DEVA Partisi Genel Başkanı Ali Babacan, TBMM'de Yeni Yol Grup toplantısında gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Konuşmasına hayatını kaybeden Manisa Büyükşehir Belediye Başkanı Ferdi Zeyrek'i anarak başlayan Babacan, "Ferdi Zeyrek Manisalıların sevgisini, teveccühünü, geniş desteğini kazanmış bir siyasetçiydi. Hastanedeyken yaşlısıyla, genciyle her siyasi kesimden insanın duasını aldı. Kendisine bir kez daha Allah'tan rahmet diliyorum" dedi. Babacan, Gazze'de yaşananlara ilişkin şunları söyledi:
Uluslararası Kriz Grubu bundan beş gün önce Gazze'yle ilgili önemli bir rapor açıklayarak İsrail hükümetini açık bir dille suçladı. Bu rapor şunu söylüyor; İsrail hükümeti Gazze halkını açlığa mahkum etmeyi uzun dönemli bir savaş metodu olarak bilinçli bir şekilde kullanmaktadır. Raporda somut veriler var. 2 milyon 200 bin Gazzelinin tamamı ölümcül bir gıda güvenliği riski ile karşı karşıya. Nüfusun yarıdan fazlası acil durum kapsamında. Yani artık yemek artıklarıyla hayatta kalmaya çalışıyor. Daha da korkutucu olan nüfusun neredeyse dörtte biri 5. aşama yani felaket aşamasında. Bu insanlar tamamen tükenmiş durumda ve hayatta kalma ihtimalleri de gittikçe zayıflıyor. Tek başına bu veriler bile durumun vehametini ortaya koyuyor.
"İsrail bilinçli bir şekilde açlığı silah olarak kullanıyor"
Günlük asgari gerekli besin miktarı 2 bin 279 kalori. Şu anda İsrail devletinin gıda programıyla Gazzelilere sağladığı ise 1750 kalori. İnsanlar uzun süre gerekli kalorinin altında besin aldıklarında iç organlarının yavaş yavaş iflas etmesiyle hayatlarını kaybediyorlar. Bir buçuk yıldır yetersiz beslenmeyle ve adeta bir soykırımla karşı karşıya kalan Gazzeliler şimdi de günde 1750 kalorilik bir gıda temini ile yavaş ama planlı bir ölüme terk ediliyorlar. Üstelik insanlar bu yardıma ulaşmak için çatışma alanlarını aşıp kontrol noktalarından geçmek zorunda kalıyorlar. Bu canice yolculuğun kendisi açlık ve hastalıkla mücadele edeneler için başlı başına bir ölüm sebebi oluşturuyor. Bu rapora göre; İsrail bilinçli bir şekilde açlığı silah olarak kullanıyor.
"Madleen en çok da insanlığın onurunu taşıyordu"
''Madleen'' gemisine ilişkin açıklamalarda bulunan Babacan, şöyle devam etti:
Bu raporun da bahsettiği insanlık faciasına dikkat çekmek için 12 gönüllü harekete geçti. Gemi hukuksuzca durduruldu ve mürettebat kaçırıldı. Operasyon açık denizlerde yapıldı yani uluslararası hukuk tamemen çiğnendi. Aralarında bir vatandaşımızın da bulunduğu insani yardım gönüllüleri açlıkla kuşatılmış bölgeye gıda, ilaç ve temel ihtiyaç malzemesi ulaştırmak istiyordu. Tekne silahsızdı. En çok da insanlığın onurunu taşıyordu. Buradan net bir şekilde söylüyorum; açlığa mahkum edilen bir halkın sesine ses olmak suç değildir. Asıl suç yardım koridorlarını kapatmaktır. Abluka altındaki bir halka yardım eli uzatmak suç değildir. Onları açlığa mahkum etmek suçtur. Bugün değilse de yarın bu suçu işleyenlerin her biri tek tek hesap verecektir.
"'Ticaret yapmıyoruz' diyorlar hala tam gaz ticarete devam ediyorlar"
Gazze konusunda iktidar pekçok kez nasıl sınıfta kaldıysa yine sınıfta kaldı. Hükümetin tepkisi yine klavye delikanlılığından ibaret. İcraat yok, tweet atmakla meşguller. İki satırlık yazılı açıklama yapmakla meşguller. İcraat yok, slogan atıyorlar, hamasete sığınıyorlar. Filistin konusunda duyarlı vatandaşlarımızın 'gazını almaktan' başka yaptıkları bir çaba da yok. Hükümettekilere seslenmek istiyorum; siz iktidar değil misiniz? Sizin herhalde tweet atmaktan daha fazla yapacağınız şeyler olmalı. İcraat yapacaksınız. İcraat için daha ne olmasını bekliyorsunuz? Başkanlık sistemini isterken 'kimse beni engellemesin, kurumlar önüme taş koymasın' diyen siz değil miydiniz? Bütün yetki elinizde. Bütün kurumları da çökerttiniz. O zaman diyorum ki hodri meydan. Madem one minute'i tek başınıza kimseye güvenmeden söylediniz buyrun çıkın aynısını söyleyin, etkisi oluyor mu olmuyor görelim.
Hala doğruyu söylemiyorlar. 'Ticaret yapmıyoruz' diyorlar hala tam gaz ticarete devam ediyorlar. İnanılır gibi değil. Madleen hadisesi ilk defa yaşanmıyor. Mavi Marmara hadisesi yaşamıştık. Mavi Marmara'dan sonra oradaki vatandaşlarımızı Türkiye'ye getirmeyi büyük bir başarı gibi sundular. Peki ölen vatandaşlarımızla ilgili ne oldu? Mavi Marmara'da hayatını kaybeden vatandaşların aileleri tek tek dava açtılar, bazı vatandaşlar hakkımızı arayacağız dediler. O insanları haklarından vazgeçirmek için uyguladıkları yöntem; İsrail'le anlaşma yapıp o anlaşmayı TBMM'den geçirdiler. Anlaşmanın bir maddesi olarak da vatandaşlarımızın hak talep etme imkanını ortadan kaldırdılar. Davalar düştü böylece. Kendi vatandaşlarımız İsrail'le yapılan ikili anlaşma sonucunda haklarını arayamadılar. Sizin itibarınız kalır mı dünyada?
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
"Hükümet bu sorumluluğun bedelini ödemeli, ara zam yapmalıdır"
Kurban Bayramı'nda da vatandaşın geçim sıkıntısı ile boğuştuğunu ifade eden Babacan, şunları kaydetti:
"Açlık sınırı 25 bin, asgari ücret 22 bin, en düşük emekli maaşı 14 bin 600. Ankara'da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı, dengeli beslenmesi için yapması gereken sadece gıda masrafı 25 bin. Bunun içinde barınma yok, fatura yok, eğitim masrafı yok. Vatandaşlarımız bu bayramı yaşayamdı. Bu iktidar vatandaşına gerçek bir bayram borçlu. Hem asgari ücrette hem emekli maaşında bir ara zam şarttır. Bu ülkede enflasyonun çok düşük olduğu dönemlerde bile hep ara zam verilmiştir. 1 Temmuz'da ara zam vermemek emeliden, asgari ücretliden çalmaktır. Geçen yıl bunu yaptılar şimdi bu yıl da yapmaya hazırlanıyorlar. Enflasyonun suçlusu hükümetin kendisi. Kendi suçunun cezasını millete çektiriyor. Hükümet bu sorumluluğun bedelini ödemeli, ara zam yapmalıdır.
Ali Babacan, infaz yasasında yapılan son değişikliğe ilişkin de, "Toplumda adalet duygusunu zedeleyen bir düzenleme oldu. Apar topar Meclis'ten geçirdiler. Bu tür düzenlemeler toplumda adalet duygusunu zedelememeli, güveni aşındırmamalıdır. İktidar aylardır bayram öncesi infaz indirimi dedi, beklentiyi yükselttii ancak gerekeni yapmadı. Devlete karşı silahlı eylem yapanlar için düzenleme yapmayı göze alanlar çocuklarını gönderdikleri okul veya gazete sebebiyle hükümlü olanları gündeme getirmediler. Böyle adalet sağlanmaz" ifadesini kullandı.
ANKA