Trump ve Mar-a-Lago baskını

Gülru Gezer Independent Türkçe için yazdı

Kolaj: Independent Türkçe

Eski ABD Başkanı Donald Trump, 8 Ağustos günü Florida Palm Beach'deki evi Mar-a-Lago'ya (deniz ile göl arasında demek) FBI tarafından düzenlenen "baskın" nedeniyle son günlerde yine gündemin baş sıralarında. Bu defa ise başı ciddi dertte görünüyor.

8 Ağustos'a giden süreçte neler olduğuna ve Trump'ın ne ile suçlandığına bakmadan evvel, Trump'ın geçmişini ve başkanlık döneminden geride bıraktığı mirası hatırlamakta fayda var. 
 

AP-.jpg
Fotoğraf: AP

 

Trump'ın yükselişi

Queens'li bir gayrimenkul geliştirme uzmanının en küçük çocuğu olarak 1946 yılında dünyaya gelen Trump, 1971 yılında babasının işini devralarak tüm gayrimenkul projelerini "Trump Organisation" adı altında topladı.

Trump birçok mülakatında, babasından sadece 1 milyon ABD doları borç alarak emlak imparatorluğunu kurduğunu söyledi.
 

 

Ancak Trump'ın, babasının şirketinden yıllar içerisinde kendi emlak projelerini finanse edebilmek ve borçlarını kapatmak için 500 milyon ABD doları civarında fon aktardığı iddia ediliyor.

Trump'ın vergi kaçakçılığı yaptığı, kendisi ve şirketleri hakkında eyalet ve federal düzeyde sayısız yasal işlem başlatıldığı ise bir gerçek. 

Şirketlerinin 1991-2009 yılları arasında 6 defa iflas başvurusunda bulunduğu bilinmekle birlikte, Trump'ın New York'ta üstlendiği dev emlak projeleri, Atlantic City'deki kumarhaneleri ve ABD'nin farklı yerlerindeki golf kulüpleri sayesinde görünürlüğü yıllar içerisinde arttı.

Ayrıca 2004-2015 yılları arasında "The Apprentice" ve "The Celebrity Apprentice" televizyon programlarıyla çok daha geniş kitlelere ulaşabilme imkanına sahip oldu. 
 

AP.jpg
Fotoğraf: AP

 

Trump siyasete atılıyor

Trump 2016 başkanlık seçimlerinde Cumhuriyetçi Parti'den aday adayı olmadan evvel, 2000 yılında ABD'li iş insanı Ross Perot tarafından kurulan Reform Partisi'nden başkan adayı olarak seçimlere girdi, ancak bilahare adaylığını geri çekti.

2011 yılında ise Trump, Cumhuriyetçi Parti'den Başkan Obama'ya rakip olabileceği yönünde bazı açıklamalarda bulunsa da, sonrasında aday olmayacağını duyurdu. 

Trump'ın 2016'da yine Cumhuriyetçi Parti'den aday adaylığını açıklaması başta ciddi alınmasa da, popülaritesi kısa sürede diğer adayları geride bıraktı.
 

app.jpg
Fotoğraf: AP

 

Başkanlık seçimlerinde Demokratik Parti adayı Hillary Clinton uzunca bir süre önde gitti, ancak seçimler yaklaştıkça iki aday arasındaki oy oranı azaldı.

Karmaşık ve çağ dışı kalmış bir seçim sistemine sahip ABD'de, Trump, Hillary Clinton'a karşı marjinal bir zafer elde ederek ABD'nin 45. Başkanı oldu.  

Müesses nizamın içinden gelmeyen Trump, seçim kampanyası sırasında bunu net bir şekilde ortaya koydu.

Popülist ve milliyetçi söylemleriyle halkın desteğini alan Trump, Vaşington'daki kemikleşmiş yapıdan duyduğu hoşnutsuzluğu gizlemedi ve başkan olması halinde başkentte birçok şeyin değişeceğinin sinyallerini verdi.

Bununla birlikte, Trump'ın kampanyasına "gerçek dışı iddiaları" damgasını vurdu;

"11 Eylül sonrasında on binlerce Amerikalı Müslüman'ın kutlama yaptığı", "ABD'deki işsizliğin yüzde 42 oranında olduğu", "Başkan Obama'nın aslında ABD vatandaşı olmadığı" bu iddialardan sadece bazılarıydı. 

Öte yandan, Trump ABD'nin çok etnikli, çok dinli ve çok kültürlü yapısının muhafazası için önemli olan ve dilimize genel bir ifadeyle "siyaseten hassas olabilecek hususlarda dikkatli ve rencide edici olmadan konuşmak" şeklinde tercüme edilmesi mümkün olan "political correctness"dan duyduğu rahatsızlığı da gizlemedi.

Latin Amerikalı ve Müslüman göçmenlere karşı tutumu ve beyaz ırkın üstünlüğüne inanan bazı gruplara olan yakınlığı ABD toplumunda kırılmalara neden oldu ve tamiri çok zor yaralar açtı.


Atipik bir başkan 

Trump'ın başkanlık dönemini birkaç satıra sığdırmak mümkün değil.

Ancak geri dönüp bakıldığında ön plana çıkan ve hem Amerikan toplumu hem de dünya için unutulmayacak bazı anlar ve meseleler var. 

Her şeyden evvel Trump, Amerikan tarihinde ilk kez iki defa azil süreci yaşayan ABD Başkanı oldu. 
 

White House.jpg
Fotoğraf: White House

 

Dış politika açısından bakıldığında, ABD, Trump döneminde uluslararası arenada ciddi bir itibar kaybına uğradı.

ABD'nin Avrupa-Atlantik kurumlarıyla ilişkilerini sorgulayan Trump, Çin'le ilişkilerin gerilmesine, ABD'nin Trans-Pasifik Ortaklığı, Paris İklim Anlaşması ve İran Nükleer Anlaşması'ndan (KOEP) çekilmesine neden oldu.

Buna ilaveten 2015'teki San Bernardino saldırısı sonrasında Müslümanların ABD'ye girişinin yasaklanması gerektiğini savunan Trump, 2017'de bazı Müslüman ülkelere ABD'ye seyahat yasağı getirdi. 


Trump ayrıca, "akıllı kurabiye" olarak nitelendirdiği Kuzey Kore Lideri Kim-Jong ile üç defa görüştü ve Kuzey Kore'ye ayak basan ilk başkan oldu.

Trump'ın 2018 yılında Rusya Devlet Başkanı Putin'le Helsinki'de gerçekleştirdiği görüşmede, Amerikan seçimlerine müdahale konusunda ABD istihbaratına karşı Rusya'nın tarafını tutması şok etkisi yarattı.

Diplomatik teamüllerden uzak olan Trump, diğer dünya liderleri arasında zaman zaman alay konusu bile oldu. 

"Yalan/sahte haber", "alternatif gerçekler" gibi kavramlar ABD siyasi ve gazetecilik literatürüne Trump döneminde girdi. 
 

Reuters.jpg
Fotoğraf: Reuters

 

Trump'ın gelişi gibi, gidişi de suskun olmadı. 6 Ocak 2021'de ABD Kongresi'ne düzenlenen baskın Amerikan siyasi tarihine bir kara leke olarak geçti.

Dünya çapında milyonlarca kişinin ekran başından takip ettiği soruşturma hala devam ediyor.

Bugüne kadar belki de birçok insan Trump'ı seçim sonuçlarını kabul etmeyen ve Kongre baskınını teşvik eden kişi olarak hatırlayacaktı, ancak 8 Ağustos akşamı Trump'ın evine düzenlenen baskın bu durumu değiştirdi. 
 

AA.jpeg
Fotoğraf: AA

 

Mar-a-Lago'da ne oldu?

8 Ağustos günü Trump'ın evine 40'tan fazla FBI ajanı girerek 9 saatlik bir arama sonucunda, Trump'ın Beyaz Saray'dan ayrılmasını takiben Mar-a-Lago'ya getirdiği ve esasında evin deposunda olduğu zaten bilinen 10'dan fazla karton dolusu evraka el koydu.

İlk aşamada evrakın maiyeti ya da aramanın hangi gerekçelerle yapıldığı açıklanmadı.
 

AFP1.jpg
Fotoğraf: AFP

 

Trump, o akşam sosyal medya üzerinden yaptığı açıklamada, "Florida, Palm Beach'teki güzel evim Mar-a-Lago su anda kuşatma altında, büyük bir FBI ajanı grubu tarafından baskın yapılıp işgal edildi, bu milletimiz için karanlık bir zamandır. Daha önce hiçbir ABD başkanının başına böyle bir şey gelmedi" dedi. 

Trump taraftarları o akşam hem Twitter hem de Trump'ın kendi sosyal medya platformu Truth Social üzerinden FBI'a yönelik karalama kampanyası başlattı.

Bazı Trump destekçileri FBI'ı terörist örgüt olarak bile nitelendirdi. Trump'a Cumhuriyetçi siyasetçilerden de destek geldi.

Suçlanan taraf, Kasım 2022 Kongre seçimleri öncesinde "Trump'ı karalamak ve bunun üzerinden oy kazanmak isteyen" Demokratik Parti oldu. Bu durum toplumdaki tepkiyi daha da körükledi. 

Beyaz Saray'dan o gün yapılan açıklamada Başkan Biden'ın olay hakkında basından bilgi sahibi olduğu belirtildi.

Adalet Bakanı Garland ise, perşembe günü düzenlediği basın toplantısında arama emrinin bizzat kendisi tarafından onaylandığını belirtti, kimsenin adaletin üstünde olmadığına vurgu yaptı. 

FBI ve Demokratik Parti'ye yönelik tepkilerin artması üzerine Temsilciler Meclisi Başkanı Pelosi, Cumhuriyetçi siyasetçilerin söylemlerinin şiddeti teşvik ettiğini, kamu kurumlarına ve personeline zarar veren bu duruma son verilmesi gerektiğini söyledi.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Trump'ın perşembe gecesi, arama emrinin kamuoyuyla paylaşılması yönündeki çağrısı üzerine, FBI'ın düzenlediği operasyonun nedeni ortaya çıktı.

Arama emrinde, federal düzeyde üç ayrı yasanın ihlal edilmiş olabileceği belirtiliyordu.

Bunlardan ilki, Casusluk Yasası'ydı. Casusluk Yasası, ABD'nin ulusal güvenliğine zarar verebilecek veya bir düşman ülkeye destek sağlayabilecek nitelikteki belgelerin izinsiz alınmasını yasaklayan hükümler içeriyor.

İkincisi, olası bir soruşturmayı engellemek için belgelerin imha edilmesi ve saklanmasına ilişkin yasa.

Üçüncüsü ise, devlete ait kayıtların çalınması, yok edilmesi ve tahrip edilmesine ilişkin yasa. 

Dahası haberlerde, nükleer silahlarla ilgili belgelerin arandığı iddia edildi. Bu gelişme durumun vahametini ortaya çıkardı.

Trump söz konusu iddiayı reddederek, FBI'ı kanıt yerleştirmekle suçladı. 


Esasında, ABD Başkanlarının evrakını arşivlemekle sorumlu olan Ulusal Arşiv ve Kayıtlar İdaresi (UAKİ) 2021 yılında, Trump'ın başkanlığının sona ermesiyle birlikte kendilerine transfer edilen bazı yüksek gizlilikteki evrakın eksik olduğunu tespit etti ve bunu Trump'a ileterek evrakın iadesini talebinde bulundu.

Çünkü 1978 tarihli Başkanlık Kayıtlar Yasası'na göre tüm evrak Amerikan halkına aitti.

Trump aylarca direndikten sonra, Ocak 2022'de Mar-a-Lago'dan kutular dolusu evrak iade edildi.

Yapılan incelemelerden bazı evrakın hala eksik olduğu anlaşıldı. İncelenen yazışmalar arasında ise çok gizli devlet sırlarının olduğu tespit edildi ve UAKİ harekete geçerek, Şubat ayında Adalet Bakanlığı'na başvurdu. 

Basında yer alan haberlere göre, haziran ayında FBI yetkilileri Mar-a-Lago'da Trump'ın avukatlarıyla bir araya geldi.

Bahse konu görüşmeye Trump da kısa süreliğine katıldı. Trump geçtiğimiz hafta yaptığı açıklamada bu görüşmeye değinerek FBI'ın istediği evrakı o tarihte almasının mümkün olduğunu, ancak sadece bakmakla yetindiklerini açıkladı. 


Trump'ı ne bekliyor?

ABD Başkanlarının görevden ayrılmadan önce bazı evrakın gizliğini kaldırma yetkileri var.

Ancak Trump'ın Mar-a-Lago'ya götürdüğü evrakın gizliliğinin kaldırılıp kaldırılmadığı belirsiz. 

Trump'ın bizzat suçlu bulunması halinde, yukarıda belirtilen üç yasadan hangisini ihlal ettiğine göre 3 yıldan 20 yıla kadar hapis cezasına çarptırılması, kendisine siyasi yasak getirilmesi ve/veya para cezası alması söz konusu.

Trump kendisine yönelik tüm suçlamaları sonuna kadar reddedecek ve kasımdaki Kongre seçimleri ile 2024 başkanlık seçimlerine giden süreçte durumu lehine çevirmeye çalışacaktır.

Önümüzde uzun soluklu bir hukuk savaşı bulunmaktadır.

Öte yandan, Amerikan toplumunda onarılmaya çalışılan derin kırılmalar yeniden gün yüzüne çıkmıştır.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU