Kazakistan denklemine aman dikkat!

İsmail Çetin Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: AFP

Arap Baharı ile Ortadoğu'daki bütün ülkeleri karıştırıp, kan gölüne çevirerek, çıkarları ve İsrail'in çıkarları doğrultusunda dizayn etmeye çalışan ve bunu da "demokrasiyi getireceğim" yalanı ile makyajlayan ABD, birçok ülkede amacına ulaştı.

Bu bölgedeki huzur, birlik, beraberlik ve kardeşlik olgularını kaybettirerek barışın tesis olduğu bu bölgeye ektiği nifak tohumları ile bölgenin kimyasını bozarak toplumu birbirine düşman etti.

Neticede BOP'un nihai hedefi Türkiye olduğu için ülkemizde de FETÖ ile kalkışma yapmaya çalışan ABD, sert kayaya çarptı. Atatürk'ün inşa ettiği bu vatan topraklarında yaşayan Türk Milletinin aidiyet duygusunun yüksek olması hasebiyle başarılı olamadı. Hiçbir zaman da olmaz. Çünkü bu ülkede 85 milyon bir, beraber ve kardeştir. 

Arap Baharı'nı "Doğu Bloku Baharı"na dönüştürmeye çalışan ABD, Ukrayna ile başlayan süreçte kardeşimiz Kazakistan merkezli bu bölgeyi ateş topuna çeviremeye çalışmanın adımlarını atmaya başladı.

Bu bölgeyi de Irak ve Suriye'deki senaryonun tekrarı, böl-parçala-yut mantığı ile karıştırma arzusunda olduğu açık seçik görülüyor.

"Doğu Bloku Baharı"nı hareketlendirmeye çalışan ABD için Ukrayna zayıf bir hamle olunca Kazakistan planını devreye koydu.

Hal böyle olunca işin rengi değişti. Çok çetrefilli bir hal aldı. Sağduyulu, akıllıca hareket edilmezse çok büyük sonuçlara gebe olabilecek bir bölge durumuna geldi.

Burada ana tema sorunun ne olduğunu ve nasıl rota çizileceğini belirlemek için; "Kazakistan'ın karışması kime yarar?" sorusunun cevabını aramamız gerekir.

Kuşbakışı olarak büyük fotoğrafa bakacak olursak; ne Ortadoğu, nede farklı bir bölge fotoğrafı ortaya çıkar. Çünkü bu bölgede yüzölçümü olarak en büyük alan ve komşuları da büyük oyuncu olan Kazakistan'da meydana gelen karışıklıklar, başta Rusya, Çin, AB ve ABD'nin işine, çıkarları doğrultusunda, yarıyor.

Bu durum otomatikman Türkiye'nin üzerine doğal olarak büyük bir yük bindiriyor. Çünkü bir Türk diyarı olarak kardeşlik bağlarımızın güçlü olduğu ve manevi olarak sahip çıkmak zorunda olduğumuz bir ülkedir.

Son olarak Kazakistan'da meydana gelen olaylar neticesinde kartlar tekrar karıldığı gibi herkes gardını da aldı. Hamlelerini de yapmaya başladı. Bu hamlelerde küçük sapmaların dahi üçüncü dünya savaşını çıkaracak nitelikte olması tehlikenin boyutunu ortaya koyuyor.

Rusya için bu bölgenin karışması hem büyük risk oluştururken, aynı zamanda eski şaaşalı yıllarına dönmesi için de büyük fırsat.

Zaten ABD'nin amacı her zaman olduğu gibi bağcıyı dövmek olduğu için;"bölge karışsın, kaos ortamı oluşsun, tarafımıza gebe kalsınlar, istediğimiz atı oynatalım ve ardından tarafımıza bağlı yönetimi atayalım. Bölgenin zengin yeraltı kaynaklarını sömürelim" mantığı açık ve seçik bellidir.

Burada ABD'nin bu hamleyi yapmaktaki farklı bir amacı da büyüyen ve gelişen Çin'e bu bölgede takoz olacak bir bölge oluşturma gayreti içinde olduğu da dikkatlerden kaçmıyor.

Çin de olayın farkında olduğu için en üst seviyeden Xi Jinping ile "Dış güçlerin Kazakistan'da kaos çıkarmasına karşıyız" açıklamasını yaparak ABD'ye gözdağı verdi.

AB'nin ise bu bölgedeki ağırlığını artırabilmek ve Rusya üzerinde hâkim olabilmek için iştahı kabaranlar arasında olduğu aşikâr.

Olaylar bu şekilde gelişince çıkar-menfaat gözetmeden Kazakistan'a sahip çıkmak boynumuzun borcu oldu.

Burada Türkiye'ye çok büyük iş düşüyor. Ülkemiz bütün dengeleri gözeterek, ince eleyip sık dokumak zorundadır. Şayet rolünü ABD veya AB merkezli oynamaya kalkarsa işte o zaman Ortadoğu'da kaybettiklerini Türkî Cumhuriyetlerde de kaybeder.

Bu bölgede kaybetmek Ortadoğu'da kaybetmeye benzemez. Şayet böyle bir duruş sergilenirse bu Rusya'ya yarar. Rusya hedefine ulaşır.

Kazakistan'ı yalnızlaştırır. Türkî Cumhuriyetleri de Rusya'nın kucağına iter. Yapılması gereken Türkiye'nin şahsi çıkarları başta olmak üzere Türkî Cumhuriyetlerin çıkarlarını öne koyan bir anlayışla hareket etmektir.

Bu durumun neticesi Türk Birliği'nin daha da güçlenmesini sağladığı gibi, diğer ülkelerin planlarını da komple suya düşürür. Türkiye'yi bölgede daha da büyük söz sahibi yapar.

Bu bölgedeki özellikle de Türkî Cumhuriyetlerde yapılan bu girişimlerin farklıve en önemli boyutu da Ortadoğu'da Türkiye-İran savaşı çıkaramayan ABD'nin Kazakistan hamlesi ile Rusya-Türkiye savaşı çıkarma planları peşinde olduğu da unutulmaması gereken bir konudur. Bu imkânsız gibi görünse de aklıselim ve sağlıklı hareket etmek şart ve kaçınılmaz bir durumdur. 

Bununla beraber Rusya denklemi de çok iyi analiz edilmesi gereken bir husus. Attığı adımların çok iyi takip edilmesi elzemdir. Tabi ülkemiz için en avantajlı durum Türkî Cumhuriyetlerini kucaklayan Türkiye ile Rusya asla savaşı göze alamaz. Lakin ABD'nin yanında olmak gibi bir yanlışın içine düşülürse Rusya her yönden galip çıkar. 

Kazakistan'da kendi birlik ve bütünlüğü için yer altı kaynaklarını halkı ile paylaşmalıdır. Eğitim düzeyi yüksek bir ülke, hatta bölge olduğu için istediğinizi yapabilecek bir ortam olmadığı açıkça görülüyor.

Bundan dolayı birlik ve dirlik için Kazakistan'a tavsiyemiz Kazak Türk halkıyla yer altı kaynaklarını paylaşmasıdır.

Sonuç olarak bu bölgede yaşayan her ülke, zarar görmemek için aklıselim ile hareket etmek zorunda. Fitili ateşleyen ABD'ye geçit verilmemesi şart.

Yoksa ateş topu patlayacak olursa bu bölge çok büyük yaralar alır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU