2009 yılında, bir lisans mezunu olarak çıktığım uzun yolculuğun ardından, 2025 yılı itibarıyla Güney Afrika'dan ülkeme geri döndüm.
Bu yıllar, sadece akademik kariyerim için değil, ayrıca kültürel mirasımızın korunmasına yönelik önemli çalışmalar yaptığım bir dönemeç oldu.
Güney Afrika'daki eğitim hayatım, akademik araştırmalarım ve kültürel projelerimle geçen yıllar, yalnızca kişisel gelişimimi değil, aynı zamanda Türk kültürünün ve Osmanlı mirasının bu uzak kıtada tanınmasına da katkı sağladığına inanıyorum.
Bugün, sosyal devlet anlayışının evrensel değer kabul edildiği bir çağda, Osmanlı'nın yüzyıllar önce Afrika'ya gönderdiği yardımlarla uyguladığı insani duruş, hala ibret ve ilham verici örnekler sunuyor.
Çünkü Osmanlı, devletin bekasını insanın refahına bağlamış, "İnsanı yaşat ki devlet yaşasın" sözünü sadece bir ilke değil, bir yönetim felsefesi olarak benimsemişti.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Güney Afrika'ya adım attığım ilk günden itibaren Cape Town ve Wits üniversitelerinde eğitim aldım.
Yüksek lisansımı Ümit Burnu'nda vefat eden müderris Ebubekir Efendi üzerine, doktoramı ise Osmanlı Yahudileri üzerine yaptım.
Bu iki akademik çalışma, sadece kendi alanımda derinleşmemi sağlamakla kalmadı, aynı zamanda Güney Afrika'daki Osmanlı mirası hakkında derinlemesine bilgi edinmemi mümkün kıldı.
Ayrıca, bu üniversitelerde akademik kadroda yer alarak, öğrencilere rehberlik etme fırsatım oldu.
Kültürel miras çalışmaları ve Türk ailelerinin tanınması
Güney Afrika'daki yıllarımda, Osmanlı kökenli bazı Türk ailelerini keşfettim.
Bu ailelerin geçmişte kaybolmuş bağlantılarını yeniden ortaya çıkararak, onların Türk vatandaşlıkları alabilmelerine yardımcı oldum.
Bu, sadece bir akademik başarı değil, aynı zamanda bir kültürel köprünün yeniden inşa edilmesi anlamına geliyordu.
Ayrıca, Tana Baru Kabristanı'nda yatan Seyit Ebubekir Efendi başta olmak üzere, Osmanlı dönemi münevverlerinin mezarlarını restore ettim.
Bu çalışmalarım, hem Türkiye ile Güney Afrika arasında kültürel bağları güçlendirdi hem de bu önemli figürlerin anısını yaşatmaya yönelik önemli bir adım oldu.
Cape Town Üniversitesi'nin ilk Müslüman doktoru olan Muhammed Şükrü Efendi'yi bulmak, akademik yolculuğumda önemli bir kilometre taşıydı.
Bulduğum bu önemli şahsiyet, üniversitenin web sitesinde yayımlandı ve adını tarihe kazandırdı.
Ayrıca, Güney Afrika'nın ilk renkli pilotu kabul edilen Rüştü Ataullah Bey'in mezarını bulup tamir ettim.
Johannesburg'daki mezarının restorasyonu, bu figürün tarihsel öneminin altını çizdi ve yedek subay olarak Şam cephesinde savaşan bir cihan harbi gazisinin mirasının korunmasına katkı sağladı.
Yapmış olduğum çalışmalar, uluslararası dergilerde yayımlandı ve global çapta kabul gördü.
Bununla birlikte, Güney Afrika-Türkiye ilişkileri üzerine 12 kitap kaleme aldım.
Bu kitaplar, iki ülke arasındaki kültürel, ticari ve tarihi bağları derinlemesine inceledi ve Türk kültürünün Güney Afrika'daki etkilerini ortaya koydu.
Güney Afrika müzelerinde sergilenen Osmanlı mirası
Güney Afrika'daki Paarl Dil Müzesi, Franschhoek Hugenot Müzesi, Simon's Town Heritage Müzesi ve Ümit Burnu Kalesi'nde sergilenen Osmanlı dönemi belgeleri, fotoğraflar ve özellikle Ebubekir Efendi'ye ait materyaller, bölgedeki Osmanlı mirasının somut göstergeleri olarak büyük önem taşır.
Bu eserler, Osmanlı vatandaşlarının 19 ve 20'nci yüzyılda Güney Afrika'da yürüttüğü eğitim, dini ve toplumsal faaliyetlerin izlerini belgelemektedir.
Bizim de bağışladığımız bazı belgeler arasında resmi yazışmalar, eğitim raporları ve yerel halkla ilişkileri gösteren fotoğraflar, Osmanlı devlet adamlarının kıtadaki diplomatik ve insani faaliyetlerini ortaya koyar.
Sergilenen materyaller, sadece tarihî bilgi sunmakla kalmaz; aynı zamanda Osmanlı mirasının Afrika'daki kültürel ve entelektüel etkisini de gözler önüne serer.
Bu belgeler ve fotoğraflar, tarih araştırmacıları, öğrenciler ve ziyaretçiler için Osmanlı-Afrika ilişkilerinin anlaşılmasında kritik bir referans noktası oluşturur ve Osmanlı'nın bölgedeki uzun soluklu katkılarının somut bir kanıtı olarak değerlendirilebilirler.
Bunlardan belki en önemlisi Bo-kaap Müzesi'nde yer alan tarihi malzemedir.
Osmanlı âlimi Mahmut Fakih Efendi'ye ait bir oda üzerine yaptığım bir araştırma, 2018 yılında müzenin koleksiyonuna ilave edilmiştir.
Bu eserler, aynı zamanda Güney Afrika Kültür Bakanlığı tarafından tanınmış ve Bo-kaap Müzesi'nde bir odanın bu önemli şahsiyetin adına ayrılmasına yol açmıştır.
Bu, Osmanlı mirasının Güney Afrika'daki önemli temsilcilerinden birine saygı duruşu olarak kabul edildi ve müzeye demirbaş olarak giren bir Türk bayrağı asıldı.
Koleksiyon bağışı ve milli arşivdeki isim
Yıllar boyunca topladığım kitaplar ve belgeler, artık yalnızca birer akademik kaynak olmanın ötesinde, tarihi bir değer taşımaktadır.
Bu koleksiyonu, Güney Afrika Milli Arşivi'ne hediye ettim. Cape Town'daki şubede, koleksiyonuma ait bir salon, “Halim Gençoğlu Koleksiyonu” olarak anılmaya başlandı.
Bu bağışım, sadece akademik mirasımın korunması değil, aynı zamanda bu önemli belgelerin gelecek nesillere aktarılması anlamına geliyordu.
Cape Town Üniversitesi, bu bağışın önemini bir belgesel ile dünyaya duyurdu.
9 Eylül'de öğrencilerimle katıldığım bir mezuniyet töreninin ardından, ofisimin anahtarını fakülteme teslim ettim.
Bu, bir dönemin sonu ve başka bir dönemin başlangıcıydı.
Wits Üniversitesi Siyasal Bilimler Fakültesinde post doktora çalışmam devam etmekte olup, bundan sonra inşallah kendi ülkemde ya da başka bir dünyada ilmi çalışmalarımı sürdüreceğim.
Güney Afrika diplomasimiz üzerine öneriler
Bölgeyi derinlemesine incelemiş bir tarihçi olarak, Güney Afrika ile ilgili iki önemli konu üzerinde ilerlemenin, hem kültürel hem de siyasi açıdan doğru sonuçlar vereceği kanaatindeyim.
Güney Afrika'daki Osmanlı kökenli kayda değer şahsiyetlerin, özellikle Ebubekir Efendi gibi münevverlerin ve bu bölgede hizmet etmiş ailelerin tanıtılması ve bu şahsiyetler üzerine daha fazla araştırma yapılması, bölgedeki tarihsel mirasın daha derinlemesine anlaşılmasına katkı sağlayacaktır.
Bu tür şahsiyetler ve ailelerle yapılacak faaliyetler, onların hem akademik hem de kültürel olarak tanıtılacağı etkinlikler düzenlemek, Güney Afrika halkına Türklerin sömürgeci Batı ile olan farkını göstermede önemli bir rol oynayacaktır.
Türklerin bölgedeki geçmişi, tarihi katkıları ve kültürel etkileri, bu tür etkinlikler aracılığıyla daha geniş bir kitleye aktarılabilir.
Bu sayede, Güney Afrika halkı, Türklerin sadece Osmanlı İmparatorluğu'nun bir parçası olmakla kalmayıp, aynı zamanda özgürlük, adalet ve insan hakları konusundaki duyarlılıklarıyla da tanınan bir halk olduğunu daha iyi anlayabilir.
Öte yandan Güney Afrika, tarihsel olarak Filistin meselesine karşı duyarlı bir ülke olmuştur ve bu konu, halk arasında önemli bir hassasiyet yaratmaktadır.
Bu nedenle, Filistin davasına olan desteğin ve bölgedeki ortak duyarlılığın daha somut hale gelmesi adına sahada yapılacak iş birlikleri büyük önem taşımaktadır.
Türk hükümeti ve Güney Afrika, bu konuda birlikte çalışarak, Filistin'in uluslararası alanda haklarını savunma noktasında ortak projeler yürütebilirler.
Bu tür ortaklıklar, sadece akademik bir dayanışma değil, aynı zamanda halklar arasında da bir empati ve anlayış oluşturacaktır.
Güney Afrika halkı, bu iş birliği sayesinde, sadece Filistin halkının haklarını savunmanın değil, aynı zamanda adaletin, özgürlüğün ve insan haklarının evrensel değerler olduğunu daha derinden hissedebilir.
Bu konularda atılacak adımlar, hem Türk kültürünün hem de insan hakları mücadelesinin Güney Afrika'daki etkisini artıracak, iki ülke arasındaki ilişkilerin daha da güçlenmesine katkı sağlayacaktır.
Güney Afrika'daki yıllarım, sadece akademik bir yolculuk değil, aynı zamanda Türk kültürünün, Osmanlı mirasının ve iki ülke arasındaki bağların güçlendirilmesi adına önemli bir dönüm noktası olmuştur.
Yaptığım çalışmalarla, geleceğe olan katkımın yalnızca bir başlangıç olduğunu düşünüyorum.
Kaynaklar:
Gençoğlu, H. (2018). Ottoman Traces in Southern Africa: The Impact of Eminent Turkish Emissaries and Muslim Theologians. İstanbul: Libra Kitap.
Gençoğlu, H. (2020). Türk Arşiv Kaynaklarında Türkiye-Afrika. SR Yayınları.
Gençoğlu, H. (2021). Güney Afrika'da Osmanlı Kültürel Mirası: Osmanlı İmparatorluğu'nun Afrika'nın Ucundaki İslam Mirası (Arşiv Kayıtları, Resimler ve Belgeler). Türk Tarih Kurumu Yayınları.
Gençoğlu, H. (2021). Bree Sokağı No 122 & Afrika'ya Hayat Veren Türkler. Grius Yayınevi.
Gençoğlu, H. (2022). Güney Afrika'da Osmanlı İzleri. İstanbul: Kronik Kitap.
Gençoğlu, H. (2024). Batı'nın Afrika Talanı & Afrika Tarihinde Sömürgecilik ve Soykırımlar. Kronik Kitap.
Gençoğlu. H (2024) Palestine in the Ottoman Archival Documents, 1517-1917, South Africa. Baitul Hikmah Press.
Tezler
Gençoğlu, H. (2017). Socio-political Challenges of Marginal Religious Groups: The Sabbatean Movement as a Case Study (Doctoral thesis). University of Cape Town.
Gençoğlu, H. (Master's). Abu Bakr Effendi: Activities and Challenges of an Ottoman Muslim Theologian in the Cape of Good Hope. University of Cape Town.
Makale / Bildiriler
Gençoğlu, H. “The Importance of Turkish Archives for South African Historiography.” Quarterly Bulletin of the South African Library. 2019.
Gençoğlu, H. “An Ottoman Source regarding the Anglo-Boer War ‘Afrika-i Cenubi Muharebesi' by Ghazi Mahmud Mukhtar Pasha.” Annual Review of Islam in Africa (ARIA). 2018.
Gençoğlu, H. “The First Muslim Politician of South Africa: Ahmet Ataullah Bey (1865–1903).” Akademik makale, UCT / Güney Afrika çalışmaları çerçevesinde.
Gençoğlu, H. “Güney Afrika'da Irkçılığın Kökenleri.” Siyasal Bilgiler Fakültesi Dergisi. 2017.
Gençoğlu, H. “Africa's First Ottoman School Still Standing Clubhouse at Bo-Kaap: The History of Ebubekir Efendi's School.”
Gençoğlu, H. “Viewing the Anglo-Boer War with Turkish Sources.” Bildiri / sunum. wmbr.org.za
Gençoğlu, H. “Decolonising African historiography: Asian sources for African studies.” Cape Argus / IOL. 22 Haziran 2024.
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish