Hariri kararı Beyrut patlaması soruşturmasına dair umutları azalttı

Ülkenin yurttaşları birden fazla fırtınaya göğüs gererken ve onlarca yıllık kötü yönetimden usanmışken, yetkililere yönelik öfke mahkeme kararlarının da soruşturmaların da ötesine geçiyor

Lübnan'daki patlamanın ardından artan tepkiler üzerine hükümet istifasını sundu (AP)

Beyrut'un harap haldeki kalıntılarında birçok kişi bu hafta bana bu hükmün zamanlamasının acımasız bir şaka gibi göründüğünü söyledi. Zaten son yaşanan devasa patlamadan, emsalsiz mali krizden ve şimdi de iki haftalık yeni bir koronavirüs tecridinden sonra şehir lanetlenmiş gibi görünüyor.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Kurtarma ekipleri hâlâ molozları temizlerken, ailelere kaybettikleri sevdiklerinin parçaları verilirken ve yardım istasyonları travmadan mustarip ebeveynlere yiyecek ve çocuk bezi dağıtırken 3 bin kilometreden uzak mesafedeki Lahey'de özel bir mahkeme, Beyrut'un şehir merkezinde gerçekleşen başka bir patlamayla ilgili olarak, 2005'te ülkenin eski Başbakanı Refik Hariri'yle 21 kişinin ölümüne yol açan intihar bombası davasında salı günü karara vardı. 

On beş yıl sonra, bu yüksek profilli uluslararası soruşturma için milyonlarca dolar harcanmasının ardından Lübnan'ın başkentindeki pek çok kişi, salı günü açıklanan hükmü 4 Ağustos'taki patlama için gelecekte yapılacak soruşturmaların sonuçları için bir turnusol kağıdı testi olarak görüyordu. Beyrut limanındaki bir hangarda muhtemelen kötü bir şekilde depolanmış binlerce ton patlayıcı maddenin alev almasıyla gerçekleşen bu ayki patlama, aynı zamanda başkentte geniş bir alanı da tahrip ederek yaklaşık 200 kişinin ölümüne ve 6 bin kişinin de yaralanmasına neden oldu.

Birçok kişi bana eğer Lübnan Özel Mahkemesi (STL) Hariri cinayeti için bir nebze netlik ve adalet hissi sağlayabilirse, çok daha büyük olan ama muhtemelen terörizmden ziyade ihmalden kaynaklanan iki hafta önceki patlamaya yönelik halihazırda Lübnan liderliğinde yürütülen soruşturmada hakiki cevaplara ulaşılacağına dair umut olabileceğini söyledi.

Fakat salı günü birçok kişi hayal kırıklığına uğradığını belirtti.

STL bir kişiyi (Şii militan ve siyasi grubu Hizbullah'ın üyesi Selim Ayyaş'ı) Hariri'ye suikasttan suçlu buldu. Mahkeme, Hariri'nin bombalamadan önceki aylarda Suriye'nin ve Hizbullah'ın Lübnan'daki etkisinin azaltılmasını desteklediğini belirtti.

Aynı mahkeme diğer üç Hizbullah üyesini temize çıkarırken, dördüncü sanık olan Hizbullah komutanı Mustafa Bedreddin'le ilgili olarak 2016'da Suriye'de öldürüldüğü için bir karar açıklamadı. Hakimler, Hizbullah liderliğinin olaya dahil olduğuna dair hiçbir kanıt bulmadıklarını ve Suriye devletinin de işin içinde olduğuna dair doğrudan kanıt bulunmadığını vurguladı. Her ikisi de olaya karıştıklarını defalarca inkar etmişti.

Mahkum edilen Ayyaş hâlâ kanun kaçağı ki Hizbullah'ın onu STL'ye teslim etmesi ve böylece cezasını çekmesi pek olası değil.

Milletvekili ve Hariri'nin yakın arkadaşı olan, Hariri'nin öldürülmesini takip eden çalkantılı dönemde 2007'de arabaya yerleştirilen bomba sonucu büyük oğlu Halit'le birlikte katledilen Valid Eido'nun oğlu Zaher Eido, "Bu bir şaka! Hariri'yi ve diğer pek çok insanı öldüren bu devasa patlama için tek bir kişiyi mahkum ettiler ve gerçekte ne olduğuna dair de hiçbir bilgi vermediler" dedi. Valid Eido da Suriye'nin Lübnan'daki etkisini eleştiren bir isimdi ve Hariri'nin oğlu Saad'la aynı siyasi harekete üyeydi.

Zaher, "Bunca zamandan, yaklaşık bir milyar dolardan ve büyük bir uluslararası soruşturmadan sonra aldığımız sonuç bu. Hariri'nin ya da babamın öldürülmesiyle ilgili gerçeği asla öğrenemeyeceğimizden emin olduğumuz gibi, birkaç hafta önceki patlamaya dair tüm gerçeği asla öğrenemeyeceğimizden de eminiz" diye konuştu.

Bu, Beyrut'taki birçok kişinin tekrarladığı bir düşünce. İsminin verilmesini istemeyen bir aktivist olan Sara, ülkedeki vahim durumdan bahsederken gözyaşlarına boğuldu.

2005'te o zaman çalıştığı ofis bombalı patlama sonucu yıkılırken Sara kıl payı kurtulmuştu ki bu patlama Hariri'yi öldürmüş ve yoldan geçen birçok arkadaşıyla meslektaşını yaralamıştı.

İşe bakın ki Sara, Lübnan'da kötüleşen mali krize ve yaygın yolsuzluğa karşı limanın yakınında protestodayken meydana gelen patlamada yeni ofisi de bu ayın başında yıkıldı ve evi hasar gördü. Sara, "Aslına bakılırsa, güvenlik güçleri toplananları dağıtırken basınç dalgası bölgeyi paramparça ederek protestocuları ve onları takip eden polisleri yaraladı" dedi.

Pek çok soruyu cevapsız bırakan STL hükmü, gelecekteki soruşturmaların cevap sağlayacağı yönündeki umutları da yok etti.

Sara, "Hiçbir gerçeği bilmeden, bu cinayetlere dair hiçbir cevap almadan 15 yıl geçirebildiysek, 4 Ağustos'taki patlama için de hiçbir cevap almayacağız. Lübnan'daki soruşturmanın yürütülme biçiminden bunu anlayabilirsiniz" diye konuştu.

Şimdiye kadar herkes suçu başkasına atmış gibi görünüyor. En az 16 liman görevlisi tutuklanmışsa da hiçbir bakan sorgulanmadı.

Ki bu, Lübnan Cumhurbaşkanı Mişel Avn'ın ve Başbakan Hassan Diyab'ın patlamadan üç hafta önce Beyrut limanındaki tehlikeli patlayıcı stoklarına dair bilgi sahibi olduğunun ortaya çıkmasına rağmen böyle oldu. Güvenlik güçleri konuyu Aralık 2019'da soruşturmuştu ve liman yetkilileri son altı yılda meseleyle ilgili en az sekiz mektup yazmıştı ama yine de hiçbir şey yapılmadı. Ayrıca ülkenin bayındırlık bakanı da patlamanın hemen öncesinde stoktan haberdar edildiğini El Cezire'ye itiraf etmişti.

4 Ağustos patlamasında ölenlerin aileleri ve yaralananlar geçen hafta bir birlik kurarak Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'ne olaya müdahil olma ve patlamayla ilgili kendi soruşturmasını başlatma çağrısı yaptı. Fakat Cumhurbaşkanı Avn, uluslararası soruşturmaya yönelik çağrıları çoktan reddetti.

Yetkililere yönelik öfke mahkeme kararlarının da soruşturmaların da ötesine geçiyor.

Lübnan'ın yurttaşları onlarca yıldır süren yolsuzluk ve kötü yönetimin sebep olduğu emsalsiz mali kriz de dahil birçok fırtınaya göğüs geriyor.

Birleşmiş Milletler, çarşamba günü yaptığı açıklamada ülkenin yarısından fazlasının şu anda yoksulluğun pençesinde olduğunu duyurdu ki bu geçen yılki oranın iki katı.

Nüfusun yaklaşık dörtte biriyse aşırı yoksulluk çekiyor ve bu da 2019'daki oranın üç katı. Patlamanın çok sayıda evi ve işletmeyi yok ettiği düşünülürse bu rakamlar daha da kötüleşecek. BM'nin İnsan Hakları Yüksek Komiseri Michelle Bachelet'ye göre Lübnan "hızla kontrolden çıkıyor".

Beyrut'ta on binlerce kişinin evsiz kalmasına ve bu yüzden arkadaşlarıyla, aileleriyle, yabancılarla ya da derme çatma barınaklarda ve otellerde yaşamasına rağmen Lübnan'ın iki haftalık yorucu bir tecride geri dönmesiyle baskı daha da artacak.

Bu adım gerekli çünkü Lübnan'da cuma günü 628 yeni vaka ve üç ölümle birlikte günlük yeni enfeksiyonda en yüksek sayı kaydedildi. Patlamanın ardından hastanelerin yaralılarla dolup taşması ve Kovid-19'u tedavi edenler de dahil çok sayıda tıbbi merkezin basınç dalgası yüzünden yok olması sonucu enfeksiyon oranı yüzde 180'den fazla arttı. Bu kadar kişi evsiz kalmış ve binlerce kişi temizlik operasyonuna yardım etmek için başkente akın etmişken tecrit ve sosyal mesafe pek mümkün olmadı.

Konuştuğum bir kafe sahibi, "Durum ne zaman başa çıkamayacağımız kadar zor hale geliyor?" diye sordu ve önümüzdeki haftalarda işletmesini sonsuza dek kapatmak zorunda kalabileceğini sözlerine ekledi.

"Peki sonrasında ne oluyor, nereye gidiyoruz? Nasıl yaşıyoruz?"

 

 

Bel Trew'in tasarımdan kaynaklanan nedenlerle kısalttığımız başlığının tamamı şöyledir: Refik Hariri'yle ilgili hüküm Lübnan'ın dört bir yanında bazılarını hayal kırıklığına uğratırken Beyrut patlaması soruşturmasına dair umutları da azalttı

independent.co.uk/independentpremium/voices

Independent Türkçe için çeviren: Ata Türkoğlu

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU