Cumhuriyet ve "entel" terörü

Altan Tan Independent Türkçe için yazdı

İllüstrasyon: Dilshan Chandraguptha

Entel, özgür ve objektif düşünen; tarih, felsefe, sosyoloji, din, sanat, müzik, edebiyat, resim…bilen; kısaca 'dünyadan ve ahretten' haberi olan kişidir.

"Peki bunca şey bilen kişilerle terör nasıl yan yana gelir? Neden yazının başlığını 'entel' terörü olarak koydun?" derseniz; başlığı dikkatlice okuyun!

'Entel' kelimesini tırnak içinde yazdım.

Tabi ki gerçek bir entelektüelden terörist olmaz ama tırnak içindekinden her şey olur.

Bu tırnak içindeki entelektüeller cumhuriyetin kuruluşundan bu yana terör estiriyorlar.

"Tam kolları kanatları kırıldı, püskürtüldüler, sindirildiler" derken AK Parti, MHP, Ergenekon artıkları ittifakı ile cüşü huruşa geldiler ve tekrar 'terör' estirmeye;

Kökleri 3. Selim'e, 'Gavur padişah' 2. Mahmud'a kadar uzanan ve Cumhuriyet'ten sonra tam gaz devam eden adına 'Türk modernleşmesi' denilen dönemle ilgili ağzını açan her kesi hain, gerici, yobaz, cumhuriyet düşmanı ve padişahçı olarak yaftalamaya kaldıkları yerden devam etmeye başladılar.

Bunda hayret edilecek bir taraf var mı?

Yok!

Sadece hayıflanılacak bir durum var.

Bu acuze-i şemtaların tekrar kan ve can bulmalarının ne yazık ki kendilerine bir zamanlar 'İslamcı' Milli Görüşçü diyen kadroların iktidarında olması.

Sözde bunca "Ehli vatan ve sahibi iman" olmasına rağmen bu duruma birkaç cılız ses dışında bir zamanların 'mücahitlerinden' doğru düzgün bir ses çıkmaması.

Üstüne üstlük AK parti içinden sesini yükselten çok az sayıda kişiye de neredeyse 'nerden çıktınız, kesin, susun, oturun oturduğunuz yerde!' modunda ayar verilmesi.

Fikren ve zikren yolumun hiçbir zaman kesişmediği eski Ülkücü AK Parti Grup Başkan Vekili'nin melul ve mahzun bir şekilde  geri vitese takması da yürek sızlatıcı.

Kısa bir makalede en az 200 küsur yıllık bir dönemi anlatmaya kalkmayacağım.

"Neden bu hale geldik, neden bu durumlara düştük?" sorularına da cevap vermeyeceğim!

O kadar takatim yok!

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik cevap versin!

"Türk Modernleşmesi çok sancılı ve sorunlu" bir modeldir diyen Şerif Mardin kadar olamayanlar utansın.

"Ben notlarımı hala eski Türkçe harflerle alıyorum. Militanca bir laiklik uyguladık, biz taklit ettik, kendi ulusal kültürümüzden utandık" diyen Mihri Belli kadar olamayanlar utansın.

Tek parti diktatörlüğüne karşı getirilen eleştirilere; 

Binlerce mazlum yanında  her ikisi de İttihatçı olan Dr. Nazım ve Maliye Bakanı Cavit Bey gibi arkadaşlarını bile neden idam ettiklerini, Kürtleri ve Kürtçeyi neden yok kabul ettiklerini, ezanı ve Türk müziğini neden yasakladıklarını soranlara doğru düzgün cevap vereceklerine;

Bu konularda ağzını açan herkesi salya sümük cumhuriyet düşmanı ve padişahçı olarak yaftalayan yavuz hırsızlara karşı dik duramayanlar, ezilip büzülenler utansın.

Biraz mürekkep yalamış olan herkes bilir ki;

Müslüman alimlerin icması ile halifelik 4 halife dönemi ile sınırlıdır.

Ve Emevilerden günümüze kadar gelen hiçbir yönetici hukuken halife değildir. 

Hiçbir padişah, kral, sultan, emir… İslam Hukukuna göre halife değildir.

Padişahlığı savunan hiçbir Müslüman alim ve aydın da yoktur.

Yakın döneme gelecek olursak; 

İttihatçıların elinde birer kukladan başka bir şey olmayan Padişah Mehmet Reşad ve Vahideddin'in Mustafa Kemal Atatürk, İsmet İnönü, Celal Bayar ve Kenan Evren'in onda biri kadar yetki ve yaptırım güçleri yoktu.

Ancak Cevdet Sunay ve Fahri Korutürk kadar bir etki ve yetkiye sahiptiler denilebilir.

Tartıştığımız konu cumhuriyet değil, cumhuriyet adı altında uygulanan diktatörlüktür.

Çok büyük zulüm ve yanlışlıklardır.

'Yavuz hırsızlar' bunu çok iyi bilirler ve onun içindir ki yavuz hırsızlık yaparlar.

Yıllar önce üniversite yıllarımızda çokça 'yavuz hırsızın' bulunduğu bir toplantıda 'yavuz hırsızların' arsızlığından bunalan Afyonlu bir arkadaşımız (ağabeyimiz) 'Şeriatçı, ümmetçi, hilafetçi ve padişahçıyım var mı bir diyeceğiniz?' diye haykırınca, salonda kıyamet kopmuştu.

Zar zor salondan çıktıktan sonra;

'Ağabey neden böyle yaptın, ortalığı neden bir birine kattın?' 

'Şeriatçılık' hadi neyse izah edilebilir. Her Yahudi, Hıristiyan ve Müslüman kendi dininin kurallarına uymak zorundadır buna da şeriat denir diye şeriatı anlatabiliriz.

Ümmetçilik dersen Ümmetçilik aynı din, kültür ve ritüellere inan farklı etnik kimliklere sahip kişilerin birlikteliğidir. 'Enternasyolazimin İslamicesidir' demek mümkün.

'Halifelik ise Papa benzeri tüm Müslümanların bir lideri olmasını istemektir, üstelik halifelik zaten fiilen 14 asırdır da yok' diyebiliriz.

'Şeratçılık, Ümmetçilik ve Hilafetçiliği' zar zor da olsa hallettik!'

'Peki! Hiçbir kitapta yeri olmayan bu padişahçılık da nerden çıktı?'

'Padişahçılığı nereye sığdıracağız?'

'Senin padişahçı olmadığını/olamayacağını  da hepimiz biliyoruz.'

'Neden padişahçıyım dedin, ortalığı darmaduman ettin?' diye serzenişte bulunduğumuzda ağabeyimiz;

'Onu da bu zırtabozlara kıcık olsun, iyice çıldırsınlar diye söyledim' dedi.

Allah sinirlerimize mukayyet olsun.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU