Yardım edin, 30 yaşına girmek üzereyim ve yeni Call of Duty'ye aşık oldum

İşte buradayım, 29 yaşında ve en son ergenliğimde yaptığım gibi yeni bir oyuna saatlerimi harcıyorum. Peki ne oldu?

(AP)

Geçen hafta sonu ne yaptınız? Ben saatlerce yeni Call of Duty'yi oynadım. Yakında 30 yaşına gireceğim ama sadece cuma gecesi Xbox'ımda 5 saat kadar aralıksız oyun oynadım. Yeniden 16 yaşındayım.

Ergenlik dönemimde bu davranış benim için normaldi. Benim yaşımdaki insanların nostaljik bir şekilde oyunun altın çağı olarak gördüğü, Xbox 360 ve PS3'ün parladığı zamanda büyüdüm. Sırf Xbox'ı açmak ve arkadaşlarımla Halo 3, Rainbow Six: Vegas ve Call of Duty 4 oynamak için okuldan eve koşardım. Çevrimiçi partilere (gruplara) kulaklıklarla girer, geyik muhabbeti yapar ve rekabet ederdik. Saatlerce bunu yapardık ve halimden çok memnundum. Sonra annem aşağıdan bana seslenirdi, akşam yemeği yerdim, sonra aceleyle yukarı çıkardım.

Geriye dönüp baktığımda bunun boşa harcanmış zaman olduğunu düşünmüyorum. Oyunları eleştirenlerin çoğunun bunun hakkında bir fikri yok. Bunun sosyal yönünü, arkadaşlarımla, gerçek okulumdan gerçek arkadaşlarımla geçirdiğim saatleri görmüyorlar. İçindeki sanatı, hikayeleri, grafikleri, sesleri, müziği anlamıyorlar. Video oyunlarının en büyük medya türlerinden biri olduğunu fark etmiyorlar. Kültür eleştirmenleri video oyunlarını çoğu zaman çocukça görerek küçümser ve ciddi düşünceleri hak etmediği düşünür.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Ama sinemaların düşüşünden, çevrimiçi platformlarla müzik gelirlerinin kesildiğinden ve romanın aralıksız çöküşünden bahsederken, iyi oyunların inanılmaz para kazandığından ve romanların sadece hayal edebileceği bir kitle tarafından oynandığından çok az bahsediliyor. Call of Duty: Modern Warfare II sadece geçen hafta, üç günde 800 milyon dolar gelir elde etti. Çoğu filmin toplamda kazandığından ve Top Gun: Maverick'in ilk 4 gününde elde ettiğinden (156 milyon dolar) daha fazla.

Ama yine de her ne kadar oynamayı tamamen bırakmasam da yaşlandıkça oyunlara duyduğum sevgi azaldı. İster istemez flört ve içkinin daha önemli olduğu döneme geldim, kafayı kitaplara ve yazmaya taktım, gösterişçi edebiyatı keşfettim ve hayatıma devam ettim.

Ama işte buradayım, 29 yaşında ve en son ergenliğimde yaptığım gibi yeni bir Call of Duty oyununa saatlerimi harcıyorum. Peki ne oldu? Hadi geri dönüp bakalım.

38 yaşındaki abim Series X aldığı için ve yeni Halo oyununu merak ettiğimizden yeni bir Xbox Series S aldım. "Meraktan" ziyade belki "nostalji" diyebiliriz. Abim ve ben her zaman yakındık ve birlikte düzenli olarak Halo 3 oynardık. Nihayetinde yeni oyunu çevrimiçi oynamaya başladık ve eskiden olduğumuzdan çok daha kötüydük, şimdi daha yaşlı, daha ciddiyetsiz ve profesyonel seviyedeki oyuncularla rekabet ediyorduk. Ama birbirimizle daha düzenli sohbet ediyor, gülüyor ve eğleniyorduk. Bazen daha sık yaptığımız haftalık bir etkinliğe döndü bu. Güzel bir mola.

Sonra yeni Call of Duty'nin çıktığını gördüm ve o nostaljik sızı beni yine vurdu. İnternette arkadaşlarımla geçirdiğim tüm o saatler, Proust'un madlen keki anına çok benzediğini düşündüğüm ve kesinlikle aynı derece yoğun biçimde geri geldi; belki bir gün bunun hakkında sıkıcı ama güzel bir kitap yazarım.

Ben de 70 sterlini (yaklaşık 1540 TL) söküldüm, oyunu kurdum ve aslında o zamandan beri durmadım. Geçen hafta sonunu tamamen oynayarak geçirdim, işten sonra akşamları da oynuyorum. Bazen uyandığımda sabah ilk iş oyunu oynuyorum.

Değerli okuyucu, durum o kadar kötüleşti ki bir kere Twitter'da Call of Duty'yi arattım ve algoritmalar beni yuttu. Şimdi Twitter akışım tamamen CoD'la ilgili içeriklerden oluşuyor. Videolar, espriler, ipuçları. Gerçi bu, öfkeli siyasetle dolu her zamanki akışımın acısını hafifleten hoş bir şey olabilir.


Şimdi kendimi, öğle yemeği molamda YouTube'da başkalarının oyunu oynamasını izlerken ve kendi kendime sadece diğer oyuncuların anlayacağı küçük şakalara gülerken buluyorum. Oyun için en iyi ayarları ve silahlarım için en iyi eklentileri aramaya başladım. "XclusiveAce" adlı bir adamın 10 dakikalık videosunu izledim ve silahların eklenti olmadan daha iyi olup olmadığına dair çok merak ettiğim bir soruyu yanıtladım (öyle olduğunu düşünüyordum ve öyle görünüyor).

Oyunda yepyeni bir jargon da var. 2000'lerde, "seni yendim" anlamında "sana hakim oldum" cümlesinden gelen "hakim" (owned) gibi kalıplarımız vardı. Ayrıca oyunda çok kötü olduğunuz için yeni başladığınızı ima ederek "tam bir çaylaksın" cümlesindeki gibi "çaylak" (noob) derdik. İkisi de hâlâ var, ama şimdi yeni kalıplar da var.

Mesela "terletici" (sweaty) lobiler büyük ölçüde kendi klasmanınızın dışında olduğunuz, "kayarak ateş etme" (slide cancel), "sıçrayarak ateş etme" (jump shot) ve "eğilerek ateş etme" (drop shot) yapan çok daha iyi oyunculara karşı oynadığınız oyunlardır. Tam olarak ne konuştuklarını anlayana kadar Twitter ve YouTube'u taramak birkaç saatimi alsa da şimdi ben de yeni jargonu akıcı konuşuyorum.

Peki ne oldu? Doğrusu olanlar, Activision ve Infinity Ward'un yürüttüğü nostalji hissime dokunan inanılmaz bir pazarlama kampanyası ve "eski güzel günleri" anımsatan muhteşem bir oyun. Ayrıca hareket sistemlerinde bazı değişiklikler yaparak oyunu benim gibi ciddiyetsiz oyuncular için daha erişilebilir hale getirmişler. Bana attıkları yemi yuttum ve bir anlamda bundan memnunum. Yeni Call of Duty, çevrimiçi oyun sevgimi tazelese de kesinlikle içinden kolay çıkamayacağım bir batağa düştüm.

Bugünlerde rahat takılan bir oyuncuyum. Gevşemek için oturum açıp birkaç oyun oynamayı seviyorum ama bu yeni Call of Duty'ye aşık oldum, yeniden ergen gibi hissediyorum. Pek iyi değilim ama mükemmel bir oyun oynadığımda kendimi tanrı gibi hissediyorum, nihayetinde bir sonraki oyunumda dünyanın öbür ucundaki biri bana çaylak diyip hakim oluyor. Sonra kendimi kötü hissediyorum, aynaya bakıyorum ve o dünyaya geri dönmek için aptal olmam gerektiğini düşünüyorum, orası artık benim değil ve herkes bana gülüyor.

Sonra yeniden Xbox'ı açıyorum.



https://www.independent.co.uk/voices

Independent Türkçe için çeviren: Deniz Sutaş

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU