Batan geminin malları

Hakan Gülseven Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AA

Değişik karakterli bir milletimiz var. "Vardı" desek daha doğru olur belki.

Ezelden beridir vakıflar kurulmuş, bir hayırseverlik müessesesi inşa edilmiş bu topraklarda.

Tarih boyunca bu topraklarda yaşayan pek çok insan varlığını vakıflara bağışlamış. Kızılay kurulduktan sonra oraya da...

Garibanlara dar günlerinde yardımcı olacağı düşünülen Kızılay...

Fakat son 20 yıl öyle bir 'dağılma' yarattı ki, bir dönem güven duyulan kurumların hiçbir inandırıcılığı kalmadı. Kızılay ismi herhalde en hızlı kirlenenlerden...

Zamanında İstanbul'da 500 kadar gayrimenkulü olduğu söylenen Kızılay'ın aylık 12 bin dolara Boğaz'da köşk kiralaması gündem olmuştu, hatırlarsınız.

Sonra her afette sınıfta kalıp bize IBAN hesap numarası yollamaları...

Şimdi Kızılay'ın web sitesine giriyorsunuz, bakıyorsunuz, Kızılay gayrimenkul satışı yapıyor.

Yani, hayırsever vatandaşın fakir fukara yardım alsın, afetlerde başı sıkışana derman olsun diye bağışladığı evler, dükkanlar, binalar, arsalar satışta!..

Son dönemde ne kadar gayrimenkul sattılar, kimlere sattılar, bilemiyoruz.

Lakin durmadan sattıklarını biliyoruz.

Vakıflar da öyle...

Vakıflara ait neler el değiştirdi, ne kadar sattılar, kime sattılar, toplu bir liste bulmak mümkün değil.

Vakıflar Genel Müdürlüğü'nün sitesinden son dönem ihale izleri takip edilebiliyor, o kadar.

Tabii 'ihale' demişken, memleketin her yerinde vergi borcu karşılığı el konan taşınır taşınmaz ne varsa adliyelerin icra dairelerince haraç mezat satılıyor.

Servetine servet katan dev holdinglerin vergi borçları milyar milyar silinirken, pandemi ve zam fırtınası nedeniyle sıkışıp kalmış dar gelirli vatandaşın elindekilere el koyup satan bir devletimiz var.

'Devletimiz'...

Esasen bu 'devlet' denen devasa müessesenin köşe başlarını tutmuş olan şahısların satıp savdığı, bütün bütçeyi emdiği denetlenemez bir çark desek daha doğru olur.

Dış borcu milli gelirine yaklaşmış olan Türkiye'de, bu acayip sorunun çözümü için hiçbir plan geliştirilmez ve dış borç faizlerine akıl almaz kaynaklar akıtılırken, bir taraftan da bir 'iç yağma' sorunuyla karşı karşıyayız.

Pazardan pırasa bile alamayan vatandaşın cebinden her kuruşu emerek kendi cebine tıkıştıran bir 'tür' var...

Bir kamu bankasının, ederinin neredeyse elli katı bedelle bir yazılım satın aldığı ve milyonlarca dolar ödenen bu yazılımı kullanmadığı iddiası var mesela.

Ne aracılar, ne 'komisyon'lar girmiştir araya, insan havsalası kolay almaz...

Ne olacak? Kim denetleyecek?..

Sayıştay denetliyor mesela. Öylesine, son dönemde elektrik faturaları çok gündem oluyor diye Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı'nın denetim raporuna bakayım dedim. 2022 ve 2021'e ait bir Sayıştay raporu yok.

2020 raporunda göze çarpan sonuç şu: Özelleştirmeler neticesinde elektrik dağıtımı ve tahsilatı yapan şirketlerin çok önemli bir bölümü vatandaştan faturalar yoluyla topladığı ve Bakanlık hesabına yatırması gereken Elektrik Enerjisi Fonu parasını ya hiç yatırmamış ya da eksik yatırmış!

Faturanızı yatırmadığınızda elektriğinizi kesen şirketler kendi 'fatura'larını ödemiyor!

Öyle bir düzen kurulmuş ki halkın parası, kamunun malı kapanın elinde kalıyor. Hesapsızca zenginleşiyorlar.

Nereye baksanız aynı manzara.

Yerel seçimlerin hemen ardından belediyelere ait kaynaklarının nasıl şahıs ve cemaatlere akıtıldığını hep beraber izledik.

Kayyum belediyenin halkın parasıyla makam odasına mermerden lüks hamam yaptırdığını bile gördük!

Zamanın parasıyla makam odasına 2 milyon liranın üzerinde para harcayan adam başka neler yapmış olabilir, o sizin hayal gücünüze kalmış!..

Her köşe başında aynı tipler var. Fotokopide çoğaltılmış gibi, kurumların başına yerleştirilmişler, "ezan, bayrak, mukaddesat" diye diye ceplerini dolduruyorlar.

Yazıktır. Bu millet yiyecek ekmek bulamıyor. Gidiş gidiş değil.

"Aynı gemideyiz" deyip duruyorlar ya, gemi batıyor. Batan geminin malları ise kapış kapış gidiyor...

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU