Davutoğlu açıkladı: Başbakanlığı döneminde aldığı hediyelere ne oldu?

"Başkasını bilmem ben hediye aldım, ayrılırken de hepsini kayıtlı olarak devletimize bıraktım"

Fotoğraf: AA

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, Başbakanlık görevini yürüttüğü dönemde kendisine gelen hediyelerin hepsini devlete iade ettiğini söyledi. Davutoğlu, bu işlemin önceki başbakanlar döneminde yapıldığına dair bir kayıt da olmadığını ifade etti.

Sözcü gazetesinden Saygı Öztürk, bugünkü köşesinde Davutoğlu ile yaptığı görüşmeyi aktardı.

Öztürk, şunları söyledi:

Başbakanlığı döneminde verilen tüm hediyelerin kaydını tutturmuş. Görevi devrederken bunların yine kayıtlı-belgeli bir biçimde devlete bırakılmasına karar vermiş. Yani yapılması gerekeni yapmış. Davutoğlu'na “Sizden önceki başbakanlar da bunu yapmışlar mı?” diye sordum. “Çok zor bir soru sordunuz. Söylemek istemezdim ama…” dedi.

Saygı Öztürk, Davutoğlu’nun şöyle devam ettiğini yazdı:

Bize verilen hediyeleri aile olarak hep arşivde tutar, orada muhafaza ederdik. Sergilenecek olanlar sergilenirdi. Çankaya'da tam da ayrılacağımız günlerde görsel özelliğe sahip olanları sergilemiştik. Mücevher gibi bir takım şeyler ise kasada tutulurdu. Gerekli açıklamaları yaptıktan sonra Başbakanlık makamına geldim. İlk yaptığım iş müsteşar Kemal Maden'i çağırdım, ‘Bunları devlete iade edeceğiz, işlemleri yapın' dedim. ‘Olur' dedi ve 1936 yılında çıkarılan kanunu getirdi. Buna göre defterdar, bilirkişi ve bir Başbakanlık yetkilisi oturup bunları kıymetlendirecek, değerlendirecek, tutanak düzenleyecek, sonunda ben de imzalayacağım, gelecek başbakana onu teslim edeceğim.

Kemal Bey, ön çalışmayı yaptıktan sonra bana, ‘Efendim bir mesele var. Şu ana kadar bu işlemin yapıldığına dair hiçbir devlet belgesi yok' dedi. Şimdi kimsenin günahına girmek istemem. Geçmiş başbakanlardan yaşayan, yaşamayan hepsi hürmete layıktır. Belki bir yerlerde arşivde vardır onu bilemem. Yani nasıl yapılacağını kanuna bakarak çıkardı. Benim görevim vatandaş olarak kanuna uymak.

Yanlış anlaşılmasın ben bunları ahlaklılık olarak söylemiyorum. Kanuna uymak ahlak değil. Bir otomobil sürücüsü kırmızı ışıkta durdu diye ahlaklı olmaz. Kırmızı ışıkta durmak ahlak değil görevdir. Hediye Kanunu'nu uygulamak ahlak değil, görevdir. Ben görevimi yaptım.

Bunu niye söylüyorum? Hediye kavramı Doğu'da rüşvetle bir şekilde özleştiyse, bir Ortadoğu ülkesine gittiğinizde, ‘hediye' başka anlam taşır. Devlet adamı hediye almaz. Hediye Doğu'da yaygın, Batı'da değil. Başkasını bilmem ben hediye aldım, ayrılırken de hepsini kayıtlı olarak devletimize bıraktım.

Bir devlet adamı, evinde otururken almayacağı şeyi, eğer devlet adamı olarak alıyorsa çok net söylüyorum o hediye değildir. Bugün bana biri hediye verirse, bir gücüm yoksa o hediyedir. Avrupa'da ve Amerika'da, ülkelerine göre değişir ama 100 doları, 200 doları, 300 doları aşan hediye kabul edilmez.

 

Sözcü, Independent Türkçe

DAHA FAZLA HABER OKU