Nikola Jokić'e en çok benzeyen lideri Cumhurbaşkanı adayı yapalım

Basit oynayan, beylik laflar üretmeden görevini yapan, başkalarının bagajlarını alıp kendi kazanımına dönüştüren, gerçekliğinden kopmayan, demagog söylemler üretmeyen, tabanım ne der endişesi yaşamadan kitabın tam ortasından konuşan bir lider aranıyor

Fotoğraf: Twitter

Herkesin kendi mahallesinin demokratı olduğu bir ülkede ortak bir cumhurbaşkanı adayı belirlemek Rumi-i'nin Mesnevi'deki fil hikayesine benziyor.

Bilirsiniz, hayatında hiç fil görmemiş insanları karanlık bir odadaki filin yanına koydukları ve herkesin filin bir tarafından tuttuğu ve dışarı çıkıp herkesin farklı bir fil tasvirlediği o hikaye...

İşte bugünlerde yaşadıklarımız da tam olarak bu.

Twitter'da "Erdoğan'ın karşısında sarı banyo terliği çıksın oyum terliğe'' diyenler sağdan veya soldan fark etmeksizin herhangi bir aday ismi ortaya atıldığında (yani iş hafiften rasyonel bir zemine oturduğunda) "Bu adaya vereceğime son kez Reis" diyenlerle aynı kişi oluyor.

Bu söylediklerim sosyal medyada vuku bulan gerçek deneyimlerden aktarılan söylemler. 

Herkesin kendi zihin dünyasına göre çizdiği bir aday var.

Mademki güzel ve yalnız ülkemizde kişi başı bir aday profili tasviri kotamız var, o halde ben de neden bir aday belirlemeyeyim diyerek adayımı açıklıyorum. 

Nikola Jokić'e en çok benzeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşını cumhurbaşkanı adayı yapalım 

Neden mi?

Bu sorunun yanıtı için NBA tarihine geçen bu genç yıldızı anlatmak istiyorum size. 

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

NBA organizasyonu şovun, büyük punto manşetlerin, rockstar karakterlerin, skandalların, destansı hikayelerin ve kurguların ligi. 

Hal böyle olunca NBA tarihine geçen yıldızların da neredeyse hepsi bu habitatta yaşamak uğruna bu ekosistemin bir parçası, paydaşı halini alıyorlardı. 

Cümleyi geçmiş zaman kipiyle kurdum, çünkü Sırbistan'ın Macaristan sınırına yakın bir köyünden çıkan şişman bir çocuk ligin tüm dinamiklerini alt üst etti. 

Sadece istatistikleriyle değil karakteri, basitliği, beklentisizliği ve en önemlisi Hemingway gibi oyunuyla...


Dezavantajlı ve beklentisiz bir lider 
 

jokic.jpg
Nikola Jokić'in çocukluk yılları

 

Göğüsleri sarkan, tatlı yemeye bayılan, günde 3 litre kola içen bu çocuğun NBA tarihine geçeceğini, lig tarihinin en iyi Avrupalı sporcularından birisi olacağını söyleyen olsaydı, muhtemelen bir göz doktoruna görünmesini isterlerdi.

Ama olan tam olarak buydu! 

Şimdi size uzun uzun Jokic'in biyografisini yazmak istemiyorum, ama NBA'ye adımını attığı draft hikayesiyle benim cumhurbaşkanı adayımın örtüştüğü bir yer var; beklentisizlik! 
 

1039561300.jpeg
Fotoğraf: NBA

 

Bilmeyenler için NBA'de yer alan takımlar hem Amerikan kolej takımlarından hem de Avrupa'dan oyuncuları bir çekilişi anımsatan draft sıralamasıyla transfer edebiliyorlar. 

Her takımın her sene değişen bir draft sıralama hakkı oluyor. Draft sıralamasında ilk 5'te yer alan takımlar o senenin en yetenekli 5 gencini takımlarına alıyorlar.

Sırbistan'ın bir köyünden çıkan uzun ama çelimsiz, atış yüzdesi rakiplerinin altında ve en önemlisi tüm yaşıtlarında kendisinden çok daha iddialı rakiplerinin yanında sıyrılması güç olan bu genç sporcuyu bir NBA takımını draft etme ihtimali epey zayıf.

Hatta bunu gören menajeri draft seçimlerinden çıkarmayı bile düşünüyor Jokic'i.

Tam bu anda genç bir yetenek avcısı Jokic'i draft listesinde tutarlarsa seçilme ihtimalini ifade edince listede kalıyor.

Bu draft listelerinde ilk 20'den sonraki süreçte seçilen oyuncuların büyük bir çoğunluğu ya kariyerini tamamlayamıyor ya da ortalamanın altı, vasat bir profile dönüşüyorlar. Kimi istisnalar hariç! 

Ve Jokic Denver Nuggets tarafından 41. sırada seçiliyor. Aynı Denver'ın draftta kendisinden önce 2 sporcu daha seçtiğini de cebinizde tutun öyle bir beklentisizlik! 

NBA'in ortalama altı bir takımı 41. sıradan bir sporcu seçiyor.

Menajeri bu büyük haberi verdiğinde Sırbistan'da uyuyan Jokic telefonu 'ok, ben yatmaya devam ediyorum' diyerek kapattığı söyleniyor. 

Ve bu sporcu NBA tarihinde ikinci turdan; yani 41. sıradan seçildikten sonra MVP ödülünü kazanan modern dönemdeki ilk oyuncu oluyor.

Aynı zamanda Nuggets tarihinde bu ödülü kazanan ilk kişi olarak. 

Sadece bu mu? 

Nikola Jokic, bu sezon NBA tarihinde bir sezonda 2000 sayı, 1000 rebound, 500 asist yapan ilk ve tek oyuncu oldu. 
 

Jokicc.jpg
Fotoğraf: Sports.ru

 

Hemingway basketbolu oynayarak tarihe geçmek! 

Peki, bunu nasıl başardı?

Asıl hikaye ise burada! Zaten bu başarı hikayesindeki yol benim de cumhurbaşkanı adayımda görmek istediğim kısımları barındırıyor. 

İlki ve belki de en önemlisi basit oynaması. Öyle bir basitlik ki bu Hemingway'in 'Asıl olan basit yazmaktır ve en zoru aslında budur' dediği gibi basit bir basketbol oynuyor Jokic.

Attığı hemen hemen hiçbir baskette sizi ayağa kaldırmıyor ama maç sonu istatistiklere baktığınızda aldığı ribaundlarla, yaptığı asistlerele, kazandığı toplarla galibiyete nasıl katkı sağladığını ve bunu da tüm sezona yaydığını görüyorsunuz.

Kazanma arzusunu toksik bir hırsa büründürmeden içinde bir yakıta dönüştüren lider görüyorsunuz Jokic'de.  

İşte bu benim cumhurbaşkanı adayımda da görmek isteyeceğim türden bir alfalık
 


Ailesinin hatalarını kendi doğrularına dönüştüren lider! 

Ve belki de bu yazının yazılmasına neden olan en önemli konu başlığı!

Jokic, sporcu bir aileden geliyor iki abisi de basketbol geçmişi olan sporcular.

Hatta birinin Amerika deneyimi bile oldu. O kadar büyük hatalar yaptılar ki abileri kariyerleri yerle bir oldu.

İki abisinin zorbalığı çocukluğunun en büyük travmalarını yaşattı Jokic'e.

Abilerinin bagajlarını taşımadan onların hatalarını aldı kendi kazanımlarına dönüştürdü. 

Özellikle sporcuların özel hayatlarına, beslenme ve uyku düzenlerine göstermediği önemi Jokic abilerinin hataları sayesinde erken yaşta fark etti. 

Başkalarının hatalarını kendi kazanımına dönüştürme hikayesi çok mühim bir mesele. 

Ailede, toplumda veya siyaset arenasında olursanız olun bu söylediğimi kendi gerçekliğinizle harmanladığınızda aslında çok önemli bir kazanımı elde etmiş oluyorsunuz 

Özellikle Türkiye siyasetinde.

Herkesin kendi mahallesinin demokratı olduğu bu ülkede mahalle büyüklerinin bagajları parti logolarıyla mahallelerin gençlerine de aşılanıyor. 

Kimisi dış politikada, kimisi ekonomide, kimisi milliyetçi söylemlerde, kimisi topluma uzak jakobenizmde, kimisi toplumun gerçekliğine yani aslında muhafazakar kimliğe yaptığı hatalarda her bir lider ayrı ayrı hatalar yaparak geldiler. 

Şimdi de hatalarını parti logoları üzerinden bir sonraki nesle miras bırakıyorlar. 

Jokic'in hikayesinde abileriyle olan bu meselesi bu ülkenin genç siyasetçilerinin okuması gereken bir ders olarak duruyor; 

Liderinin bagajını al, kendi avantajına dönüştür! 
 

3868362.jpg
Fotoğraf: Apos

 

Geçmişinden kopmaması 

Ve benim Jokic'le ilgili en sevdiğim özelliği geçmişinden kopmaması.

Aksine bunu yerel düşün global uygula mottosundaki gibi hayatının merkezine alması. 

Abilerinin hatalarını kendi kazanımına dönüştüren Jokic iki abisiyle birlikte yaşıyor. Hatta abileri onun koruyucu melekleri.
 

jokic-brothers.jpg
Jokić kardeşler. (Soldan sağa) Strahinja, Nikola ve Nemanja Jokic / Fotoğraf: NBA

 

İlginçtir abilerinin dezavantajlarını bile hala yüklenmeye devam ediyor. (Bkz; Miami maçındaki kavga sonrasında yaşananlar!)

Yeni bir söylem söylemek adına geçmişinden, kendisini var eden gerçeklikten kopan bir lider istemiyorum ben.

Başka mahallelere yaranmak için kendi varoluş nedeninden uzaklaşan samimiyetsizlik beni yoruyor. 


Demagog lider istemiyorum! 

Şu günlerde Jokic bir aksilik olmaması durumunda normal sezon MVP ödülünü de alacak.

Bu ödülü alırsa bunu iki sene üst üste yapmış olacak! M. Jordan, LeBron James gibi.

Bu yazının yazılma amacı genç bir gazetecinin cumhurbaşkanı adayının profili çizme teşebbüsüydü.

Ne de olsa ülkede kişi başına düşen bir aday profili var! 

Benim adayım da Nikola Jokić'e en çok benzeyen Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı

Peki, bu isim nerede?

Bu işte çok zor bir soru.

Ama nerede olmadığını biliyorum. 

Türkiye siyasetinde şimdilik böyle bir aktör ne yazık ki yok! 

Basit oynayan, beylik laflar üretmeden görevini yapan, başkalarının bagajlarını alıp kendi kazanımına dönüştüren, geçmişinden ve gerçekliğinden kopmayan, demagog söylemler üretmeyen, tabanım ne der endişesi yaşamadan kitabın tam ortasından konuşan bir lider aranıyor. 

Ha bir de bonus olarak basketbol sevse tadından yenmez!

 

 

*Bu makalede yer alan fikirler yazara aittir ve Independent Türkçe'nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independentturkish

DAHA FAZLA HABER OKU