Çin liderinin Moskova ziyareti niçin önemli?

Doç. Dr. İkbal Durre Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Tabii son zamanlarda Türkiye daha çok iç gündemiyle meşgul ama bu arada Türkiye'nin etrafında özellikle Rusya coğrafyasında çok önemli gelişmeler oluyor. 

Bunlardan bir tanesi Çin lideri Şi Cinping'in Moskova ziyareti. Bu ziyaret birkaç açıdan önemli. 
 


Çin'in son zamanlarda Ukrayna krizinde bir arabuluculuk oynama şeklinde rol üstlenme niyeti var. 

Bununla ilgili hatta somut birtakım tekliflerde de bulundu. Her ne kadar neticelerini henüz görmesek de büyük bir ihtimalle ciddi bir sonuç doğurmayacak ama Çin'in böyle bir inisiyatif göstermesi önemli.

Ve bu inisiyatifin hemen ardından Çin'in en son yapmış olduğu barış planıyla ilgili teklifine Moskova ziyareti de bir o kadar önem katıyor.

Ama şu anda Rusya'yı Çin bağlamında en çok ilgilendiren boyut bence işin ekonomik boyutu. 

Çünkü Çin'in ya da diğer ülkelerin bütün çabalarına rağmen, ben Ukrayna savaşının kısa süre sonra suçlanacağı kanaatinde değilim.

Bu işin ayrı bir boyutu; ama Çin liderinin ziyaretinde Rusya'nın asıl beklentisi dediğim gibi ekonomik anlamda, özellikle de birtakım teknolojik ürünlerde yaşadığı örneğin gündemde olan çip sorunuyla ilgili yaşadığı sorunları Çin sayesinde aşabilmek… Bu Rusya için önemliydi. 


Burada Çin liderinin Putin'le görüşmesinin çok uzun sürmesi de önemli. 

Demek ki dikkati değer bazı konular var ve bir çıkış arama, bir çözüm arama niyetini okuyabiliriz bu görüşmelerin uzun sürmesinden.

Tabii Çin, Rusya'yla ilişkileri yüzünden Batı'yla olan kontaklarını altüst etmek niyetinde değil. 

Ama diğer taraftan da bu ilişkilerden maksimum faydayı kendi lehine çıkarmayı hedefliyor. 

Bu, aynı zamanda Çin'in son yıllarda dış politikada jeopolitik anlamda kendi coğrafyası dışındaki hamlelerini artırmasıyla da denk düşen bir süreç.

Yani Çin daha evvel bildiğimiz gibi, özellikle tarihi açıdan baktığımızda böyle bir fonksiyon, böyle bir rol üzerine almıyordu, daha çok kendi etrafıyla meşgul bir jeopolitik strateji uyguluyordu. 

Ama şimdi daha farklı. Özellikle Çin'in Ortadoğu'daki etkisini biliyoruz. 

Bu yönüyle baktığımızda dediğim gibi, Moskova'yla olan ilişkileri ve Ukrayna bağlamındaki ilişkileri genel stratejisine uygun.

Rusya açıkçası anladığım kadarıyla sadece doğal kaynaklarını Çin'e satmakla kalmak istemiyor. 

Aynı zamanda da çip sorununu Çin üzerinden çözmek istiyor. Bu çip sorununu tekrar tekrar dile getirmek lazım. 

Ve Çin'in de bu konuda Rusya için yapacakları ve yaptığına dair birtakım göstergeler de mevcut. 

Çünkü Rusya'yı çip sorunu en çok zorlayacak alandır. 


Onun dışında tabii ki Çin'in Rusya'yla ticari ilişkileri sadece doğal kaynaklar veya diğer ürünler değil; işin bir başka boyutu da özellikle Batı'da çok sık gündeme gelen silah boyutu. 

Nedir bu silah boyutu? 

Rusya, Çin'den büyük bir ihtimalle silah almak istiyor. Çin de bunu açık açık yapmak istemiyor ama hiç yapmamak gibi bir noktada da olmadığını anlıyoruz.

Burada iki taraf içinde geçerli bir avantaj var: 

Çin'in ürettiği ve şu anda Rusya'nın ihtiyacı olduğu silahların çoğu zaten Sovyet ve Rusya lisansıyla yapılmış silahlar. 

Dolayısıyla bunlar bir biçimde Rusya'ya geldikten sonra kaynağının açığa çıkartılması çok zor. Zaten Rus silahlarıyla çok benzeşiyor.  


Ayrıca, tabii Çin'in Rusya'nın tam karşısında olmaması Rusya için orta ve uzun vadede hem Ukrayna krizi bağlamında hem de klasik yeni dünya düzeni dediğimiz olayın oluşumu sürecinde Rusya için önemli bir faktör. 

Aynı zamanda eğer sadece Ukrayna meselesi olsaydı, belki Çin bu kadar "Moskova'yı dikkate almayabilirdi."

Ama Çin'in aynı zamanda güneyden de kıstırılma süreci AUKUS bağlantılı, -Avustralya'ya nükleer, denizaltıların satılması süreci anlamında- Japonya-Hindistan askeri iş birliğini öngören anlaşmalardan bahsediyorum. 

Dolayısıyla Çin'in böyle aşağıdan da bir sıkıştırılma süreci olması, tabii Çin ve Moskova ilişkisine ve ilerideki kontrollü iş birliğine bir alan açıyor. 

Her ne kadar iki ülke arasındaki malum çelişkiler var olsa da öyle görünüyor ki ve Moskova ve Pekin kendi aralarındaki çelişkileri Batı'yla ilişkiler bir yoluna girene kadar ertelenmiş görünüyor.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU