Her şey çok güzel olmayacak!

Yazar, düşünür Lütfü Oflaz Independent Türkçe için yazdı

“Her şey çok güzel olacak” Cem Yılmaz ile Mazhar Alanson’un başrollerini oynadıkları 1998 yapımı filmin adıydı.

Cem Yılmaz, yazarı olduğum LeMan dergisindeki karikatürist arkadaşlarımdandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Cem, komedyen olarak ilk gösterilerini de bizim LeMan Kültür’de yapmıştı.

Cem’in yıldızı LeMan Kültür’de parlamıştı.

Ondan sonra da ünü almış yürümüş her yere yayılmıştı.

Mazhar Alanson ise benim gençlik arkadaşlarımdandı.

Mazhar ile birlikte yaşadığımız gençlik maceralarımız onun “Heyecanlı” adlı şarkısı gibi heyecanlıydı.

Bizim Cem Yılmaz ile Mazhar Alanson’un başrollerini oynadıkları filmin adı olan “Her şey çok güzel olacak” keşke bir film adı olarak kalmasa…

Bu filmin adı gibi dünyada da her şey çok güzel olsa…

Ama maalesef “Her şey çok güzel olacak” bir film adı olarak kalacak.

Ne yazık ki her şey çok güzel olmayacak!

Bugün dünü nasıl aratıyorsa, yarın da bugünü aratacak.

Her şey çok güzel nasıl olsun ki? 

Dünyaya kapitalizm hükümdar oldukça, kapitalizm giderek daha da vahşi hal aldıkça, kapitalizm insanlardaki tüketim hırsını giderek daha da azdırdıkça her şey çok güzel nasıl olsun ki?

İnsanlar bu tüketim hırsıyla içinde yaşadıkları doğayı tüketirken her şey çok güzel nasıl olsun ki?  

Biz insanlar tüketim hırsımızla havayı kirletip zehirledik.

Suyu kirletip zehirledik.

Toprağı kirletip zehirledik.

Doğayı vahşice talan ettik.

İnsanların dışındaki canlıların yaşam alanlarını yok ettik.

Doğayı yaşanmaz hale getirdik.

Biz insanlar daha çok kazanma, daha çok tüketme hırsımızla ozon tabakasını deldik.

Buzulları erittik. 

Yağmur ormanlarına zararlar verdik.

Doğanın ırzına geçtik!

Bunların sonucunda dünya ısındı; sıcaklıklar arttı.

İklimler değişti.

Doğanın sağlığı bozuldu; doğa ağır hasta hale geldi.

Biz insanlar birbirimizle savaşarak, birbirimize bombalar atarak, o bombalarla birbirimize olduğu kadar doğaya da ölümcüllük saçarak doğanın canına okuduk.

Fabrikalardan zehirli gazlar, zehirli atıklar salarak içinde yaşadığımız doğanın canına okuduk.

Kapitalist üretim ve tüketim tarzı doğayı kirlettikçe kirletirken, zehirledikçe zehirlerken her şey çok güzel nasıl olsun ki?

Kirlenmiş, zehirlenmiş havayı soluyan insanlar sağlıklı olabilir mi?

Kirlenmiş, zehirlenmiş suları içen insanlar sağlıklı olabilir mi?

Kirlenmiş, zehirlenmiş sularla sulanıp yetiştirilmiş sebzeleri, meyveleri yiyen insanlar sağlıklı olabilir mi?

Kirlenmiş, zehirlenmiş suları içen, otları yiyen hayvanların etleri, sütleriyle beslenen insanlar sağlıklı olabilir mi?

Kirlenmiş, zehirlenmiş nehirlerde, göllerde, denizlerde avlanan balıkları, deniz ürünlerini yiyen insanlar sağlıklı olabilir mi?

Dünyadaki son tertemiz havayı soluyan nesil çoktan ömrünü tamamlayıp gitti.

Son tertemiz suyu, sütü yudumlayan nesil çoktan ömrünü tamamlayıp gitti.

Son tertemiz balığı, eti yiyen nesil çoktan ömrünü tamamlayıp gitti.

Son tertemiz sebzeyi, meyveyi yiyen nesil çoktan ömrünü tamamlayıp gitti.

Ondan sonraki nesiller giderek kirlenen, zehirlenen dünyada son derece sağlıksız koşullarda yaşıyor değiller mi?

Böylesine sağlıksız koşullarda yaşayanlar bedenen sağlıklı olabilirler mi?

Kaldı ki kapitalist üretim ve tüketim tarzıyla zihinleri kirletilip zehirlenmiş insanlar zihnen de sağlıklı olabilirler mi? 

“Altta kalanın canı çıksın; ölen ölür kalan sağlar bizimdir” diyen kapitalist zihniyeti benimseyen insanlar vicdanlı olabilirler mi?

Vicdansızlığın, acımasızlığın, adaletsizliğin, eşitsizliğin giderek daha da arttığı bir dünyada her şey çok güzel nasıl olacak?

Vicdansızlığın, acımasızlığın, adaletsizliğin, eşitsizliğin ideolojisi kapitalizmin azgın hali faşizmin ayak sesleri dünyada yankılanır oldukça, her şey çok güzel nasıl olacak? 

İşte onun için diyorum ki, her şey çok güzel olmayacak! 

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU