Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kütüphanesi'nde "Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu"nda açıklamalarda bulundu.
Erdoğan, "Nüfusumuz artıyor fakat nüfus artış oranımız azalıyor. TÜİK'in açıkladığı verilere göre geçtiğimiz yıl ölçülen toplam doğurganlık hızı 1,48. Şu anda bir felaketi yaşıyoruz. Geleceğimiz açısından alarm zilleri hem de yüksek sesle çalıyor. Bu ülkenin istikbalini düşünen kimse buna kayıtsız kalamaz" ifadelerini kullandı.
Erdoğan şunları kaydetti:
Aile ve Kültür-Sanat Sempozyumu" münasebetiyle sizlerle bir arada olmaktan büyük bir bahtiyarlık duyuyorum. Milletin evine hepiniz hoş geldiniz. 2 gün boyunca düzenlenen 6 oturumda pek çok katılımcı bildirilerini tebliğ etti. Dijital kültürden sanat ve medyaya geniş bir renk paletinde birçok konu burada enine boyuna tartışıldı. Ülkemiz ve milletimiz için hayırlar getirmesini canı gönülden diliyorum. Tebliğleriyle eleştirileriyle sempozyuma katkı veren herkese şükranlarımı sunuyorum. Emekleriniz inşallah hayra vesile olsun. Bazı kurumlar vardır ki, istikbale yön verir. Aile, bu müesseselerden biridir. Aileye baktığımızda milleti görürüz.
Aile mektebinde yetişen bireyler ne kadar bilgili şuurlu olursa toplum güçlü olur. Bireyi güçlendirmeden aileyi, aileyi güçlendirmeden de devleti ve milleti yaşatamazsınız. Geleceğe emin adımlarla yürümek istiyorsak bu silsileyi özenle korumamız gerekiyor. Hepimize çok önemli görevler düştüğü kanaatindeyim. Bu konuda hepimiz elimizi taşın altına koymakla mükellefiz.
Tıpkı aile gibi kültür ve sanat da bizi, değerlerimizi yansıtır. Kuşaklar ve insanlar arasında bağ kuran alanların başında hiç şüphesiz kültür-sanat gelir. Bu konuda dünyanın imrenerek baktığı birikimin sahibiyiz. Ecdadımız askeri, siyasi ve idari kabiliyetlerini kültürle sanatla birleştirmiştir. Küresel kapitalizmin yeni cepheler açtığı, kültürel emperyalizm ve dijital kuşatmanın dünyada şiddetini artırdığı dönemde aile kurumunun üzerine titriyoruz. Cinsiyetsizleştirme gibi dayatmalara ve LGBT gibi sapkın akımlara karşı gerekli önlemleri alıyor, en küçük bir tavize, ihmale, rehavete mahal vermiyoruz.
"Alarm zilleri çok yüksek sesle çalıyor"
Nüfusumuz artıyor fakat nüfus artış oranımız azalıyor. TÜİK'in açıkladığı verilere göre geçtiğimiz yıl ölçülen toplam doğurganlık hızı 1,48. Şu anda bir felaketi yaşıyoruz. Geleceğimiz açısından alarm zilleri hem de yüksek sesle çalıyor. Bu ülkenin istikbalini düşünen kimse buna kayıtsız kalamaz.
Çalışma hayatının, doğurganlık hızı üzerinde sınırlı bir etkisi olduğu, istihdamda olmayan kadınların da çocuk sayısının düştüğü ortaya çıkıyor. Bundaki temel etken hiç şüphesiz şehirde kadınların giderek daha fazla yalnızlaşmasıdır. Evlat sahibi babalarımıza eşlerine daha fazla yardımcı olmaları, destek olmaları, çocuklarıyla daha nitelikli zaman geçirmeleri çağrısında bulunuyorum.
Veriler bize gençlerin geç yaşlarda evlendiğini gösteriyor. Toplum olarak giderek daha çok bireyselleşiyor bunun sonucu olarak daha fazla yalnızlaşıyoruz. Kırdan kente göçün yanı sıra neoliberal kültürün de etkisiyle hayatımızın her alanında köklü değişiklikler meydana geliyor. Aile kurumuna yönelik çalışmalarımıza hız verdik. 2025 senesini aile yılı ilan ettik. Aile ve Gençlik Fonu'nu hayata geçirdik. Doğum yardımlarımıza da ivme kazandırdık. Önümüzdeki 10 seneyi Aile ve Nüfus 10 yılı olarak ilan ettik.
Bugün 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü. Çocuklarımız artık yalnızca sokakta, okulda değil, dijital dünyada da büyüyor, oyun oynuyor. Teknoloji alanındaki bu dönüşüm onları yeni tehlikelerle yüz yüze getiriyor. Siber zorbalık gibi risklerden evlatlarımızı korumak zorundayız. Detaylı bir yol haritası oluşturduk. Yalnızca çocuklarımızın geleceğini korumakla kalmıyor, dünyaya da çocuk dostu dijital dönüşüm çağrısı yapıyoruz. Aile Bakanlığımız başta olmak üzere bu çalışmalarda emeği geçen kuruluşlara teşekkür ediyorum. Tüm çocukların 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü'nü yürekten kutluyorum.
Independent Türkçe