Çöpsüz bir dünya mümkün mü?

Deniz Unay Independent Türkçe için yazdı

Fotoğraf: Reuters

Modern yaşamın hepimize iyi geldiğini, her şeyin kolaylaştığını düşündüğümüz bir dönem içerisindeyiz. Fakat diğer yandan modern dünyanın getirdiği sorunlar karşısında endişelerimiz her geçen gün artıyor.

En ciddi sorunlarımızdan birisi de "Çöpler ne olacak?"


Neden bu kadar çöp çıkıyor?

Çok uzağa gitmeye gerek yok, bundan sadece 30-40 yıl öncesine kadar çöp olarak bildiğimiz ve gördüğümüz çoğu şey evsel atıklardan ibaretti.

Evlerimizde bugünkü kadar paketli ürünlerimiz yoktu. Dışarıdan taşıma usulü ile yemekler ve gıdalar getirmiyorduk.

Bugün geldiğimiz nokta, 30-40 yıl öncesine göre daha fazla ve çok çeşitli bir tüketim içerisindeyken, ürettiğimiz çoğu şeyi paketler içerisinde satın alıyoruz veya sipariş ederek kapımıza kadar getirtiyoruz.

Öyle ki gelişen teknoloji ve ulaşım imkanları ile mobil uygulamalar üzerinden verdiğimiz siparişleri kuryeler dakikalar içerisinde getiriyor. Biz bununla "Devir değişti her şey kolaylaştı" diye övünüyoruz. 
 

aa2.jpg
Fotoğraf: AA

 

Bütün suçu nihai tüketiciye atmak doğru değil, sadece yeme-içme sektöründe değil, neredeyse her sektör son kullanıcıya ürünlerini paketler koliler halinde ulaştırıyor.

Örneğin mağazadan bir ürün satın aldığınızda 25 kuruşluk ilave bir ödeme ile aldığınız ürünü evinize götürebilirsiniz, fakat aynı ürünü mağazanın internet sitesi veya mobil uygulaması üzerinden sipariş ederseniz; ürün size koli içerisinde ve üzerinde etiketlerle birlikte teslim edilecektir.

Özellikle pandemi öncesinde başlayan "Çılgın Cuma", "Efsane Kasım" gibi indirim kampanyalarında, insanlar evinin konforunda ürünlerini beklerken, kargo şirketlerinde dağ gibi koliler sahiplerine teslim edilmeyi bekliyordu.

Bu davranış değişikliği ise daha fazla koli, petrol türevi ve doğada zor çözülen paketleme ürünlerinin kullanılmasına neden oldu. 

İnsanlarda pandemi ile birlikte zirveye ulaşan hijyen takıntısı kullanılan onlarca çeşit ürünün pakete girmesine neden oldu.

Ayrıca, tek kullanımlık ürünler neredeyse ev içerisinde tercih edilir hale geldi. Bu denli artan hijyen hassasiyeti daha fazla çöp oluşumunu beraberinde getirdi. 
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Ne kadar çöp üretiyoruz?

Türkiye'de ev ve işyerlerinde kişi başına ortalama katı atık miktarı 1,13 kilogram; 2020 verilerine göre 33 milyon ton gibi ciddi bir çöp atığından bahsediyoruz.

Bu atığın sadece yüzde 15-20'si kadarını geri dönüştürebiliyoruz. İstatistiklere bakıldığında ise her yıl bilinçsizce atılan atıkların tamamını geri dönüştüremediğimiz gibi kalıcı çözümlerde üretemiyoruz.

Avrupa Birliği ülkelerinde ise 2020 yılı istatistiklerine göre, kişi başına düşen atık miktarı 1,4 kilogram. AB ülkelerinin atığı geri dönüştürme oranı ise yüzde 48 gibi bir seviyede. Ayrıca, AB ülkeleri 2020 yılında 32,7 milyon ton atığını ihraç etmiştir. 

ABD'de ise 2018 yılı istatistiklerine göre, kişi başı atık 2,2 kg civarında. ABD atığın yüzde 32,1 oranındaki atık miktarını geri dönüştürebildi.

ABD'nin atık ihracatı ise her geçen yıl bir öncekine oranla düşüş gösteriyor. Atık ithal eden ülkelerde oluşan çevre bilinci ve kamuoyu baskısı atık ithal eden ülkeler için, atık ithalatını ve geri dönüşümünü sınırlayan yönetmelik ve uygulamaların hayata geçirilmesine neden oluyor.

Her yıl milyonlarca ton atığın yarattığı problemlerle başa çıkmaya çalışan ülkeler toplanan atıkları ya verimli bir şekilde dönüştürmeye ya da ihraç etmeye çalışıyor. 
 

aa3.jpg
Fotoğraf: AA

 

Atık ayrıştırmak çözüm olabilir mi?

Atıkları toplanmadan önce ayrı kutularda ayrıştırmak çözüme kısmi oranda katkı sunmaktadır. Bu konuda AB ülkelerinin atık ayrıştırma ile ilgili yapmış oldukları çalışmalar atıkların daha hızlı ve verimli bir şekilde geri dönüşümüne katkı sunmaktadır. 

Türkiye'de ise atık ayrıştırma özellikle bazı büyükşehir ve ilçe belediyeleri tarafından dağıtılan kutular ve merkezi noktalarda oluşan toplama konteynerleri tarafından organize edilmektedir.

Aslında halkımız atık ayrıştırma konusunda oldukça hassas ve bilinçli davranmaya çalışmaktadır. Ben atık toplama kutularının ve organizasyonlarının yeterli şekilde organize edilemediği düşüncesindeyim.

Bu konuda sağlık kuruluşları, alışveriş merkezlerinde gördüğümüz ve kullandığımız atık kutuları toplu konutlar ve evlerde yaygınlaşırsa eminim atık dönüştürme oranlarımız giderek iyileşecektir. 

Atık ayrıştırmak elbette ayrıştırmamaktan daha iyi bir çözüm olabilir, lakin atık üretimini azaltıcı tedbirler almak en doğrusu, toplum olarak dumansız hava sahası uygulamasında ve marketlerdeki ücretli poşet uygulamasında ciddi bir mesafe kaydettiğimizi düşünüyorum.

Topluma bir farkındalık kazandırabilmek için bir takım düzenlemelere ve araçlara ihtiyaç vardır. Sadece çöplerimizi ayrıştıralım söylemi yerine insanlara çöplerini ayrıştıracakları imkanlar sunulur ve teşvik edilirse, toplum bu davranış biçimine hızla adapte olacaktır. 


Atıklar ne kadar tehlikeli? 

Uludağ Üniversitesi'nin yapmış olduğu araştırmaya göre;

  • Sadece denizlerdeki plastik atık miktarı 150 milyon ton!
  • Her yıl ortalama 300 milyon ton plastik atık!
  • Her yıl kullanılan 500 milyar poşet!
  • Okyanuslara atılan plastik miktarı 8 milyon ton!
  • Plastikten etkilenen canlı türü sayısı 400!
  • Plastiğin doğada çözülmesi 400 yıl sürüyor!

Rakamlar gerçekten çocuklarımıza bırakmak istediğimiz gelecek için korkutucu değil mi?

Fakat insan, doğa, hayvanlar, bitkiler ve hava ciddi anlamda atıkların olumsuz etkileri altında bir çevresel felakete doğru gidiyoruz.

Kurduğumuz muhteşem medeniyet atıkları ile sadece bizi değil bizimle beraber tüm canlıları da tehdit ediyor. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Doğaya bırakılan atıklar sadece çevre kirliliğine neden olmuyor. İnsanlarda, plastiğin güneşle etkileşiminden oluşan toksinler kansere ve birçok hastalığa neden olmaktadır.

Ayrıca, yakılan çöplerin yaydığı gazlar doğaya yayılarak yediğimiz sebze ve meyvelere kadar işlemektedir.

En ilginci ve kaçınılmazı ise insanlar gıdalar üzerinden yıllık 250 grama yakın görmedikleri mikroplastik tüketiyorlar.

The Guardian'ın haberine göre bilim insanlarının deneklerden aldıkları örneklere göre deneklerin yüzde 80'inin kanında mikroplastiğe rastladı.

Araştırmanın diğer bir ürkütücü yanı ise, mikroplastiklerin organlara ulaşarak kalıcı olabileceğini ortaya çıkardı. 

Deniz canlılarının plastikten yayılan kokuyu yiyecek sanmaları ile birlikte plastiği yemeleri sonucunda, canlı türleri zarar gördüğü gibi deniz ürünlerini tüketen insanlara olan etkileri de araştırılıyor.
 

aa.jpg
Fotoğraf: AA

 

Atık sorununa çözüm bulunabilir mi?

Önümüzdeki tabloya bakacak olursak kesin ve kalıcı bir çözüm bulmuşa benzemiyoruz.

Hedefimiz atık çoğaltmaya devam edelim, fakat bunları ayrıştırıp geri dönüştürelim. Bu konuda en hassas ülke ve toplumlar bile kesin bir başarıya henüz ulaşabilmiş değil.

Sıfır atık politikasını hayata geçirecek çözümler bulunmadıkça maalesef hayal ettiğimiz doğal yaşam bizden her geçen gün uzaklaşacak.

İşte bazı öneriler; 

  • Atık toplayan belediyelerin çöp ayrıştırmak için atık ayrıştırılabilecek kutuları insanların erişimine daha fazla sunması gerekiyor. 
  • Online satış, kurye ile teslimat yapan işletmelere yönelik atık azaltıcı tedbirler ve uygulamalar konusunda düzenlemeler hayata geçirilebilir.
  • Evsel atıkların azaltılması yönünde çalışmalara ve eğitimlere hatta kamu spotlarına daha fazla yer verilebilir. 
  • Bazı belediyelerin atık kumbarasına atık götürenlere yönelik yapmış olduğu teşvik edici uygulamalar daha yaygın ve erişilebilir olmalı. 
  • Üretilen ambalaj malzemelerinin dayanıklılığı arttırılarak gramajları düşürülebilir.

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU