Mücadeleci Kadınlar Hareketi: Dünyadaki güç sahipleri, Afgan kadınları görmezden geliyor

Ömer İbrahimoğlu Independent Türkçe için Afganistan'ın Mücadeleci Kadınları Hareketi'nden Wahida Amiri ile konuştu

Fotoğraf: Independent Türkçe

Taliban'ın Afganistan'daki iktidarı ele geçireli bir yıldan fazla oldu.

Yaptığı açıklamalarda kadınlara karışmayacağını ve özellikle eğitim haklarının engellemeyeceğini dile getiren Taliban, kısa sürede kadınlar üstünde bir baskı oluşturdu. 

Kadınların ifade özgürlüğü ellerinden alındı, dışarıya yanlarında erkekler olmadan çıkamıyorlar, okul hayatları sadece ilkokul ile sınırlandırıldı ve çalışma hayatları neredeyse hiç yok. 

Kadınlar da Taliban'ın bu tutumunu karşı kadın örgütleri kurarak rejime karşı tepkilerini ortaya koymaya devam ediyorlar.

Bunlardan biri de Wahida Amiri'nin ve arkadaşlarının kurduğu "Afganistan'ın Mücadeleci Kadınları Hareketi" oldu. 

Biz de Wahida Amiri ile kendisini, Afganistan'daki kadınların durumunu ve Afganistan'ın Mücadeleci Kadınları Hareketi üzerine konuştuk.
 

IMG-20220822-WA0012.jpg
Wahida Amiri, Independent Türkçe için Ömer İbrahimoğlu'nun sorularını yanıtladı

 

"Taliban benim hayalimi aldı"

Kısaca kendinizi tanıtır mısınız?

Benim adım Wahida Amiri ve 33 yaşındayım. Dört erkek kardeşim ve üç kız kardeşim var. Afganistan'ın Pençşir vilayetindenim.

Üniversite'nin hukuk ve siyasal bölümlerinden mezunum.  Üniversite hayatım bittikten sonra kitap okumaya ciddi bir şekilde yöneldim.

Kitap okumaya yeni başladığım yıllarda okumalarım arasında Türkçe kitaplar da mevcuttu.

Örneğin Elif Şafak'ın Aşk kitabını okuyup çok beğenmiştim. O yıllarda Elif Şafak gibi yazarları okurken şu düşünceler kafamda vuku buldu.

Afganistan toplumu kesinlikle kitap okumalı. Çünkü bir toplumun değişmesi için kitap okumak büyük bir merhaledir.

Çünkü iyiye doğru değişmek isteyen bir toplum kitap okumadan bunu başarması çok zor.

Bu yüzden kendim şahsi olarak bir kütüphane açmak istedim. Bu hayalimdi.

Yaklaşık üç sene önce yetkililere ilettiğim kütüphane açmakla ilgili olan dilekçeme, yetkililer onay verdi. Ve sonra 5 bin kitapla kütüphanemi açtım.

Taliban geldikten sonra her şey değişti. Taliban hayalimi aldı.

Ben kütüphanemde özel eşyalarımı, bilgisayarımı, notlarımı vesaire her şeyimi orada bıraktım.

Ve oradan uzaklaştım. Kütüphaneme ne oldu hiç bilmiyorum. Ama orası benim hayalimdi, rüyamdı. 
 

 

Afganistan'da Taliban öncesindeki 20 yılda kadınlar nasıl bir konum ve statüye sahip oldular? 

Cumhuriyetin kurulduğundan bu yana geçen yirmi sene içinde kadınlar bir sürü çeşitli haklara sahip oldu.

Mesela kadınlar artık kendi kimliğine sahip oldu. Dediğim gibi, o dönemde kadınlar ciddi kazanımlar elde etti.

Siyasete ortak oldular ve belediye başkanlığına kadar gittiler. Kültürde ve toplum içinde yer edindiler.

Daha sonra büyük şehirlerde örneğin Kabil'de ve ona benzer şehirlerde eğitim görmeye ve çalışmaya başladılar.

Aynı zamanda kadınlar o dönemler de kendi kararlarıyla evlenme hakkını elde ettiler.

Cumhuriyet döneminde kadınların ifade özgürlüğü açısından da güzel gelişmeler olduğunu görmek mümkündü.

Diğer bir hak ise enstrüman çalmak, müzik yapmak hatta şarkı söylemek, diyebiliriz.

Birçok kadın müzisyen ortaya çıktı. Birçok kadın müzik okullarına başvurular yaptı ve müzik ile alakalı eğitimler aldı. Ve özgürce bu haklarını kullandılar.

En önemlisi de şu ki: Kadınlar, toplum içinde kendilerini özgürce ifade edebiliyorlardı. Ve insan gibi toplum içinde yaşamını devam ettiriyordu. 

Elbette cumhuriyet döneminde de erkek egemen sistem tamamen yoktu, diyemiyorum.

Erkek egemen sistem varlığını korumaya devam ediyordu. Ama kanuni yollarla bu erkek egemen zihniyetle baş edebiliyorduk.

Mesela bir kadın bir erkek şiddetine maruz kaldığında mahkemeye başvurarak onu şikâyet edebiliyordu.

Mahkeme sonucu değişkenlik gösteriyordu. Fakat netice itibarıyla çok iyi olmasa da bir kanun, kadınların başvuracağı bir yer ya da kurum vardı. 
 

 

Sizce kadınların bu hakları kazanmasında kimlerin ya da hangi güç odaklarının etkisi oldu?

Afganistan'da, Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) gelmesi ve Taliban'ı kovmasıyla birlikte bir devlet ortaya çıktı.

Bu devlet başka devletlerin sahip olduğu şeylere sahip olan bir devlet oldu. Yani her şeyin bir yeri vardı.

Bir anayasa yazıldı, seçimler yapıldı ve halk kadınlar da dâhil olmak üzere artık kedini yönetecek kişileri seçebiliyorlardı.

Bu seçimlerde ki sahtekârlıklara ve yanlışlara rağmen yine de Afganistan halkının seçim hakkı olduğu aşikârdı.

O insanlar sandığa gittiğinde ve gelecekleri hakkında kararlar verdiklerinde yavaş yavaş aydınlanmaları da başladı.

Bu seçimlere kadınların ortak edilmesi de Afganistan'ın erkek egemen zihniyetine, kadınların da toplumun bir parçası olduğu mesajı veriyordu.

Ve ayrıca kadınların seçme haklarının olması kadınların haklarına da bir resmiyet kazandırıyordu.

Bu şekilde aheste aheste Afganistan halkı bir aydınlanma sürecine girdi. Kız çocukları okullara başladı. Kadınlar üniversiteler kazandı, üniversitelere gitti.  


"Taliban'ın gelmesiyle Afganistan'da kanun diye bir şey kalmadı; tamamen bir kaos içinde yaşıyoruz"

Taliban, iktidarı ele geçirdikten sonra kadınların haklarına örneğin, eğitim öğretim, karışmayacağını söyledi. Taliban, kadınların haklarına saygı duyuyor mu?

Taliban'ın gelmesiyle birlikte Afganistan'da devlet diye bir şey kalmadı, kanun diye bir şey kalmadı. Biz tamamen bir kaos içinde yaşıyoruz.

Bunlar yani Taliban, Peştun'lardan oluşuyor. Bunlar İslam adı altında ellerine tüfek almışlar ve herkese zor kullanarak istediklerini yapıyorlar. Ortada kanun diye bir şey yok. 

Bunlar iktidarı ele aldıktan sonra kadınlar için hemen okullar kapandı. O günden beri kadınlar okula gitme hakkını kaybetti.

Kendi istedikleri biriyle evlenme, bu konuda söz söyleme hakkını kaybetti ve işlerini kaybettiler. Ve eve kapatıldılar.
 

 

"Dünyadaki güç sahipleri, Afganistanlı kadınların başlarına ne geldiğiyle ilgilenmiyorlar ve görmezden geliyorlar"

Şunu da eklemek istiyorum. Şu an da Afganistan'da bir kadın tek başına dışarı bile çıkamıyor. Dışarı çıkan kadının yanında bir erkek olmak zorunda.  

Kısaca biz Afganistanlı kadınlar, bütün haklarımızı kaybettik. Şimdi, ben soruyorum size: Bunlar kadın haklarına saygı duyabilirler mi? 

Bütün bunlara rağmen halkın kendisi de yeteri kadar ses çıkaramıyor. Çünkü güç Taliban'ın elinde ve halk korkuyor.

En şaşırtıcı olan şu ki, bütün dünya da çok şefkatsiz ve merhametsiz bir şekilde gözlerini bu konuya kapatmış.

Dünyadaki güç sahipleri, Afganistanlı kadınların başlarına ne geldiğiyle ilgilenmiyorlar ve görmezden geliyorlar. 


Afganistan'da Taliban rejimine karşı "Afganistan'ın Mücadeleci Kadınlar Hareketi" kuruldu. Sizin de yer aldığınız bu hareketin kuruluşu nasıl oldu?

"Afganistan'ın Mücadeleci Kadınlar Hareketi" bizimle başladı. Taliban 15 Ağustos 2021 iktidarı ele geçirdi. Biz de 17 Ağustos 2021 yani iki gün sonra dört arkadaş bir araya gelerek bu hareketi başlattık.

Daha sonra konferanslar ve toplantılar yaparak başlattığımız harekete destekçiler kattık.

İlk önemli toplantımız 1 Eylülde oldu. Bu toplantımızın amacı, Taliban rejimini resmiyette hiç kimsenin tanımaması gerektiğinin vurgulamaktı.

Ayrıca yeni oluşturduğumuz "Afganistan'ın Mücadeleci Kadınlar Hareketi"ni de tanımaktı.

Toplantı da hareketi tanıtmanın yanında Taliban rejimine karşı bu halka nasıl umut vermeliyiz, Taliban'ı nasıl protesto etmeliyiz, Taliban'ın kurallarına nasıl itiraz etmeliyiz gibi düşüncelerin pratiğini anlattık.

Daha sonra hareketimizin adını "Afganistan'ın Mücadeleci Kadınlar Hareketi" olması konusunda hemfikir olduk.

O gün, yani 1 Eylül 2021 günü feminist hareketin rengi olan mor renkli bir bildiri yayımladık.

Böylece Afganistan'da bir Taliban'a karşı oluşan kadın hareketi direnişimiz başladı. 


Tarihler 4 Eylül 2021 gösterdiğinde önceden organize ettiğimiz Kabil'de cumhurbaşkanlığı köşküne yakın bir yerde protesto yapmaya karar verdik.

O gün geldiğinde orada sabah saat dokuzda toplandık. Orada sadece kadınlar için değil, aynı zamanda ülke için öldürülen askerlerin fotoğraflarını da yanımıza alarak onları da andık.

Biz protestomuzu gerçekleştirirken Taliban protestomuza müdahale etti. Taliban'ın orantısız müdahalesiyle karşılaştık.

Ayrıca getirilen Taliban üyeleri radikal kişilerden oluşuyordu yani fedailerini getirmişlerdi.

Bu, burada aranızda bir bomba bile patlatabiliriz, demek oluyor. Havaya uzun namlulu silahlarla ateş açtılar, göz yaşartıcı gaz sıktılar.

Tüfeklerin dipçikleri ile kadınları dövdüler. Taliban üyeleri tarafından iki saate yakın ablukaya alındık, ama sloganlarımızı hep devam etti. 


"Afganistanlı kadınlar kendi kimliğini, özgürlüğünü ve haklarını istiyor ve bundan asla vazgeçmeyecekler"

Afganistan'ın Mücadeleci Kadınlar Hareketi şu an da ne gibi eylemler ve aktiviteler yapıyor?

Şu an protestolarımız farklı şekillerde devam ediyor. Bizden sonra farklı kadın örgütleri de oluştu. Kadınlarımızın çoğu Afganistan sokaklarında eylemlerine ve çalışmalarına devam ediyor.

Fakat benim gibi Taliban tarafından isimleri alınmış, kimlikleri tespit edilmiş ve artık tanınan kişiler maalesef ülke dışında ya da kapalı kapılar ardında faaliyetlerine devam etmek zorunda kalıyor.

Hatta bu yüzden farklı isimler kullanıyoruz. Örneğin ben Taliban tarafından 19 gün gözaltına alındım. Kimliğim onlar tarafından tespit edildi. Ve yaptığım çalışmalarda ben de farklı isimler kullanıyorum.

Şunu da eklemek istiyorum, bu direniş sadece Afganistan'da değil, diğer ülkelere de yayılmış ve destek bulmuş durumda.

Afganistanlı kadınlar kendi kimliğini, özgürlüğünü ve haklarını istiyor ve bundan asla vazgeçmeyecekler. 


Kurduğunuz feminist örgüt Taliban rejimine karşı hareket ediyor. Şunu sormak istiyorum, hareketinizin çalışmaları ve eylemlerine karşı Taliban ne tür tepkiler veriyor? Hareket üyelerine karşı baskı ve şiddet uygulanıyor mu? 

Taliban'ın üyeleri istisnasız her eylemde kadınları ablukaya alıyorlar, onları dövüyorlar ve gözaltına alıyorlar.

Ben de yukarıda da belirttiğim 19 günlük bir gözaltı süreci yaşadım. Gözaltı sürecinde fiziksel şiddete uğramadım ama ağız dolusu hakaretlere ve psikolojik şiddete maruz kaldım, kaldık.

Taliban protestolara katılan aktivist kadınları takip ediyor ve her yerde onları bulmaya çalışıyor.

Bazı iddialara göre Mezar-ı Şerif vilayetindeki protestocu kadınlara gözaltındayken tecavüzlere uğramış ve öldürülmüşler.

Bu tür iddialar farklı şehirlerden gelmekle beraber bilhassa Mezar-ı Şerif'ten geliyor.

Ama Taliban ne yaparsa yapsın yine de Afganistan'daki kadınlar haklarını savunmak için, ülkelerini savunmak için, kendi iradeleriyle evlenmek için, çalışma hakkını kazanmak için, okuma hakkını kazanmak için, ifade özgürlüğü için direnmeye devam edecekler.   
 

 

"Bu terörist grubu hükümet olarak anmasınlar"

Hâlihazırda Taliban Afganistan'ı yönetiyor. Sizce bundan sonra Afganistan, kadınlar için nasıl bir yer olacak? İleri ki zamanlarda kadınların haklarını tekrar kazanacağına dair umutlarınız var mı?

Öncelikle şunu söylemem gerekiyor. Afganistanlı kadınlar Taliban'ı bir hükümet olarak resmiyette tanımıyor.

Çünkü bir grup teröristi resmi hükümet olarak kabul etmek rasyonel ve makul değildir. Zülümdür.

Ve herkesten ricam var. Bu terörist grubu hükümet olarak anmasınlar. Bu grup ne ülkenin içinde ne de uluslararası arenada meşruiyeti yoktur ve buna sahip değildir. 

Afganistanlı kadınlar şu an çok büyük zorluklar içinde yaşamlarını devam ettiriyorlar. Çok kötü bir dönemden geçiriyorlar.

Ama yine umutlarını kaybetmeden yeni özgürlükçü bir Afganistan için mücadele etmeye ve direnmeye devam edecekler. 


Biraz önce de belirttiğim gibi, şu an Afganistanlı kadınlar çok zor durumdalar.

Taliban geldikten sonra, önceden olan zoraki evlilikler başladı. Kadına şiddet arttı.

Kadın sığınma evleri kapatıldı. Ve bu sığınma evlerinde kalan kadınlar şiddet gördükleri yerlere tekrar geri yollandılar.

Artık şiddet gören kadınlar mollalara götürülüyorlar. Molla orada onlara nasihatte bulunuyor, kocalarına itaatkâr olmaları tavsiye ediliyor. Yani Afganistan tam olarak eskiye dönmüş durumda. 


"Bizim insanlarımız geleceklerini hiçbir zaman öngöremiyor"

Afganistan tarih boyunca büyük devletler tarafından sömürge olarak kullanıldı.

Afganistan'ı yöneten tüm hükümetler başka güçlü devletlerin boyunduruğu altında olmuştur. Dış işleri politikası her zaman zayıftı.

Örneğin Pakistan, Afganistan'ın politikasını büyük oranda etkiliyor. Ve bence Pakistan, Afganistan için tehlikeli bir ülkedir. Hâlihazırda bütün dünyada çok şaşırtıcı oyunlar oynandığını düşünüyorum.

Bu yüzden de bizim insanlarımız geleceklerini hiçbir zaman öngöremiyorlar. Kimse ileride ne olur, bilmiyor.  

Yine de biz Afganistan'ın insanları adaleti ve Afganistan'ın geleceğini gözetmek için mücadelemizden el çekmeyeceğiz.


Afganistanlı kadınların dünyadaki güç sahiplerinden ne gibi istekleri var?

Biz Afganistanlı kadınlar olarak dünyadaki büyük devletlerden çağrımız şudur. Kesinlikle Taliban'ı meşru bir hükümet olarak tanımasınlar.

Çünkü onlar halka hizmet etmeye gelmemişlerdir. Onlar bu ülkeyi kalkındırmaya çalışmayacaklar.

Taliban rejimi sadece Peştunları iktidara götürmek için mücadele ediyor. Din ve silahları kullanarak da halkı baskı altında tutuyorlar.

Onlar hiç değişmemiştir, yirmi sene önceki Taliban ile aynıdır. Ama bazı büyük devletler menfaatleri doğrultusunda onları tanıdı.

Bu yüzden Afganistanlı kadınların büyük devletlerden hiçbir isteği, arzusu ve yardım talebi yoktur.

Biz sadece dünyadaki insan hakları üyelerinden, aktivistlerden, yazarlardan, aydınlardan ve dünya halklarından seslerimize ses olmalarını istiyoruz.

Adalet mücadelemizde yanlarımızda olmalarını istiyoruz. Birleşmiş Milletlerden de yanımızda olmalarını istiyoruz.

Ve ayrıca Afganistan'ın firari cumhurbaşkanının da halk önünde yargılanmasını işitiyoruz.   


Afganistanlı kadınların temel isteği eşitliğe dayalı demokratik bir sistem; okumak, çalışmak, ekmek, su ve ifade özgürlüğüdür.

En önemlisi de Afganistan'ın her anlanın da hukukun üstünlüğüdür, anayasadır.

Bizimde diğer bütün inşalar gibi hayallerimiz ve rüyalarımız var. Biz bunları gerçekleştirmek istiyoruz. 

 

 

 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU