Tunceli’de Alevi ocak temsilcilerinden barış çağrısı: Barış için çabalamak en kutsal ibadettir

Tunceli’de Alevi ocaklarına mensup kanaat önderleri ve ocak temsilcileri, “Terörsüz Türkiye” sürecine ilişkin yaptıkları açıklamada, sürece katkı vermeye hazır olduklarını belirterek, barışın en kutsal ibadet olduğunu dile getirdi

Fotoğraf: ANKA

Tunceli’deki Alevi ocaklarına mensup kanaat önderleri ve ocak temsilcilerinin yer aldığı “Dersim Ocak Evlatları” oluşumu Seyit Rıza Meydanı’nda düzenledikleri basın açıklamasıyla "Terörsüz Türkiye" sürecine ilişkin görüşlerini dile getirdi.

Oluşum adına açıklamayı yapan Şıh Çoban Ocağı Piri İbrahim Kete, barışın önemine değindi. Barış için çabalamak en kutsal ibadet olduğunu söyleyen Kete, "Barışa delil uyandırmayı sorumluluk biliyoruz. Hak kelamıyla barış için emek vermeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz. Sorunların savaşla değil, diyalogla nefretle değil, halkların ikrarlı birliğiyle çözümü için büyük bir fırsat olarak görüyoruz bu süreci. Barış, 72 milletin katıldığı en kutsal cem erkânıdır. Cem olma bilinciyle oluşturdukları ikrarlı birlik inancımızda 73. millet, yani Güruh-u Naciye’dir. Güruh-u Naciye kurtulmuş, barışa ermiş, güvenlik içinde huzurla yaşayan demokratik topluma tekabül eder" ifadelerini kullandı.

"Her kimliğin, her dilin, her inancın hak katında eşit olduğuna inanıyoruz"

Tüm toplumun barış için çaba göstermesi gerektiğini belirten Kete, "Gerçek barış hakikatin kabulüyle mümkündür elbette. Her kimliğin, her dilin, her inancın hak katında eşit olduğuna inanıyoruz. Hakkın var ettiği hiçbir can, bir diğerinden üstün değildir. Her dil, her kimlik, her inanç hakkın varlık deryasında özgün ve güzel bir renktir. Ölümler yaşanmasın, halklar ve inançlar rızalıkla yaşasın, cezaevleri boşaltılsın ve zorlu süreçlerin mağdur ettiği her can özgürlüğüne kavuşsun. Barış için çabalamak en kutsal ibadettir" diye konuştu.

Açıklamanın tam metni şöyle:

Raa/Rêya Heq süreği taliplerine, Dervişlere, Erenlere, İnsan-ı Kamillere mekan olmuş serçeşme Dersim topraklarındayız. Bu topraklar Hakk ve hakikat yolu manasında ziyaretler diyarı; yani Jar û Diyar olduğu gibi, aynı zamanda büyük acılar yaşamış bir tertele coğrafyasıdır.

Büyük zulümler gördük, büyük acılar yaşadık. Fakat her daim Hakk duruşu olan barıştan yana olmayı elden bırakmadık.

Tıpkı idam edilişinin 88. Yıldönümü yaklaşan Pir Seyid Rıza gibi. Pir Seyid Rıza’da tertele döneminde akan kanın durması için bedel ödemeyi de göze alarak Erzincan’a devlet yetkilileri ile görüşme yapmaya gitmiş, fakat uzattığı el geri çevrilerek tutuklanmış ve idam edilmişti..

Kefensiz yatanların anıları önünde dardayız.

Kürt sorununun çözümsüzlüğünün doğurduğu savaş süreçleri birçok yıkım yarattı bu topraklarda. Kırk yıldır ise en yoğun şekilde bu yıkımı hep birlikte yaşıyoruz. Savaş çok şey yaşattı ve çok şey öğretti. Ama hepsinden daha çok barışın ne kadar kıymetli bir değer olduğunu öğretti bizlere..

Bizler bugün bu topraklarda yüzyıllardır rızalık, eşitlik, adalet, insan ve doğa sevgisiyle yoğrulmuş olan bir inancın yol evlatları olarak güncelde yürütülen barış çabalarına destek vermek için bir araya geldik.

Devlet erkânından gelişen olumlu yaklaşımlar ve Sayın Abdullah Öcalan tarafından yapılan “Barış ve Demokratik Toplum Çağrısı” Kürt sorununun demokratik ve barışçıl yönde çözümü için her birimizde umut yarattı. Sorunların savaşla değil, diyalogla; nefretle değil, halkların ikrarlı birliğiyle çözümü için büyük bir fırsat olarak görüyoruz bu süreci.

Barış; 72 milletin katıldığı en kutsal cem erkânıdır! Cem olma bilinciyle oluşturdukları ikrârlı birlik inancımızda 73. Millet, yani Güruh-u Naciye’dir. Güruh-u Naciye kurtulmuş, barışa ermiş, güvenlik içinde huzurla yaşayan Demokratik Topluma tekabül eder.

Barış için çabalamak en kutsal ibadettir!

Tüm inançlı ve ikrârlı insanlarında bu kemâletle barış için çaba göstermeleri yönünde ki çağrımızı buradan dile getiriyoruz.. Gerçek barış hakikatin kabulüyle mümkündür elbette. Her kimliğin, her dilin, her inancın Hakk katında eşit olduğuna inanıyoruz. Hakk’ın var ettiği hiçbir can, bir diğerinden üstün değildir. Her dil, her kimlik, her inanç Hakk’ın varlık deryasında özgün ve güzel bir renktir. Ölümler yaşanmasın, halklar ve inançlar rızalıkla yaşasın, cezaevleri boşaltılsın ve zorlu süreçlerin mağdur ettiği her can özgürlüğüne kavuşsun..

Silahlar değil söz işlesin, kin ve nefret değil, barış ve sevgi yeşersin.

Aynı güneşin altında ısınanlar, aynı ayın altında aydınlananlar, yaşamı da aynı ortak paylaşım kültürü ile yaşayabilirler.

Barışa delîl uyandırmayı sorumluluk biliyoruz.

Asırlardır bu coğrafyanın dağlarında, vadilerinde, dergah ve meydanlarında Hakk kelamını dile getirmeyi görev bilmiş ocak geleneğinin ardılları olan bizler, bir kez daha bu görevi yerine getirmeye ve Hakk kelamı ile barış için emek vermeye hazır olduğumuzu beyan ediyoruz.

Barış ile;

“Bir Olalım, İri Olalım, Diri Olalım!”

Zaman Sahipsiz, Mekan Rızasız, Mazlum Çaresiz Değildir.

 

 

ANKA

DAHA FAZLA HABER OKU