2013'te açıklanması beklenen Irak tezkereleriyle ilgili kapalı oturum tutanakları 20 yıla yakındır "gizli" tutuluyor

1 ve 19 Mart tezkerelerinin üzerinden 19 yıla yakın bir zaman geçti. Biri reddedilen diğeri ise kabul edilen tezkereler TBMM'de gizli bir oturumla görüşülmüştü. 10 yıl sonra açıklanabilen görüşme tutanakları 20 yıla yakındır hala gizli tutuluyor

Irak savaşının sembol fotoğraflarından biri olan bu kare, ABD ordusu Bağdat'a girdikten kısa bir süre sonra çekildi. İşgal harekatı başlamadan önce Ankara-Washington hattında da gerginlik vardı. Türkiye'nin savaşta alacağı pozisyonla ilgili tezkerelerle ilgili tutanaklar hala gizli / Fotoğraf: AP

Henüz AK Parti ve CHP, Recep Tayyip Erdoğan'ın siyasi yasağının kalkması konusunda anlaşmamış ve Erdoğan'a parlamento yolunu açacak Siirt seçimleri yenilenmemişti…

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Yüzde 34,2 oranında oy alan AK Parti, tek başına iktidar olmuştu ancak partinin genel başkanı, üzerindeki yasak nedeniyle resmi olarak başbakan koltuğuna oturamıyordu. 

Başbakanlık görevi, partinin ikinci adamı sayılan Abdullah Gül'deydi. 

AK Parti iktidarı, göreve geldikten hemen sonra çetin bir sınavla karşı karşıya kaldı. 

Irak'ı işgal etmeyi kafasına koyan ABD, Türk askerlerinin de kendisiyle birlikte Irak'a girmesini talep ediyor ve Türk hava sahasını kullanmak istiyordu.

Hükümet, bunun için bir yetki tezkeresini Türkiye Büyük Millet Meclisi'ne (TBMM) gönderdi. 

Erdoğan'ın Washington temasları

Tezkere hazırlanmadan 2 ay kadar önce Erdoğan Washington'a gitmiş ve dönemin ABD Başkanı George W. Bush, Ulusal Güvenlik Danışmanı Condoleezza Rice ve Dışişleri Bakanı Colin Powell ile Savunma Bakan Yardımcısı Paul Wolfowitz ile görüştü. 

Bush ile görüşmesinin ardından kameraların karşısına geçen Erdoğan, bir gazetecinin Irak'la ilgili bir taahhütte bulunup bulunmadığı sorusuna şöyle yanıt verdi: "Dönünce Sayın Başbakan'la görüşeceğim. Değerlendirmeleri yapıp ona göre gerekli kararı vereceğiz."

 

67831.jpeg
AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, 2002 yılının sonlarında Washington'da yorucu bir diplomasi trafiğinin içindeydi / Fotoğraf: AA

 

"Devlet adamı sorumluluğunda uzun vadeli düşünün"

Tezkere oylamasından bir süre önce meclis grubunda milletvekillerine hitap eden Erdoğan, "Türkiye nerede durmalıdır" diye sordu ve konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Bu soru şunun için önemlidir: Şayet bir operasyon olursa, operasyon sonrası meydana gelecek oluşumlar Türkiye'yi etkileyecek midir? Buna herkesin vereceği cevap kuşkusuz 'evet' olacaktır. Öyleyse Türkiye'nin vazgeçilmez önceliği, bir müdahale sonrası Irak'ın daha da özel olarak Kuzey Irak'ın alacağı şekille dorudan ilgilenmektir. İdealizmimizi zedelemeyen bir gerçekliğin ve gerçekliğimizi anlamsızlaştırmayacak bir idealizmin dengesini tüm tutumlarımızla gözetiyoruz. Harekatın başında eğer denklem dışı kalınırsa harekatın sonunda gelişmeleri yönlendirecek konumda olmak mümkün olmayabilir (…) Ülke çıkarlarını korurken çetin gerçeklerle yüz yüze geldiğimizi, ülkenin meşru çıkarlarına halel getirmemek için zor kararlar vermek zorunda olduğumuzu herkes biliyor. Çünkü herkes bilmelidir ki bizim ahlaki önceliğimiz tabii ki barış ve tüm insanlığın selametidir. Ama siyasi önceliğimiz biricik Türkiye'mizdir. Ben şimdiden hepinizin bir devlet adamı sorumluluğuyla ve uzun vadeli düşünerek ülke menfaatlerini her şeyin üstünde tutacağınızdan eminim."

Bu tezkereye göre TSK, ABD'nin işgal etmeyi planladığı Irak'ın kuzeyine gönderilecek, yabancı ordulara ait savaş uçakları Türk hava sahasını kullanabilecekti. Ayrıca 62 bin yabancı asker, en fazla 255 uçak ve helikopterle beraber Türkiye'de bulunabilecekti. 

AK Parti'nin ağır topları karşıydı

Oylama öncesi AK Parti'nin içi hareketliydi. TBMM'nin AK Parti'li Başkanı Bülent Arınç, partinin önemli isimleri Beşir Atalay, Mehmet Aydın, Ertuğrul Yalçınbayır gibi isimler tezkerenin geçmesine karşıydı. Ancak ABD'yle yakın temasta olan Cüneyt Zapsu ve Egemen Bağış gibi isimler ise milletvekillerine tezkereye 'evet' oyu vermeleri telkininde bulunuyordu. 

Tezkere, 1 Mart 2003 günü genel kurula görüşülmeye başlandı. Usul tartışmalarının ardından kapalı oturuma geçildi. Bütün dünya bu oylamaya kilitlenmişti. Televizyonların canlı yayınlarla duyurduğu oylamanın sonucu TBMM Başkanı Arınç ilan etti. 

553 milletvekilinin katıldığı oylamada 250 ret, 264 de kabul oyu çıktı. 19 çekimser oy kullanılmıştı. Anayasa'ya göre salt çoğunluğa ulaşılamamıştı ve tezkere reddedildi. 

Bu sonuç ABD'nin planlarını bozmuştu. Ancak hükümet 18 gün sonra TBMM'ye bir tezkere daha gönderildi.  

 

thumbs_b_c_8c4b47ed084e05aaa04c85becbf9f9a8.jpeg
ABD ordusuna ait savaş uçakları, Irak'ta birçok bölgeyi Türkiye hava sahasını kullanarak bombaladı / Fotoğraf: AA

 

TBMM'ye gönderilen ikinci tezkerede şöyle deniliyordu:

Türk Silahlı Kuvvetleri unsurları mecbur kalmadıkça Irak Silahlı Kuvvetleriyle bir çatışmaya girmeyecek, bölgede buna uygun olarak konuşlandırılacaktır. Aynı şekilde, bölgedeki geçici askeri mevcudiyetimiz Kuzey Irak'taki milli grupların güvenliği için de munzam bir teminat teşkil edecektir. Başta NATO üyesi ülkeler olmak üzere birçok ülke, müttefik hava kuvvetleri unsurlarının milli hava sahalarını bu amaçla kullanmalarına izin vermiş bulunmaktadır. Şartların süratle değiştiği dinamik bir süreç sonrası gelinen bugünkü aşamada ortaya çıkan fiili durum ve yeni şartlar ışığında, yeni bir değerlendirme yapılması kaçınılmaz hale gelmiştir. 59'uncu Cumhuriyet Hükümeti, bu yeni durum ve şartlar karşısında, Türk Silahlı Kuvvetlerinin Kuzey Irak'a gönderilmesi ve bu aşamada yabancı silahlı kuvvetler hava unsurlarının muhtemel bir askeri harekat çerçevesinde Türk hava sahasını kullanmalarına izin verilmesinin Yüce Meclisimiz tarafından tezekkür edilmesinin yerinde olacağı sonucuna varmıştır.

Erdoğan, "güvenoyu sayarım" deyince...

AK Parti Genel Başkanı Erdoğan, bu oylamayı "güvenoyu" sayacağını söyleyince 30 AK Parti milletvekili kararını değiştirdi. Yeni tezkere 332 kabul oyuyla meclisten geçti. Tezkerenin görüşüldüğü oturum da "kapalı" yapılmıştı. 

Gerek 1 Mart gerekse de 19 Mart tezkerelerinin görüşüldüğü bu oturumların tutanakları yıllardır açıklanmadı. TBMM İç Tüzüğü'ne göre kapalı oturumların tutanakları bir zarfa koyuluyor, katip üyeler tarafından mumla mühürleniyor ve arşive veriliyor. Bu tutanaklar yayınlanmasına ise Genel Kurul tarafından, Danışma Kurulu'nun teklifiyle karar veriliyor. 

Aradan geçen 19 yıla rağmen kadar TBMM Genel Kurulu'nda "açıklanabilir" yönünde bir karar alınmadığı için bu tutanaklar kamuoyuyla paylaşılmadı. 

 

thumbs_b_c_db9ddfded94c701259a0b94f1ee9c7b2.jpeg
Haluk Koç / Fotoğraf: AA

 

CHP'li Koç: Defalarca başvurduk ama açıklanmadı

Tezkere görüşmeleri sırasında CHP Grup Başkanvekilliği yapan Ankara Milletvekili Haluk Koç, tutanakların açıklanması için defalarca teklif verdiklerini fakat bu teklifin her defasında reddedildiğini söyledi. 

1 Mart tezkeresine ret oyu veren bazı AK Parti milletvekilinin daha sonra seçimlerde listelerine alınmadığını kaydeden Koç, 1 Mart gününe kadar tezkereyle ilgili 3 gizli oturum yapıldığını hatırlatarak “Birinde de parti grubu adına ben konuşmuştum. Limanların ve havalimanlarının açılmasına ilişkindi" dedi. 

"Tarihi bir süreç yaşandı ve orada bazı kararlar alındı. Lehinde olanlar, aleyhinde olanlar, kimlerin nasıl konuşmalar yaptıkları kamuoyuyla paylaşılmalı. Tarih aynı zamanda bir ders alma sanatıdır. İlerleyen dönemlerde benzer meselelerle karşı karşıya kaldığımızda, geçmişte kimin nasıl davrandığı bilinmeli" ifadelerini kullandı. 

 

Ertuğrul Yalçınbayır
Ertuğrul Yalçınbayır

 

AK Parti kurucularından Yalçınbayır: Her gizlilikte bir ayıp vardır

Tezkerenin meclisten geçmemesi için gayret gösteren AK Parti'li siyasetçiler arasında bulunan Ertuğrul Yalçınbayır ise tutanakların açıklanmaması için TBMM İç Tüzüğü'ne "sığınıldığını" söyledi. 

10 yıldan önce de rahatlıkla açıklanabileceğini ama henüz açıklanmadığını hatırlatan Yalçınbayır, "Bu oturumun gizli yapılmasına gerek yoktu, her şey biliniyordu, her şey açıktı. Neden halktan gizleniyor, neden halkın bilgi edinmesine fırsat verilmiyor? Dünyanın varlığı yer 'halka açık yönetim'dir. Siz bunlara ulaşamıyorsanız, hangi sistem olursa olsun, ister parlamenter sistem ister başkanlık sistemi ister yarı başkanlık sistemi… burada demokratik katılımı sağlayamazsınız" şeklinde konuştu. 

"Her gizlilikte bir ayıp vardır" diyen Yalçınbayır, Mart 2003 tezkerelerindeki "ayıbın" hukuka apaçık aykırı olmasında yattığını savundu. 

2 Mart günü Başbakan Abdullah Gül'ün Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer'i sabah erken saatte aradığını ve "liderleri ve komutanları zirvede toplamasını istediğini" söyleyen Yalçınbayır ama Sezer'in "Bu konuda yetkili makam TBMM'dir, meclis iradesini ortaya koymuştur. Değişen bir şart yoktur. Bunu gündeme getirmeniz yanlıştır" dediğini aktardı. 

13 Mart'ta Erdoğan'ın Başbakanlık makamına geldiğini, 19 Mart'ta güvenoyu aldıktan sonra TBMM'ye ilk sevk ettiği işlemin yeni bir tezkere olduğunu belirten Yalçınbayır, "Bu, parlamenter sisteme ve hukukun üstünlüğüne inançsızlıktır" dedi. 

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU