5 ve 6 Mayıs’ta Başbakan Netanyahu’nun da izlediği ve medyaya yoğun biçimde servis edildiği İsrail’in Yemen’deki bir “devlet dışı aktör” olan Husilerin hedeflerine hava saldırılarını gördük.
Bu ne anlama geliyor?
Tek sebep 4 Mayıs’taki Husilerin roket saldırısı mı?
Üstelik Kızıldeniz’de bir koalisyon donanması, içlerinde ABD’nin H. Truman uçak gemisi dahil, aylardır görev yapıyorlar.
Hint Okyanusu’ndaki ABD askeri üssü Diego Garcia’da B-2H Spirit stratejik bombardıman uçakları da var, arada tatbikat yaparcasına Husiler’e saldırıyorlar, Ramazan Bayramı’nda sivillerin üstüne GBU-57 atıldığı gibi.
Konuya daha geniş bakılır ise bu durumu politik ve jeopolitik sebeplere dayandırarak açıklıyorum.
Dolayısıyla sormadan edemedim, Aden Körfezi’nin jeopolitik değerini bilmeyen yok, ancak küresel rekabette Husilere bir rol mü verilmişti?
Yemen’in rolü ve saldırıların sebepleri
Yemen, Aden Körfezi’nin girişinde Kızıldeniz’den geçerek Süveyş kanalıyla Akdeniz’e ulaşılan çok önemli bir ticaret yolu üzerinde bulunan bir ülke.
Şu an İran’ın etkisi altındaki Husilerin yönettiği geniş bir alan var ve bununla birlikte kendine göre bir görev icra ediyorlar.
Husileri incelersek 1990’lara kadar geriye gideriz. Yemen iç savaşı 2015’te başladı. İç savaş ve ayrıca İran’ın etkisi bağlamı 2015’ten sonra. Husilerin ticaret gemilerine saldırıları ise 2023’te başladı.
Küresel mesele olması hadisesi 2023’te başlar. 2023’te hemen Refah Muhafızlığı Harekâtı (Operation Prosperity Guardian) koalisyon misyonu Amerika Birleşik Devletleri ve Birleşik Krallık öncülüğünde başlatıldı.
Nedir bu? Anlaşılabilir bir görev mi? Şurasını biliyoruz, Yemen’deki Husiler İran’ın etkisi altında yani bunlara “direniş ekseni” demek mümkün. Nasıl Lübnan’da Hizbullah var ise burada da Husilerden söz ediliyor.
- Sebep mezhepçilik mi?
Konu yine mezhep temelli olabilir mi? Yemen’de Şiiler ile Sünniler arasında bir anlaşmazlık var ve bu ülke çok uzun yıllardır bu mezhep temelli çatışmanın içindeyken, İran Şiirlerin yanında, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri Sünnileri destekliyor.
Sonuçta Yemen’de belli aktörler var, bu aktörler askeri üniforma giyiyorlar, silah üretiyorlar, ülke kaynakları ile ilgili bazı ticari faaliyetleri yürütüyorlar. Ama zaten Yemen fakir bir ülke. Yıllardır iç savaş sürüyor.
Bu mezhepleri birbirine kırdırmaya uluslararası ilişkilere bir “iç savaş” olarak evrilmesinin tarihsel analizinin yapılmasını uzmanlarına bırakıyorum. Ayrıca iç savaşın bir tarafına şablondan “terörist”, diğer tarafına “Batı yanlısı grup” denmesinin açıklamasını da uzmanlarına bırakıyorum. Öyle olup olmadıklarını araştırmasınlar, terörü ve teröristi bilmeyen yok esasında. Bu tanımlardaki projelendirmenin incelemesini yapsınlar. Yani burada yine bir devlet dışı organizasyonu tanımlamış oluyoruz.
- Sebep Husi roketleri mi?
4 Mayıs günü Ben Gurion havaalanına Husiler tarafından bir roket atıldı. Roket havaalanı yakınına, yol kenarına düştü ve bir çukur açtı. Yaralananlar oldu. Bunun üzerine Netanyahu hemen karşı saldırı emrini verdi.
- Sebep İsrail mi?
Son saldırıya bakmayalım, bu bir konu elbette. Ama Husilerin bölgedeki etkisi, neden Kızıldeniz’de küresel ticarete saldırdılar ve bugün neden gemilere saldırmayacaklarını açıkladılar. Demek ki konu İsrail değil. Ama biz yine de bakalım.
Yemen, İsrail’e 2 bin kilometre mesafededir. Tabi ilk olarak hemen aklımıza gelen, nasıl Hizbullah ile bağlantı kuruluyor ise burada da Husilerle ilgili bağlantı kuruyoruz. Husiler İran etkisinde dedik, ama Hizbullah gibi kendi kararlarını veriyorlar. İlginçlik de burada: Bu örgüt ne karar verebiliyor ki? Güçleri olsa olsa Hizbullah kadar olabilir.
Düşünün, Husiler oradan kendi ürettikleri roketlerle arada sırada, çok da büyük etkisi olmayacak derecede herhangi bir ülkeye roket atsa ne olur? Bölgedeki ülkelere (İsrail, Suudi Arabistan, BAE…) roketler atmaları gerekli mi, ne kazanabilirler? Mesela sadece gemi trafiğine korsanlar gibi saldırmaları onlara yetmez mi? Suudiler ve BAE az da olsa korkabilir, petrolden para kazanıyorlar ve aynı zamanda sınır komşusu durumundalar. Petrol fiyatları dalgalanabilir… Uzaktakiler ne durumda?
Bir kıyas yaparsanız, Ekim 2024’teki İran’ın İsrail’e olan taarruzunda yüzlerce füzenin atıldığını gördünüz, peki sonuç ne çıktı? Yok denecek mertebede.
Bunun gibi Husilerin arada sırada atacağı roketlerle İsrail’de ne olur? Elbette bu bir savaş sebebi, düşmanca faaliyet, egemenlik meselesi, falan; ama benim aradığım küresel aktörlük ve stratejik seviyeli etki meselesi. Ama Ben Gurion saldırısı belli, bir roket ve hedefini bulamamış gibi duruyor.
Bu tür uzun mesafeli savaş türlerine önemli bir örnek vereyim, Birleşik Krallık 1982’de Arjantin açıklarındaki Falkland Adası’na savaş açmıştı ve donanma kuvvetlerini buraya sevk etmişti. Okyanusu kuzeyden güneye kat ederek, 8.000 km mesafede yapılan bir savaştı bu. Burada kara, deniz ve hava unsurları resmen savaştılar.
Benzer biçimde, İsrail savaş mı yapıyor, yoksa şov mu yapıyor, ben tam anlayamadım. Hava kuvvetleri gidip arada bir vuruyor. Etkisi de olmuyor değil. Fakat Husiler ortadan kalkmıyor, iç savaş bitmiyor…
Mesele devam ettikçe bundan yararlanma biçimi mi söz konusu oluyor dersiniz? Bu bir politik savaş türü mü?
Şu önemli, İsrail bu karşılıklı saldırıları kendi politikasına katmaktadır. İsrail’in politikasında Yemen’in mutlak surette İran kadar önemi olabilir. Yani bakarsanız hem İran hem de İsrail Yemen’deki bu Hulusilerle alakalıdır. Dolaylı yollardan da olsa konuyu bu şekilde açıklayabilirsiniz.
5 Mayıs, İsrail yaklaşık 20 kadar F-15 uçağı ile Yemen’e taarruz etti. Sivil kayıplar var.
6 Mayıs, İsrail Yemen’in başkenti Sana havaalanı terminalini ve parktaki uçakları vurdu. Sivil kayıplar var. Üstelik bu saldırıdan ABD haberdar edilmedi!
- Sebep ABD mi?
Başka açıklaması da şu, Yemen açıklarında Amerika’nın uçak gemisi ve darbe gücü dahil, ki üzerinde en aşağı 60 tane savaş uçağı var, birçok gemi var. Darbe gücü olduğu için Tomahawk füzeleri dahil her şeyi atabiliyorlar. Kaldı ki Amerika’nın önderliğinde bir koalisyon da kuruldu.
Biliyorsunuz, geçenlerde USS H. Truman uçak gemisinden bir tane F-18 denize bile düştü. Başka ifadeyle, ABD Kızıldeniz’e 70 milyon $ düşürdü. Bu yetmiyormuş gibi CNN (yeni) iddia etti, USS H. Truman’dan bir F-18 kaybı daha oldu.
6 Mayıs’ta Trump uçak gemisini bölgeden çekeceğini söyledi. Trump’ın sözleri:
Husiler bize savaşmaya devam etmekle ilgilenmediklerini, gemileri hedef almayı bırakacaklarını bildirdiler. Buna saygı göstereceğiz ve bombalamaları durduracağız.
Yemen ile ABD’nin işinin bitmesi için bu sözler “iyi” sebep!
Ama hemen karşı cevap geldi: Husi siyasi sözcüsü, Trump'ın, Husilerin Kızıldeniz gemilerine saldırmayı bırakacağı iddiasını yalanladı.
Belki de Trump’ın son Sana saldırısından haberdar olmaması, hatta İsrail’in ABD-Husi görüşmesini görmezden gelmesi gibi bir fiili durum da olabilir. Öyleyse Trump buna çok kızacak!
Oyun mu bu?
- Sebep küresel ticaretin kontrolü mü?
Batı dünyası bu stratejik ticaret yolunu bir şekilde kontrol ediyor.
Benzetme yapalım: Bunu içinde tazyikli su akması için bir hortumun ucunu sıkmak gibi düşünürseniz. Arada sırada Husiler ticaret gemilerine engel oluyorlar. Küresel ticaret zorlaşıyor ve sonuç fiyatlara bile yansıyabiliyor. Arada sırada ucunu tuttuğu borunun tazyikini azaltıyor, akış devam ediyor ve fiyatlar normal.
Peki bu bölgeden ne tür bir ticaret sistemi akıyor? Hint-Pasifik ila Avrupa arasındaki büyük ticaret. Mesela Çin’den mal gönderdiniz. Çin’in Avrupa’ya gidecek veya Avrupa’dan Çin’e gidecek her şey Aden Körfezi’nde geçiyor. Deniz yolu ucuz ve geçerli yol yöntem de bu.
Yani dünyanın kaderi, bir dönem bile olsa, Yemen’deki Husilere bağlıymış gibi gözüküyor. Şu işe bakın!..
- Sebep bir kurgu mu?
Uzun yıllardır bu iş neden bu halde? Konu bu kadar önemliyken başka biçimlerde çözülemez miydi? Yine aynı konu, terör, iç savaş, Şiiler, Sünniler, İran, İsrail müdahalesi…
Bu şablondan bıkanlar kimler? Çözüm ne bilinmiyor mu? Yoksa bu bayat politikanın aktörü olmak seçim mi kazandırıyor.
- Sebep politik sebep mi?
Önümüzdeki günlerde Netanyahu’nun mahkemesi var. İran, Husiler, derken Netanyahu’nun kendini kahraman yapması hususunu İsrail iç basınından takip etmeniz mümkün.
- Sebep güç göstermek mi?
Ama bir diğer konuda şu, orada Amerika, İngiltere, Fransa, vs. ülkeler var. İstediklerinde stratejik bombardıman uçaklarıyla bile saldırıyorlar. Diego Garcia’dan B-2H Spirit’lerin çok güçlü silahlarla taarruzunu geçtiğimiz günlerde görmüş idik. Ramazan Bayramı dahil… Amerikan basını bunu çok yazdı.
Bunun gibi Amerikan stratejik kuvvetlerine bağlı bir sürü bombardıman uçağı da burasını düz edebilir. Ama ihale İsrail’e kalıyor. İsrail çözecek herhalde dünyanın meselesini! Yani bugün İsrail’e gidip, “lütfen şu sorunu çözün, küresel ticaret iyi yolda yürüsün” diye müracaat edeceğiniz makam Amerika değil de İsrail oluyor. Bu mu meselenin diğer tarafı?
- Nükleer sebep mi?
Bugünlerde bir konu daha görüşülüyor, şöyle: Netanyahu “İran’a saldırmak istiyorum” diyor. İran’a saldırması için, İsrail’in nükleer silah üretmek ve zenginleştirilmiş uranyum bulunduğunu işaret etmek, uluslararası karşılığı olabilecek bir husus oluyor.
İyi de buyursun taarruz etsin. Neden etmiyor? Trump mı engelliyor?
Husiler İsrail’e roket atıyor. Husilerin arkasında İran var. Dolayısıyla şimdi Netanyahu diyor ki, “İran’a saldırmam gerekiyor, çünkü Husiler bana saldırıyor.” Oldu mu?
Sonuç
Bütününe bakılırsa çok tartışmalı konular bunlar. Bu yüzyılda olabiliyor… Bu yüzyılda milyon dolarlık uçaklar var ve milyon dolarlık silahlar kullanıyorlar, peki ne için? O milyon dolarla askeri refah operasyonu yapılacağına, bölgenin refahına katkı sağlanamaz mı?
İşte bu noktada Husilere de yüksek değerli bir rol verilmesi gerekiyor. Çünkü Husiler, “küresel güç mücadelesinde bir aktörmüş gibi dünyanın karşısında duruyor” gösteriliyor. Bu çok masum bir bakış açısı değil.
Çok masraf ediliyor. Bunun karşılığı sadece para kazanmak veya birilerini ekonomik açıdan cezalandırmak olmamalı.
Küresel yönetim ve güç mücadelesi içerisinde bunun inandırıcı bir anlamı olmalı. Husiler bir küresel aktör değiller ki!..
*Bu içerik serbest gazeteci veya konuk yazarlar tarafından hazırlanmıştır. Bu içerikte yer alan görüş ve ifadeler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish