Platfrom sözcüsü Döne Kaya, Adalet Bakanı Yılmaz Tunç'a seslenerek, "53 bin insan için adaleti bir an önce sağlayın. Mağdur aileler artık gecikmeyi değil, adaleti görmek istiyor. 6 Şubat 2023'te birlikte öldük. Şimdi, birlikte adaleti sağlayacağız" dedi.
6 Şubat depremlerinde yakınlarını kaybedenlerin, sorumluların gerekli cezaları alması için hukuk mücadelesi yürütmek amacıyla kurduğu Adalet Peşinde Aileleri Platformu, depremin bininci gününde Adalet Bakanlığı önünde eylem yaptı.
Aileler, depremde hayatını kaybeden yakınlarının fotoğraflarını Adalet Bakanlığı binasının önüne bıraktı. Eylemde "1000 gündür adalet enkaz altında", "Kamu görevlileri hesap versin", "Rant uğruna ölenlerin hesabını soracağız", "Siz enkazda can parçanızı bıraktınız mı?" ve "Kamu personeli yargılansın" yazılı pankartlar taşındı.
"Biz ne bu kadere ne de 'deprem kaderdi' diyenlere boyun eğeceğiz"
Platform sözcüsü Döne Kaya, depremin üzerinden bin gün geçtiğini hatırlatarak, şöyle konuştu:
Bin gündür aynı acıyla uyanıyor, aynı adaletsizliklerle yüzleşiyoruz. Bin gündür 'unutmadık, unutturmayacağız’ diyerek sevdiklerimizin ardından yola çıktık. Ve hâlâ adalet yerini bulmadı. Bizler, Adalet Peşinde Aileleri olarak; bu topraklarda çocuklarını, eşlerini, anne ve babalarını, kardeşlerini kaybeden ama adalet duygusunu kaybetmemeye kararlı insanlarız. Bugün burada, kayıplarımızın sesi, hakikatin tanığı, adaletin takipçisi olduğumuzu bir kez daha haykırmak; yaşadığımız sorunları kamuoyuyla paylaşmak, sorumlulara seslenmek ve devlete, yargı organlarına adalet çağrımızı iletmek için Ankara'da bir araya geldik.
Depremin üzerinden üç yıla yakın zaman geçti. Ancak bu süreçte yargı salonları, adaletin değil, cezasızlık düzeninin bir yansımasına dönüştü. Bin gündür mahkeme salonlarında yaşadığımız sorunları sizlerle paylaşacağız. Çünkü talep ettiğimiz adalet yalnızca bizim için değil, tüm toplum için elzemdir. Bilim dışı, çelişkili ve geciken bilirkişi raporları, sorumluların cezalandırılmasını engelledi. Bazı dosyalarda raporlar aylarca, hatta bir yıldan fazla gecikti. Eksik ve hatalı raporlar, sanki suçlu ölen sevdiklerimizmiş gibi dosyalara 'kader' yazısı gibi eklendi. Ancak biz ne bu kadere ne de 'deprem kaderdi' diyenlere boyun eğeceğiz.
Döne Kaya, kamu görevlilerine yönelik soruşturmalarda ciddi adaletsizlikler yaşandığını belirterek, ilk yıllarda "kamunun dokunulmazlığı" gerekçesiyle kamu dosyalarının ana dosyalardan ayrıldığını ve bu durumun adaletin bütünlüğünü bozduğunu söyledi. Soruşturma izinlerinin geciktirildiğini veya eksik bırakıldığını, delil toplama süreçlerinin hatalarla yürütüldüğünü, yerel mahkemelerde verilen "iyi hâl" indirimlerinin adalet duygusunu zedelediğini ifade eden Kaya, bazı sanıkların tutuklanmadığını, kaçtığını ve bazı dosyaların hâlâ iddianameye dönüşmediğini vurguladı. Kaya, "Bu yıkım 'doğal' değil; bilinçli ihmallerin, denetimsizliklerin ve rantın yarattığı bir suç zinciridir. Buna rağmen yargı sürecinde hâlâ 'bilinçli taksir' kavramı kullanılmaktadır. Bu, hem hukuka hem de vicdana aykırıdır. Tüm deprem davalarında yargılamalar 'olası kast' ile yapılmalıdır" dedi.
"53 bin insan için adaleti bir an önce sağlayın"
"Depremin ilk günlerinde havaalanlarında toplanan sanıklar, bugün birer birer serbest bırakılıyor" diyen Kaya, şöyle konuştu:
Bin gündür aynı sözü söylüyoruz: Bu davalar sıradan davalar değildir. Bu suçlar 'doğa olayı' değil, insan eliyle işlenmiş toplu ihmal suçlarıdır. Biz, suçluların cezalandırılmasını, kamunun sorumluluğunu kabul etmesini, bilimsel ve tarafsız bir yargı süreci işletilmesini istiyoruz. Bin gündür adalet bekliyoruz. Ama artık beklemek istemiyoruz. Adalet 'bir gün' değil, bugün tecelli etsin istiyoruz. Devleti, yargı makamlarını ve siyasi iradeyi hesap vermeye çağırıyoruz. Bu vesileyle, Adalet Bakanı sayın Yılmaz Tunç'a sesleniyoruz: Deprem dosyalarının makul sürede sonuçlanması, tutuklama ve vareste uygulamalarının adil hale getirilmesi, bilirkişi raporlarının bilimsel ve tarafsız hazırlanması ve yargılamaların şeffaf bir şekilde yürütülmesi için acilen adım atın. 53 bin insan için adaleti bir an önce sağlayın. Mağdur aileler artık gecikmeyi değil, adaleti görmek istiyor. 6 Şubat 2023'te birlikte öldük. Şimdi, birlikte adaleti sağlayacağız.
"Değil bin gün, on bin gün dahi geçse hesap sormaya devam edeceğiz"
Umut-Sen'den Işıl Ünlü yaptığı açıklamada, "Bu bin gün boyunca, enkaz altından yükselen bir ses oldu. 'Adalet istiyoruz.' Bu bin gün boyunca depremzede kendi acılarının ağırlığı altında adalet aradı. Bin gündür bu toprak parçası öfkesini taşıdı. Ve biz, hâlâ buradayız. Hâlâ ayaktayız. Siz bizi geçiştirmek için soruşturmalarınıza devam edebilirsiniz, biz bizi kimin öldürdüğünü iyi biliyor ve hesap soruyoruz. Bugün, burada 1000 gündür ailelerinin, yakınlarının hesabını soran, adalet arayan ailelerle birlikteyiz. Onlarla beraber bu mücadelede bir adım geri atmayacağız. Değil bin gün, on bin gün dahi geçse hesap sormaya devam edeceğiz" dedi.
Adalet Bakanı Tunç'tan randevu talep etti
Adana'daki Beluk Apartmanı'nda eşi ve çocuklarını kaybeden Oğuz Soyubey, sanık inşaat mühendisi Abdullah Yeldan ile dönemin imar müdürü Alim Erdoğan'ın tutuksuz yargılandığını hatırlatarak, sanıkların tutuklanmasını talep etti. Adalet Bakanı Tunç'un Kahramanmaraş'taki açıklamasını hatırlatan Soyubey, "Bizim dosyalarımız hızlı ilerlemiyor. Buyurun, bize bir randevu verin; hangi dosyalarda, nerelerde eksikler olduğunu raporlayıp sunalım" dedi.
Adana'daki Alpargün Apartmanı'nda babası ve kardeşini kaybeden Gizem Çetin, 30 Ekim'de görülen duruşmada sanık Hasan Alpargün'ün "olası kast" suçundan cezalandırıldığını hatırlatarak, "Şimdi kamu görevlilerinin de 'olası kast'la yargılanmasını istiyorum. Bu kararın tüm deprem dosyalarında emsal olmasını talep ediyoruz" diye konuştu.
Malatya'daki Kırçuval Otel'de milli voleybolcu oğlunu kaybeden Zeliha Ağırbaş ise, "Bin gündür adalet arıyoruz. Dosyamızda hâlâ tutuklu kimse yok. Artık çok yorulduk; bir an önce adaletin yerini bulmasını istiyoruz. Adalet Bakanı bizi davet etsin, davaların ne kadar hızlı yürüdüğünü biz kendisine anlatalım" ifadelerini kullandı.
"Devlete, hakkımızı koruyun diye yalvarıyoruz"
Malatya'daki Trend Garden Rezidans'ta kardeşini kaybeden Hatice Açıkalın davalarının karara bağlanmasına rağmen sanıkların tutuklanmadığını söyledi. Açıkalın, "Bin gündür 31 cana kasteden insanlar, ellerini kollarını sallayarak hâlâ sokakta gezmeye devam ediyor. Bin gündür kamu görevlileriyle ilgili iddianame hazırlanmadı, çünkü hâlâ soruşturma izni bekliyoruz" şeklinde konuştu. Rezidans'ta kızını kaybeden Sibel Köksalan ise, "Peki biz niye buradayız? Bu bizim işimiz değil. Devlete, hakkımızı koruyun diye yalvarıyoruz. Bir an önce sanıkların tutuklanmasını istiyorum" dedi.
Kahramanmaraş'taki Arıkan Sitesi'nde ablası ve iki çocuğunu kaybeden Arzu Yurdal Atılgan, "Bin gündür adalet arıyoruz, bin gündür adalet enkaz altında. Biz, bin gündür hikâyesi yarım kalan çocukların davasını görmeye çalışıyoruz" diye konuştu. Bir gazetecinin "Adalet Bakanı bugün Kahramanmaraş’ta, ne düşünüyorsunuz?" sorusuna Arzu Yurdal Atılgan, "Bakanın aslında burada olması lazımdı, bize destek olması gerekirdi. Adalet Bakanı'nın yeri, adalet arayan ailelerin yanı olmalıdır" diye yanıt verdi.
"Hayatımızı kaybettik"
Kahramanmaraş'taki Saitbey Sitesi'nde oğlunu kaybeden Sema Ulupınar da, "Bizim istediğimiz tek şey adalet. Mezarlığa gittiğimizde, 'Siz rahat uyuyun, adalet yerini buldu' diyebilmek için uğraşıyoruz" dedi.
Hatay'daki Buket Apartmanı'nda anne, baba ve iki kardeşini kaybeden İbrahim Çeribaşı ise "Hala davalarımız devam ediyor. Sanıkların tutuklu yargılanmasını, gerekli cezaları almalarını istiyorum. Çünkü ben orada sadece annemi, babamı, kardeşlerimi, komşularımı değil hayatımızı kaybettik. Çocukluğumuzu kaybettik" diye konuştu.
Buket Apartmanı'nda eşini kaybeden Zeynep Hoşer de gözyaşları içerisinde, "İki çocuğum hala babalarını soruyorlar. Adalet yerine gelmesini istiyorum" dedi.
ANKA