Sudanlı generaller kendilerini kurtarmak için sivil politikacıları nasıl feda etti?

Siyasi reformun ordunun Sudan toplumu üzerindeki kontrolünü zayıflatacağına dair korkular darbeye önayak oldu

Ülkenin bayrağına sarınan Sudanlı bir protestocu zafer işaretini yapıyor (AFP)

Geldiklerinde saat sabaha karşı 3 buçuğu geçmemişti. Onları gördü ve küçük yüzünü saran korkuyla babasını uyarmak için ebeveynlerinin odasına koştu.

Sivil giyimli askerler tepeden tırnağa silahlıydı. Kapıyı açıp merdivenlerde saldırı düzeninde sıralandılar; sanki şanlı bir savaşta askeri bir kaleyi yabancı fatihlerin elinden kurtarıyorlardı.

Halid Ömer dehşete kapılmıştı. Sudan'ın geçiş hükümetine bakan olarak seçilmesinden bu yana sadece iki yıl geçmiş, askeri generallerle kurulan ortaklığın parçalanmasına tanıklık etmişti.

fazla oku

Bu bölüm, konuyla ilgili referans noktalarını içerir. (Related Nodes field)

Bu küçük ordunun babası için geldiğini gören kızı, yalnızca askerlerin annesi Ümeyme el-Nil'e eve girmesi için bağırdığını duydu.

The Independent'a konuşan Ümeyme "Kendilerini tanıtmayı reddettiler ve Halid'e tek söyledikleri 'bizimle gel' oldu. Onlara kim olduklarını sordum ama boşunaydı” diye anlattı:

Silahsız ve korumasız kocamı tutuklamaya gelen muazzam gücü ve silahların sayısını gören üç kızımız tamamen dehşete düştü.

Acıyla “Nerede olduğunu ve onu götürenlerin kim olduğunu gerçekten bilmiyorum” dedi.

Halid yalnız değildi. Pazartesi sabahı erken saatlerde ordu, diktatör Ömer El Beşir'in 2019'da devrilmesi ve bir geçiş anlaşmasının imzalanmasının ardından kurulan ve iki yıldır iktidarını sürdüren sivil destekli koalisyon hükümetine karşı düzenlenen darbe kapsamında aralarında Başbakan Abdullah Hamduk'un da bulunduğu çok sayıda önde gelen Sudanlı siyasi lideri tutukladı.

O anlaşmaya göre bir askeri general ertesi yıla kadar Egemenlik Konseyi'ne başkanlık edecek ve daha sonra yetki sivillere devredilecekti.
 

Sudan Başbakanı Abdullah Hamduk (AP).jpg
Darbe sırasında tutuklanan Başbakan Abdullah Hamduk (AP)


Fakat pazartesi günü meydana gelen olaylar iki yıl önce varılan anlaşmanın sonu oldu.

Sudan'daki en kıdemli askeri-sivil makam olan Egemenlik Konseyi'nin Başkanı General Abdulfettah el-Burhan, pazartesi günkü adımı siyasi kazanımlar için hizipler arasındaki çekişmenin ekonomiyi felç ve temel hizmetleri altüst ettiğini söyleyerek meşrulaştırdı. Ülkeyi Temmuz 2023'teki genel seçimlere kadar yönetmeye ve demokratik yönetimle sonuçlanacak yeni bir geçiş dönemi boyunca Sudan'a yol gösterme taahhüdü verdi.

Açıklamanın ardından binlerce protestocu darbeyi kabul etmediğini göstermek için sokağa çıktı. Polisle çıkan çatışmalarda en az 7 kişi hayatını kaybetti ve yüzlerce kişi yaralandı.

Sudan'daki birçok gözlemci askeri müdahaleyi bekliyordu. Güç paylaşımı anlaşmasındaki bazı maddelerin uygulanmasının bir kargaşa reçetesi olduğunu söylüyorlardı.

Hartum merkezli tecrübeli bir gazeteci ve bağımsız analist olan Osman Mirgani şöyle konuştu:

Esasında anlaşma geçiş dönemini desteklemek için belirli kurumların inşasını zorunlu kıldı ve aralarındaki belirli ilişkileri netleştirdi. Ama bu kurumların hiçbiri faaliyete geçemedi ve sonunda kendimizi kurumların değil, geçişin başındaki bireylerin günlük gösterileriyle yönetilen bir ülkede bulduk. 

Norveç Uluslararası İlişkiler Enstitüsü'nde kıdemli bir araştırmacı olan Andrew Yaw Tchie ise "Geçici anlaşmanın kendisi her zaman zayıftı. Gerçekte, anlaşmanın kendisindeki hükümlerin çoğuna erişmek zordu" dedi.

Analistler ordunun, sivillerin yönetiminin altını oymaya ve tek başına iyi yönetim sağlama ve yaşam standartlarını iyileştirme kabiliyetlerini gözden düşürmeye yönelik bir anlatı enjekte ettiğini söylüyor.

Tchie "Bu biraz beklenen bir şeydi zira iş iktidar devrine geldiğinde her zaman bir sorun olur" dedi.

Sudan'da pek çok kişi sadece bir ay önce gerçekleştirilen daha önceki darbe girişiminin ardından düzenlenen ve orduya mutlak iktidar olarak dönmesi için yetki verilmesini isteyen protestolar ve oturma eylemlerinde askerlerin parmağının olduğuna inanıyor. Beja kabileleri Doğu Sudan'da sivil itaati baltalamış, Kızıldeniz'deki ana limana giden yolları kapatarak ekonomik krizi şiddetlendirmiş ve ayrıca ordunun kontrolü ele almasını talep etmişti.

Askeri darbe kesinlikle iki taraf arasındaki kini körükledi. Başarısız darbeden hemen sonra Egemenlik Konseyi'nin Hemedti olarak da bilinen Başkan Yardımcısı General Muhammed Hamdan Dagalo, siyasi liderleri yurttaşları görmezden gelmek ve “koltuk uğruna savaşıp makamları paylaşmakla” suçladı.

Gerçek şu ki aynı zamanda kötü şöhretli Hızlı Destek Kuvvetleri'nin (RSF) de başında olan Hemedti, sivil politikacıların orduda ve diğer güvenlik hizmetlerinde reform yapmaya dair önerilerinin yarattığı baskı karşısında hüsrana uğramış ve öfkelenmişti.

Generaller hükümetteki en büyük siyasi koalisyon olan Özgürlük ve Değişim Güçleri (FFC) içinde generalleri fiilen zayıflatmaya yönelik bir arzu olduğunu hissetti.

Ordunun ülke üzerindeki hakimiyetinin azaltıldığına dair en somut örnek, FFC liderlerine gelecek yıl yapılacak iktidar devriyle görülecekti. El-Burhan'ın geleceği tartışmanın merkezinde olacaktı, sivil yönetime geçiş en yüksek makamın başkanları olan el-Burhan ve Hemedti'nin bir makam kaybını kabul etmek zorunda kalacağı anlamına geliyordu.

Mirghani şöyle konuştu:

Sudan'daki askeri generaller arasında yüksek makamdan daha düşük bir rütbeye veya ülkenin liderliğinden yalnızca bir konsey üyesi konumuna inmek geleneksel olarak ihtimaller dahilinde yer almıyor.

El-Burhan, böyle bir hareketin ordunun kendisini başkomutanlıktan alıp siyasi hayattan çıkarmak zorunda kalacağı anlamına geleceğini anlamıştı.

Asıl sorun bu çünkü el-Burhan kesinlikle emekli olmaya ve hayatına devam etmeye hazır değildi. Bu tasavvur dışıydı.

 

Sudan'da ordu destekçileri (AFP).jpg
Ordu yanlısı göstericiler kutlamalarda dans ediyor (AFP)


Sürtüşmelerse demokrasiyi destekleyen tabanın her kesimine hakim oldu. Generaller de ordudan yeniden yapılanmasını istemek yerine büyük bir iç reform da yapmaları gerektiğini belirtmekte gecikmedi.

Mirghani "Politikacıların örgütlenmemiş haldeyken ve seçilmiş bir parlamentonun taşıyacağı meşruiyetten yoksunken askeri reform talep ettiğini görmek çok tuhaftı" dedi.

Önerileri Sudan ordusunun Irak ordusuna benzer, fiilen milisler tarafından yönetilen bir orduya dönüşmesinin önünü açacaktı.

Nihayetinde, bu çıkmaz karşılıklı bir korku siyasetiyle sonuçlandı: Generaller, el-Burhan'ın bir zamanlar tanımladığı gibi, ulusun “koruyucuları” olarak tarihsel statülerine göz diken demokratlar karşısında dehşete düştü ve sarsıldı.

Ve generallerin gayeleri karşısında sivillerin mütemadiyen endişe duymasıyla; örneğin Hemedti'nin kontrolü geri alma konusunda istekliliği, Darfur'da gerçekleştirdikleri zulmün ve Beşir karşıtı ayaklanmada göstericilerin katledilmesinin yargılanmasına yönelik çağrıları.

Analistler, Sudan yöneticilerinin “ya biz ya da onlar zihniyeti” altında yaşadığını söylüyor. ABD Dışişleri Bakanlığı'nda ABD Sudan Özel Elçiliği Ofisi'nin eski personel şefi Cameron Hudson darbeden önce Sudan'ın siyasi varlığının her zaman “kazanan her şeyi alır” sistemiyle tanımlandığını yazmıştı. Demokrat liderler bunu uzun zamandır ordunun iktidarı ele geçirmesi için olası bir motivasyon olarak görmüştü.

Halid Ömer'in eşi Ümeyme, kocasının askeri yönetime tereddütsüz karşı olduğunu anımsıyor:

Halid her zaman bir askeri darbe olmasını bekliyordu, sokak ve FFC birleşmezse ordunun devralacağını söylerdi.



https://www.independent.co.uk/news/world

Independent Türkçe için çeviren: Noyan Öztürk

Bu makale kaynağından aslına sadık kalınarak çevrilmiştir. İfade edilen görüşler Independent Türkçe’nin editöryal politikasını yansıtmayabilir.

© The Independent

DAHA FAZLA HABER OKU