Dervişoğlu: Milletvekillerimiz kürsüye çıktıklarında 'Sayın Başkan' diye hitap etmeyeceklerdir

Ümit Özdağ, Müsavat Dervişoğlu'nu ziyaret etti

Fotoğraf: ANKA

Tahliye edilen Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ, İYİ Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu'nu ziyaret etti.

Zafer Partisi heyetinde Genel Başkan Yardımcıları Ali Yenişehirlioğlu, Seyit Yücel ve Suzan Küçüksaraç yer aldı. Saat 12.00'de başlayan görüşme yaklaşık 30 dakika sürdü. Ziyaretin ardından yapılan ortak basın açıklamasında konuşan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ şunları kaydetti:

Değerli İYİ Partililere hürriyetimin 5 ay süreyle tahdit dönemde vermiş olduğunuz destekten dolayı teşekkürlerimi ifade etmek istiyorum. Siz başta olmak üzere birçok İYİ Parti yetkilisi, milletvekili ve hukukçu kimliği olan İYİ Partlili arkadaşım beni ziyaret ettiler ve desteklerini birlikteliklerini ifade ettiler. Bundan dolayı ilk ziyareti de sizze yapmayı arzu ettim bu destekten dolayı teşekkürlerimi ifade etmek için. Sayın Genel Başkanın ifade ettiği gibi çok kıymetli bir değerlendirme sürecine aslında bakanlık izniyle yaptığımız görüşmeler çerçevesinde gerçekleştirmiştik. Şimdi özgür bir ortamda İYİ Parti Genel Merkezi'nde yine bir değerlendirme ve gelecek projeksiyonu yaptık. Türkiye için bu zor dönemden geçerken ülkemiz hayırlı olacağı inancındayım. Bugünlerde bir de TBMM'de, İYİ Parti Milletvekillerinin dahil olduğu bir Talat Paşa tartışması oldu. Milli kahramanımız, büyük Türk milliyetçisi Talat Paşa'ya yapılan saldırıya İYİ Parti milletvekillerinin vermiş olduğu onurlu tepkiden dolayı Sayın Genel Başkanın şahsında teşekkür ve tebriklerimi ifade etmek istiyorum. Ben de yarın saat 11.00'de Talat Paşa heykeli önünde bir saygı duruşunda bulunacağım.

Uyarmayı gerekli hissediyorum

İran'dan gelebilecek göçe ilişkin yönetilen soruya Özdağ, "Türkiye, yeterince göç almış bir ülke daha fazla göçe ihtiyaç duymaz. Mevcut olanların vatanına dönmesi süreci aslında şekillendirilmeli. Ancak, İran'da rejimin yıkılmasıyla sonuçlanacak bir iç savaşı tetikleyecek sürece evrilme ihtimali var bundan dolayı iktidarı bunu göz önüne alarak şimdiden sınırda gereken önlemleri alması gerektiği konusunda uyarmayı gerekli hissediyorum" ifadesini kullandı.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Demokrasi yolundayız

Ümit Özdağ, görüşmenin 'Üçüncü yol' arayışı için mi yapıldığı sorusuna, "Demokrasi yolundayız hukuk yolundayız. Milli, üniter, laik devlet yolundayuz. Anayasanın 66. maddesinin, 42. maddesinin yolundayız. Bu doğru yoldur" ifadesini kullandı.

"Yan yana gelişleriniz artacak mı?" sorusuna Özdağ, "Bizim yan yana gelişlerimiz bugünkü ziyaretimiz daha önce Sayın Genel Başkanının beni Silivri'de ziyaretleri PKK ile yürütülen müzakereler çerçevesinde değil, onun ötesinde. Sadece dar bir alana sıkıştırmamak lazım. Türkiye'de hukuk devletinin, demokrasinin, tekrar tesis edilmesi, milli güvenliğimizin güvence altına alınması, gençlerimizin yurt dışına burada bir gelecek görmeden gitme çabalarının arzularının sona ermesi daha kapsamlı bir çerçevede meseleyi ele almak lazım" yanıtını verdi.

İran-İsrail çatışması üzerinden Türkiye ekonomisinin zarar görmesi ihtimaline ilişkin partilerin programlarının ne olduğu sorusunu yanıtlayan Özdağ şunları kaydetti:

Ortada resmi bir bilgi yok. Yaptığımız değerlendirmeler açık kaynak ve uzman değerlendirmelerinden kaynaklanıyor. Bunlar bile önümüzdeki sürecin İran'daki gelişmelerin ABD'nin dahil olması durumunda Rusya ve Çin'i de içine çekilip ortaya çok vahim bir tablo çıkartması ihtimali var. Bu ihtimal Türkiye üzerindeki yükü artıracaktır. Bundan dolayı iktidarın iç cepheyi tesis etme doğrultusunda hukuk devletine demokrasiye geri dönerken düşman ceza hukuku uygulamalarını da geride bırakması bir zarurettir.

Dervişoğlu ise, Özdağ'ın gözaltına bile alınmaması gereken bir suç nedeniyle 5 ay hürriyetinden mahrum kaldığını ifade etti. Kurban Bayramı'nda cezaevinde ziyarette bulunduğu Özdağ'a "Çarşamba günü duruşmanız olacak, perşembe günü de beraber olacağız. O zaman hem Türkiye'nin hem de bölgenin meselelerini hem de siyasi durum analizlerini karşılıklı oturmak suretiyle gerçekleştiririz" dediğini anlatan Dervişoğlu, şöyle konuştu:

Güzel bir görüşme oldu. Tutuklanmadan önce de bir görüşme planlamamız vardı ama süreç ona engel oldu. Bugün birlikteyiz, Türkiye'nin meselelerini konuştuk, bölgemizde ve ilgi alanımızda olan coğrafyayla ilgili değerlendirmelerde bulunduk. Siyasi projeksiyonlarla alakalı görüş teatisinde bulunduk. Bu görüşmeler sıklıkla devam edecektir. Çünkü, Türk siyasi hayatında bir takım birlikteliklere ihtiyaç vardır. Bu toplumsal beklentiye dönüşmüştür. Müştereken yaptığımız şey kendi aramızdaki birlikten ziyade Türk milletini bir araya getirmek, birleştirebilmek ve onun sinerjisinden bu aziz milletin istifadesinin önünü açmaktır. Bu konuların hemen hepsinde hemfikiriz. Ayrıca bu görüşmelerde partililerimizin ve şahıslarımızın siyasi faydasını değil, milletin talep ve beklentilerine cevap verecek şekilde büyük Türk milletinin beklentilerini karşılayacak bir biçimde ortak hareket etme ihtiyacı hasıl olursa bundan geri durmayacağımızı karşılıklı olarak ifade ettik. Tabi sözlerim aslına bakarsanız üzerine çok fazla değerlendirme yapmaya elverişlidir. Müsade edin o değerlendirmeyi önümüzdeki süreçte kendi aramızda yapalım. Yarın saat 11.00'de Talat Paşa'nın kabrinin başında bulunacağım.

Dervişoğlu, İran'dan Türkiye'ye muhtemel göçe ilişkin soru üzerine İYİ Parti ve Zafer Partisi'nin sığınmacılar konusunda hassasiyeti bulunduğunu kamuoyuyla sıklıkla paylaştıklarını ifade ederek, şunları söyledi: 

Özellikle Suriye'den gelenlerin demografik yapımıza zarar vereceğini, bunun üniter devlet yapımızı tehdit ettiğini, aynı zamanda Suriye'den gelen sığınmacıların vatandaşlık hakkına sahip bulunmadığını ve bu hakkın istisnai vatandaşlık olarak onlara verilmeyeceğini ifade ederek hem idari mahkemeye hem de Danıştaya dava açmışlığımız var. Hassasiyet alanımız Türkiye'de zaten çok sayıda düzensiz sığınmacı var. İran'ın karşı karşıya bulunduğu saldırılar çerçevesinde de sınır kapımızda bir birikme olduğunu açık kaynaklardan öğreniyoruz. Türkiye Cumhuriyeti devletinin başına zaten bela olan bu sığınmacı problemine karşı her zamankinden daha fazla uyanık olması gerektiğini işaret ederek hükümet yetkililerini tedbir alma noktasında uyarmaya devam edeceğiz.

"Talat Paşa Cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Atatürk tarafından milli şehit ilan edilmiştir"

Dün TBMM'de yaşananlar kamuoyunun malumu. DEM Parti Milletvekili, ismi George, TBMM kürsüsüne çıkarak hem Türk tarihine hem de Türk tarihindeki önemli şahsiyetlere hakaret etti. Hem Evren Paşa'ya hakaret ederken, Türk milletini işgalci ve soykırımcı diye tanımlarken onun kullandığı dilin 'temiz bir olduğundan' hareketle Meclis Başkanı ona müdahale etmedi ama böyle bir şeyin TBMM'de konuşulmasının uygun olmadığını ve bunun lanetlenmesi gerektiğini söyleyen kişinin de temiz bir dil kullanmaması münasabaetiyle Meclis Başkanvekili tarafından sözünün kesildiğine şahit olduk. İYİ Parti milletvekillerimiz buna uygun bir tepki verdiler. Ama maalesef ve maalesef o anda gecici olarak Divanda bulunan ve Meclis Başkanını uyaran, Divan Katibi olan Denizli Milletvekilimiz Yasin Öztürk Bey'i kınama cezasıyla cezalandırdılar. Mecliste AK Parti ve CHP ortaklaştılar. O sebeple ben her zaman olduğu gibi tekrarlıyorum, hepsi bir olabilir ama Türkiye'nin geleceği açısında biz tekiz. Mücalemizi sonuna kadar sürdüreceğiz.

"Milletvekillerimiz kürsüye çıktıklarında 'Sayın Başkan' diye hitap etmeyeceklerdir"

Eğer bir ülkenin tarihine hakaret ediliyorsa, milli kahramanlarına hakarete ediliyorsa o Türkiye'nin sadece Meclis'inin kürsüsünde değil hiçbir yerinde yapılmaması gereken bir şey. Bazı tarihi şahsiyetlere sahip çıkılması gerekiyor. Talat Paşa denilen şahsiyet Cumhuriyetin banisi Mustafa Kemal Atatürk tarafından milli şehit ilan edilmiştir, Meclis kararıyla. Türkiye Cumhuriyeti'nin milli kahraman ilan ettiği bir kişiyi katil sıfatıyla yaftalamaya kalkışmak hiç kimsenin hakkı ve haddi değildir. Bir süreç yaşanmış, yeni seçilmiş bir Meclis Başkanvekili önümüzdeki dönemlerde Meclisi rahat yönetebilmek adına bir otorite tesis etmeye çalışıyor ama bunu yaparken Türkiye'nin milli hassasiyetlerini nazarıitibara almıyor. Bu kabul edilebilir değildir. Sayın Yasin Öztürk'e kınama kararı veren TBMM'nin o kararını tanımıyor ve kınıyorum. Yarın milli şehidimizin kabrinin başında olacağım. Bunu yaparken CHP'nin bir belediye başkanının Talat Paşa için yaptığı anıtı argüman olarak gösteriyor. Kendi belediye başkanına hakaret edilirken seyirci kalan, tarihi şahsiyetlere hakaret edilirken seyirci kalan, milli kahramalara hakaret edilirken seyirci kalan, Ermeni diasporasının tezlerini Türkiye'ye taşımaktan imtina etmeyen bir zihniyete karşı sessiz kalıp, suküt eden Meclis Başkanına da artık milletvekillerimiz kürsüye çıktıklarında 'Sayın Başkan' diye hitap etmeyeceklerdir."

"Milletin menfaatini ve geleceğini düşünürüz"

Görüşmenin 'Üçüncü yol' arayışı için mi yapıldığı sorusunu yanıtlayan Dervişoğlu "bir yeni yol arayışları" bulunmadığını ifade ederek, "Bizim milletimiz için, devletimizin bekası için attığımız adımlara yeni bir cepheleşme hissiyatı yaratacak bir şekilde sıfatlama yapmamanızı istirham ediyorum. Öyle ceberrut bir sistemle yönetiliyoruz ki herkes yeni bir yol bulduğunda ona üçüncü yol diyor. Bizim yolumuz da yolculuğumuz da bellidir. O sebeple milletin menfaatini ve geleceğini düşünürüz. Çok önemli bir mücadele veriyoruz. Otokrasiye karşı adalet, hürriyet ve eşitlik arayışıdır. Bu başlı başına bir yol ve yolculuktur" diye konuştu.

Dervişoğlu, PKK'nın fesih kararı sonrası yürülen süreçte kurulacak komisyona ilişkin şu değerlendirmede bulundu:

Meseleye toptancı bir tarih şuuru ile yaklaşıp karşı karşıya bulunduğumuz sorunların çözümüne yönelik çalışmalarımız var. Türkiye'de devreye sokulmak istenen bir kalkışma söz konusu. Bu kalkımaya karşı milli hassasiyetlerini ve haysiyetini savunmak durumunda olanlar elbetteki vaziyet alacaktır. Bir süreç yaşatılıyor, o sürecin kendi içindeki noktalarına işaret ediyoruz. Bunlardan bir tanesi de TBMM'de kurulması arzulanan komisyondur. O komisyonla ilgili Abdullah Öcalan denen caniyi Meclise getiremediler, şimdi TBMM'yi onun ayağına götürmek istiyorlar. Buna Türk milletinin izin vermeyeceğini ifade ettim. Ayrıca yaşananlar bir ihanet olarak telaki edilecekse Türk milletinin buna karşı direnme hakkı vardır, bu anayasal bir haktır, kısıtlanamaz. Ülke nasıl darbeye karşı direndiyse, ihanete karşı direnmekten imtina etmeyecektir. Bu milletin karakteri zaten böyle şekillenmiştir.

İran-İsrail çatışması üzerinden Türkiye ekonomisinin zarar görmemesine ilişkin partilerin programlarının ne olduğu sorusunu yanıtlayan Dervişoğlu şöyle konuştu.

Bütün bu konularla ilgili biz hükümet tarafından bilgilendirilmiyoruz. Diğer muhalefet partisi liderlerine de soruyorum onlar da herhangi bir bilgi, fikir sahibi değil. Böyle kritik süreçlerde toplumsal hayatımızı olumsuz yönde etkilemesi beklenen gelişmeler beklenirken bu ülkeyi yönettiğini zannedenlerin hem kamuoyunu doğru bir biçimde bilgilendirmeleri gerekli hem de bunun yanında siyasi partilerin liderlerine bilgi verilmesini temin edecek adımlar atmalılar. Bu yapılmıyor. Ben de sizler gibi açık kaynaklardan istifa ederek bir değerlendirme yapma imkanında bulunabiliyorum. Hükümet bilgi vermiyorsa bile biz neyle karşı karşıya olduğumuzu biliyoruz. Türkiye elbetteki ekonomik, sosyal, siyasi olarak etkilecektir. Önemli olan Türkiye'nin emparyalist güçlerinin hedef tahtasından çıkarılmasıdır. Bu da güçlü bir devlet birliğinin muhafaza eden milletle temin edilir. Farkımız şudur biz Türk milli kimliği ile üniter devlet kurmuş bir milletiz. O sebeple bu coğrafyada diğer devletler gibi kolay yutulabilir olmayışımızın sebebi de üniter devlet yapımız ve güçlü milli kimliğimizdir. Bunu güçlendirmek ve savunmak noktasında çabalarımızı sürdüreceğiz.

 

 

ANKA 

DAHA FAZLA HABER OKU