Türkiye'de belli aralıklarla gündeme gelen "iş var işçi yok! İş var iş beğenmeme var!" diyen işverenler genellikle işgücü lehine eleştiriliyorlar ama sanayici ve bazı sektörler istihdam sağlamada gerçekten zorlanıyor. Özellikle mavi yaka istihdamında.
Sorun sadece büyük şehirlerde değil Anadolu'da da yaşanıyor. Artık bazı fabrikaların duvarlarına ya da servislerine "eleman aranıyor" ilanı asılıyor.
"Yeter ki çalışacak eleman olsun, vasıfsız eleman almaya bile razıyız" diyen sanayiciler oluyor.
TÜİK'in açıkladığı işsizlik rakamlarına rağmen, sanayici çalıştıracak personele ulaşmakta zorluk çektiğini, TÜİK rakamları ile saha deneyimleri arasında bir fark gördüğünü belirtiyor.
Yatırım kapasitesini artırıp, ek istihdam sağlamak isteyen bir sanayici işçi açığı nedeniyle zorlanıyor.
Türkiye üretimde bir büyüme yakaladı ama sanayici, işçi sıkıntısı yaşanmayacak ülkelere üretimlerini kaydırmaya başladı, bunu dikkate almak gerekiyor.
Özellikle plastik, tekstil, imalat, inşaat, şantiye, perakende, gastronomide açıklar yaşanıyor.
Bu sorunu ele alırken genelleme yapmamak, işverenin ve işgücünün beklentilerine, sesine kulak vermek ve şu adımları atmak gerekiyor:
İşgücünün değişen beklentileri dikkate alınmalı
Özellikle pandemiyle birlikte işgünün işten beklentileri değişti. Artık insanların deneme süresinde dahi iş bıraktığı bir dönemden geçiyoruz.
Girdiğin işten emekli olmak geçmişte kaldı. İş değiştirme oranları arttı. İşgücü; "masa başı iş istiyor, devlet dairesinde iş arıyor, tembellik yapıyor, işsizlik yok iş beğenmeme var" demek çözüm olmuyor. İşgücü beklentilerine de kulak vermek gerekiyor.
En belirleyici faktör ücret
İş tercihlerinde en belirleyici olan ücret. Maaşlar yüksek enflasyon karşısında ezildi.
İnsanlar az maaşa çok iş yapmak istemiyor. Başta barınma olmak üzere diğer yaşam giderlerini karşılamakta zorlanmak istemiyor.
Öyle ki, temmuz ayı ara zam döneminde zam oranından memnun olmadığı için işini toplu halde bırakanlar oldu.
Buradaki ana sorun, işverenin "istedikleri maaşı vermemize rağmen çalıştıracak kimseyi bulamıyoruz" demesi.
Bu başka tetikleyicilere işaret ediyor. İşletmelerin artan maliyetlerini de hesaba katmak gerekiyor.
Aynı şartlarda aynı paraya daha kolay işler tercih edilebiliyor
İş seçiminde vardiyalı, uzun mesaili, çalışma şartları daha ağır olan, toz topraklı işlerde çalışmaktan ziyade belediyelerin park-bahçesinde, hastanelerde bekçilik, güvenlik, sekretarya, şoför gibi işlere yönelim artıyor.
Ulaşım zorluğu ve izin günlerinin yetersizliği gerekçe olarak gösteriliyor
İş seçiminde şirketin ortamı, ulaşım zorluğu, lokasyonu gibi nedenler de belirleyici olabiliyor. Özellikle servisle ulaşım imkânı sağlanmıyorsa aday, işvereni eleyebiliyor.
İzin günlerinin, çalışma koşullarının, sosyal yan hakların yetersizliği de belirleyici olabiliyor.
Popüler kültür ve sosyal medyanın etkisi altında kalınıyor, statü ihtiyacı beslensin isteniyor
Gençlerin bir kısmı kolay elde etme ve benmerkezcilik eğilimi içindeler. Popüler kültür ve kapitalist sistem tüketimi arttırmak için hedonizme yani zevkçiliğe ve alışverişe özendiriyor.
Gençlerin marka ve teknoloji merakını sonuna kadar kullanarak gerçek ideallerinden uzaklaştırıyor.
Gençlerin sosyal medyada özendirildiği, rahat ve konforlu yaşamın da etkileri, statü ihtiyacının karşılanması beklentileri bazı mesleklere ilgiyi düşürüyor.
Eğitim sistemi değişmeli
Vasıflı eleman konusunda iş sahipleri, sanayiciler ve insan kaynakları gözüyle baktığımızda farklı bir tablo ile ortaya çıkıyor; özellikle yeni mezunlar fakülte diplomasını her kapıyı açan bir anahtar olarak görüyor.
Oysa yeni mezunların sahada, sanayiye ve işe hazır olmadıkları deneyim ediliyor. Bu da eğitim sistemindeki uygulama yetersizliğinden ileri geliyor.
Meslek lisesinden mezun olan bir öğrenci meslek yüksekokuluna kapağı atmaya çalışıyor.
Üniversitede, lisede okuduğu aynı bölümde ilerleme imkânı bulamıyorsa o zaman üniversitelerin başka bir bölümüne girmeye çalışıyor.
Bu sayede lisede almış olduğu mesleki eğitim de boşa çıkmış oluyor.
Meslek liseleri, meslek edindirme kursları cazip hale getirilmeli, mavi yaka işlere yönelik algıda değişikliğe gidilmeli
Meslek liselerinden mezun olan öğrencilerin çoğu kendi iş kolunda çalışmıyor. Gençlerin üretim alanında çalışmaya özendirilmesi konusunda ailelere ve eğitimcilere önemli görevler düşüyor.
Ailelerdeki "mavi yaka" işlere yönelik oluşan zor ve kirli iş algısının, imaj sorunun düzeltilmesi, gençlerin çıraklık eğitim merkezlerinde ve endüstri mesleklerinde eğitim almaya özendirilmesi gerekiyor.
Ayrıca odaların, STK'ların belediyelerin ve sanayicilerin bir platform oluşturarak, meslek liselerine gidecek gençlerin eğitim masraflarını karşılaması ve yetişenleri istihdam etmesi yönünde birtakım girişimlerde bulunması gerekiyor.
Aksi takdirde alttan ara elaman yetişmemesinden dolayı özellikle üretim sektörü büyük bir sıkıntıyla karşı karşıya kalacak.
İşveren bize uyumlu ülkelerden, işçi getirilmesi kolaylaştırılmalı diyebilir
Göçmenler diğer ülkelerde olduğu gibi tarım, lokanta, inşaat, temizlik, vb. işlerdeki açığı kapatıyor. İşgücü açığını göçmenlerin kapatmasına yönelik eğilim sürecek gibi görünüyor.
Bu da Almanya örneğinde olduğu gibi göçmenlik yasasının esnetilmesini beraberinde getiriyor.
Sektör sektör il il talep olan mesleklerle ilgili açıkların tespit edilmesi gerekiyor
Bu sorunun çözülmesi için sektör sektör, bölge bölge veya il il değerlendirilme yapılması, hangi mesleklere yönelik açık bulunduğunun tespit edilmesi gerekiyor ki atılacak adımların hem önceliği belirlensin hem de bu mesleklere yönelik stratejiler geliştirilebilsin.
İstihdam ofisleri etkin kullanılmalı
İstihdam ofisleri ülkemizde maalesef çok verimli ve etkin kullanılmıyor. Bugün her iş arayan her yere özgeçmişini bırakıyor.
Belediyeler, İŞKUR, dernekler, ticaret sanayi odaları, odalar, vb. kurumlar istihdam ofisi gibi çalışıyor.
Bu dışarıdan bakıldığında faydalı bir politika gibi gözükse de iş arayanlara da işverenlere de bir fayda getirmiyor.
Özgeçmişlerin tek bir havuzda toplanması ve tek yerden görülmesini değerlendirmek gerekiyor. Bu işi daha planlı yapmanın önemi anlaşılıyor.
Türkiye'de belli aralıklarla gündeme gelen "iş var işçi yok! İş var iş beğenmeme var!" sorunu üzerine herkes çözüm bekliyor.
Ancak çözüm için yeterli adımlar atılmadığı gibi çözüm için bir araya gelmesi gereken taraflar da yeterli iş birliğini sağlayamıyor.
Bu sorunu herhangi bir taraf tutmadan işverenin ve işgücünün beklentilerini doğru okuyarak çözüme ulaştırabiliriz.
Bu sadece hep birlikte kafa kafaya verip çalışırsak ve sıkılmadan aldığımız kararları uygularsak olur.
*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.
© The Independentturkish