"Pandemi tecritçiliği" gerçek bir küresel iyileşmeyi tehlikeye atıyor

Kovid-19 salgınının başında kısa bir an için uluslararası bir birlik duygusu hakimdi; ama artık hükümetler kendi iç gündemlerine öncelik veriyor. Müşterek ahlak pusulamızı ne kadar çabuk yeniden keşfedersek o kadar iyi

Kovid-19 pandemisi, dünyanın büyük bölümünde olağanüstü bir içe kapanma sürecine yol açtı (Reuters)

Eylül 1980'deki bir İşçi Bayramı mitinginde Ronald Reagan meşhur bir espri yaparak "Komşunuz işini kaybettiğinde bunun adı durgunluktur. Siz işinizi kaybettiğinizdeyse depresyon olur" demişti.

Reagan'ın mizahi dehası başkanlığı kazanmasına yardımcı oldu; ama söylediklerinde acı bir gerçek de var. Dünyanın en yoksul ülkelerinin birçoğu için koronavirüs pandemisi gayet de 1930'lar tarzı bir depresyonla sona erebilir, gelişmiş dünyaysa kendini toparlamak için daha iyi bir durumda.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kovid-19 salgınının başında kısa bir an için uluslararası bir birlik ve dayanışma havası hakimdi. Bu süreçte ülkeler sağlık ve gıda malzemelerini hesaplamak, küresel çaptaki aşı deneyleri için fon toplamak ve dünya ekonomisine trilyonlarca dolar katmak için bir araya gelmişti. Fakat komşuyu zarara sokma politikaları artık endişe verici düzeyde yaygın hale geldi ve "pandemi tecritçiliği" gerçekten küresel çapta olması gereken iyileşmeyi tehlikeye atıyor.

Bunun en korkunç örneği, Avrupa Birliği'nin yakın zamanda, kullanımlarını başlatmaya yönelik bir isteksizlik olduğu halde aşıların tedariğine yönelik ihracat kısıtlamaları getirme kararı. Bu, birliğin "insan onuru çiğnenemez" iddiasına ihanet eden bencilce bir eylem.

Gerçekten de, sürdürülebilir bir iyileşmeyi sağlamak için aşılanmış bir dünya çok önemli olduğu halde birçok yoksul ülke için 2023'ten önce (ki o da mümkünse) geniş çaplı aşılama yapılmayacak.

Endişe gerektiren bir başka durum da ekonomik milliyetçiliğe yönelik rahatsız edici bir ilerleyişi gösteren başka işaretlerin olması. Birleşik Krallık hükümeti yıllık yardım bütçesinde yaklaşık 5 milyar dolarlık (yaklaşık 37 milyar TL) bir kesintiye gitme sözü verdi ve eski Başbakan David Cameron haklı olarak bu sözü "ahlaki, stratejik ve siyasi bir hata" diye tanımladı. Daha geniş ölçüde, ülkeler yurtiçi ekonomik faaliyetlerini destekleyip temel altyapı ve kritik teknolojileri koruma bahanesiyle yatırım engelleri koyarken korumacılık dünya genelinde hız kazandı.

Belki de bu gerici sonuç karşısında şaşırmamalıyız. Kriz zamanlarında hükümetlerin kendi iç gündemlerini uluslararası işbirliği ve kalkınmanın önüne koyması belki de anlaşılabilir bir durum. Fakat dünya geçen hafta sonu BM Sosyal Adalet Günü'nü (20 Şubat) kutlarken hükümetler de içeriye dönmenin ülkelerinin uzun vadeli çıkarlarına aykırı olduğunu kabul etmeli. Müşterek ahlak pusulamızı ne kadar çabuk yeniden keşfedersek o kadar iyi.
 


Gelişmiş dünyanın işe başlaması için iyi bir adım, BM Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ni (SKH) gerçekleştirme yönünde daha kararlı tavır sergilemek olacaktır. 2030'a kadar yılda en az 12 trilyon dolar (yaklaşık 89 trilyon TL) ve 380 milyon iş değerinde olan bu hedefler daha sürdürülebilir, kapsayıcı ve müreffeh bir dünya için kılavuz sunuyor. Yeniden önemli bir büyüme sağlamak ve aynı hamlede küresel eşitsizlikle mücadele etmek en muhafazakar lider için bile çekici olmalı.

17 SKH'nin tamamına ulaşmanın artan maliyetinin yılda sadece iki-üç trilyon dolar (yaklaşık 15-22 trilyon TL) olduğu tahmin ediliyor ki bu, listenin daha iyiyi yeniden inşa etmemizi sağlamaktaki merkezi rolü düşünüldüğünde çok küçük bir miktar. Bunun gelişmiş ülkelerin erişimi dışında bir şey olmadığı açık. Örneğin, hükümetlerin toplu olarak küresel GSYİH'nin yüzde 8-10 civarını çatışmaların önlenmesi ve savaşlara harcadığını düşünün. Bu aynı zamanda, Kovid-19'un etkilerini hafifletmek için ekonomik canlandırma paketlerine harcanan yaklaşık 14 trilyon dolara (yaklaşık 104 trilyon TL) kabaca eşdeğer.

Aynı şekilde, iklimle ilgili acil durumumuzun temel nedenleriyle ilgilenmemiz gerekirken dünya iklim direncimizi ve adaptasyonumuzu güçlendirmek için her yıl trilyonlarca dolar harcıyor. Bu, kötü yatırımdan çok daha fazlası. Bu apaçık biçimde voodoo ekonomisi.

Uluslararası toplumun müthiş kayıtsızlığı hayatlara ve geçim kaynaklarına mal oluyor. Dünyanın neredeyse yarısı günde 5 buçuk dolardan (yaklaşık 41 TL) daha azıyla yaşıyor. İki milyardan fazla insanın temel sanitasyon hizmetlerine hâlâ erişimi yok. 1,9 milyar yetişkin fazla kilolu veya obez, 462 milyonu olması gerekenden daha düşük kilolu ve 135 milyonu akut gıda güvensizliği yaşıyor. 160 milyondan fazla çocuksa yeterince gelişmemiş durumda. Her bir istatistiğin arkasında yardım edilebilecek bir insan var; fakat bunun için hükümetlerin önceliklerini acilen yeniden bir çerçeveye oturtması gerekiyor. Daha fazla harcamalıyız ve daha çok önemsemeliyiz. Gerçekten bu kadar basit.

Neyse ki Başkan Joe Biden'ın seçilmesi pandemiyle mücadelemizde yeni bir aşama ve çok taraflılığa dönüş için umut veriyor. ABD hegemonyası dönemi pekala sona ermiş olabilir; ama Amerika hâlâ dünyanın kalanını şekillendiren muazzam bir güç yansıtıyor. Ve şimdiye kadar işaretler iyi görünüyor.

Başkan, tecritçiliği reddetti ve "ortak zorluklar karşısında küresel eylem başlatma" sözü verdi. Hızla ABD'yi Paris Anlaşması'na yeniden sokmak için harekete geçti. Yeşil bir iyileşmeyi başlatmak için 1,9 trilyon dolarlık (yaklaşık 14 trilyon TL) bir kurtarma planı önerdi. Ve federal asgari ücreti saatte 15 dolara (yaklaşık 112 TL) çıkarmayı destekliyor. Diğer ülkeler de hem kendilerinin hem de müttefiklerinin refahı için Biden'ın liderliğinin izinden gitse iyi olur.

Gelişmiş dünyanın, Küresel Hedefler'in gelecek onlarca yılda halkımızın ve gezegenimizin refahı için vazgeçilmez bir teminat olduğunu kabul ederek bu hedefleri gerçekleştirme sürecini gelecek yıla kadar önemli ölçüde hızlandırması gerekiyor. Kaybedecek vaktimiz yok.

* Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri'ne ulaşmak için işletmelerin liderliğini hızlandıran bir sosyal girişim olan IMAGINE'in başkanı ve ortak kurucusu Paul Polman, aynı zamanda Uluslararası Ticaret Odası'nın onursal başkanıdır



independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: İrem Oral

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU