor ki aslında "çürümenin kitabını" yazmışlar! 20 yılın sonunda 'kolektif bir ahlaksızlık' ile karşı karşıyayız” dedi

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

“Ülke adeta Kurtlar Vadisi’ne dönmüş durumda”

“Büyük liderler istişareye önem verir, tecrübeden yararlanırlar” diyen Karamollaoğlu şunları söyledi:

Peki bugün Türkiye’de nasıl bir yönetim anlayışı hakim? Mutlak bir tek adam hakimiyeti... "Ben yaptım, oldu" mantığı ile yönetilen bir ülke... İstişarenin yerini dayatmanın, kanunların yerini kararnamelerin, ehliyet ve liyakatin yerini partizanlığın aldığı bir Türkiye...

İşte hep birlikte görüyoruz, danışmanların çevirdikleri dolaplar çarşaf çarşaf ortaya dökülüyor. Rüşvet pazarlıkları, yolsuzluklar, baştan aşağı korkunç bir yozlaşma...

Ülke adeta Kurtlar Vadisi’ne dönmüş durumda.. Meşhur Dallas dizisi, bugün Türkiye’nin yaşadıkları karşısında adeta masum kalıyor. Gerçekten merak ediyorum; Sayın Erdoğan, bu danışmanlara ne danışıyor? Hangi birikimlerinden istifade ediyor?

Ve asıl önemlisi bu kadar iddia karşısında hangi adımı atacak? Benim danışmanım diye sahip mi çıkacak; yoksa "ne danışmanı, 'kızım Fatıma bile olsa' düsturunca gereğini yaparım" mı diyecek?

Osmanlı çadırda kuruldu sarayda yıkıldı

Daha önce söyledim yine söylüyorum; Osmanlı çadırda kurulmuş ama sarayda yıkılmıştır!

Tevazunun yerini kibir, sadeliğin yerini gösteriş aldığında; o ülkede tehlike çanları çalıyor demektir.

Nitekim bugün, Türkiye’nin en büyük sorunu; israf, şatafat ve gösteriştir. "İtibardan tasarruf olmaz" derseniz, kendi itibarınız için Türkiye’nin itibarını yok edersiniz; maalesef bugün olduğu gibi..

“İşsizliğe mi sabretmek daha zor, yoksa sizin bu hoyrat iktidarınıza mı?”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kütahya’da yaptığı konuşmada söylediği "Bir de utanmadan sıkılmadan diyorlar ki işsizlik var. Ne işsizliği ya? Yeter ki iş istesin vatandaş. İş çok. Ama ne diyor; benim istediğim gibi iş yok!" sözlerini hatırlatan Karamollaoğlu şöyle konuştu:

Evet maalesef, okurken bile hicap duyduğum bu cümleleri, 20 yıldır ülkeyi tek başına idare eden bir iktidarın Cumhurbaşkanı olarak kürsüden dile getirdi Sayın Erdoğan...

Aynı konuşmasında vatandaşlarımızdan "biraz sabır ve daha fazla destek" de istemiş kendileri... Hakikaten inanılır gibi değil...

İşsizliğe mi sabretmek daha zor, yoksa sizin bu hoyrat iktidarınıza sabretmek mi daha zor? "İşsizim" diyen insanımızı azarlayan bu anlayışın devamı için mi daha fazla destek istiyorsunuz?

“Yandaşlarımı affedeceğim' mantığıyla hazırlanan af Türkiye'ye fayda sağlamaz”

Karamollaoğlu, bir gazetecinin "MHP'nin yeni af düzenlemesi üzerinde çalıştığı iddiası var. Sizin af düzenlemesine bakış açınız nedir?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:

Eğer bu af düzenlemeleri iktidara yakın çevrelerin yaptığı haksızlıkları affetmek içinse bizim buna razı olmamız mümkün değil. Af dediğiniz kapsamlı, adil olmalı özellikle de mükerrer işlenen suçlar dikkate alınmalı. Bunun da yeri elbette parlamentodur, en doğrusu odur. 'Sadece ben kendi yandaşlarımı affedeceğim' mantığıyla hazırlanan bir af Türkiye'ye fayda sağlamaz, ülkeyi de bugün içine sürüklenmiş olduğu kargaşadan kurtarmaz diye düşünüyorum. Doğrudur, mutlaka parlamentoda bu konu ele alınmalıdır.

 

Independent Türkçe 

DAHA FAZLA HABER OKU