Aralarında Alevi Bektaşi Federasyonu (ABF), Avrupa Alevi Birlikleri Konfederasyonu (AABK), Türkiye Alevi Federasyonu (ADFE), Avustralya Alevi Bektaşi Federasyonu (AFA), Alevi Kültür Dernekleri (AKD), Hacı Bektaş Veli Anadolu Kültür Vakfı (HBVAKV) ve Pir Sultan Abdal Kültür Derneği’nin (PSAKD) de yer aldığı yedi Alevi örgütü, ortak bir açıklamayla Kurtulmuş’u istifaya çağırdı.
fazla oku
Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)
Şırnak’ta yaptığı bir konuşmada Kurtulmuş, “Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle inleten Şah İsmail’e karşı, Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi’nin yapmış olduğu ittifak, Anadolu’daki Müslüman toplulukların birlikte var olmasına neden olmuştur” demişti.
Bu sözlerin münferit olarak değerlendirilemeyeceğini ifade eden Alevi kurumları, Kurtulmuş’un açıklamasını “soykırımı kutsamak” olarak nitelendirdi. Ortak açıklamada şu ifadelere yer verildi:
Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş: ‘Anadolu topraklarını baştan aşağı zulümle inleten Şah İsmail’e karşı, Yavuz Sultan Selim ile İdris-i Bitlisi’nin yapmış olduğu ittifak, Anadolu’daki Müslüman toplulukların birlikte var olmasına neden olmuştur.’ diye bir açıklama yapmış ve geleneğinden geldiği zihniyeti gayet açık ortaya koymuştur. Aleviler Yol Erkânı gereği, dünya üzerindeki tüm canlıların hakkın yansıması olarak görür ve her millete tek nazarla bakmayı vurgular. Yaşam hakkı inancının temel düsturudur. Bu düstur gereği Alevilerin barış ve kardeşlik söylemlerine uzak durması ya da destek vermemesi düşünülemez, “Barış süreci” veya “çözüm süreci” fark etmez, adı ne olursa olsun, barışa giden hiçbir sürecin karşısında yer almaz, aksine destek olur, güç verir.
Ancak, barış süreci ve kardeşlik bağı denilen yeni dönem Alevilerin katliam tarihini tarif ederek kurulamaz. Barış ancak ülkede yaşayan tüm toplulukların, inançların ortak bir yaşam mutabakatı ile olur. AKP’nin duayeni ve ülkenin meclis başkanının zihninden dökülen bu cümleler, bir kez daha gösterdi ki; Türk İslam sentezli Siyasal İslam anlayışı ve bu anlayışın temsilcilerinin, hücrelerinde beslediği düşmanca duygu ve ümmetçi, gerici, tekçi bir zihniyet ile yürüyen bu süreç, ülkeyi kardeşlik bağına ve toplumsal bir barışa götüremez. Suriye’de AKP tarafından beslenen Şeriatçı Selefi HTŞ çetelerinin Alevilere uyguladığı soykırım bunun en net kanıtıdır. Numan Kurtulmuş’un bu sözleri Aleviler tarafından münferit bir açıklama olarak görülemez. Ülke yönetiminin ikinci sırasında yer alan meclis başkanı, bu açıklama ile, Akp anlayışının Alevilere bakışını ortaya koymuştur. Meclis Başkanı Numan Kurtulmuş, Alevi toplumu tarafından lanetlenen Yavuz Sultan Selim’e övgü dizmekle kalmamış, onun tarihteki Alevi soykırımını itiraf ederek onaylamış ve bu soykırımı kutsamıştır. Bu da yetmemiş Alevilerin tarih boyunca uğradığı en büyük ihanetlerden biri olan İdris-i Bitlisi’nin Yavuz ile girdiği suç ortaklığını ve kirli ittifakını da meşru göstermiştir. Alevilerin katliamını tarif ederek kurulan bu dil ve bu zihniyet, AKP/MHP iktidarının kötü niyetini ve sürece nasıl baktığının işaretidir. Bu anlayış herkes tarafından iyi görülmeli ve süreci provoke etmeye yönelik bu tür çıkışlar engellenmelidir.”
Yavuz Sultan Selim, Aleviler’i, Türkmen’leri, Araplar’ı ve Kürt’leri katliamlardan geçiren eli kanlı bir padişahtır. İdris-i Bitlisi ise bu katliamların işbirlikçisi bir haindir. Tarihi gerçekler bunlardır. Ancak, esas olan tarihten ders çıkarmak ve geleceği barış ve demokrasi ile inşa etmektir. Meclis başkanı Sayın Kurtulmuş’u kınıyoruz! Numan Kurtulmuş, Alevilerden derhal özür dilemeli ve bütün görevlerinden istifa etmelidir. Alevilerin katliamından beslenen bir zihniyet Alevilerin de temsil edildiği bir meclisin başkanı olamaz! Halkı, kin ve düşmanlığa sevk etmekten dolayı da yargılanmalıdır.”
Türkiye’de yaşayan tüm topluluklar ve inanç mensupları bilmelidir ki; Biz Aleviler, onurlu, kalıcı, samimi ve kapsamlı bir barış sürecinin yanında olmaya devam edeceğiz. Sorumluluk alacağız. Ancak, bu süreçte ırkçı, gerici, tekçi, inkarcı, imhacı, asimilasyoncu, soykırımcı anlayış, siyaset ve zihniyetlerle de mücadele etmeye devam edeceğimizi, bu anlayışın tam karşısında duracağımızı kamuoyu ile bir kez daha paylaşıyoruz. 72 Millete aynı nazarda bakmayanı kendimizden saymıyoruz.”
Dersim Gazetesi'nin haberine göre açıklamada, Kurtulmuş’un derhal özür dilemesi ve görevlerinden çekilmesinin yanı sıra, halkı kin ve düşmanlığa sevk etmekten dolayı yargılanması gerektiği de vurgulandı. Alevi örgütleri, eşit yurttaşlık ve hak temelli barış süreci vurgusunu yineleyerek, bu süreçte geçmişi yücelten değil, yüzleşen bir siyasi anlayışın hâkim olması gerektiğini belirtti.
HDK da tepki gösterdi
HDK’nin sosyal medya hesabından yapılan açıklamada, “On binlerce Alevi’nin katliamıyla sonuçlanan bir ittifakın örnek olarak sunulmasını asla kabul etmiyoruz” denildi.
Açıklamada, Abdullah Öcalan’ın başlattığı çözüm sürecine atıfla, barış kavramının anlamına işaret edilerek şu değerlendirmeler yapıldı:
Bugünkü süreci bizzat yürüten Sayın Abdullah Öcalan, bu çabayı Barış ve Demokratik Toplum başlığıyla adlandırmış ve 27 Şubat çağrısını da bu başlıkla yapmıştır. Barış kavramı silahların susması, çatışmaların sona ermesi, acıların karşılıklı olarak son bulması, Türk ve Kürt annelerinin gözyaşlarının artık dinmesi olarak özetlenmiştir. Bu çaba, demokratik toplum ve demokratik cumhuriyetin inşasıyla, tekçi zihniyet nedeniyle yok sayılan Kürtlerin, Alevilerin, ezilen ve yok sayılan tüm halkların ve inançların, kadınların ve emekçilerin gasp edilen haklarının iadesiyle, eşit yurttaşlıkla tamamlanacaktır.
“Bu tür tarihsel katliamlarla yüzleşmek, sürecin temelidir”
HDK açıklamasında, Kurtulmuş’un sözlerinin toplumsal barışı zedeleyeceği uyarısında bulunuldu:
“Sürecin hem amacı hem de muhtevası bu iken, yaşadığı topraklarda kadın, çocuk demeden on binlerce Alevi’nin katliamıyla sonuçlanan bir ittifakın örnek olarak sunulmasını asla kabul etmiyoruz.
Yürütülen sürecin amacı, tam da bu tür tarihsel katliamlarla yüzleşmek; bu katliamların bugüne uzanan olumsuz sonuçlarını ortadan kaldırmak; toplumu kutuplaştıran olaylardan ders çıkarmak, bunların bir daha yaşanmaması için ibretlik örnekler olarak hatırlanmasını sağlamak ve ortak vatanda bir arada, eşit yurttaşlar olarak yaşamayı temin etmektir.”
HDK, açıklamasında Kürt hareketinin tarihsel sorumluluğuna da vurgu yaparak, Kurtulmuş’un sözlerini “katliamcı zihniyetin yansıması” olarak niteledi:
Numan Kurtulmuş’un niyeti ve hedefi ne olursa olsun; tüm gücünü ve mücadelesini, yok sayılan, katledilen ve asimilasyona uğratılan halkların ve inançların ortak mücadele hattına dönüştüren Kürt hareketi ve onun kurumları, bu katliamcı zihniyetlere asla prim vermeyecektir.
Açıklamanın sonunda Kurtulmuş’un Meclis Başkanı sıfatıyla yaptığı açıklamaların kabul edilemez olduğu belirtilerek şöyle denildi:
Tam da toplumsal barışa örnek olması gereken ve sürecin başarıyla sonuçlanabilmesi için adres olarak gösterilen Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin başkanı sıfatıyla, Numan Kurtulmuş’un bu açıklamaları yapmasını şiddetle kınıyor; herkesi, özellikle sorumluluk sahibi kişileri, toplumda kamplaşmaya neden olan ve barış sürecini sekteye uğratan açıklamalardan uzak durmaya davet ediyoruz.
Bugün, yalnızca Türk ve Kürt halklarının değil, ülkemizde ve Ortadoğu coğrafyasında yaşayan tüm halkların ve inançların demokratik koşullarda yaşamalarına vesile olacak zemini, büyük bir hassasiyetle koruma günüdür.
ANKA, Independent Türkçe