İstanbul'a kök salmış 147 yıllık taze bir çiçekçi: Sabuncakis

İstanbul’un en eski işletmelerinden biri olan Osmanlı’dan bugüne kadar hizmet veren Sabuncakis Çiçekçisi, 147 yıllık markasının isim hakkının tamamını alabilmek için mücadele veriyor

En başta ufacık bir tohumdur. Toprağa ekersin önce kök salar sonra filizlenmeye başlar. İncecik ve çok kırılgandır aslında ama yarar o toprağı ve çıkartır başını dünyaya. Dimdik ve rengarenk. Babaannemin bahçesi ve anneannemin balkonu aynen böyleydi. Rengarenk ve mis kokulu. Ne zaman bir çiçekçiye girsem çocukluğumun o kokulu bahçesi ve balkonuna gidip geliyorum. Babaannemin her bulduğu köşede yeni bir doğuşu gerçekleştirdiği ana ve anneannemin müstehcen isimli çiçekleriyle sohbetine… Çocukluk arkadaşı ve daha sonra dünür olan bu iki kadın hayatımda birçok iz bıraktılar ancak en güzeli çiçek sevgisiydi sanırım. Çiçek bir tutkuydu bizimkilerde. Her ikisinin de kendine has tarzlarıyla çiçek bakışları, okşayışları ve sohbet edişleri, onları evlat gibi sevişlerini hatırlıyorum. Ellerinde olmayan bir çiçeği başka yerde gördüklerinde iştahlarının nasıl kabardığını bir de… Bahçelerden, parklardan aşırdıklarını şimdi bile dile getirirken utanıyorum. İçlerindeki tutkuyu hala anlamakta zorlansam da evdeki bitkilerimi onların usulüyle büyütüyorum. Her çocuk bu kadar şanslı değildir. Bundan daha şanlısıysa ancak o olabilirdi. Adı, Evanthia. Anlamı, güzel gür çiçek. Babası ona kendi annesinin adını vermişti ancak minik kızına hep Evi diye seslendi. Biz de röportaj boyunca hem babasının arzu ettiği gibi hem de Evi Hanım’ın alıştığı gibi hitap ettik. Çiçeklerin içine doğan bu güzel kadın İstanbul’un ünlü çiçekçisi Sabuncakis ailesinin varisi Evi Sabuncakis.

melike evi sabuncakis.jpeg
Muhabirimiz Melike Çapan, Sabuncak ailesinin varisi Evi Sabuncakis ile birlikte / Fotoğraf: Independent Türkçe

 

Evi Sabuncakis’in ailesi aslen Giritli. Girit’te zeytinyağı ve sabun üretimi yapan aile bir zaman sonra Midilli’ye taşındı ve aynı mesleklerini bu adada sürdürdü. Ancak o aileden bir kişi babasından aldığı 500 altın ile yola çıktı ve İstanbul’a geldi. Adı İstrati Sabuncakis. Bugün bir marka haline gelen Sabuncakis çiçekçisinin kurucusu.  İstanbul’a ilk geldiği yıllarda bir çiçekçinin yanında başladı işe. Kısa süre sonra Beyoğlu Eczacıbaşı sokakta bir çiçekçi dükkânı açtı ve adını Sabuncakis koydu. Kendi bahçelerini kuran ve çiçeklerini yetiştiren İstrati Bey zamanla İstanbul’da tanınmaya başladı. Önce saraya sonra tüm İstanbul’a kendi yetiştirdiği çiçeklerle hizmet sundu. 11 çocuğu oldu İstrati Bey’in. Çocuklarından ikisi onun yolundan gitti. Biri İstanbul’da diğeri Selanik’te çiçekçilik yapmaya ve Sabuncakis ismini yaşatmaya devam etti. İstanbul’daki oğlu bugün karşımda oturan Evi Sabuncakis’in dedesi Yorgi Bey idi. İstrati Bey çocukları ile kısa zamanda büyüttüğü işinin ardından önce Ayazpaşa’da ardından da İstiklâl Caddesi’nin orta yerinde bugün bir giyim mağazasının olduğu handa dükkânını açtı. Giderek büyüyen ve maharetlerini gösteren Sabuncakis ailesi Atatürk’ün de dikkatini çekti. Aileden Ankara’da bir çiçekçi dükkânı açmasını istedi. Evi Sabuncakis Atatürk’ün ricası karşısında dedesinin yaşadığı ikilemi anlatıyor:

“Ankara’da o zaman manav bile yok çiçeği kim alacak. Endişe etmekte haklıydı. Sonra Atatürk ona şöyle demiş, ‘Kalırsa hepsini ben alırım.’ Çarşı yapılıyordu o zamanlar. ‘Seç bir dükkân Yorgi Efendi’ dedi dedeme. Böylelikle Ankara’daki ilk dükkânı açtık.”

 

Yorgi Bey 6 ay kendisini 6 ay da ağabeyini tutuyordu dükkânda. Çiçekler trenlerle gönderiliyordu Ankara’ya. Evi Hanım “hatıralar çok” diyor. Yorgi Bey’in iki kızı iki oğlu vardı. Oğulları da onun gibi aile mesleğini devam ettirdi. Büyük oğlu yanında çalışmaya devam etti. Küçük oğlu, Evi Hanım’ın babası İstrati Bey ise kendi dükkânını açtı. Daha sonra yalnızca İstanbul’da dükkânlarının sayısını on bire çıkardı bir zincir haline getirdi. Yalnızca İstanbul’da da kalmadı. Ankara’da ikinci dükkânı açtı, Antalya’da bahçeler ve seralar kurdu. Tek başına bu denli büyümek zordu. İstrati Bey de yanına ortaklar aldı.

Devlet törenlerinde, açılışlarda, hatta en mutlu anlarda bir buketle kimi zaman en hüzünlü zamanlarda bir çelenk ile hayatımızda yer edinen Sabuncakis ailesinin, 1955’te 6-7 Eylül olaylarında İstiklal Caddesi’ndeki meşhur dükkânı talan edildi. 1964 onların da kapısına dayandı. İstrati Bey’in eşinin ailesi sürgün edildi. Derken 1974 ve 80’li yılların siyasi iklimi göçleri art arda getirdi. İstrati Bey’in çocukları da gitmişti artık. O gidemedi. Evi Hanım “doğduğun yeri bırakamıyorsun” diyor ve ekliyor:

“Ben Atina’da 12 sene yaşadım ama hiçbir zaman memleketim olarak görmedim. Memleketim burası.”

147 yıllık markanın 13 yıllık davası

Bütün hayatı çiçeklerin arasında geçen Evi Hanım, eğitimini de yine aynı alanda tamamladı. Türkiye’de Botanik bölümünü kazansa da  zorlu şartlar nedeniyle üniversiteyi Atina’da bitirdi. 2000’li yıllara yani yeniden Türkiye’ye dönene kadar Atina’da yaşadı ve seralarını kurdu. Türkiye’ye döndüğünde artık yaşlanan ve hastalanan babasının yerine dört nesildir devam eden işin başına geçti. Evi Hanım, “kadın olduğumdan mıdır, nedir bilemiyorum. Ortaklar ile anlaşamadık. Aramız bozuldu” diye anlatıyor o yıllarda devraldığı ve zorlu bir sürece giren işini.

 

“Bu çocukları babaları bıraktı bize. Eti sizin kemiği bizim, dediler. Yanımızda yetiştiler” diye anlatıyor bugün asırlık markası için kavga verdiği insanları. Dört nesildir ailesine ait olan isimi devam ettirebilmek için çaba gösteren Evi Hanım, yaşadığı onca güvensizlik ve problemden sonra bugün tek başına savaş veriyor. 2008’den beri isim hakkı için adalet arayışında olan Evi Hanım dava sürecini anlattı:

“İsim hakkı yüzde 66 olarak bende. Yüzde 33 olarak da şirket üzerindeydi. Mahkeme ile onu almaya çalışıyorum ancak sürüyor da sürüyor. 2013’te de tazminat davalarını açtım daha bir tanesini alabildim. Ötekileri Yargıtay ve istinafta. Sürüyor da sürüyor.”

Ailesinin ismi, markası için yıllardır savaş veren Evi Hanım üzgün olmaktan ziyade kırgın. Evladından ayırmayan birisinin kızına bunların reva görülmesine içerliyor.

Dedesinin ektiği tohumların filizlerinden biriydi Evi Hanım. Ailesinin köklerinden aldığı güçle budaklandı. Şartlar onu yıpratsa da söküp atmak isteyenlere karşı o sımsıkı köklerine sarılıyor. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU