"Deneyimli eleman arıyoruz"

Bayram Ali Akyüz Independent Türkçe için yazdı

Görsel: Twitter

Gerek gezilerimizde gerekse iş hayatımız ve sosyal çalışmalarımızda uzun zamandır özellikle gençlerden bu cümleyi çok işitmeye başladık.

Hangi şirkete, iş yerine müracaat etseler ya da CV gönderseler cevap "Deneyimli eleman arıyoruz" oluyor.
 

eleman.jpg
Görsel:Twitter

 

Ülkemizdeki eğitim sistemine şöyle bir bakarsak, son 15 yılda her ilde bir üniversite var ve özellikle İstanbul'da adeta özel üniversite patlaması yaşanıyor.

Bu üniversitelerin çoğunun fiziki durumlarının yetersiz olması bir yana, Anadolu'daki üniversitelerde öğretim görevlisi sorunu da yaşanmakta.

Her ne kadar kabul edilmese de özel hastane ya da özel okul denildiği zaman herkesin aklına öğrenci ya da hasta değil; müşteri geliyor.

Bugün ülkemizde ve dünyada bir kalifiye eleman sorunu yaşanıyor. Özellikle ülkemizde göçmen konusu ile beraber bir iş gücü tartışması yaşanıyor.

2000'li yıllara kadar, ülkemizdeki meslek liselerinde çok kalifiye ara elemanlar yetiştirildi. Bunlar sanayii başta olmak üzere birçok alanda adeta aranan iş gücü oldular.

28 Şubat döneminde imam hatip liselerine karşı yapılan uygulamalar, maalesef tüm meslek liselerinin önünün kesilmesine de neden oldu.

Son yıllarda ise tam tersi olmaya başladı. Gene bir şekilde meslek liselerinin önü bir türlü açılamadı ya da gereken önem verilemiyor. Bunda tabiî ki öğrenci velisi olarak bizlerin de hayli payı var.

Meslek liseleri gündelik hayatta adeta iyi bir lise puanı tutturamayan "tembel ya da beceriksiz" öğrencilerin okulları olarak algılanıyor maalesef.

"Oğlumu, kızımı falanca okula gönderdim, koleje gönderdim" diyen veliler "Oğlum meslek lisesinde şu bölümü okuyor" demeye utanıyorlar.

Ülkemizin geleceği olan meslek liseleri kalifiye eleman yetiştiremiyor. Son üç yılda da salgın hastalıklardan dolayı iyice sekteye uğradılar.
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Ülkemizde kurulacak üniversite ayarında büyük meslek liseleri ile artık yeni bir döneme geçmeliyiz.

Bu merkezler kurulacak okullarda bütün iş kollarının eğitimini hem teori hem aynı zamanda pratik okutulmalı ve öğrenci okul bitmeden sanayiide istihdam edilmeli.

Özellikle hiçbir özelliği olmayan iki yıllık meslek yüksekokulları ise meslek lisesinin devamı olmalı.

Lisede okuyan bir öğrenci, meslek yüksekokulu mezunu olarak çıkmalı ve üniversite kaygısı ve hazırlıklarından uzak tutulmalı.


Bir iş adamı, geçen günlerde şunları söyledi:

Benim çekmecemde iş arayan 2 bin kişinin CV'si var. Hepsi üniversite mezunu, içlerinde mühendisler, uluslararası ilişkiler mezunları, işletmeciler var. Ama bir tane endüstri meslek lisesi mezununun CV'si yok. Aileler olarak da yanlış yapıyoruz, 'Çocuklarımız mutlaka üniversite okusun' diye. Şu anda mühendisler asgari ücret alıyor, endüstri meslek lisesi mezunu olan biri asgari ücretin en az yüzde 25 üstünde maaşla işe başlıyor. Türkiye'de milyonlarca üniversite mezunu asgari ücreti bile bulamıyor.


Kısaca bu dönemde meslek liselerimizi, özel üniversiteler ve her ile üniversite sistemine kurban ettik. Halbuki kendi ayağımıza sıkıyoruz.

Bir arkadaşım; "Ben 15 yıllık tornacıyım, meslek lisesi mezunuyum. Başka bir işe gidip müracaat bile etmeme gerek yok. Onlar beni istiyor. Hatırı sayılır bir ücret de alıyorum. Oğlumu özel üniversitede okuttum, mezun oldu, dört yıldır işsiz" dedi.

Genel durumumuz; iş kollarında teknisyen, tekniker lazım ama yok. Mühendis ise istemediğiniz kadar...

Şu hikayeyi tekrar paylaşmak isterim;

Bir gün yüksek mühendis bir amcayla tanıştım. Ne projeler yapmış. Tüneller, köprüler, havaalanları vs... 'Senin yaşında oğlum var' dedi. 'O da mühendis mi' dedim. 'Hayır, işçi, duvar ustası' dedi. Dedim ki; 'O nasıl oldu, mühendisin oğlu işçi olur mu? Bizde olsa babam döve döve okutur mühendis yapar.'

Adam kızdı. 'Niye öyle diyorsun benim oğlum çok iyi bir duvar ustasıdır. Zorla kötü mühendis olacağına, iyi bir duvar ustası olmasının ne kötülüğü var' dedi. Adam gurur duyuyor oğluyla. Utandım.

Evet, 'Benim oğlum tornacı, elektrikçi, tesisatçı' demeye utanıyoruz.


Diğer bir konu ise, lisans, yüksek lisans yapan, her türlü teorik eğitimi alan öğrenciler mezun oluyorlar.

Özellikle özel üniversiteler bunları okula kayıt edebilmek için "Bizden mezun olduğunuz gibi iş hazır, adımızı duyan firma sizi alır" gibi bir sürü içi boş vaatlerde bulunuyor. Ve mezun olduklarında yüzlerine bile bakmıyor.

İşe girmek için KPSS sınavlarına giriyor; ilk öncelik devlete girmeye çalışıyor. Özel sektörde iş münacatları yapıyor.

Üç gün önce ofisime gelen bir kız öğrenci "Birçok yere müracaat ettim, parası çok önemli değil çalışmam lazım ama herkes deneyimli eleman istiyor" diyerek gözyaşı döküyordu. 

Bir yeni mezun, çalıştırılmadan nasıl deneyim sahibi olur?

Çok özel ihtisas konularının dışındaki iş kollarında işe alınacak yeni bir elemana sorulacak soru; deneyim değil, "Bu işi yapmak ister misin" ya da "Öğrenmek ister misin" olması gerekmez mi?  

Yani teorisini pratiğe dönüştürmek için öğretmeliyiz. Öğrenmeden deneyim sahibi olunabilir mi?


İş ilanlarına baktığımızda gördüğümüz en klasik ifade budur;

Tecrübe genel olarak bir işte geçirilen yılların değil, görülen ve geçirilen olayların bir bileşkesidir.


Bir meslekte çok uzun yıllar harcayan biri dahi bazen insana bir şeyler katmazken; genç ve tecrübesiz meslektaşı daha azimli, çalışkan ve üretken olabiliyor.

Gençlerin daha uzun yıllar çalışanlardan daha donanımlı olduğu da unutulmaması gerekiyor.

"Sen tecrübesizsin" damgasıyla belki kendisinden daha uzun süredir meslekte bulunan şahsın yerine işe girmesi zorlaştırılmakta ve hatta imkansız hale getirilmektedir.

Doğru insanlardan doğru bilgi alarak ve çok çalışarak 2-3 senede tecrübeli bir yönetici ya da eleman olmak zor değildir. Bu, kişinin öğrenmek istemesi ve ona öğretecek birisinin çıkması ile alakalıdır.

Öğretmek isteyen çıkmazsa nasıl tecrübe sahibi olsun? Sanki tecrübe "genç insanların ilerlemesini ve yükselmesini önlemek için oluşturulmuş bir balon gibi."

Bu gençlerin şirket şirket dolaştırarak umutları ile oynamayalım. Zaten az bir ücretle bile çalışmaya razı olan bu gençlere "Deneyimli eleman arıyoruz" diyerek eziyet etmeyelim.

Sen çalıştırmasan ben çalıştırmasam, sen öğretmesen ben öğretmesem nerede deneyim sahibi olacaklar?

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU