Çarşiya Şewitî ve zamana direnen söylence

Şeyhmus Çakırtaş Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Hakikat her zaman tarih sayfalarında saklı olmayabilir. Bazen bir kelime, bir isimlendirme hakikati ortaya koyar; geçmişle ilgili yaşanılanları açığa çıkarır ve bilinen tarihi alaşağı eder. 

Çarşıya Şewiti de bunlardan biridir. Diyarbakır'ın hafızasında yer edinen, beş-altı asırdır varlığını sürdüren bu çarşı, Diyarbakır'da yaşayanların hayatına şu ya da bu şekilde dokunmuş, insanlara umut olmuş, seyyahların ilgisini çekmiş eski zaman çarşılarından biridir. 

Diyarbekir Çarşıları ile ilgili kayda değer bilgilerden biri 1655 tarihli ve büyük gezgin Evliya Çelebi'ye aittir. Evliya Çelebi kendi gözlemlerine dayanarak o yıllarda Diyarbekir'e ait 66 esnaf çarşısından söz eder.

Ünlü gezginlerden J. S. Buckingam ise, tarihi 1815'e endeksleyerek şöyle der; 'Pazarların üzeri gayet iyi örtülmüş, dükkânlar ahşap raflarla döşeli olup, mallar bütün özellikleriyle sergilenir. İmalatçıların başlıca hammaddesi ipek ve pamuktur. Şehrin çarşı esnafı; şal, el yapımı aletleri, her renkten pipolar, altın ve gümüş tabakalar yaparlar. 1500 tezgâh şal üretimi, 500 tezgâh pamuk baskıcısı, 300 deri imalatçısı, 100 demirci ve 50 pipo (ağızlık) yapımcısı vardır. Diyarbekir'de ilaç dışında bütün ihtiyaçlar kendi kaynaklarından sağlanır.' 1

 

twitter2.jpg
Fotoğraf: Twitter

 

Bu çarşılardan biri olan Çarşıya Şewitî'nin asıl adını çok kimse bilmez, hatta neredeyse hiç bilinmez.

Halk daha çok, geçirdiği büyük yangından sonra çarşının adının Çarşîya Şewitî olduğunu bilir. Bu da 127 yıllık bir hikayedir.

Çarşıya Şewitî, Kürtçede "yanmış, küle dönmüş çarşı" anlamına gelir. Bugün hala varlığını sürdüren çarşının geçmişi, bir anlamıyla Diyarbakır tarihinin de özetidir.

1895 yılında kadim Diyarbekir'in yüzyıllar süren ticari ve sanayi varlığı üç gün içinde adeta yok olur. Bu yok oluşun mekânsal adı kentin o tarihe kadar, tarihi sur içindeki ruhu olan çarşısıdır. O tarihe kadar her meslek mensubunun örneğin; Muhacirler, Helvacılar, Çilingirler, Demirciler, Neccarlar, Mutaflar, Aşçılar ve Eskiciler gibi kendi adlarıyla anıldığı mesleksel icraatlarını yürüttükleri toplu mekânsal varoluşun adı artık o büyük felaketle birlikte anılarak Kürtçe 'Çarşîya Şewitî' (yanık çarşı) olmuştur.

O büyük yangında şehrin bütün hububat ihtiyacının pazarlandığı Saman Pazarı, Kazancılar, Kürkçüler, Saraçlar ve Uzun Pazar ya da Uzun Çarşı içindeki bütün hanlar, dükkânlar ve işyerleri üç gün boyunca için için yanmış ve herhangi bir müdahaleye de yeltenilmemiştir! 2


Kentin kalbi sayılan bu çarşıda yangının nasıl çıktığı, neden çıktığı tam olarak bilinmese de söylentiler ilginç tesadüflere işaret etmektedir.

Yangın bir tesadüf sonucu çıkmamıştır; bütün söylentiler, kundaklama ihtimalini ortaya çıkarmaktadır.
 

twitter.jpg
Fotoğraf: Twitter

 

Yüzlerce yıldır iç içe yaşayan farklı etnisite ve inanç gruplarına mensup esnafın birbirine karşı bu denli yakıcı bir eylemde bulunması, kendi aralarında bir husumet sonucu yangının çıkması olası çok ama çok zayıftır.

Bu yangının arkasında çok daha organizeli planların olması kuvvetle muhtemeldir.

Yaşanan siyasal süreç karanlık olaylar için müsait bir dönemdir. İttihatçıların azınlıklara, gayrimüslimlere hatta Kürtlere bakış açısı, politik yaklaşımları az çok biliniyor. 

İşin ilginç tarafı 1895 yılına gelindiğinde halkla iyi geçinen o dönemin Diyarbakır Valisi Sırrı Paşa'nın İttihatçılar tarafından görevinden alınması sağlanıp, yerine zaman zaman yönettiği eyaletlerde halka karşı suç işleyen, mallarına el koyan, gayrimüslimlere kötü davranan, padişaha sık sık şikayet edilen, soruşturmalar geçiren ama her nedense sürekli kritik görevler verilen Halep Valisi Selanikli Enis Paşa atanır.

Ne ilginçtir ki, Enis Paşa göreve oturur oturmaz, Diyarbakır'da yaşayan bazı ailelerin, Ermeni ve Süryanilerin, Osmanlı karşıtlığı çerçevesinde bağımsız bir oluşum içinde oldukları ileri sürülerek; çok sayıda şikayet telgrafı yazılmış, İstanbul hükümetinin dikkati çekilir.  

Onlarca yıldır birlikte yaşayan, ticarette ortak olan, aynı sokağı paylaşanlar arasında bir kargaşa ve güvensizlik oluşturulma zemini oluşur.

İstanbul Hükümeti de azınlıklar, gayrimüslimler için bazı kısıtlayıcı önlemler almaya hazırlanır.

Tam da bu tartışma ve karmaşa ortamında Diyarbakır Ulu Camii'nin dibinde inşa edilmiş eski çarşıda dükkanların birinde yangın çıkmış, yeterli müdahale edilmeyince kısa sürede yayılan alevler üç gün içinde çarşıyı kül etmiştir.

O tarihte çarşı esnafının büyük çoğunluğunun gayrimüslim olması da başka bir paradokstur.
 

diyarbakirlipiso.jpg
Fotoğraf: Twitter - @saripiso1

 

Çarşı uzunca bir süre kullanılmaz halde kalır, sonra vali değişikliğinden sonra yeniden inşa edilir ve o tarihten sonra  adı Çarşiya Şewiti olarak söylenmeye başlanır. 

Keza aynı çarşı, 20 yıl sonra yine benzer bir yangınla karşı karşıya kalır.

Dr. Reşid 18 Ağustos 1914 tarihinde Diyarbekir Vilayeti'ne Vali olarak atanır. Vali Dr. Reşit göreve geldiğinin ikinci günü 19 Ağustos gece yarısı çarşının kuzeyinde yer alan zahire pazarında yangın başlar. Çok sayıda iş yeri kül olur, 1895 yılının tekrarı olan yangın bu kez sarsıcı sonuçlara neden olur. Çarşı esnafından gayrimüslimler göçertilir. Çarşı enkazı 3 yıl süreyle öylece yerinde kalır, sonra yeniden inşa süreci başlar. 3


Böylelikle bugün Çarşiya Şewitî olarak bilinen alışveriş yeri, karanlık hesapların görüldüğü, tarihsel süreç içerisinde iki kez tasfiyelerin yaşandığı siyasal bir argüman olarak varlığını sürdürür.
 

Şeyhmus Çakırtaş (1).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş

 

1895 ve 1914 yıllarında yaşanan yangın ile ilgili ne etkin bir soruşturma yürütülür, ne de fail olarak birileri yargı önüne çıkarılır.

Yangın mülk sahiplerine dert, kentte yoksulluk olup tarihe mal olur.  Adı da o günlerden sonra halk arasında Çarşıyê Şewitî olarak kalır.  

Halk asırları bir cümleye, zamanı yanık bir çarşıya, medeniyeti taşlara, savaşın vahşetini bir dizeye sığdırır.

Öylesine yalın, öylesine yakıcı dile gelir ki etkisi asırlar boyu sürer, zihinlere kazınır, efsane haline gelir.
 

Şeyhmus Çakırtaş (2).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş​​​​​​​

 

Kim gelirse gelsin, kim yönetirse yönetsin halk arasında konuşulanı silemez.

Bu nedenle tarih Diyarbakır'da kimi zaman kayıp bir ezgi, kimi zaman karanlığı parçalayan bir dize, kuçelerinde yankı bulan bir ses ve isyan dolu bir strandır.

Olancası bir tutam can
Kadasına belasına sunduğum
Ben öleydim loy
Elim boş
Ayağım pusu 4

 

Şeyhmus Çakırtaş (3).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş​​​​​​​

 

Gerek Çarşiya Şewitî ya da başka mekanlar kentin hafızasını oluştururken, bugün sokaklar zamana ve büyük yangınlara direnerek varlıklarını sürdürüyor.

Zaman zaman sokaklarında kaybolduğum, daracık yollardan geçtiğim Diyarbakır'da yaşanan deli dolu bir bahar gününün son saatlerinde kendimi Çarşiya Şewitî'ye bırakıyorum.
 

Şeyhmus Çakırtaş (4).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş​​​​​​​

 

Zihnimde halk arasında konuşulanlar uçuşup duruyor. Geçmiş zamanın karmaşası içinde büyük yangından yükselen çığlıkları duyar gibi oluyorum. 

Çarşının kalabalığında önce yön duygumu yitiriyor, çarşıda rastgele yürüyorum.
 

Şeyhmus Çakırtaş (7).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş​​​​​​​

 

Ben daracık sokaklarında ilerlerken, deli bir bahar, çıldırasıya yağan bir yağmur ve gürleyen gökyüzü geçmişle gelecek arasında beliren zamanı tamamlıyor.

Çarşı hala eski özelliğini korumaya çalışsa da, haliyle zamana karşı çok direnememiş, bazı meslekler çarşıdan silinmiş.
 

Şeyhmus Çakırtaş (8).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş​​​​​​​

 

İkinci el giyim satanlar, kilimciler, bakırcılar, ayakkabıcılar, şire dükkanları, hazır giyim satanlar yan yana, iç içe varlığını sürdürüyor.

Eski demirci ustalardan eser yok. Ne dericiler var, ne de eski bakırcılar. Mistik yapısının giderek daha modern bir hal aldığı görülüyor.

Eski çay ocakları, ciğer tezgahları artık yerini kafe ve ciğer salonlarına bırakmış.
 

Şeyhmus Çakırtaş (5).JPG
Fotoğraf: Şeyhmus Çakırtaş​​​​​​​

 

Eskiden beri çarşının müdavimleri olan terzilerin sayısı da sanki azalmış gibi. Keza aynı şey, kumaşçılar içinde geçerli. Bunların yerini hazır giyim dükkânları almış. 

Neyse ki çarşı hala varlığını sürdürüyor. Bütün yangınlara rağmen buranın esnafına, işçisine, müşterisine umut olmaya devam ediyor, daha çok dar gelirli ailelerin alışveriş yaptığı bir merkez olarak varlığını sürdürüyor…

 

 

Kaynaklar:  

1,2. Şeyhmus Diken'ın "Ahım var Diyarbakır" Aras yy. Sayfa 24
Ve ŞehrAmed adlı kitaplarından…
3. Yılmaz Kaya, Çarşiya Şewitî, Yeni Özgür Politika. Wikipedia
4. Ahmed Arif

*Kuçe: Sokak
*Stran: Halk ozanları tarafından okunan parça, şarkı

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU