"Adaletin bu mu dünya?" (3)

Celalettin Can Independent Türkçe için yazdı

19 Aralık 2000’de yapılan ve “Hayata Dönüş” adı verilen operasyonlarda 28 tutuklu hayatını kaybetti.

Operasyonları takip eden süreçte ve ölüm oruçlarında toplam 122 tutuklu yaşamını yitirdi, 600’den fazla tutuklu sakat kaldı.

Operasyonda, Bayrampaşa Cezaevi’nde (28 tutuklu içinde) 12 tutuklu yaşamını kaybetti, 55 tutuklu sakat kaldı.

Bayrampaşa Cezaevi'nde 12 tutuklunun hayatını kaybettiği C-1 koğuşunda bulunan 5 kadın yanarak, biri de gazdan zehirlenerek öldüğü bilirkişi raporuyla tespit edildi.


Ancak 10 yılda hazırlanabilen iddianamede Bayrampaşa Cezaevi’ne yapılan operasyonun sorumluluğu sadece ‘sorumsuz’ 39 ere yüklendi. Ne operasyonun talimatını veren siyasilerin ne de bizzat yöneten Ankara Jandarma Özel Asayiş Komando Birliği (JÖAK) Komutanı, gerçek katliamın sorumlularından Albay Burhan Ergin ve diğer yetkililerin isimleri iddianamede yer almıyor.

Soruşturma sürecinde operasyona katılanların isimlerini vermekten 6 yıl boyunca sakınan, sonunda 6 rütbeli personelin ismini savcılıkla paylaşan Albay Ergin’in verdiği isimlerin tümü, sorumluluğu biri silahlı kuvvetlerden firar eden, diğeri de ölen 2 kişinin üzerine atıyor.

Operasyonda kilit görev alan JÖAK’ın ve başındaki Albay Ergin’in ismi gizli tutulmak isteniyor.

Albay Ergin’in ismi ancak Bayrampaşa Cezaevi Koruma Bölüğü’nde görevli Yüzbaşı Zeki Bingöl’ün daha sonra yazdığı “Bayrampaşa Cezaevi Gerçeği” adlı kitapta yer alıyor.

Yüzbaşı Bingöl kitabında, durumu olanca açıklığıyla anlatıyor:

Hazırlanan dosyalarla askeri kartal araba ile Jandarma Genel Komutanlığı’na gidildi. Görüşmede Ankara Özel Harekât Komutanı Albay Burhan Ergin de vardı. ‘Ben operasyona katılanların isimlerini vermem’ diyordu. ‘Başta adınız kayıtlarda geçmeyecek demişlerdi’ diye söyleniyordu. Dosyalar bu şekilde savcılıklara gönderildi. Ama operasyonun sıcak çatışma bölümünde olan birliklerin isimleri bildirilmemişti. Çok garipti operasyona katılan birliklerin isimleri savcılardan gizleniyordu. Yani hiç kimse adının operasyon evraklarında geçmesini istemiyordu.


Operasyonla ilgili birçok temel gerçek karanlıkta kaldı, birçoğu ise yargı kademelerine takıldı.

Kamuoyu operasyonla ilgili yeterince bilgilendirilmedi ya da olup bitenler dezenformasyona kurban gitti.

Bayrampaşa Cezaevi ile ilgili dava ancak 10 yıl sonra açılabildi.

Gelinen noktada bu dava 20'nci yılını doldurdu.

Yukarıda sayısı geçen askerinde içinde olduğu, ilgili ilgisiz 206 askerin tutuksuz yargılandığı dava Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 27 Şubat 2020 tarihli celse ile devam edecek. 

Dava ile ilgili birçok gerçeğin yargı bürokrasisine takılma, yalan yanlış bilgilerle “kirli” yönlendirme gibi nedenlerle kamuoyu, operasyonla ilgili yeterince bilgilendirilmedi.

Devletin koruması altında olması gereken hükümlü ve tutukluların başına gelenlerin açıkça ortaya çıkması için ‘Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde 27 Şubat 2020 tarihli celse’ son fırsat olmasa da bir fırsat…


Peki, başka hiç mi dava açılmadı, kamu davası açma gereğinin zorunluluğu da mı yerine getirilmedi diye sorulacaktır.

Açılmaz mı?

Bu memlekette yargı var, mahkemeler var düşüncesinin halkın zihninden silinip gitmemesi ama aynı zamanda gerçeği ve adaleti de hasıraltı etme kabilinden davalar açıldı… (Ekler Bölümü’ne bakınız)

Ancak bunların önemli bir kısmı içinde hayatını kaybedenlerinde olduğu tutuklu ve hükümlülere açıldı. Gerekçeleri çoğunlukla “Cezaevi idaresine karşı silahlı isyana sevk” oldu.

Askerlere de açtılar, bu 19 Aralık'tan önce ring arabasında tutuklu ve hükümlülere kötü davranma oldu.

Tutuklu ve hükümlülere karşı bu ne hassasiyet (!)

Bu tip mani latif davalar, hem tutuklu ve hükümlüler hem de cezaevi infaz koruma memurları ve askerler zaman aşımı, beraat, delil yetersizliği gibi nedenlerle bitirildi.

Böylece ölenler öldü, sen sağ kaldığınla yetin, bana da selamet dengesi ile adalet tecelli etmiş oldu(!).


Operasyonun ve F tipi cezaevlerine geçişin mimar (lar)ına 'Devlet Üstün Hizmet Madalyası!'

F tipi cezaevlerinin mimarlarından olan ve operasyon sırasında Ceza ve Tevkif Evleri Genel Müdürlüğü görevinde bulunan ve Ali Suat Ertosun'a 2004 yılında AKP hükümeti kararıyla Devlet Bakanı Cemil Çiçek tarafından 'Devlet Üstün Hizmet Madalyası' verildi.

Ne denebilir ki, “Adaletin bu mu dünya .../ kötülerinsin sen dünya/ iyileri öldüren dünya” demekten başka…


Ekler Bölümü:

İstanbul Bayrampaşa Cezaevi

“Hayata Dönüş” operasyonun ile ilgili olarak Bayrampaşa Cezaevi'nde yaşananlar ile ilgili olarak üç ayrı dava açıldı.

Birinci dava 27 Şubat 2001 tarihli iddianame ile açıldı. Hazırlanan iddianamede olay günü, yani 19 Ocak 2000 tarihinde cezaevinde bulunan tutuklu ve hükümlülerin cezaevi idaresine karşı silahla ayaklanmaya sevk maddesi ile cezalandırılması talep edildi.

Bu çerçevede 167 tutuklu ve hükümlü mahkumiyet cezası istendi.

Dava Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesinde 2001/189 Esas sayılı dosyası üzerinde yürütülüyor.

Yargılama 28 Nisan 2009 tarihindeki karar ile bitiriliyor.

Sanıklar, silah kullandıkları konusunda delil bulunmadığı gerekçesi ile silahlı ayaklanma yönünden Beraat tesis edilirken, idareye ayaklanma suçu yönünden de zamanaşımı kararı veriliyor.  

“Hayata Dönüş” operasyonun ile ilgili olarak Bayrampaşa Cezaevi'nde yaşananlar ile ilgili olarak ikinci dava, 16 Temmuz 2001 tarihli iddianame ile açılıyor.

Bu dava kapsamında jandarma görevlileri ve infaz koruma memurları hakkında birlikte iddianame düzenleniyor.

Jandarma görevlileri hakkında operasyon sonrasında tutukluları sevk için ring araçlarına bindirirken kötü muamelede bulundukları iddiası ile ceza isteniyor.

İnfaz koruma memurları için ise, 07 Aralık 2000 ile 19 Aralık 2000 tarihleri arasında bazı yasaklı yayınların cezaevine girmesine göz yumduklarından dolayı görevlerini kötüye kullandıkları iddiası ile ceza talep ediliyor.

Bu dava Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesi'nin 2001/934 Esas sayılı dosyası üzerinden yürütülüyor. Yargılamanın ilerleyen celselerinde dosyanın sanıklar yönünden tefrikine (ayrılmasına) karar veriliyor.

Böylece jandarma görevlileri ile infaz koruma memurları aynı mahkemenin iki ayrı dosyasında yargılanmaya başlıyorlar.

Jandarma görevlileri ve infaz koruma memurları hakkındaki bu iki ayrı dava da Eyüp 3. Asliye Ceza Mahkemesince yürütülüyor. Her iki dava da zamanaşımı kararı ile bitiriliyor. Yargılama dosyalarının halen Yargıtay'da olduğunu da ifade edelim.

“Hayata Dönüş” operasyonun ile ilgili olarak Bayrampaşa Cezaevi'nde yaşananlar ile ilgili olarak birde, Eyüp Savcılığınca yürütülen ve olay günü Bayrampaşa Cezaevi'nde meydana gelen ölüm-yaralanma olayları hakkında görevli askeri kuvvetlerin şüpheli olarak soruşturulduğu dosya bulunuyor.

Bu soruşturma tam 10 yıl sürüyor ve Eyüp Cumhuriyet Savcılığı 10 yıl süren soruşturmada bir arpa boyu yol dahi alamıyor ya da almıyor. En son 20 Nisan 2010 tarihli iddianame ile toplam 39 jandarma erine dava açılıyor.

Soruşturmayı ilk yürüten Savcı Cafer Koman operasyon ile ilgili önemli gerçeklerin ortaya çıkmasını sağlıyor. Ancak bu nedenle de dosyadan el çektiriliyor, Sakarya Savcılığına tayin ediliyor.

Anılan soruşturma dosyası Koman’dan sonra 2001 yılı içinde Savcı Ali İhsan Demirel’e veriliyor.

İddianamenin düzenlendiği tarihe kadar geçen 9 yıl süresince iki kez Valilik tarafından soruşturulan jandarma görevlileri hakkında soruşturmaya yer olmadığı kararı veriliyor. Yapılan itirazları Bölge İdare Mahkemesi yerinde görüyor ve soruşturmanın adli makamca yürütülmesine karar veriyor.

Buna karşı Valilik verdiği iki kararda da ne kadar yanlı olduğunu apaçık ortaya koyuyor. Öyle ki, Valiliğin konu hakkındaki ilk kararı mizah dergilerine konu olacak kadar komiktir.

Bu kararında Valilik, Savcılık tarafında henüz kim oldukları isim olarak dahi tespit dahi edilmemiş askerler hakkında soruşturmaya yer olmadığı yönünde kararı veriyor. Başka bir ifade ile Valilik henüz var olmayan kişiler hakkında peşinen ‘soruşturma yapılmasın’ demiş oluyor.

Öte yandan Savcı Ali İhsan Demirel, 9 yıl süresince hiçbir jandarma görevlisinin ifadesini almıyor.

Soruşturma dosyasındaki mevcut ifadeler, idare tarafından ön soruşturma kapsamında alınan ifadelerdir. Soruşturmanın kendisi operasyonda tutuklulara fiili müdahaleyi gerçekleştiren jandarma birliklerinin askerleri hakkında olmasına karşın, bu birliklere mensup askerler etkin bir şekilde soruşturulmuyor. Hatta yazılan yazılara, bu birliklerce çoğu kez cevap dahi verilmiyor.

Tüm bu sürecin sonunda Savcı Ali İhsan Demirel, operasyonda hiçbir inisiyatifi olmayan 39 jandarma eri hakkında dava açıyor. 39 erin dışında kalan jandarma görevlileri ve tüm rütbeli askeri personel hakkında takipsizlik kararı veriyor.

Anılan iddianame ile 39 jandarma eri hakkında cezaevindeki ölümlerle ilgili yargılama halen Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2010/172 Esas sayılı dosyası üzerinden devam ediyor.

Öte yandan 2015 yılında İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından yürütülen soruşturma kapsamında toplam 167 rütbeli asker hakkında dava açılıyor ve bu dava Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde süren dava ile birleştiriliyor.

Böylece Bakırköy 13. Ağır Ceza Mahkemesi'nde toplam 206 asker tutuksuz yargılanmakta olup davanın bir sonraki celsesi 27 Şubat 2020 tarihindedir.

Bayrampaşa Cezaevi'nde meydana gelen ölümlerle ilgili olarak adli soruşturmayı yürüten savcı Ali İhsan Demirel hakkında da, soruşturmayı 10 yıl boyunca akamete uğrattığı iddiası ile Hakimler ve Savcılar Yüksek Kurulu (HSYK) tarafından hazırlana rapor doğrultusunda 2011 yılında görevi kötüye kullanmak suçundan Yargıtay 5. Ceza Dairesi tarafından dava açılıyor.

Yapılan yargılama sonucunda adı geçen Savcı hakkında 1 yıl hapis kararı veriliyor. Sanık Savcı kararı temyiz ediyor ve dosyaya bakan Yargıtay Ceza Genel Kurulu mahkumiyet kararını bozunca, dosya tekrar Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ne gönderiliyor.

Yargıtay 5. Ceza Dairesi'ndeki dava halen sürmekte olup yargılamanın bir sonraki celsesi 11 Mart 2020 tarihinde yapılacaktır.      


İstanbul Ümraniye Cezaevi

“Hayata dönüş” operasyonu ile ilgili Ümraniye Cezaevi çerçevesinde iki dava açılıyor.

Birincisi Üsküdar 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 2001/245 esas sayılı dosyası üzerinden yürütülen yargılama oluyor.

Yapılan yargılamada sanıklardan her bir tutuklu 2 yıl, toplamda 120 yıl mahkumiyet kararı ile cezalandırılıyorlar.

Karar temyiz ediliyor.

Dosya halen Yargıtay’dadır.

 
Uşak Cezaevi

Uşak 2. Asliye Ceza Mahkemesi'nde olay günü, yani 9 Aralık 2000 tarihinde cezaevinde bulunan 56 tutuklu ve hükümlü hakkında memura mukavemet etmek ve kamu malına zarar vermekten dava açılıyor. Tüm sanıklar memura mukavemet suçundan cezalandırılıyorlar.

Karar temyiz ediliyor.

Dosya halen Yargıtay’dadır.

Gerçeğin ve adaletin peşindeyiz!

 

 

*Dava ile ilgili bir kısım belge ve bilgiye erişimimi sağlayan müdahil avukatlardan Av. Gülizar Tuncer'e ve Av. Güçlü Sevimli dostlarıma teşekkürü borç bilirim.

** Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU