Türk devlet geleneği merkezcidir. 

Yurttaşların eşit statüsüne ve eşit katılımlarına kapalıdır.  

Neticede antidemokratik, sivil ya da askeri vesayetçi siyasi iradeye tekabül eder.

Şayet yeni demokratik bir anayasa tasarlanıyorsa, demokrasinin siyasi ve askeri vesayet rejimi olmadığı, esasen vesayet rejimi olmadığı bilgisi ve bilinciyle, yeni anayasada her tür vesayet rejimini engelleyici önlemlerin yer alması zorunludur.
 

12 Eylül rejimi askeri vesayet rejimi idi.

1983 yılında darbeden demokrasiye geçildi (!) 

Şu var ki anayasal ve yasal görüntü ardında askeri vesayet rejimi  sürdü. 

Askeri vesayet bünyesinde ortaya çıkma eğilimi gösteren Siyasal İslamcı çatlakları onarıcı post-modern 28 Şubat darbesi dahi yapıldı.

Sonrası var... AK Parti hükümet oldu. 

Abdullah Gül’lü geçiş döneminden sonra Tayyip Erdoğan başbakan oldu. 

Gülen hareketi ile ittifak, 12 Eylül Anayasası üzerinde sözde nispi demokratik düzenlemeler bunu takip etti. 

Başbakan Tayip Erdoğan'ın "Allah'ın Lütfu" ilan ettiği Gülenci 15 Temmuz darbesini takip eden süreçte, Gülenci yapılanmaya yönelik operasyonlar, MHP ile ittifak ve Başbakan Tayyip Erdoğan’ın tek Adam olduğu “sivil” vesayet rejimi inşa edildi... 

Kısacası darbeden demokrasiye geçildi, ne var ki askeri vesayetten Ak Parti’nin ilerleyen zamanda içinde giderek katılaşan, devrenin başında da tek adamın olduğu vesayet rejimi başlamış oldu.  

***

Bu bağlamda yeni Anayasa, 12 Eylül anlayışı, 12 Eylül hukuku ve her türlü vesayet rejiminden bir kopuş anayasası, demokratik anayasa olarak yapılmalı.

Anayasa yapımına yurttaşlar eşit statüde, eşit katılımla yeniden yazmalı.

12 Eylül anlayışı ve 12 Eylül hukukundan kopuş tutumunda sahiciliğin kaynağı, demokratik, eşitlikçi, özgürlükçü bir anayasa yapımını somut bir gerçekliğe dönüştürmektir.  

Yanı sıra nasıl bir egemenlik sistemi istendiği ve nasıl bir rıza sistemi geliştirileceği hakkındaki sorular anayasa yapımının her aşamasında akılda tutulması gereken sorulardır...  

*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.